TBMM  - TBMM Başkanı Cemil Çiçek,  İçtüzük ihtiyacının çok açık ortada olduğunu belirterek, "Bu dönem olmayacaksa bile hiç olmazsa 25. Dönem'e güzel bir miras bırakmış olalım. Bunu, Meclis'in itibarı açısından çok önemsiyorum" dedi.

Çiçek, TBMM'nin 24. Dönem 4. Yasama Yılı'nı değerlendirdiği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Anayasa değişikliğine ilişkin bir soru üzerine Çiçek, hiçbir şeyin imkansız olmadığını, Meclis'in milli mücadeleyi yürüttüğünü, çok zor şartlar altında, çok önemli kararları, kısa sürede aldığını anımsattı.

Çiçek,"Eğer partilerimiz arzu ediyorsa, bu noktada bir mutabakat, kuvvetli irade varsa, cumartesi, pazar da çalışırız. Zaten yeteri kadar çalışma yapıldı. Anlaşamadığımız maddeler üzerinde bile, her bir madde için en az 3, 5 kez müzakere açıldı. Bunları, Meclis'in internet sitesinden takip edebilirsiniz. Sıfırdan başlıyor değiliz. Hangi madde üzerinde, ne düşünüldüğü üzerinde yeteri kadar çalışma var. 60 madde isteniyorsa 60 olur. Kısmi bir değişiklik isteniyorsa o da mümkün olabilir. Teorik olarak ona bir engel yok" diye konuştu.

"Tezkereler henüz gelmedi"

Tezkerelerle ilgili soruyu yanıtlarken Çiçek, tezkerenin henüz gelmediğini bildirdi. Çiçek, tezkerenin yarın gelebileceğini ancak içeriğini bilmediklerini söyledi.

Meclis'in daha önce verdiği iki yetkinin süresinin ekimde dolacağını anımsatan Çiçek, Hükümet'in, süresi dolmadan bayramdan önce Meclis'ten geçmesini istediğini ifade etti.

İçtüzük değişikliği

İçtüzük değişikliği konusunda umutlu olup olmadığı sorusuna karşılık Çiçek, İçtüzük üzerinde üzerinde anlaşılamayan 4-5 madde bulunduğunu, bunu da çözebileceklerini belirtti.

Çiçek, "Meclis açılır açılmaz, zaten her gün Danışma Kurulu isteniyor, burada onu bir kez daha partilere iletiriz" dedi.

İçtüzüğün, şu veya bu  partiye göre değil, iktidar ve muhalefete göre yapıldığına işaret eden Çiçek, iktidarın, ihtiyaç olan yasaların Meclis'ten çıkarılmasını, vaat ettiği hususların yerine getirilmesini, muhalefetin ise yasama faaliyetine daha aktif şekilde katılıp, etkili bir denetim yapılmasını istediğini söyledi. Çiçek, İçtüzüğün, bu iki eksen üzerinde oturduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Eğer bu çıkarılacak içtüzük 'şu partinin işine yarar, buna yaramaz' deniliyorsa 25. Dönem'e kalır, o tarihte başlar. Onun için bence en kolay, kestirme, kısa yoldan yapılabilecek düzenleme içtüzükle ilgilidir. Gerçekten buna ihtiyaç var. Farkında olmadan bu gerginlikler nedeniyle parlamento olarak ciddi bir yıpranmışlık içine giriyoruz. Parlamentonun hukukunu, itibarını korumak bizim asli görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Bu parlamentonun, bu Meclis'in hepimizin kişiliğinden, onurundan daha öte, yüksek bir onuru, itibarı var. Buna yerli yersiz tartışmalarla gölge düşürüyorsak, kürsünün bu tarafında 'Yüce Meclis'i saygıyla selamlıyorum' deyip, öbür tarafta yüce lafıyla bağdaşmayacak, görüntüler, kavgalar, milletvekilinini itibarını, Meclis'in itibarını ciddi ölçüde zedeliyor. Bunu hepimiz, görüyor, yaşıyoruz, hepimiz de şikayetçiyiz. Bunu düzeltelim. Muhalefet etkin denetimini yapsın. Bunun nasıl olacağı konusunda gittiğimiz parlamentolarda iktidar ve muhalefetten arkadaşlar uygulamalarını görüyor. En son ziyaretimde iki kamaralı bir parlamento, senato ve temsilciler meclisinde soru önergeleri nasıl yanıtlanıyor, gördüler, karşılıklı etkileşim içinde. Biz şimdi soruyu soracağız, cevabı belki 25. Dönem'e bile yetişmeyecek, anında yapmak lazım. Meclis'i kimse gözardı edemez, herkes gelip Meclis'te bilgi, hesap verecek. Herkes, kamuoyu neyin ne olduğunu öğrenecek, tercihini ona göre yapacak."

"Torba yasa gibi garip bir yola sapıyoruz"

TBMM Başkanı Çiçek, yasama faaliyetini, kanun çıkarma işini çok etkin, verimli şekilde yapamadıkları için torba yasa gibi çok garip bir yola saptıklarını vurguladı.

Torba yasanın, hukuk kalitesi açısından ciddi sıkıntılar çıkardığına dikkati çeken Çiçek, "Son yasa olmasını diliyoruz. Bu kadar zaman uğraş uğraş, hangi kanun nereye bağlanacak, nerede yer alacak o bile sıkıntı konusudur. Hükümetler kanunu çıkarsın, muhalefet de o kanuna nasıl katkı verecekse versin. Bunun imkanları var, yeni birşey keşfetmiyoruz. Denetim de yapılabilsin" diye konuştu.

"En çok da yıpranan ben oldum"

Çiçek, İçtüzüğün bu şekilde olmadığında, herkesin kendine göre yorum yaptığını, en çok da yıprananın kendisi olduğunu anlattı. Çiçek, "Hiç beni ilgilendirmediği halde, herkes kendi kafasına göre, 'Meclis Başkanı sorumlu...' Meclis Başkanı, o partinin bir parçası, bu partinin politikasının unsuru değil" dedi.

Hukuktan yana olduğunu ifade eden Çiçek, hukukun bir unsuru olması, hukuku uygulaması gerektiğini belirtti. Çiçek, şöyle konuştu:

"Herkes talebini serbestçe yapar ama ben hukuka uyacağım. Hukuk ise en önce yazılı kurallardan ibaret. Bu yazılı kurallar bu işe cevaz vermiyor. Bunun yol ve yöntemini hep beraber tartıştık, konuştuk. Onun için içtüzük ihtiyacı çok açık ortadadır. Aksi halde bugün tartıştığımız konularda bir netice elde etme imkanı da olmayacaktır. Bunun en açık örneği, somut örneği soruşturma önergeleridir. Orada hem yargının yaptığı yanlışlık, keyfilik var, -kim ne derse desin-, buna karşılık İçtüzükte olmayan, Ceza Muhakemesi Kanunu'na, Ceza Kanunu'na, mevzuata  aykırı bir çok talep. Bunların hepsini bir  hukuk zeminine oturtmakta ciddi zorluk çekiyoruz. Bu dönem olmayacaksa bile hiç olmazsa 25. Dönem'e güzel bir miras bırakmış olalım. Bunu, Meclis'in itibarı açısından çok önemsiyorum."

Türkiye'nin gündeminin çok farklı olduğunu, yakın çevrede meydana gelen olaylar, bölge ve dünya konuları, iç siyaset konularının farklı olduğunu, bu nedenle bu toplantının yarın basında yer almayabileceğini ve bunu da yadırgamadığını belirten Çiçek, "Biz üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yapmak durumundayız. Çünkü milletimiz Meclisimizi değerlendirirken, elbette sizin aracılığınızla bu toplantılardan çıkan sonuçları bilmesi, hem onun bilgi edinme hakkının gereğidir hem de bizim sorumluluğumuzun gereğidir. Onun için bu toplantıları sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.

TBMM Başkanı Çiçek, parlamentoların temel olarak 3 tane esas görevi, buna ilaveten TBMM'nin bir görevi daha olduğunu belirterek, "Birinci görevimiz yasa yapmak, ikinci görevimiz denetim yapmak, üçüncü görevimiz de parlamenter diplomasidir. Dördüncü görevimiz ise bazı sarayların TBMM'ye bağlı olması sebebiyle, müzecilik faaliyetidir" diye konuştu. Çiçek, 24. Dönem'de bir önceki dönemde olmayan sıkıntıları yaşadıklarını belirtti.

1 Eylül 2013 ve 10 Eylül 2014 tarihleri arasında TBMM Başkanlığı'na 173 tasarı geldiğini, bunun 47'sinin kanunlaştığını, 151'inin Genel Kurul gündemine girdiğini kaydeden Çiçek, 10 Eylül 2014 tarihi itibariyle 101 tasarının ilgili komisyonlarda, 297 tasarının ise Genel Kurul gündeminde bulunduğunu bildirdi. Cemil Çiçek, bu dönemde ayrıca 647 kanun teklifinin geldiğini, 175'inin kanunlaştığını, 186'sının ise Genel Kurul gündemine girdiğini ifade etti. Çiçek, 2 bin 52 teklifin ilgili komisyonlarda, 11 teklifin ise Genel Kurul gündeminde yer aldığını söyledi.

Cemil Çiçek, bu yasama yılında bazı tasarı ve teklifler birleştirilmek suretiyle 58 kanun kabul edildiğini, 24 TBMM kararı alındığını kaydetti. Çiçek, bu kanunların Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesine Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun, Türkiye ile Avrupa Birliği Arasında İzinsiz İkamet Eden Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun ile "torba yasa" olarak ifade edilen yasa olduğunu kaydetti.

Bu yasama yılında TBMM Başkanlığı'na yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında 156 Başbakanlık tezkeresi geldiğini söyleyen Çiçek, 23 tezkerenin istem üzerine, 135 tezkerenin ise milletvekillerinin üyeliğinin sona ermesi nedeniyle Başbakanlık'a iade edildiğini bildirdi. Çiçek, 10 Eylül tarihi itibariyle 964 dokunulmazlık dosyasının ilgili komisyonda olduğunu belirtti.

Çiçek, ileri demokrasi ülkeleri içerisinde en fazla kanun çıkaran Parlamento'nun TBMM olduğunu, Meclis'in kanun fabrikasına döndüğünü belirtti.

 "Meclis neden çok kanun çıkarıyor?"

Meclis'in neden çok kanun çıkardığını, her türlü sorunu neden kanunla çözmek gibi bir yöntemin tercih edildiğini anlatmak istediğini ifade eden Çiçek, "Yeni ihtiyaçlar yeni düzenlemeleri gerektirir. Çıkardığımız yasaların önemli bir kısmı ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Bu temel ihtiyaçların başında, Türkiye'nin AB ile ilgili müzakere süreci geliyor. Türkiye AB'ye tam üye olmak istiyor. Kendi mevzuatını AB standartlarına uygun hale getirmek mecburiyetindedir. Bu nedenle kendi mevzuatımızı AB standartlarına uygun hale getirmek sözkonusu olduğunda, yasaların önemli bir kısmında köklü değişiklikler yapmak icap ediyor. 57. hükümet dönemlerinden itibaren uyum paketleri adı altında yasalar çıkarıldı. TBMM'nin çok sayıda kanun çıkarmasının birinci haklı ve zaruri sebebi budur" diye konuştu.

TBMM Başkanı Çiçek, şunları kaydetti:

"İkincisi; Hükümetler topluma vaatlerde bulunuyor. Hükümet programında vaat ettiği hususların, yasayla düzenlenmesi gerekenleri için kanun çıkarmak mecburiyetindedir. Kanun yapım süreçlerinde yeteri kadar üzerinde durulamadığı için, o alanı kapsayan ihtimallerin tamamı kanuna derc edilemediği için, bir kanunu çıkarıyoruz, kısa bir süre sonra bu kanunun eksikleri ortaya çıkıyor, ondan sonra aynı kanunda bir değişiklik daha yapılıyor. Bürokratik kalite yasama kalitesine çok ciddi ölçüde tesir ediyor. Neden bu kadar teferruatlı kanun çıkarıyoruz? 10 madde ile düzenlenmesi mümkün olan bir alan, bazen 30 bazen 50 maddeyi buluyor. Bunun da sebebi, Türk siyasi tarihini geçirdiği bir kısım merhalelerle alakalıdır. Bürokrasideki endişe, bu kadar çok maddeli kanun çıkarmayı zaruri kılıyor. Yasaya imza atan bürokrat, teftişten korkmaktadır. 'Ne olur ne olmaz, başıma bir iş gelir, mahkemeye giderim.' O zaman ne yapmak lazım? Aklına ne geliyorsa, neyi öngörüyorsa bunun hepsini kanun maddesi haline getiriyor. Bu da yasama kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Halbuki bu kanunda düzenlenen hususların önemli bir kısmı ikincil mevzuat olarak düzenlenebilir.

Üçüncü husus şudur; maalesef Türkiye'de taşları yerli yerine oturtamadık. Demokraside 3 tane erk var; yasama, yürütme, yargı. Üçünün barış içerisinde ve işbirliği içerisinde olduğu dönem son derece sınırlıdır. Kuvvetlerin birbirlerinin görev alanlarına müdahaleleri ve aralarındaki tartışmalar, ister istemez yasama faaliyetine de olumsuz yönde etki etmektedir. Özellikle yürütme ile yargı arasındaki sıkıntılar geçmişte, yargının hukuksal denetim yapmak yerine, yerinden denetim yapmak gibi bir yola sapmış olmasının sonucu olarak, yürütme organı da bir çok hususu ikincil mevzuatla düzenlemek yerine, özellikle idari yargı açısından, kanun çıkararak soruna çözüm bulmaya çalışmaktadır. Ümit ederiz ki taşlar yerli yerine oturursa, yargı hukuksal denetimi yaparsa, erkler birbirinin görev alanına müdahale etmezse, teftiş açık aramak, insanları mahkeme önüne çıkarmak gibi bir anlayıştan, güvensizlikten kurtulur, yol gösterici bir yola gidilebilirse - yolsuzluk varsa onu araştıracaktır - belli görevleri yapan, yasama süreçlerine katılan bürokratlar da 'aman ne olur olmaz, başıma bir iş gelmesin' diye aklına gelen ne varsa hepsini kanunun içine boca etmeye çalışmazsa, o zaman TBMM bu kadar çok yasa çıkarma mecburiyetinde kalmaz. Çıkarılan kanunlar da daha sağlıklı olabilir."

"Yasama organı etkin ve verimli bir denetim yapamıyorsa..."

Cemil Çiçek, yasama olarak üzerinde durulması gereken bir diğer hususun, denetim faaliyetleri olduğunu söyledi.

Yasama organı etkin ve verimli bir denetim yapamıyorsa, demokrasi açısından sıkıntılar olacağını belirten Çiçek, muhalefetin denetim hakkını yerine getirebilmesi bakımından, İçtüzük'e bazı mekanizmaların konulduğunu, bu mekanizmalardan hareketle bazı denetim faaliyetlerinin yapıldığını kaydetti. Çiçek, 24. Dönem'de denetim faaliyetleri açısından ciddi bir artışın olduğunu söyledi.

Çiçek, bu yasama yılında bin 474 sözlü soru önergesi verildiğini, bu önergelerden 65'inin cevaplandırıldığını, bin 280 önergenin Genel Kurul gündeminde bulunduğunu, 129 önergenin ise işlemde olduğunu belirtti.

22 bin 63 yazılı soru önergesi verildiğini, 3 bin 636 önergenin süresi içinde, 5 bin 834 önergenin süresi geçtikten sonra cevaplandırıldığını ifade eden Çiçek, süresi geçtikten sonra cevaplandırılanlar hariç olmak üzere, 8 bin 720 yazılı soru önergesinin gelen kağıtlar listesinde yayımlandığını, bir önergenin geri alındığını, 3 bin 872 önergenin ise halen işlemde olduğunu bildirdi.

TBMM Başkanı Çiçek, 810 araştırma önergesi verildiğini, 24 önerge kabul edilerek 2 araştırma komisyonu kurulduğunu, 786 önergenin ise gündeme alınmayı beklediğini söyledi. Bu yasama döneminde 8 Meclis soruşturma önergesi verildiğini, Genel Kurul tarafından bu önergelerden 4'ü için Meclis soruşturması açılmasının reddedildiğini, birinin kabul edildiğini ifade eden Çiçek, "Bir önerge imza sayısı yeter sayının altına düştüğü için işlemden kaldırılmış, bir önerge geri alınmış, bir önerge ise konusuz kaldığından işlemden kaldırılmıştır" dedi.

10 Genel görüşme önergesi verildiğini, bu önergelerden birinin reddedildiğini, 9 önergenin ise gündeme alınmayı beklediğini kaydeden Çiçek, verilen 9 gensoru önergesinden 2'sinin geri alındığını, 6 önergenin gündeme alınmasının Genel Kurul tarafından reddedildiğini, bir önergenin ise işlemden kaldırıldığını söyledi.

Cemil Çiçek, 2015 Haziran ayı başında seçim yapılacağını anımsatarak, "Ondan 3 ay evvel seçim takvimi başladığına göre, demek ki reel açıdan baktığınızda çalışmalar, 5. yasama yılı mart ayı sonuna kadar devam edecek. Tatilleri de çıkardığınızda, Parlamento'nun aşağı yukarı 60 günlük bir çalışma süresi var. Bu kadar araştırma önergesi ne zaman yapılacak, soru önergeleri ne zaman cevaplanacak, diğer denetim işlemleri bu kadar kısa süre içerisinde nasıl yapılacak? Denetim faaliyetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yapılamamasının birden çok sebebi var. Bunlardan bir tanesi, kurul itibariyle haftada iki gün, salı ve çarşamba günü önergelere birer saat ayırmamız lazım. Bu kurala çoğu zaman uyulmuyor yasama faaliyeti nedeniyle. İşi uzatan bir başka husus, soruların usulüne uygun verilmemiş olmasıdır. Bazı soru önergeleri yorum ihtiva etmektedir. Halbuki soru önergeleri bilgi edinmek içindir" dedi.

Çiçek,  etkin ve verimli yeterli denetim yapılamamasının nedenlerinden birinin araştırma önergelerinde yaşandığını belirterek, yüzlerce ifade edilen öneri bulunduğunu ancak bunlardan bir kaçının rapora bağlandığını ve Genel Kurul'da  henüz görüşülemediğini kaydetti.

Çiçek,"Bir konuyu araştırıp bu kadar azaman imkan harcanıp o raporun süratle Genel Kurul'da görüşülmesi gerekiyor. Süresi içinde görüşülemediği takdirde, Genel Kurul'un da onayı da çıkmadığ ıiçin istifade edilecek rapora dönüşmüyor. Dönüştüğünü kabul edilip raporun sonuçlarını denetleme imkanı yok. Geçmişte de kararı bağlanmış Meclis'te bir çok görüşülmüş araştırma konuları var; diyelimki o sorunla ilgili 15 öneri teklifi edilmiş kaçı yerini getirilip, kaçı neden yerine getirilmemiş. Meclis araştırmasının sonuçlarının hükümetler tarafından ne ölçüde kabul görüp tedbire dönüştüğü, yapılamayanların neden yapılamadığı hususu bilgi olarak Meclis'e dönememekte. Onun için de araştırma komisyonu raporlarından istenen sonuç yeteri kadar hasıl olamamaktadır" diye konuştu.

 Denetimin etkin ve verilmli yapılamaması, yasama süreçlerinin uzun ve karmaşık olmasının en önemli sebeplerinden birinin TBMM İçtüzüğü'nün günün ihtiyaçlarına yanıt vermemesi olduğunu belirten Çiçek, bunun grupların mutabık kaldığı husus  olduğunu vurguladı. "Artık yeni Türkiye, yeni ihtiyaçlar, teknoloijinin getirdiği imkanlar ortadayken eski usulle bilgiye ulaşmak, soruları cevaplandırmak ve buna  uygun neticeler elde etmek mümkün değil" diyen Çiçek, kaliteli yasama ve denetim faayiliyeti açısından İçtüzüğün mutlak surette değiştirilmesi gerektiğini anlattı. Bunun her dönem gündem geldiğini, herkesin konuştuğunu ama ortak sonuca ulaşamadığını kaydeden Çiçek, geçmiş dönemde konuyla ilgili olarak dört siyasi  parti temsilcilerinin uzun bir çalışma yaptığını, hazırlanan çalışmanın gruplarca benimsenmediği için  kaldığını, kendi döneminde ihtiyacın daha açık ve aleni haline geldiği için yeni bir İçtüzük Komisyonu kurulduğunu ve uzun çalışma yapılarak 21 madde hariç anlaştıklarını söyledi. 

Çiçek, esas anlaşılması gereken gerilye kalan 21 madde olduğuna işaret ederdek, şöyle konuştu:

"Kendilerinin de arzusuyla, işin içinden gelen ve İçtüzük uygulamasının sıkıntılarını bire bir yaşayan grup başkanvekillerinden ikinci bir komisyon kurduk, yurtdışı uygulamalarına da baktılar, 4-5 madde dışında anlaşmış gözüküyorlar. Demek ki yoğun çalımayla 5-10 günlük süre içinde bu 4-5 maddeyi de karara bağlayabilirlerse bu dönem hiç olmazsa birlikte uzlaşarak bir içtüzük metni ortaya koyma imkanı var. Bu olmadığı sürece rakamlar önümüzdeki dönem daha da artacak. Herkes denetim yapıyor gözükecek, bu denetimden bir şey çıkmayacak, kanunlar süretle çıkmak durumunda kalındığında  torba yasa gibi İçtüzük ile ihtilafı baştan belli bir kısım yöntemlere tevessül edilecektir. Benim teklifim şudur, Meclis açılınca kendilerinden bir kez daha rica edeceğim; Biz bunları çok konuştuk. Geldiğimiz noktada bu 4-5 maddeyi de eğer uzlaşarak çıkarabalirlerse... İstiyorlarsa bir kısım hükümleri bu dönem, değilse hiç olmazsa 25. Dönem Parlamentosu böyle bir sıkıntıyı geride bırakmış olur. Hepimiz kabul ediyoruz ki herkes İçtüzüğü eline alıp konuşuyor ama hiçkimsenin söylediği çoğu zaman da içtüzüğe uygun değil sadece genel başlık söyleniyor. Bugün fiili içtüzük uygulamalarıyla biz Meclis'i yönetmek durumunda kalıyoruz ama bunun da beraberinde ne kadar sakınca getirdiği, Meclis'te zaman zaman yaşanan gerginliklerin kurallar ihtiyaçlara yanıt vermediği için fiili durumlar sebebiyle çok sayıda İçtüzük uygulamaları ortaya çıkıyor. Bu da çeşitil açılardan beraberinde sorunlar meydana getiriyor."

"Parlamenter diplomasi..."

Çiçek,  günün koşullarında  paralementoların bir ülkenin siyasetin savunulmasında ve dünya kamuoyuna anlatılmasında, ülke siyasetine yönelik tehdit, çaba ve gayretlerin önlenmesinde en önemli enstrüman olduğuna işaret ederek, "Belki TBMM kamuoyu önünde  yeteri kadar gözükmüyor olabilir, yaptığı en önemli  faaliyetlerden biri de parlamenter demokrasidir. Meclisimiz 13 uluslararası kuruluşa üyedir. Ülkemizin dış politikasında gündem konuları neyse, dünyanın gündem konuları neyse, buna yönelik çaba ve faaliyet göstermekte, hatta bazı arkadaşlarımız bu kuruluların başkanlığına kadar yükselme başarısını göstermiştir" dedi.

Türkiye'nin gündeminde bir çok konu bulunduğunu, bir kısmının "milli politika" olduğunu, bunların başında Kıbrıs konusu geldiğine dikkati çeken Çiçek,  bunun her platformda konuşulması, tartışılması ve Türkiye'nin tezlerinin anlatılmasının bir çok açıdan önem arzettiğini söyledi.

Son zamanlarda güncelliğini daha da artan şekilde koruyan Filistin ve Karabağ meselesinin Türkiye'yi ilgilendirdiğini vurgulayan Çiçek, şöyle konuştu:

"Ayrıca 2015'e giderken  devletçe ve milletçe üzerinde yoğun şekilde durduğumuz sözde soykırım karalamalarına karşı milletimizin hukukunu korumak ve gerçek neyse bunu dünyaya anlatmak bakımınan hem Meclis Başkanlığı hem de uluslararası komisyonlarında görev yapan arkadaşlarımız olarak yoğun çabanın içerisindeyiz. 2015'e giderken Ermeni diasporası tüm dünyada hedef kurum olarak parlamentoları almıştır. Parlamentolar uluslararası bir mahkeme değildir. Parlamentolar hiçbir zaman tarihçiler kurulu da değildir. Geçmişte yaşanan ihtilafların çözüm yeri parlamentolar olamaz. Parlamentolar bugünü ve geleceği sağlama alma, barışa katkı sağlamak üzere varolan kuruluşlardır. Eğer parlamentolar geçmiş olaylara yönelik karar alma durumunda alacaksa, o zaman her ülke politikasını beğenmediği başka ülke için parlamentolarından bu ve benzeri kararları çıkardığında bu hiçbir zaman barışa hizmet etmez, ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamaz.  Gerçek bu olmasına rağmen Ermeni diyasporasının gerek eyalet meclislerinden gerekse ulusal meclislerinden karar çıkarma gayretinde olduğunu biliyoruz. Biz de milletimizin hukukun korumak, milletimize karşı yapılan bu bühtana, iftiraya karşı tarihi gerçeği ortaya çıkarmak bakımından bir yöntem önerdik. Meclis'in 2005 yılında aldığı karardır. Kimin elinde ne varsa arşivlerini açsın, bilgisini ve belgesini ortaya koysun ve bilim adamlarından oluşan kurul gerçeği araştırıp ortaya koysun, biz sonucu kabullenmeye hazırız. Parlamentolar bu işin içine girmesin.  Bunu anlatabilmek için yoğun  çabaya girmeye ihtiyaç var. Şugünlerde yaptığımız en önemli faaliyetin başında bu geliyor. Muhataplarımıza bunu anlatmaya çalışıyoruz. Ümit ediyoruz ki bize verilen sözler tutulur, bu iş parlamentoların işi olmaktan çıkar. Buna rağmen o tür yollara girebilecek ülkeler varsa, o yönde de yoğun çaba sarfetmeye çalışıyoruz.  Meclis'in en önemli faaliyetlerinin başında parlamenter diplomasi geliyor."

Çiçek,  müzecilik faaliyeti olarak geçen yıl milli sarayları 1 milyon 274 bin kişinin gezdiğini, kültürün tanıtılması açısından bunun önemli olduğunu söyledi. Meclis olarak yaptıkları faaliyetlerde eksiklik, yanlışlık olabileceğini, kamuoyu eleştirisine en fazla açık kuruluş olduklarını anlatan Çiçek, "Geçen yıl 1 yıllık süre içinde TBMM'yi 451 bin 752 kişi ziyaret etmiştir. Bu bir rekordur. Dolayısıyla vatadaşın içinde bir kuruluştur. Vatandaş niye, niçin gelir bunu çok iyi biliyorsunuz. Cumartesi günleri gerçekleştirilen halk günü uygulaması devam ediyor, 4 bin 191 ziyaretçi gelmiş. Bir yılda 83 bin 734 öğrenci gelmiş, 2 bin 81 yabancı konuk ve 5 bin 920 milletvekili misafiri olmak üzere  Meclisimize gelmiştir. Kurtuluş Müzesini gezen ziyaretçi sayisısı ise 249 bin 456 olmuştur" dedi.

"Kaliteli demokrasi için kaliteli siyaset hukukuna ihtiyaç var"

Çiçek, kaliteli demokrasi için kaliteli siyaset hukukuna ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, "günün ihtiyaçlarına cevap vermiyorsa,  demokratik açıdan beraberinde bir çok sakınca taşıyorsa, hele hele  ya demokrasinin askıya alındığı ya yeterince olmadığı dönemde dönemde düzenlemiş yasalarsa,  sonuçtan kalite beklemek çok doğru olmaz" dedi. Bunun tüm siyasi patilerin kabul ettiği bir husus olduğunu belirten Çiçek, "Siyaset hukukuunun yeni baştan ele ealınması gerekiyor. Şunun şurasında çok fazla zaman kalmadı. Siyaset hukuku denilince en evvel Anayasa akla gelir. Bunun için çok iyi bir çalışma yapıldı. Dünyada hiç örneği olmayan bir yöntemle çalışma başlattık. İyi başlattık ama iyi bitiremedik. Ama kayıp değildir çünkü ilk kez bu yöntemle bir anayayasa yapıyoruz. Toplumun ne düşündüğünü ilk kez bu yöntemle biz öğrenmeye çalıştık, kayıtlarımıza aldık. Önemli bir hazırlık çalışması yapıldı. Yeni anayasayı yapacak olan siyasi partilerin bu çalışma sonunda kendilerinin görüşlerini bütünlük içinde ifade eden anayasa taslaklarını sunmuş oldular. Herhangi bir özgürlük, anayasal konuda A, B, C partisi ne düşünüyor, bunu 2011'de sadece slogan olarak biliyorduk. Şimdi  nasıl bir düzenleme yapılması gerektiğini kendi imzalarıyla bildirmiş oldular. Bu kazanımdır" diye konuştu.

Yapılan çalışmayla ancak 60 maddede uzlaşma sağlandığını, geri kalan üçte ikilik kısmının çalışma gerektirdiğine işaret eden Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ümit ediyorum ki 25. Dönem'de...Türkiye'de bu ihtiyaç her geçen gün daha açıktır ve alenidir. Bunun çok daha fazla ötelenmesi mümkün değlidir. Mutlak süretle yaşadımız sorunlar anayasayla itrtibatlı olduğuna göre, yeni anayasa ihtiyacı bugünden çok daha fazla 2015 Haziran'ı itibarıyla Türkiye'nin gündemine gelecektir. Yeni bir anayasa yapılmadığı taktirde siyaset hukukumuzun omurgasında ciddi çürükler, ciddi çatlaklar var. Bunun üzerine sağlıklı bir demokratik siyasi hayatı inşa etmede ciddi zorluklar var. Şu arada mümkün olur mu bilemiyorum ama bir şey daha ortaya çıktı; uzlaşarak yeni anayasa yapmayı dört siyasi partimiz, sürece katılan partilerin görüşbirliği şeklinde anladı. Ama ortaya çıkan metne bakıldığında. bugünkü Parlamento yapısını göz alarak ifade etmeye çalışıyorum; dört siyasi partinin biraraya gelerek uzlaşamayacağı, üzerinde ittifak edemeyeceği çok madde var. Mesele sistem meselesi...Bir partimiz başkanlık, iki partimiz parlamenter sistem istediğine göre; kim nereden vazgeçecek ve nasıl bir orta yol bulacak? Sistem meselesinde anlaşma olamayınca ona dayalı düzenlemelerde de görüşbirliğini sağlamak mümkün değil. Üç partimiz verdikleri anayasa teklifinde 'Türk milleti' kavramını kullanmıştır ama bir partimiz buna karşıdır. Böyle olunca kim fikrinden vaçgeçecek de nasıl olacak  görüşbirliği olacak? Belki ne olduğu, ne olmadığı, aradan geçer sürede nelerin mümkün olduğu, nelerin mümkün olmadığı ortaya çıkmış oldu. Meclis'te tüm siyasi partilerin evet diyebileceği bir anayasayı bu yöntemle yapmanın mümkün olamayacağı, belki ileride değişik yöntemler bulunarak mesela kuvvetli çoğunluk olabilir, alternatif çözümler olabilir. Bu ve benzeri yöntemlerle yeni bir anayasa yapım sürecinin başlaması gerektiğini iifade etmek istiyorum.  Bu olmadığı takdirde karşılaştığımız sorunları konuşmaya devam ederiz. Gerginliklerin temelinde bu anayasa  olduğu şahsi kanaatimdir."

"Çıkardığımız yasa beklentilere yanıt vermedi" 

Çiçek, bu dönem siyasi gerinliklerin TBMM Genel Kurulu'nda çokça yaşanıldığı dönem olduğunu; bunun en önemli nedeninin İçtüzüğün ihtiyaca yanıt vermemesi olduğunu söyledi.  Çiçek, "İçtüzüğü başkası yapacak değli, bu Parlamento yapacak. Kural yanlışsa ihtiyaca yanıt vermiyorsa, kuralı değiştirmek ve ihtiyacı karşılayacak düzenlemeleri yapmak Parlamento'nun görevidir. Bu kadar soru önergeleri var; ya zamanında yanıtlanmıyor ya da yanıtlar beklentiyi karşılamıyorsa o zaman bunun da gündeme gelmesini sayın milletvekili doğru buluyorsa, o zaman konuşulan kanun üzerinden bir vesile söylemeye çalışıyor. Halbuki biz kanunları müzakere etmek yerine dışarıdaki gündemi konuşuyoruz. O da yasama sürecine bir kısım zorluklar getiriyor. Yaşadığımız gerginliklerde İçtüzüğün çok etkin, belirleyici rolü olduğunu kabul etmeliyiz" dedi.

Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları siyasi partilerse demokratik siyasi partiler yasasına ihtiyaç olduğunu belirten Çiçek,  "Yoğun çaba göstererek adını ettiğimiz ama içini bir türlü dolduramadığımız demokratik bir siyasi partiler yasasını çıkarmamız lazım.  Zararı yok onun da uygulamasını gelecek dönem yapalım ama sadece lafını edip bir türlü düzenlemesini yapamazsak geçmiş dönemden şikayet etmemize gerek kalmıyor. Kaliteli demokratik siyasi hayat için siyaset hukukun kaliteli, demokratik olması gerekiyor. Mevzuatın bugunkü ihtiyacı karşılamadığı, beraberinde bir çok tartışmayı getirdiği, milletvekilleri ve Meclis ile ilgili dışarıda çok fazla karikatürize şekilde değerlendirmeler yapıldığı;  parmak kaldıran, parmak indiren,  sadece kafa sallayan gibi çok da hoş ve doğru olmayan nitelemeler yapılıyor. Mart sonuna kadar zaman var,  hiç olmasa bunun çıkması lazım" diye konuştu.

Siyasi Etik Yasası'nın da çıkması gerektiğini belirten Çiçek, "Yasa çıkmadığı takdirde milletvekilleriyle ilgili olumsuzlukları hepimiz biliyoruz.  Başka ülkelerde olduğu gibi yasanın çıkaması lazım. Bununla ilgili hazırlık partilerimize gönderildi. Eğer netice alınmak isteniyorsa, bu dönemde çıkarılabilecek yasalardan biridir" değerlendirmesinde bulundu. 

Seçim Yasası'nın bir başka husus olduğuna dikkati çeken Çiçek, partilerin bunu sadece seçim barajı üzerinde durduğunu kaydetti. Seçim Yasası'nın sadece barajdan ibaret olmadığını dile getiren Çiçek, ama seçim mevzuatının, uygulamalardan YSK ve ilçe seçim kurularının yapılarına kadar pek çok sıkıntı yaşandığını söyledi. Mevzuat yerli yerine oturmadığı için YSK'nın ilke kararlarıyla en demokratik hakkın kullanımının karara bağlanmaya çalışıldığını anlatan Çiçek, barajların da ötesinde vatandaşın tercihini en iyi şekilde yansıtacak, seçime göle düşürmeyecek mevcuat ve teşkilatlanmaya ihtiyaç olduğunu kaydetti. 

Çiçek, yurtdışındaki vatandaşların ilk kez Cumhurbaşkanı seçiminde bulundukları yerlerden oy kullanma imkanına sahip olduğunu, ancak bu imkanın yeterince kullanılamadığını söyledi. Daha önce gümrüklerde oy kullanıldığını, bunun şikayet konusu olduğunu hatırlatan Çiçek, Türkiye'ye bakış açısı açısından oy kullanmanın önemli olduğunu, özellikle yurtdışındaki üçüncü neslin Türkiye aidiyetinin, Türk milletine ve devletine bağlılığının ve demokrasiye inancının teyit edilmesi ve kuvvetlendirilmesi bakımından oy kullanmasının çok önemil olduğunu vurguladı.

"Ancak çıkardığımız yasa maalesef beklentilere yanıt vermedi. Hem siyasi partiler, hem de vatandaşlarımız açısından çok daha yüksek katılım beklenirken beklentinin çok altında kaldı. Bu da hayalkırıklığına sebep olmuş vaziyette" diyen Çiçek, bunun nedenleri arasında  oy kullandıkları ülkede çıkarılan zorluklar geldiğini kaydetti. Çiçek, "Bunu vatandaşlarımıza bildirmemiz lazım. Çünkü fatura Türkiye Cumhuriyeti ve bize bize çıkarılıyor. Mevzuat gerekiyorsa, TBMM olarak bu eksikliği süretle gidermemiz gerekiyor. Bu olmadığı takdirde bu kez vatandaşlarımız daha büyük sukütu hayale uğrayacak,  kırgınlıklar artacaktır. O nedenledir ki seçimle  ilgili bu kısmın başka bahara bırakmadan çözümlenmesi gerekiyor. Bunun için bir Anayasa değişikliği  de gerekebilecektir.  Çünkü seçimlere bir yıldan az kala seçim mevzuatındaki değişiklikler bir sonraki seçime kalacaktır. Bizim vatandaşlarımızın 2019'a kadar anlayışla karşılaması zor olur, kırgınlıklar artar. Onların taleplerine kulak tıkamadığımızı göstermek bakımından Bayram sonrası bir çalışma yapılabilir. Bu eksikliğin de bir an evvel giderilmesi gerekiyor" dedi.