CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Emeği, alın terini savunan siyasal partiyi iktidara taşıdığınızda sorunların çözüleceğini göreceksiniz. Aksi halde bir ağlama duvarının önüde ağlayacaksınız ama karşınızdakinin kişiler değil, bir duvar olduğunu fark edeceksiniz ama iş işten geçtikten sonra." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin Emek Bürolarınca Türkiye Barolar Birliği (TBB) Konukevi'nde düzenlenen "Kıdem Tazminatı Çalıştayı"nda konuştu.

Kıdem tazminatının, bir konfederasyonun değil bütün çalışanların ortak sorunu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu konudaki çözümün de ortak üretilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Bugün yapılan toplantının bir "dönüm noktası" olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, farklı şekilde dillendirilse de amacın ortak olduğunu, kazanımlardan geri adım atılmaması gerektiğini vurguladı. Demokrasinin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, bugünkü çalıştayda "ortak bir ses" çıktığını gördüğünü söyledi.

Kendisinden önce konuşan Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan'ın, işçi haklarından geriye gidiş tarihini, "1980 darbesi" olarak ortaya koyduğunu belirten Kılıçdaroğlu, buna yürekten katıldığını ifade etti.

Darbelerin hiçbir zaman Türkiye'ye yarar getirmediğini, her darbenin Türkiye'yi en az 10 yıl geriye götürdüğünü dile getiren Kılıçdaroğlu, bunların içinde 15 Temmuz darbe girişiminin de bulunduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, demokrasinin özünde olan "düşünceyi ifade özgürlüğünü" korumanın herkesin ortak görevi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"1980'de elde edilen kazanımlar işçilerin elinden alındı ve sonra demokrasiye geçtik. Çok partili hayatımız devam etti, Parlamento çalışmaya devam etti. Bir darbe yönetimimin işçilerin elinden aldığı hakları, darbe sonrası kurulan siyasal iktidarlar neden işçilere geri vermediler? Bu soruyu niye sormuyoruz? Madem demokratlar, madem Türkiye'yi seviyorlar, madem sendikal hayatı savunuyorlar, o zaman 1980'de bir darbe ile yok edilen kazanımlar neden işçilere geri verilmiyor?"

"Kayıt dışı istihdam"

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ın, "14-15 milyon çalışandan 1 milyon 600 bininin sendikalı olduğunu" söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, kayıt dışı istihdama dikkati çekti.

"Kayıt dışı istihdama çözüm bulmak için komisyonlar toplandı, bildiriler yayımlandı, her şey yapıldı önlendi mi? Önlenmedi. Niçin?" diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kayıt dışı çalışma ile nasıl mücadele edeceğiz, panzehiri nedir? Dünyada bilinen en köklü panzehiri sendikadır. Bir iş yerinde toplu sözleme yaparsanız, kaç kişinin çalıştığı, hangi işçinin ne kadar ücret alacağı bellidir. Kayıt dışı istihdamla mücadele ediyoruz diye ortaya çıkıp, sendikal hareketin önünü kesen siyasal anlayışı sonlandırmadıkça siz sadece sorunlarınızı dile getirirsiniz, çözümleri değil. Sorunlarınızı dile getirip, çözümleri beklerseniz olmaz. Eğer hala sendikal hareketin karşısında duran siyasal partileri iktidara getirmeye devam ederseniz siz daha çok ağlarsınız."

"Ortak mücadele" vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, "Bir araya gelip, sorunları çözmek kadar güzel bir şey yoktur. Demokrasi aynı zamanda akılcı politikalar üretmenin de mihenk taşıdır. Çünkü demokraside düşünceyi açıklama özgürlüğü var ve birden fazla kişi, kurum, farklı görüşte olan insanlar bir araya gelip ortak aklı egemen kılarlar. Bugün bizim yaptığımız gibi." dedi.

"İşçiler öldükten sonra önlem alırız"

Kılıçdaroğlu, bütün konfederasyonlara saygı duyduklarını, hiçbirini diğerinden ayrı tutmadıklarını belirterek, küçük ayrıntılarda boğulup kalınmaması gerektiğini ifade etti.

Demokrasisi gelişmiş ülkelerin önce sorunları tespit edip, sonra o sorunlara çözüm bulduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, teşhis doğru konulmadan, tedavinin doğru yapılamayacağını vurguladı.

Türkiye'de sorunlar doğru dürüst ortaya konulmadan, çözüm üretilmeye çalışıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu nedenle sağlıklı ve tutarlı çözümlerin üretilemediğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü olduğuna dikkati çekerek, "Niçin? Çünkü uygar ülkelerde önce iş yerinin güvenliği sağlanır, ondan sonra işçi fabrikaya, maden ocağına girer. Biz, kaza olup işçiler öldükten sonra önlem alırız. Aramızdaki temel fark budur." diye konuştu.

"İşçiler meydanlara mı çıktı"

Başta sendikacılar olmak üzere herkesin bu konuda duyarlı olması gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Ayağımızın altından kaybolup giden bir kavram var, 'sosyal devlet.' Ne diyor Anayasa? Değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen madde şu; 'Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir.' Sosyal devlet nedir? Anayasa Mahkemesi, 26 Ekim 1988 tarihli kararında, 'Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği, yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü olan devlettir' diyor. Peki işçilerle, sendikalarla ilgili alınan kararlar Anayasa Mahkemesinin bu kararına uygun mu? Hayır. Ortak tepki verebiliyor muyuz? Hayır."

Kılıçdaroğlu, bir işçi sendikasının yasalara uygun aldığı grev kararının, Bakanlar Kurulunca "milli güvenlik" gerekçesiyle iptal edildiğini anımsatarak, "İşçiler meydanlara mı çıktı? Hayır. İşçiler gür bir sesle itiraz mı etti? Hayır. Peki Allah aşkına siz hakkınızı nasıl arayacaksınız? İşçiler haklarını nasıl arayacaklar?" dedi.

"Ön yargılardan kurtulmalıyız"

Bunları CHP dillendirirken, 1 milyon 600 bin işçinin sessiz kaldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Sessizliğin kaynağını ne oluşturuyor? Emek dünyasının sessiz kalmasını sağlayan temel hastalık nedir? Temel hastalık şu; 1980 sonrası siyaset farklı şekillendi. İnanç, etnik kimlik, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapıldı, alın teri bir köşeye atıldı. Bu üç temel nokta, çağdaş demokrasilerin tamamında yasaktır ama bizim ülkemizde serbest. Bu neyi getiriyor? Sağlıklı düşünmemeyi, hak aramamayı getiriyor. Hepimizin bu konularda duyarlı olması lazım. Efendim 'Kıdem tazminatı yokmuş pek çok ülkede.' Kim dedi yokmuş? Dikta yönetimlerinde olmayabilir ama bütün demokrasilerde var. 1936'dan beri Türkiye'de de var."

Kıdem tazminatından bazı iş çevrelerinin kaçındığını, işçilerin girdi-çıktı yapılarak kıdem tazminatı haklarının ellerinden alındığını gayet iyi bildiklerini belirten Kılıçdaroğlu, bu konularda yeniden oturulup düşünülmesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, referandum sürecinde gittiği her yerde "Lütfen önyargılarımızdan arınıp, düşünerek sandığa gidelim." dediğini anımsatarak, "Şimdi aynı şeyi işçi dünyasına söylüyorum, üç konfederasyonumuzun saygıdeğer genel başkanlarına da söylüyorum; alın terini, emeği savunuyoruz, emek en yüce değerdir diyoruz. Fikir işçisi, beden işçisi olmak fark etmiyor, emek emektir. Önyargılarımızdan kurtulup sandığa gitmek zorundayız." ifadesini kullandı.

"5 milyon genç ne okula gidiyor ne de çalışıyor"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Emeği, alın terini savunan siyasal partiyi iktidara taşıdığınızda sorunların çözüleceğini göreceksiniz. Aksi halde, bir ağlama duvarının önünde ağlayacaksınız ama karşınızdakinin kişiler değil bir duvar olduğunu fark edeceksiniz ama iş işten geçtikten sonra." diye konuştu.

Mücadelenin meydanlara çıkıp, camı, pencereyi, kapıyı indirmek olmadığını, şiddete karşı olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, demokratik mücadele yöntemlerinin tamamının denenmesi gerektiğinin altını çizdi. Kılıçdaroğlu, kıdem tazminatı konusunun işin aktörleriyle konuşulmamasının demokrasiye, saydam devlet yönetimine aykırı olduğunu kaydetti.

Sendikacıların önündeki en büyük engelin 7 milyon işsiz olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Yeniden düşünmemiz gerekiyor, 7 milyon işsiz nasıl çıktı ortaya? Daha acı bir tablo var. 14-29 yaş aralığında 5 milyon gencimiz var, ne okula gidiyor ne de çalışıyor." dedi.

"Taşeron işçiliği gündeme getiren kim"

Türkiye ile aynı düzeyde olan ülkelerin daha hızlı büyüdüğünü, işsizliğin bu seviyelerde olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

"İşsizliği oluşturan ekonomi politikalarını kim uygulamaya koyuyor, muhalefet mi koyuyor? Mevcut siyasal iktidar. Mevcut siyasal iktidara verilen her destek, sendikasızlaşmayı özendiriyor. İşçi korkudan sendikalı olamıyor ki 'İş güvencem elimden gider' diyor. Taşeron işçiliği Türkiye'nin gündemine getiren kim? Biziz. Taşeron işçilerin örgütlenmesini arzu eden ve bu konuda çaba harcayan kim? Yine biziz. Onların sendikalı olmasını, iş güvencelerinin olmasını istiyoruz. Sendikalı işçilerden fazla taşeron işçiler var bugün Türkiye'de. Bu, çalışma hayatının nerelere sürüklendiğini gösteriyor."

İş kazalarında, sadece 2016'da 56'sı çocuk, bin 970 işçinin hayatını kaybettiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Bunların hakların arayan var mı? Bunlar bir dilim ekmek peşinde alın teri döken insanlar, Anadolu'nun gariban insanları." dedi.

Kılıçdaroğlu, ön yargılarla hareket edilmemesi gerektiğini belirterek, hakkın karşısında olanın iktidara taşınmasının yanlış olduğunu söyledi.

"CHP bin 500 lira yaptı"

İşsizlik sigortasında biriken paranın, işsizlere gitmediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Alıp, istedikleri gibi kullanıyorlar. Peki bu para kullanılıyor da işçi sendikaları çıkıp hep birlikte 'Hükümet sen ne yapıyorsun arkadaş' diye ortak bir basın toplantısı yaptılar mı? Yapmadılar. Ben isterim yapmalarını. Çünkü orada biriken paraların tamamı, üç konfederasyona mensup olan işçilerin paraları?" diye konuştu.

Asgari ücreti Türkiye'nin gündemine CHP'nin getirdiğini, net bin 500 lira olmasını istediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, partisinin bütün belediyelerinde asgari ücretin en az net bin 500 lira olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, toplanan vergilerin hesabının verilmesinin önemine işaret etti.

Kıdem tazminatıyla ilgili sorunun çözümüne sağlıklı bakış açısı getirmenin, herkesin ortak görevi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu anlamda toplantıyı çok değerli bulduğunu kaydetti. Sağlıklı bir çözümü, Parlamentoda anlatmanın görevleri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, hiçbir siyasi partinin ortak çözüme karşı çıkmayacağını söyledi.

Kılıçdaroğlu, ortak bir çözüme ulaşılabilirse bugün yapılan toplantının amacına ulaşmış olacağını ifade etti.