İSTANBUL

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayın Cemil Çiçek mahkemeye başvuruyor, 'TBMM'de kurulan komisyonla ilgili yayın yasağı getirin" diyor ve mahkemeden karar çıkarıyor. Ne zamandan beri TBMM, hırsızların hamisi konumuna geldi Sayın Cemil Çiçek? Senin görevin TBMM'nin itibarını korumaktır. Yayın yasağı getirerek, kimlere arka çıkıyorsun?" dedi.

Kılıçdaroğlu, Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde, CHP İstanbul Bölge Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye nüfusunun beşte birine ev sahipliği yapan İstanbul'un ekonomiye katkısına değindi.

Coğrafyaya bakıldığında tek, içine girildiğinde ise birden fazla İstanbul olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, İsviçre standartlarında, kişi başına gelirin 25-30 bin dolar ve üzerinde olanlarla aylık geliri asgari ücretle sınırlı bulunanların aynı şehirde yaşadığını anlattı.

İstanbul'da yaşayıp denizi, boğazı görmeyenlerin ve kentin nimetlerinden habersiz olanların bulunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bizim düşümüzdeki, rüyalarımızdaki İstanbul, kişi başına gelirin 25-30 bin dolar olduğu, bütün yaşayanların aynı olanaklardan yararlandığı, herkesin huzur içinde 'İstanbulluyum' dediğinde gururlanabileceği bir geliri olan, geleceğe umutla bakan yurttaşların oturduğu bir İstanbul. Entelektüel düzeyi yüksek, dünyaya aydınlık bakan bir İstanbul. Böyle bir İstanbul'u yaratabilir miyiz? Elbette yaratabiliriz. Böyle bir İstanbul'u hep beraber ayağa kaldırabilir miyiz? Elbette kaldırabiliriz. İstanbul, aynı zamanda dünyanın en büyük rantlarını içinde barındırıyor. İstanbul'a insan gözüyle bakar, insanların çıkarına hizmet eden bir İstanbul düşlerseniz farklı bakarsınız. Ama 'Her kupon arazinin satışından benim haberim olsun' diye bakarsanız, farklı bir İstanbul yakalarsınız. Bizim gözümüzde İstanbul, bir bütündür. Bütün İstanbul'u kucaklamak istiyoruz, bütün İstanbul'da yaşanabilir bir kentin standartlarını yaratmak istiyoruz. Düşüncemiz, hedefimiz budur."

İstanbul'da yaşanan depremin ardından dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in kamu arazilerini toplanma alanı olarak belirlediğini ancak aradan süre geçtikten sonra bu arsaların büyük bir kısmının ranta teslim edildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, İstanbul'da bir deprem olması halinde toplanabilecek alan sayısının son derece sınırlı olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bu anlayışı İstanbulluların mahkum etmesi lazım. Senin yaşamına bile değer vermeyen, sana para gözüyle bakan, çevreyi katleden anlayışa prim verme sevgili İstanbullu kardeşim. Senden istediğim budur" ifadelerini kullandı.

"O binalar İstanbul'un silüetine saplanmış bir hançer"

Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul'un tarihi silüetinin de yok edildiği, Zeytinburnu'ndaki 16/9 projesinin "dünyanın en çirkin yapısı" olduğu görüşünü dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:  

"Orası daha TMSF'nin elindeydi. Bir yandaşa verildi. Emsal sadece 1. Yandaş kimdi? Dönemin başbakanının okuldan arkadaşıydı. Kendisine satıldı, bir gecede emsal 1'den 2,5'a çıkarıldı. Olağanüstü bir avantaj sağlandı. Bina yapılabilir ama bir kentin hele hele İstanbul gibi bir kentin siluetini, o kentin insanlarını düşünmek zorundayız. Bu kentin siluetini bozar, kaynaklarını har vurup harman savurursanız, kente ihanet etmiş olursunuz. 36 kat izin verildi. Sonra 'Çok yüksek olmuş, tıraşlanması lazım' denildi. Traşlandı mı? Hayır, traşlanmadı. Kim yapabilir bunu? O silüeti bizim istediğimiz standartlara çekmek sadece ve sadece CHP iktidarında olur, açık, net söylüyorum. Bizim tarihe saygımız vardır, Sultanahmet'e, Sultanahmet'in minarelerine saygımız vardı. O binalar İstanbul'un silüetine saplanmış bir hançer gibi duruyor. Bizim deneyimimiz de var. Bir otel yapılmıştı, standartlara uygun değildi. O oteli kim standartlara uygun hale getirdi? CHP'li belediye getirdi. Aynı şeyi yapacağız ve İstanbul'un Sultanahmeti'ni koruyacağız."

Projedeki daire fiyatlarının 1-4 milyon lira arasında değiştiğini ve AK Parti'nin bu binaları yıkamayacağını savunan Kılıçdaroğlu, eski AK Parti Bağcılar belediye başkanı, eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi genel sekreteri ve yardımcısı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi imar komisyonu başkanı, Zeytinburnu Belediyesi imar komisyonu başkanının burada dairesi bulunduğunu iddia etti.

Kılıçdaroğlu, "Bu daireleri satın alanların hiçbirisi bankadan en ufak bir kredi bile çekmemiş. Neden o binalar tıraşlanamaz? İşte bu nedenlerden ötürü. Yeşil renk olarak sadece doların yeşilini seviyorlar" dedi.

"2,5 milyon ağaç kesildi, kesilmeye devam ediyor"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Hollanda'dan tanesine 1 milyon 200 bin avro ödeyerek otobüs satın aldığını otobüslerin yokuş çıkamadığı için kullanılamadığını, belediyenin, Türkiye'nin en modern hurdalığına sahip olduğunu anlatarak, "Tanesine 1 milyon 200 bin avro ödenen otobüsler kimin parasıyla alındı? İstanbullu'nun parasıyla alındı. Dava devam ediyor. İETT bile 'Biz zarara uğradık' diye bilirkişi raporunu götürdü, koydu. Danıştay olmasaydı, o davaların hiçbirisi açılamayacaktı" diye konuştu.

İzmir'de metronun kilometresinin 60 milyon liraya, Ankara'da 100 milyon liraya, İstanbul'da 145 milyon liraya yapıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Kentleri en iyi biz yönetiriz. Emin olun Türkiye'yi de en iyi biz yönetiriz, namusla ahlakla her kuruşun hesabını vererek yönetiriz" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, İstanbul'un, Şangay ve Bombay'ın ardından "en kirli kentler"den biri olduğunu iddia ederek, New York'ta kişi başına düşen yeşil alan 29, Londra'da 26,9 metrekare iken, Bahçelievler, Güngören, Bağcılar, Tuzla, Kağıthane, Ümraniye'de 1 metrekareden az olduğunu, Çatalca, Ağva gibi yerler dahil edildiğinde kişi başına düşen yeşil alanın 5 metrekareye çıktığını aktardı.

Kemal Kılıçdaroğlu, "İnsan için asgari yeşil alan 9 metrekare, bizim yönetmeliklere göre 10 metrekare olması gerekiyor. Üçüncü köprüyle beraber 535 bin hektarlık orman alanı büyük ölçüde talan edildi, 2,5 milyon ağaç kesildi, kesilmeye devam ediyor" dedi.

"Oturduğun koltuğun hakkını veriyorsan 16/9'u tıraşlarsın"

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun başbakan olarak kendisinin muhatap alınmasını istediğini belirterek, şunları söyledi:

"Biz de zaten seni muhatap almak istiyoruz, 'Sanal değil, gerçek başbakan ol, başbakanlığın hakkını ver' diyoruz. 'Siyaseti erdem ve ahlak vesilesi yapacağız. Siyasetimizin ahlakı Şeyh Edebali'nin ahlakıdır' diye açıklama yapmış. O zaman sesleniyorum, madem ki böyle diyorsun, madem ki Şeyh Edebali'den bahsediyorsun, 'Ahlak, erdemdir' diyorsun, 16/9 kulelerini tıraşlayacak mısın, tıraşlamayacak mısın? Seni bir görelim bakalım, başbakan mısın, başbakan değil misin? 

'Kadim şehirlerimizde yatay mimariyi geçerli kılacağız' diyor. Eyvallah. Kadim şehir hangisi? İstanbul. Madem yatay mimariyi esas alacaksın, işe başla bakalım. Hem sen dindar olduğunu söylüyorsun, Sultanahmet duruyor orada, mahsun duruyor. Bir hançer gibi saplanmış 16:9. Tıraşlayacak mısın, tıraşlamayacak mısın? Bunu yaparsan başbakansın, yapmazsan sanal başbakansın, o koltukta oturuyorsun ama tokmak senin elinde değil, başkalarının elinde. 'Milletin hakkına uzanacak eli kardeşlerimiz olsa koparırız'... Kimsenin elini koparma. Senin gücün yetiyorsa, başbakanlığın gücü yetiyorsa, oturduğun koltuğun hakkını veriyorsan 16/9'u tıraşlarsın. Ben de derim ki 'Evet, bu adam gerçekten de başbakan'. Yoksa, senin başbakanlığın her zaman tartışma konusu olur."

Yayın yasağı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 17-25 Aralık'ta "Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu"nun ortaya çıktığını savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduk. Sonunda bir soruşturma komisyonu kuruldu. TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek mahkemeye başvuruyor, 'TBMM'de kurulan komisyonla ilgili yayın yasağı getirin" diyor ve mahkemeden karar çıkarıyor. Ne zamandan beri TBMM, hırsızların hamisi konumuna geldi Sayın Cemil Çiçek? TBMM'nin görevi bu mudur? Senin görevin TBMM'nin itibarını korumaktır. Yayın yasağı getirerek, kimlere arka çıkıyorsun? Günah değil midir? Yaptığın iş doğru mudur acaba? Senin vicdanın buna elveriyor mu? Devlet soyulacak, tüyü bitmemiş yetimin hakkı elinden alınacak, sen kalkacaksın hırsızların koruyucusu pozisyonuna kendini konumlandıracaksın. Bunu kabul etmemiz doğru değil. Geçmişte de buna benzer olaylar oldu ama hiçbir zaman TBMM Başkanları hırsızları korumak gibi bir pozisyonda kendilerini tutmadı. İlk kez böyle bir tabloyla karşı karşıyayız."