AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın davetine verdiği yanıta ilişkin, "TBMM'nin yeni dönem çalışmalarına dair davete verdiği cevap, her şeyden önce siyasi nezakete uygun değil." dedi.

Ünal, Habertürk canlı yayınında katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın Meclisteki partilerin grup başkanlarına İçtüzük çalışmasına ilişkin yaptığı davete katılmama nedenini açıkladığı mektupta kullandığı "AK Parti'nin Grup Başkanı, partisinin lideri değildir. Toplantı şekli her ne kadar mevzuata uygun olsa da siyasi etiğe uygun düşmemektedir." ifadesine yönelik değerlendirmesi sorulan Ünal, CHP Genel Başkanının, son dönemde "mühürsüz seçim", "gayri meşru sonuç" ya da "kontrollü darbe girişimi" gibi şablonları, klişeleri sürekli tekrar ederek bir algı, meşruiyet krizi oluşturmaya çalıştığını bildirdi.

CHP'nin siyasetinin altında, geçmişte de kendi yönetmedikleri her alana dönük meşruiyet tartışmasının sürekli olageldiğine değinen Ünal, "Bugün özellikle Sayın Meclis Başkanının, TBMM'nin yeni dönem çalışmalarına dair davetine verdiği cevap, her şeyden önce siyasi nezakete uygun değil." dedi.

Mahir Ünal, AK Parti'nin Grup Başkanı, Genel Başkanvekili olan Binali Yıldırım'ın, Türkiye'nin de Başbakanı olduğunu vurguladı.

"Seçim kazanmamış bir genel başkana biz lider diyemeyiz"

Türkiye'nin, 16 Nisan'da yapılan halk oylamasında kararını verdiğini, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kabul ettiğini hatırlatan Ünal, şöyle devam etti:

"Bundan sonra siyaset, eskisi gibi olmayacak. Siyasi etiği, siyasi teamülleri konuşacaksak eğer bu kadar seçim kaybeden bir genel başkanın orada olmaması gerekir. Eğer biz liderliği konuşacaksak, ana muhalefet partisi genel başkanının lider olabilmesi için seçim kazanması gerekir, dolayısıyla seçim kazanmamış bir genel başkana biz lider diyemeyiz. Dolayısıyla bu anlamda Kemal Kılıçdaroğlu genel başkandır, lider değildir. Eğer eşitlikten söz ediyorsa, bu anlamda eşit de değildir."

Mevzuat gereği TBMM'de siyasi partilerin, genel başkanlıklar sıfatıyla değil, grup başkanlığı sıfatıyla temsil edildiğine dikkat çeken Ünal, "Genel başkan şapkası vardır, bu anlamda siyasi partinin genel başkanıdır. TBMM parti grubunun başkanı sıfatı vardır, Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Binali Yıldırım, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu grup başkanıdır. Eğer siyasi teamüller, siyasi etik açısından konuşacaksak o zaman başka şeyler konuşuruz." dedi.

"İhvan'ı nasıl terör örgütü olarak görüyor"

CHP'nin "Rabia işaretinden vazgeçin." çağrısına ilişkin soru üzerine ise Ünal, "Mısır'daki darbe girişimine karşı olmakla İhvan taraftarı olmak nasıl aynı kefeye konabilir, Mısır'da herkes darbeye karşı çıktı ve İhvan da bunların arasındaydı. Yani PYD ve YPG'yi terör örgütü olarak görmeyen Kemal Kılıçdaroğlu, hayatı boyunca eline silah almamış İhvan'ı nasıl terör örgütü olarak görüyor. Bunu İhvan'ı savunmak adına söylemiyorum, buradaki bir çelişkiyi söylemek adına söylüyorum." ifadelerini kullandı.

Ünal, şunları kaydetti:

"Rabia işaretiyle ilgili tartışmaya artık son bir nokta koyalım. Rabia işaretinin İhvan'la bir ilgisi yoktur. Mısır halkının darbeye karşı olarak kullandığı ve Rabiatu'l-Adeviyye Meydanı'nda darbe karşıtları toplandığı için bu işareti kullanmışlardır. Rabiatul-Adeviyye de İslam dünyasının üzerinde ittifak ettiği kadın bir mutasavvıftır, ehli tasavvuftur. Şimdi bütün bunların içerisinde doğru bir şey aradığımda, doğru bir şey bulamıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediği, 'Bu, Türkiye'yi İhvan'laştırmak'mış. Bunlar çok acı, bir siyasi parti genel başkanının her şeyden önce konuşurken, siyasi etiğe, nezakete, teamüllere... Siyasette mevzuat en son gelir. Önce siyasi etik, nezaket, bütün bunların oluşturduğu teamüller kıymetlidir. Bunlara dikkat etmesi, siyaseti güzelleştirir."