ANKARA

Seçim çalışmaları kapsamında Polatlı'yı ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, ilçe merkezinde vatandaş ve esnaflarla selamlaştı.

Akdoğan, daha sonra Güldesti Konak Düğün Salonu'ndaki, Polatlı İlçe Danışma Meclisi toplantısında yaptığı konuşmasında, hala terörden medet umanlar olduğunu söyledi.

Bu süreçlerde silahlı bir provokasyon arayışı olduğunu dile getiren Akdoğan, "Silah demek provokasyon demektir. Sabaha doğru HDP'nin genel merkezi önünde pompalı tüfekle ateş etmişler. Tabelaya gelmiş çok şükür. 2 kişi yakalandı, bir tanesi de inşallah yakalanır" diye konuştu.

Akdoğan, bu saldırının bir provokasyon olduğunu ve bunu kınadıklarını ifade ederek, ancak AK Parti'nin doğu ve güney doğuda siyaset yapan partililerinin yıllardır birçok olumsuz durumla karşılaştığını kaydetti.

Dünya yazarlar birliğince Obama'ya gönderilen mektupta PKK'yi terör listesinden çıkarılma talebinin terörizmi teşvik ettiğini dile getiren Akdoğan, şöyle konuştu:

"Yazarlar birliği değil sanki terörizmi teşvik kurumu. Senin işin mi bu. Burada önemli olan siyasi partilerdir. Onlarla ilişkisi olan terör örgütlerini meşrulaştırmaya çalışırsan terörü teşvik etmiş olursun. Kendi inandırıcılığını ortadan kaldırırsın. Demokrasiye darbe vurmuş olursun. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu tür örgütler silah bırakacak. Siyasi zeminde kim nasıl çalışma yapıyorsa yapar, bugün mecliste konuşulmayan hiçbir şey yok. Kandilde konuşulmayanları HDP mecliste konuşuyor. Kimse mani oluyor mu. Sen bu zeminde bunları konuşursan. Biz seninle siyasi mücadele veririz. Senin anlayışında zaten sakatlık var. Ceberut baskıcı bir anlayış, Baascı bir anlayış. Gittiği her yerde problem çıkarıyorsunuz."

"Gelecek kin ve nefret üzerine kurulamaz"

Uluslararası lobilerin faaliyete geçtiğine işaret eden Akdoğan, "Papa çıkıyor bir şey diyor, Avrupa Parlamentosu (AP) çıkıyor başka bir şey söylüyor. AP tarih kurumu mu. Sen tarihi safsatalarla uğraşmayı bırak, bugün dünyada bir sürü olay yaşanıyor, biraz bunlarla ilgilen. Söyleyecek sözün varsa, bir fikrin varsa, bir vizyonun varsa, bir dirayetin varsa çık Suriye'de yüz binlerce insan katledildi. Bu insanlar için bir cümle kur. Biz 2 milyon göçmen ağırlıyoruz siz ne yapıyorsunuz. Seçiyorsunuz doktorları, mühendisleri işinize yarayacak adamları alıyorsunuz. Mısır'da, Filistin'de yaşananlara ses çıkaramadınız. Kimse Türkiye'ye efendilik taslayamaz. Kin ve nefreti bu tahrik etmektir. Geçmişte yaşanan acıları hep birlikte paylaşacağız. Ama sen böyle davranırsan nefreti tahrik edersin. Gelecek kin ve nefret üzerine kurulamaz." ifadesini kullandı.

"Elinde silah olan adama çiçek çocuk muamelesi yapamazsın"

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Sincan AK Parti İlçe Teşkilatınca düzenlenen programda yaptığı konuşmada da  AK Parti kurulduğu günden bu yana bir çok saldırı ve darbe girişimlerine maruz kaldıklarını söyledi.

Tüm seçim dönemlerinde en soldan en sağa kadar tüm muhalefetin birleşerek AK Parti'yi devirmeye çalıştığını ifade eden Akdoğan, "Şimdi HDP'nin arkasına geçtiler, onu ittirmeye çalışıyorlar, acaba barajı geçirtebilirmiyiz diye. Recep Tayyip Erdoğan düşmanları, Türkiye düşmanları, AK Parti düşmanları kim varsa topu bir araya geldi, 'acaba buradan ne çıkarabiliriz' hesabını yapıyorlar. Düne kadar o parti kapatılmalı diyen, onlara her türlü hakareti eden kişiler. Onlar da biliyorlar onların kendilerine nasıl düşman olduklarını ama böyle kirli bir ilişki var. Onlar bir araya gelebilirken, bizim kendi kitlemiz, kendi dava arkadaşlarımız, başından beri yol yürüdüğümüz insanlar daha büyük bir heyecanla şevkle bu mücadelenin içerisinde olmak durumundadır diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

Kimin barajı geçip geçemeyeceğine milletin karar vereceğini dile getiren Akdoğan, Meclis'e girmemenin de son olmayacağını ve siyasetin sadece Meclis'te yapılmadığını ifade etti.

Akdoğan, Kürtler'i sadece HDP'nin temsil etmediğini, AK Parti'nin içerisinde de birçok Kürt milletvekili olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Şu bir tehlikedir. Bir elde silah, bir elde siyaset, bu çok yanlış şeylere kapı açar. Yani bunun bir tanesi aşağıya inerken, diğerinin yukarı çıkması teşvik edilebilir, bir anlam ifade eder. İkisi birden yükselirken yani sen hem silahlanacaksın, bölgede illegalite üzerinden otorite sağlamaya çalışacaksın, hem de barajı aşıp daha yüksek temsil gücüne ulaşayım... hem siyasi otorite hem silahlı otorite olayım. Bu daha mahsurlu bir durumdur.

Burada açık net tavır takınılması gerekir. Bir yerde demokrasi varsa, siyaset varsa, silah kabul edilemez. Siz terörü kınayamıyorsanız, aranıza mesafe koyamıyorsanız, hala silahın üzerinden, silahtan medet umarak siyaset yapmaya çalışıyorsanız. Hala onların sözünden çıkamıyorsanız, hala kendi iradeniz yoksa ona bağımlı yaşıyorsanız, o sizi yönlendiriyorsa, tehdit ediyorsa o zaman demokrasi planınızın bir anlamı olmaz. Adam silah bıraktı mı? Yok. Teröre terör diyebiliyor mu? Yok. Orada hala baskı ve şiddet üzerinden siyasi güç toplamaya çalışıyor mu? Çalışıyor. O zaman elinde silah olan adama, 'çiçek çocuk' muamelesi yapamazsın."