Kongreyi büyük bir ilgi ile izleyen uzmanlar göre, 23. Uluslararası Enerji Kongresi’nin en önemli sonucu, Türkiye ile Rusya arasında imzalanan Türk Akımı Anlaşması’ydı. Çünkü, Türk Akımı Anlaşması, “Türkiye ray mı değiştiriyor?”, “Putin Obama’ya bir kez daha mı ‘şah!’ dedi?”, “BOP Halep duvarına mı çarptı?” ve ”23. Enerji Kongresi’ni Türk Akımı imza törenine dönüştüren Türkiye, Rusya ile ilişkilerini daha görünür hale getiren bu davranışıyla “dostlarına”, “Başkan seçeneklerim de var” mesajı mı veriyor? gibi bir dizi sorgulamayı gündeme taşıyacak ve çok önemli sonuçlar üretecek bir gelişmedir. Nitekim, 23. Kongre’nin açılış törenine katılmayan İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz’in sürpriz ziyareti, Türk Akımı Anlaşması’nın bölgesel yansımaları olarak değerlendirilmelidir.

23. Uluslar arası Enerji Kongresi’nin Türk Akımı’nı imza törenine dönüşmesi, 1990’da dağılan/dağıtılan Sovyetler Birliği’nin, Putin Rusyası tabelası altında, küresel bir güç olarak, yeniden tarih sahnesinde yer alması olarak da okunabilir. 

Ana teması “Yeni Ufukları Kucaklamak” olan 23. Uluslar arası Enerji Kongresi,  “Türk Akımı” gibi bölgesel ve küresel çapta ses getiren bir dizi anlaşmaya imza atan Türkiye’nin, bölgesel bir aktör olarak önemini ortaya koyan bir zirve oldu.  

M. KEMAL SALLI

Dünyanın gündemi o kadar hızlı değişiyor ki, ilerde çok konuşulacak Türk Akımı önemli konular bile, enine boyuna tartışılmadan rafa kaldırılmak durumunda kalıyor.. Ortadoğu’da yıllardır sürmekte olan enerji merkezli paylaşım savaşının giderek bir dünya savaşına dönüştüğü bir dönemde, 9-13 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da 23. Uluslararası Enerji Kongresi gerçekleştirildi. 60’ı bakan olmak üzere, 260 uzman konuşmacının katıldığı kongreye Venezuellea Devlet Başkanı Nicolos Maduro, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ve Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin de katıldı. Fakat, doğalgaz petrol konusunda bağımlı olduğumuz İran ve Irak temsilcileri kongreye katılmadılar.  

Ana teması “Yeni Ufukları Kucaklamak” olan 23. Uluslar arası Enerji Kongresi,  “Türk Akımı” gibi bölgesel ve küresel çapta ses getiren bir dizi anlaşmaya imza atan Türkiye’nin, bölgesel bir aktör olarak önemini ortaya koyan bir zirve oldu.  

Rusya Devlet Başkanı Putin’in de katıldığı kongrede Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir dizi görüşme yapacağı ve normalleşme sürecinin sürdürülmesi doğrultusunda bir takım önemli kararların alınacağı biliniyordu,  bekleniyordu. 

Beklendiği gibi oldu ve 24 Kasım uçak krizi nedeniyle iki ülke ilişkilerinde oluşan buzlanmayı kırarak normalleşme süreci başlatan ve bu konuda oldukça hızlı adımlar atan iki ülke arasında bir dizi anlaşma imzalandı. 

Kongreyi büyük bir ilgi ile izleyen uzmanlar göre, 23. Uluslararası Enerji Kongresi’nin en önemli sonucu, Türkiye ile Rusya arasında imzalanan Türk Akımı Anlaşması’ydı. Çünkü, Türk Akımı Anlaşması, “Türkiye ray mı değiştiriyor?”, “Putin Obama’ya bir kez daha mı ‘şah!’ dedi?”, “BOP Halep duvarına mı çarptı?” ve ”23. Enerji Kongresi’ni Türk Akımı imza törenine dönüştüren Türkiye, Rusya ile ilişkilerini daha görünür hale getiren bu davranışıyla “dostlarına”, “Başkan seçeneklerim de var” mesajı mı veriyor? gibi bir dizi sorgulamayı gündeme taşıyacak ve çok önemli sonuçlar üretecek bir gelişmedir. Nitekim, 23. Kongre’nin açılış törenine katılmayan İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz’in sürpriz ziyareti Türk Akımı Anlaşması’nın bölgesel yansımaları olarak okunmalıdır. Steinitz, Kongre’nin “Doğu Akdeniz’de Yeni Bir Manzara” başlıklı oturumda söz alarak, İsrail’in görüş ve düşüncelerini yansıtmak istemesi, aslında siyasi yönü ağır basan bir mesajdır. 

23. Uluslar arası Enerji Kongresi’nin Türk Akımı’nı imza törenine dönüşmesi, 1990’da dağılan/dağıtılan Sovyetler Birliği’nin, Putin Rusyası tabelası altında, küresel bir güç olarak, yeniden tarih sahnesinde yer alması olarak da okunabilir. 

Türk Akımı’nın Ortadoğu dengelerini önemli ölçüde etkileyeceğini söylemek bu anlaşmaya çapından büyük anlamlar yüklemek olarak değerlendirilmemelidir. Bu enerji hattının hayata geçirilme çalışmaları Rusya ile ABD arasındaki sürtüşmeyi derinleştirirken, bölgesel olduğu kadar küresel etkileri de olacaktır. 

Türk Akımı, Ortadoğu denklemi dışına  itilmek istenen Türkiye ve Rusya’nın, içine düşürdükleri yalnızlıktan silkinerek, birlikte dayanışma mesajı verdikleri bir önemli gelişmedir.  

Türk Akımı Anlaşması’nın enerji dünyasının gündemine taşıdığı en önemli sorular şunlardır: 

Rusya doğalgazını Mavi Akım üzerinden alan ve kendisine öneli oranda gaz artırımı sağlamayacak olan bir anlaşmaya Türkiye neden imza attı? 

Türk Akımı, ABD ve AB karşısında, Rusya’nın elini  ne ölçüde rahatlatacaktır? Doğu Avrupa’ya ve Türkiye’ye doğalgaz sevkiyatını Ukrayna, Moldova, Romanya ve Bulgaristan üzerinden yapan Rusya, bu ülkeleri safdışı bırakarak, Türkiye’ye Karadeniz üzerinden ulaşmakla ne gibi kazançlar sağlayacaktır? 

Türk Akımı’nın ekonomik olduğu kadar, çok önemli siyasi mesajları da vardır. Rusya, ABD ve koalisyon ortaklarına, “Beni Ortadoğu ve Doğu Avrupa denklemlerinden dışlamayı hedefleyen ABD/İsrail Koridoru’nu Halep’te engellemeye kararlıyım” derken Türkiye de, “Başka seçeneklerim de var” diyor. 

RUSYA’NIN KAYGISI YALNIZCA TARTUS DEĞİL

Putin Rusyası’nın, 2011’den günümüze, İran’la birlikte Esad’a güçlü destek vermesinin ve Eylül 2015’ten bu yana da Suriye’deki paylaşım savaşına askeri gücüyle fiilen katılmasının nedeni, yalnızca, Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki Tartus  ve Himeymim askeri üsleri değildir. Putin ABD’nin, Rusya ve Türkiye’yi saf dışı ederek Ortadoğu enerji kaynaklarını ve dağıtım yollarını tamamiyle kendi kontrolüne almak istemesinden, İsrail’i bölgenin en güvenli enerji terminali yapma girişiminden, Akdeniz’i Batı Gölü’ne dönüştürme çalışmalarından, Ortadoğu petrol ve doğalgazını “Kürt Koridoru” görünümlü ABD/İsrail Koridoru içinden Akdeniz’e akıtma planından ve Kıbrıs’ın güneyinden çıkarılacak doğalgazı Doğu Avrupa ülkelerine pompalayarak Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtarma çabalarından  büyük rahatsızlık duyuyordu. 

Putin, bu nedenle ABD’nin, Irak ve Suriye’nin kuzey parsellerinden Akdeniz’e uzatmaya çalıştığı ünlü koridorunun önünü kesebilmek için Esat’a destek veriyor, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyordu. Türkiye de, Rusya gibi, kendisini güney sınırları boyunca kuşatacak ABD/İsrail koridoruna karşıydı, ama iki ülke Esat konusunda anlaşamıyorlardı.. 

“TÜRK AKIMI” ÖNEMLİ BİR ADIMDIR

Enerji dağıtımı konusunda birbirlerinin önünü kesmeye çalışan iki küresel aktör olan ABD ile Rusya arasında sürmekte olan mücadele, 9-13 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirilen 23. Uluslararası Enerji Kongresi’nde, Türk Akımı Anlaşması’nın imzalanmasıyla hem yeni bir boyut kazanmış hem de yeni bir aşamaya geçmiş oldu. Uzmanlar bu sonucu, “Putin ABD ile Rusya arasında sürmekte olan enerji merkezli savaşta yeniden inisiyatifi ele geçirdi” şeklinde değerlendiriyorlar. 

Avrupa yolunda önü Ukrayna’da kesilen Putin, Türk Akımı Anlaşması’yla, hem doğalgazını Doğu Avrupa ülkelerine ulaştıracak yeni bir “koridor” açtı hem de BOP’un en önemli hedeflerinden biri olan ABD/İsrail Koridoru”nun önüne Halep’te güçlü bir duvar örmüş oldu.

Türkiye ile Rusya arasında imzalanan Türk Akımı Anlaşması, ABD’nin Rusya’yı Ortadoğu denklemi dışına savurma, Doğu Avrupa ülkelerini Rus doğalgazına bağımlı olma olmaktan kurtarma plana büyük ölçüde sekte vurmuştur. Bunca riski göze alarak Ortadoğu haritasını yeniden şekillendirmek üzere bölgeye gelen ABD’nin ve Batılı koalisyon ortaklarının, Türkiye ile Rusya arasında Türk Akımı gibi önemli bir anlaşma imzalanmasıyla sonuçlanan bu yakınlaşmaya tepkisiz kalmaları düşünülemez. Bunun ne ölçüde ve nasıl bir tepki olacağını zaman gösterecektir.

ANADOLU CENNETİNDE YAŞAMANIN BİR BEDELİ VARDIR

Anadolu coğrafyası dünya enerji kaynaklarının önemli bir bölümünü barındıran Ortadoğu ile bu enerji ürünlerinin en önemli pazarı olan Avrupa arasında köprü görevi gören çok önemli bir coğrafyadır. Anadolu, bu jeostratejik konumu nedeniyle, tarihin her döneminde paylaşılamayan bir coğrafya olmuştur. 

Bu coğrafyada yaşamanın nimetleri olduğu kadar bedeli de vardır. Rusya ile Türkiye arasında imzalanan “Türk Akımı” Putin Rusya’sına büyük avantaj sağlamıştır, ama bu “koridor”un Suriye’de yaşanmakta olan paylaşım kavgasını ülkemize taşıma gibi bir riski de vardır. 

“Türk Akımı” anlaşmasıyla Putin bir kez daha Obama’ya “şah!” demiş oldu, ama oyun bütün şiddetiyle devam ediyor..

23. Uluslararası Enerji Kongresi’nin açılış törenine katılmayan İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz’in Kongre’nin kapanış töreninde sürpriz konuşma isteği, “Anadolu üzerinden Avrupa’ya enerji hattı döşeme yarışında ben de varım” şeklinde okunmalıdır. Mavi Marmara olayından sonra başlatılan ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinde İsrail’in gizli ajandasını gözden kaçırmamak gerekir. İsrail’in Kıbrıs’ın güneyinden çıkaracağı doğalgazı Avrupa’ya ulaştıracağı en ekonomik yol Anadolu güzergahıdır. 

Bu arada, 2018 yılında da Azerbaycan gazını Avrupa’ya ulaştıracak  TANAP’ı da konuşma zamanı gelmedi mi? Rusya ile Azerbaycan’ın doğalgaz arzı nasıl dengelenecektir?

Bütün bu gelişmeler paralelinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,” Türkiye artık bu noktada kalamaz. Statüko bir şekilde değişecek. Ya ileri hamlelerle atılım yapıp kazanacağız ya da küçülmeye mahkum olacağız. Ben kendi adıma ileri hamleler yapmaya kararlıyım” söylemi, yarınlarımızı görebilmek açısından çok önemli bir mesajdır.