BURSA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bakanlar Kuruluna başkanlık etmesinin ülkede çok tartışıldığını, bunu anlamakta zorluk çektiğini söyledi.

Erdoğan'ın Türkiye'nin cumhurbaşkanı, hükümetin de bu ülkenin hükümeti olduğunu belirten Çelik, "Anayasa, hepimizi bağlıyor. Anayasa ortada. Anayasa, hükümete başkanlık yapacağıyla ilgili cumhurbaşkanına yetki vermiş. Aslında millet de yetki vermiş. 10 Ağustos'ta millet de Sayın Cumhurbaşkanı'na yetki verdi. Sayın Cumhurbaşkanımız da 'farklı bir cumhurbaşkanı' olacağını zaten söyledi" diye konuştu.

Bu durumun ilk kez yaşanmadığını dile getiren Çelik, geçmişte bazı cumhurbaşkanlarının da Bakanlar Kuruluna başkanlık ettiğini hatırlattı. Çelik, şöyle devam etti:

"Kaldı ki kendi partimizin içinden çıkmış olan ve halen bakansak Sayın Cumhurbaşkanımızın döneminde de birçok arkadaşımızla bakanlık yapıyoruz. Yani bizim için bir övünç kaynadığıdır. Burada bir tartışma konusu söz konusu değil ki. Sayın Cumhurbaşkanımız neyi, ne zaman yapacağına tabii ki kendisi karar verecek. Nasıl yöneteceklerini, hukuk çerçevesinde, anayasa çerçevesinde kendileri verecektir ama burada 'Muhtar bile olamaz' diyenler, bugün zor durumlar tabii. Bugün, 'O muhtar olamaz' denilen kişi, Cumhurbaşkanı. Tabii ki onun her icraatı, 'Muhtar olamaz' diyenlere rahatsızlık veriyor. Öyle tahmin ediyorum, bu rahatsızlık verme işi devam edecek."

TBMM'deki Yüce Divan oylaması

Eski 4 bakanla ilgili TBMM Genel Kurulu'ndaki Yüce Divan oylaması öncesi soruşturma komisyonu kurulmasını AK Parti'nin istediğini anımsatan Çelik, sonuçta bir karar verildiğini dile getirdi.

Netice itibarıyla söz konusu bakanların Yüce Divan'a sevkinin reddedildiğini anlatan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Geçmiş dönemde eski başbakanlar, bakanlar Yüce Divan'a gitti. Gönderilmeyen bakanlar da var. Burada anlamadığım, geçmiş dönemde gönderilmeyenlere saygı duyduk mu? Duyduk. Bugün de gönderilmeyen varsa saygı duyacaksın. Gönderilen varsa buna da saygı duyacaksın. Hem komisyon hem Genel Kurul burada bir karar veriyorsa buna saygı duymak gerekiyor. Esas mesele, 'Efendim böyle bir karar verildi ve AK Parti ne yapacak? Bu gizli bir oylama. Herkes kendisiyle baş başa kaldı. Bu olayın bir siyasi boyutu var. Türkiye'de bir operasyon boyutu var; 17 ve 25 Aralık çerçevesinde baktığınız zaman. Bir de vicdanlar boyutu var. İkisi bir arada. Herkes hesabını kitabını yaptı, düşündü, bir oy verdi. Bu verilen oyların içinde ret çıkması birilerini rahatsız edebilir. Yani bırakınız rahatsız olsunlar ama saygı duymaları açısından bunu ifade ediyorum."

Bakan Çelik, asıl olarak oylamaların AK Parti'ye zarar verip verilemeyeceğinin merak edildiğine dikkati çekti.

TBMM'de "1 Mart tezkeresi" çerçevesinde de o zaman çok tartışmalar yaşandığını belirten Çelik, "Bazı arkadaşlarımız farklı, bazıları da farklı şekilde oy verdiler. Ne olmuştu; 'AK Parti çatladı, AK Parti bilmem ne oldu' dediler. Aradan 12 yıl geçti. Dimdik, bütünlük içinde AK Parti. Geçmişteki örneğe baktığınız zaman bu olay, AK Parti'nin içinde herhangi bir olumsuzluğa neden veremeyecek. AK Parti'de bir yanlışlık varsa, yanlış yapan varsa, bu bünyede barınamaz. Bunu da herkes biliyor. Herkesin bilmesi gerekir" ifadesini kullandı.

"MHP'nin 150, CHP'nin 90 yıla ihtiyacı var"

Geçmişte yaptığı konuşmalarda Türkiye'de muhalefetin işini yapamadığını söylediğini anlatan Çelik, bunun halen değişmediğini söyledi.

Çelik, Türkiye'de güçlü, projeye dayalı, hedefleri bulunan bir muhalefet olmasını istediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böyle karalamayla gerçekten yüzeysel bir yaklaşımla Türkiye'nin sorunlarını taramadığınız ortaya çıkar ve sorunlara çözüm üretemez bir kadro pozisyonuna düşersiniz. Dolayısıyla muhalefetin bu yönüyle işinin zor olduğu inancındayım. Geçtiğimiz dönemlerde Sayın Bahçeli'nin bir hesabı vardı. 9'u 2 ile çarpıyordu. Bilmem bir başka rakamı bir başka rakamla çarpıyordu. 'Partimizin 40'ıncı yılında iktidar olacağız' demişti. 45 yıl yanılmıyorsam. Süreç geçti ama oy oranı yüzde 14. AK Parti'nin yüzde 50'sine gelebilmek için Sayın Bahçeli'nin bu hesaplarına göre 150 yıla ihtiyaç var. Ben o hesabı yaptım. CHP'ye bakıyorsunuz, 90 yıl geçmiş yüzde 26'da. AK Parti'nin noktasına gelebilmesi için her şey yolunda gidecek ki bu kendi hesaplarına göre 90 yıl ihtiyaç var. Böyle bir muhalefet anlayışıyla Türk demokrasine katkı sağlanmaz. 'İktidarın her yaptığı şey yanlış' ama bir de Allah için elinizi vicdanınıza koyun, bir insaflı olun bakalım. Türkiye'de kaç cephede mücadele ediyoruz. Güneydoğu'da terör belasını çözüm süreciyle çözme gayretindeyiz. Komşularımız ateş çemberi içinde. Bu ateşin buralara etkisinin olmaması için çaba gösteriyoruz. Ekonomi kırılgan, bütün gelişmiş ülkelerde durağanlık var, gelişmekte olan ülkelerde sıkıntılar büyüyor. Bunlarla baş etmeye çalışıyoruz. 77 milyonun hakkını hukukunu korumaya çalışıyoruz, bir taraftan da kalkınma hamleleri gerçekleştiriyoruz. Yani buradan hiç artı bir şey yok mu ya? Böyle muhalefet olur mu?" 

İstisnai kadro iddiaları

Muhalefetin son olarak istisnai kadro iddialarını gündeme getirdiğine değinen Çelik, bununla ilgili de yanlış bilgilendirmeler yapıldığını belirtti. 

Çelik, yeni bir iktidar göreve geldiğinde, bir bakanın en güvendiği kişiyi özel kalem müdürü, basın müşaviri yapabileceğine işaret eden Çelik, şu ifadeleri kullandı:

"Bir bakanın, güvendiği insanları yanına alması ne zaman istismar konusu oldu Allah aşkına? Bu rakamları çıkardım. Yani 11-12 yıllık dönem içinde 750 istisnai kadroyu kullanmışken bizden önceki 10 yıl içinde birçok parti varken o dönemdeki aynı sürelere baktığınızda 400 daha fazla kullanmışlar. Bu elimizdeki rakamları kullanamayız mı? 'Efendim 300 bin sınavsız eleman alınmış' Yalan. Bunlar sözleşmeli personel ya. Bunların hepsi, kamuoyunda bir infial oluşturma, olayları farklı tarafa çekip nasıl karalayabiliriz çabası. Proje söyle proje. Ne yapacaksınız? İstanbul'da 3'üncü köprü yapmayacaksınız da ne yapacaksınız? Marmaray'a, havaalanlarına, duble yollara karşıysanız ne yapacaksınız? Ne yapacaksınız bu Türkiye'ye? Bir tane proje söyleyin bu memleket için ama ezbere konuşmak, rastgele konuşmak var. Bu muhalefet anlayışından Türkiye çıkmalı, muhalefet partileri çıkmalı. Her gün bir karalama yolu bulup ucuz siyaset anlayışıyla Türkiye'nin bir yere varması ve bu muhalefet anlayışıyla demokrasimizin daha güçlenmesi mümkün olmaz."

Siyasetle ilgili anılarını yazmak istiyor

Faruk Çelik, 3 dönem kuralından dolayı milletvekilliği süresinin 7 Haziran'da sona ereceğini hatırlattı.

Görev süresinin tamamlanmasının ardından dinlenmek istediğini aktaran Çelik, şunları kaydetti:

"Çok olaylar yaşadık. Bunları bir ara kaleme alırız. Biraz zaman ayıramadıklarımıza zaman ayırırız ve fırsat buldukça da görev düştükçe de ülkenin geleceğine tuğla koyma konusunda tecrübelerimizi, birikimlerimizi kullanma konusunda gayret gösteririz. İlle de aktif görev olacak diye siyasette bir durum söz konusu değil. Görev süresinin uzaması konusu bizim dışımızda bir olay. Şu an karşı karşıya bulunduğumuz durum, 7 Haziran'da milletvekilliği görevimizin bittiği şeklindedir. Bundan hiçbir arkadaşımızın rahatsızlık duyduğu kanaatinde değilim. 1999 yılında milletvekili oldum. Takriben 16 yılı bulmuş olacak. Bunun içinde 8 yılı bakanlık, 5 yılı grup başkanvekilliği, 2 yılı genel başkan yardımcılığı var. Bu süre içinde çok olaylar yaşadık, şahit olduk. Bunlar belki zaman içinde kaleme alınacak inşallah. Bunun için biraz zamana ihtiyaç var."