HATAY

Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, halklar arasında dayatılan ve bozulan kardeşlik hukukunu yeniden inşa etmek istediklerini söyledi.

Demirtaş, bir düğün salonunda düzenlenen etkinlikte, cumhurbaşkanı seçiminin bütün halklara şimdiden özgürlük, barış ve kardeşlik getirmesini dilediğini belirtti.

Barış ve kardeşlik için çabaladığını vurgulayan Demirtaş, "Bu topraklarda binlerce yıldır kadim halklar, kültürler birlikte yaşadığımız bu topraklarda yine bir kez daha adil, eşit bir kardeşliği inşa etmek istiyoruz. Halklar arası dayatılan ve bozulan kardeşlik hukukunu yeniden inşa etmek istiyoruz. Bu nedenle yollardayız" dedi.

Suriye'deki iç savaş

Barış denildiğinde yüreği en fazla heyecanlanan yerlerden birinin de Hatay olduğuna işaret eden Demirtaş, şöyle konuştu:

"Hatay'da yaşamayanlar, hissiyatını, duygusunu bilmeyenler zannediyorlar ki savaş, sadece Türkiye sınırlarının ötesinde, Suriye 'de yaşanıyor. Suriye'ye yangın düştüğü günden bu yana Hatay da yanıyor. Hatay'da da savaş var. Hükümet bu savaşı görmezden geliyor, üstünü kapatmaya çalışıyor ama savaş, Suriye'de yaşandığı günden beri Hatay'ı da yakıyor. Hatay, savaş durumu psikolojisini yaşıyor. Yeni yaşamı inşa etme, kardeşlik hukukunu inşa etme, var etme konusunda hep birlikte birbirimize söz vermek için yola çıktıysak belki de Hatay, kardeşlik hukukunu ilk kuracağımız  yer olmak zorundadır. Çünkü burada eşit, adil, birlikte yaşam başarılamazsa Türkiye'nin hiçbir yerinde başarılamaz. Burada demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet var olmazsa Türkiye'nin hiçbir yerinde var olamaz. Farklılıkların, farklı kültürlerin, inançların, mezheplerin, ezilenlerin bir arada yaşayabildiği yaşamı var edemezsek Türkiye'de hiç kimse asla bundan sonra birbiriyle yaşama isteğini, cesaretini gösteremeyecek. Suriye'deki felaket bunun örneğidir."

Kişinin dilini, kültürünü, geçmişini, tarihini, mezhebini inkar etmesini "faşizme tabi olmak" şeklinde değerlendiren Demirtaş, "Ülkenin bölünmemesi, parçalanmaması için ülkedeki farklı kimlik, kültürler arası bir çatışma, iç savaş yaşanmaması için tek dil, tek millet şart değildir. Her dilin, kültürün, inancın, kimliğin kendini inkar etmeden özgür, eşitçe, adilce yaşadığı bir sistemdir kurtuluş. Bunun dışında başka bir kurtuluş yok" diye konuştu.

Bütün kimliklerle bir arada yaşamak istediklerini anlatan Demirtaş, Alevinin Sünniden, Nusayrinin Sünniden, Türkün Kürtten, Kürtün Türkten, Ermeninin Yahudiden korkmasını istemediklerini söyledi.

"Halk ilk defa devletin bir numaralı koltuğuna oturmuş olacak"

Türkiye'de nüfusun yüzde 80'inin yoksulluk sınırı atında yaşadığını savunan Demirtaş, "Açız, yoksuluz, perişanız ama halen birbirimizle uğraşıyoruz. Halen 'Kürtler ana dilinde eğitim yapamaz, Aleviler cemevine gidemez' diyoruz. Öbürü 'başını kapatamaz, kiliseye gidemez' diyoruz. Bizler önce birbirimizin inancına, kimliğine saygı duyalım. Kendi kimliklerimizle, anadilimizle, eğitimimizle, ibadetimizle özgürce yaşamayı önce birbirimize karşı kabul edelim ki yoksulluğumuzla, işsizliğimizle perişanlığımızla hep birlikte başedelim" diye konuştu.

Türkiye'de Kürt sorunundan kaynaklı çözümsüzlük politikalarını en kısa sürede barışa çevirecek çizgide ilerlediklerini anlatan Demirtaş, şunları kaydetti:

"Ancak biz seçimi kazanırsak Türkiye'de kısa sürede kalıcı barış olacak. Ancak biz seçimi kazanırsak halk, cumhuriyet tarihinde ilk defa devletin bir numaralı koltuğuna oturmuş olacak. O koltuk, sizin, bizim malımızdır. Kimsenin babasından miras kalmış servet değildir o koltuk. Cumhurun başkanı, halkın başkanı, makamı, ancak halka hizmet etmekle görevli olabilir. Bir düşünün, cumhuriyet tarihi boyunca o koltuğa oturup da halkından yana olan kim oldu? Paşalar, darbeciler oturdu o koltuğa ağırlıklı olarak. Bugüne kadar halk seçemedi. İlk defa önümüzde bir fırsat var. Adil, eşit olmayan bir yarıştayız ama yine de bir fırsat var önümüzde. Halklar, ezilenler, mührü doğru yere basarsa ilk defa o koltuk halkın malı olacak. AKP'ye oy verenlere ısrarla anlatmaya çalışıyorum, Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçilemeyince başbakanlığı düşmüyor, AKP'lilerin korkmasına gerek yok. Tam tersine, onun yanlış politikalarını denetleyecek bir insan hakları avukatı cumhurbaşkanı oluyor. Hem başbakan, başbakan olarak kalacak hem de hükümeti denetleyecek halkın çıkarlarından yana bir cumhurbaşkanı seçilmiş olacak."