NEW YORK 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, trajedinin sona ermesi için Suriye'de halkın meşru bir devlete, hükümete ihtiyacı bulunduğunu belirterek, "Onların iradesi, onların onayıyla kurulmuş bir hükümete ihtiyaçları var. Uluslararası toplum, o tarihe kadar bu insanlara güven duyabilecekleri, güvenli bir bölge sağlamalı" dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na hitap eden Davutoğlu, BM'nin, geçmişte çok daha ölümcül savaşları önlemekte yardımcı olduğunu ancak Bosna'da, Ruanda'da, son 4 yıldır da Suriye'deki olaylarda insanların çektiği sıkıntıların önüne geçmekte başarılı olamadığını söyledi. 

"3 yaşındaki Aylan'ın trajik hikayesi bize BM'nin niçin var olduğunu hatırlatmalı" diyen Başbakan Davutoğlu, Aylan Kurdi'nin cansız bedenini bulan jandarma görevlisinin, "Kendimi, resmi görev yapan biri olmaktan ziyade bu çocuğun babası gibi hissettim" dediğini aktardı. Davutoğlu, "Aylan gerçekten hepimizin bebeği, çocuğuydu. Her birimizin, insanlığın çocuğu... Ve Aylan'ı cansız bedeniyle kıyıya vurmuş bulduğumuz anda kendi vicdanımızın ıstırabı içinde kaybolduk aslında. Bizler, insanlar olarak tarihin sayfalarında birer boş sayfa değiliz. Bizler ve yaptıklarımız, iyi şeyleri de kötü şeyleri de beraberinde getiriyor. Bu, basit ama çok kuvvetli bir antoloji aslında. Onun için iyi şeyleri yapabilmek için çabalarımızı bir araya getirmeliyiz ve hiç gecikmeden bugün insanoğlunun karşı karşıya kaldığı karmaşık ve trajik olaylara karşı mücadele etmeliyiz" diye konuştu. 

Türkiye'nin bu konuda üzerine düşenden fazlasını yaptığını aktaran Davutoğlu, 2 milyondan fazla Suriyeli ve 200 bin Iraklı'ya koruma sağlayan Türkiye'nin, şu anda dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke haline geldiğini anlattı. 

"Esad'sız bir Suriye'ye ihtiyaç var"

Akdeniz'de boğulan yasa dışı göçmenlerin sayısının da 6 bin gibi çok yüksek bir rakama ulaştığını söyleyen Davutoğlu, 55 bin kişinin ise Türk Sahil Güvenliğince kurtarıldığını anlattı. Ahmet Davutoğlu, 2011'den bu yana da Türk kolluk kuvvetlerinin 235 bin yasa dışı girişi önlediğini belirterek, kimyasal silahlar, füzeler ve bombardımandan kaçan Suriyeliler'in sayısının 5 milyonu aştığını aktardı. 

Yarısı çocuk 12 milyondan fazla yerlerinden edilmiş insanın çok ciddi yardıma ihtiyaç duyduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu: 

"Bu trajedinin sona ermesi için Suriye'de halkın meşru bir devlete, hükümete ihtiyacı var. Onların iradesi, onların onayıyla kurulmuş bir hükümete ihtiyaçları var. Uluslararası toplum, o tarihe kadar bu insanlara güven duyabilecekleri, güvenli bir bölge sağlamalı. Hem rejimin hava bombardımanından korunmalılar hem de DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin kara saldırılarından. Esad'sız bir Suriye'ye ihtiyaç var. Bir tiran olup, varil bombaları ve kimyasal silahlarla halkını öldürüyor. Başta kaldığı her an, onu destekleyenlerin utancı bizim aklımızda olmalı ve diplomatik bir çözüm için, siyasi değişikliğin gerçekleşeceği bir geçiş dönemine ihtiyaç var. Türkiye de bu amaç için çalışmaya devam edecek."

"Hayatını kaybeden 300 bin kişinin sesini artık duymuyorsunuz"

Başbakan Davutoğlu, Suriye'de hayatını kaybeden 300 bin kişinin sesini uluslararası kamuoyunun duymadığını belirterek, kendisinin geçen hafta Türkiye'de kilometrelerce yürüyerek Avrupa'ya geçmek isteyen Suriyeli sığınmacıların temsilcileriyle bir araya geldiğini anımsattı. Sığınmacıların temsilcileriyle yaptığı görüşmede, onların sesini dünya toplumlarına duyuracağına dair söz verdiğini hatırlatan Davutoğlu, "Vaadimi yerine getiriyorum, ama sorumluluklarımız halen devam ediyor" dedi.

BM'ye Filistin bayrağı asılması

Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Sadece Suriye halkı değil bu sıkıntıları çeken, Filistin'deki trajedi de devam ediyor. 29 Kasım 2012'de burada yapmış olduğum konuşmada, uluslararası toplumu Filistinlilerle birlikte hareket etmesi, onlarla dayanışma göstermesi gerektiğinden bahsetmiştim. Filistinliler 60 yıldan fazla bir süredir kendi bağımsız devletlerini kurmak için uğraşıyorlar, bugün filistin bayrağının BM'de diğer devletlerin bayrağının yanında dalgalanacağı anı birilikte idrak edeceğiz. Bu an tarafların masada eşit bir şekilde temsil edilebilmeleri ve sonuçta hakkani ve sürdürülebilir bir barışa erişmek için sağlıklı bir müzakere süreci yönetebilmeleri için çok önemlidir. 

Filistin bir gün bağımsız olacaktır, bugün veya yarın ve Doğu Kudüs de başkent olacaktır. Sayın Abbas'ın da söylediği gibi Doğu Kudüs'ün başkenti olduğu bir Filistin devletini hep birlikte kutlayabileceğiz, en yakın zamanda. Bütün Müslümanlar, Hrıstiyanlar ve bütün uluslar oraya herhangi bir kısıtlama olmaksızın gidebilecekler. Bu şehir bütün insanlık için önemlidir. Hem İslam'ın hem Hrıstiyanlığın kutsal saydığı bir şehirdir. Yasa dışı yerleşimlerin ve ihlallerin kutsal alanlara, özellikle Harem-i Şerif'e, Mescid-i Aksa'ya yönelik devam etmesi hemen ve kayıtsız şartsız durdurulmalıdır ki bir barış sürecinden bahsedebilelim. Harem-i Şerif'in zamansal ve mekansal olarak bütünlüğüne saygı göstermek gerekir. Herhangi bir şekilde Harem-i Şerif'in zamansal ve mekansal olarak bölünmesine karşı bütün adımları kuvvetle reddediyor ve kınıyoruz."

Başbakan Davutoğlu, Filistin'in; Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'den oluşan bir bütün olduğuna işaret ederek, "Filistinlilerin bir bütün olarak birlikte yaşama haklarını teslim etmek gerekir. Bu çerçevede Filistin devletinin çok önemli bir parçası olarak Gazze de özgür bırakılmalı ve 8 yıldır devam eden yasa dışı, insanlık dışı ambargo sona ermelidir" ifadesini kullandı.

Suriye'deki kriz nedeniyle Türkiye'nin güney sınırında oluşacak mevcut boşluğun, Türkiye'yi de hedef alan teröristlerin işine geldiğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu tehdit bütün bölgeye ve onun ötesine yayılma potansiyeline sahiptir. Terörizmin herhangi bir haklılığı olamaz ve kayıtsız şartsız kınanması gerekir. Terörizmi herhangi bir din veya herhangi bir etnik grup ile bağlantılandırmak da çok açık bir hatadır, sadece terörist tehdidi kuvvetlendirmeye yarar. Bugün geçmişte olduğu gibi Türkiye her türlü terörle mücadele etmektedir. Bunun içerisine DEAŞ ve PKK ile olan mücadele dahildir. Terörle mücadele faaliyetlerimiz ve bu amaçla uluslararası işbirliğine yönelik katkılarımız, partnerlerimiz tarafından çok iyi bilinmektedir. Biz de bu çerçevede partnerlerimizden önemli destekler bekliyoruz.

Davutoğlu, yabancı terörist savaşçılar konusunun da önemli bir konu olduğunu ifade ederek, BM rakamlarına göre yüzden fazla ülkeden 25 bin yabancı terörist savaşçının bulunduğunu, bu tehdidin de kaynağında çözülmesi gerektiğini söyledi. Bu sorunun çözümü için bilgi alışverişi açısından uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini anlatan Davutoğlu, bu konudaki eksikliğin de mevcut sorunlardan biri olduğunu kaydetti. Davutoğlu, Türkiye'nin 2011'den bu yana 20 binden fazla kişiyi giriş yasağı listesine eklediğini belirtti.

Türkiye sınırlarının ötesindeki ihtilaf bölgelerine ulaşmaya çalışan 2 binden fazla kişinin sınır dışı edildiğini anlatan Davutoğlu, Libya'dan Yemen'e, oradan Ukrayna'ya kadar küresel güvenliğin kuzeyden güneye, doğudan batıya kırılgan bir dönemden geçtiğini belirtti. Davutoğlu, böylesine hassasiyetlerin olduğu bir dönemde Türkiye'nin elinden gelenin en iyisini yaptığını, küresel süreçler ve konularla ilgili sorumluluklarını kararlılıkla üstlendiğini söyledi.

"Dünya İnsani Zirvesi'nde herkesi görmek isteriz"

"Bizim neslimiz 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk defa bu kadar büyük sayılarda mülteci ve yerlerinden edilmiş insanla karşı karşıya kalıyor" diyen Başbakan, insani sorunların önemli kısmının çatışmalardan kaynaklandığını belirtti.

Küresel insani sistemin ise kaynaklarını kaybettiğini, insanların da artık bekleyecek halinin ve zamanın bulunmadığını aktaran Davutoğlu, Türkiye'nin, dünyanın bu çerçevede göçmenlerle, mültecilerle, kalkınmayla ilgili en büyük küresel forumuna ev sahipliği yaptığını anlattı.

"Sorunları çözmenin yolu arabuluculuk"

Uluslar ve toplumlar arasında çatışma, nefret, korku gibi unsurların ortaya çıkmasının çok çeşitli şekillerde olabileceğini anlatan Davutoğlu, bu karşılıklı anlayış eksikliğinin birtakım çatışmalara sebebiyet verebileceğini ancak sorunları çözmenin başka yolunun arabuluculuk olduğunu vurguladı.

Başbakan, Türkiye ile Finlandiya'nın BM'de 5 yıl önce başlattığı "barış için arabuluculuk" girişiminin de bu çerçevede çok önemli adımlar atılmasını sağladığını, buradan olumlu sonuçlar elde edildiğini kaydetti.

Davutoğlu, Azerbeycan Cumhuriyeti'nin uluslararası tanınmış sınırlarına saygı gösterilmesi çerçevesinde sorunların çözülmesini istediklerini, Gürcistan için de toprak bütünlüğü, birlik ve egemenliğin altını çizdiklerini söyledi.

"Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır"

Balkanlar'da normalleşme ve daimi istikrar açısından yürütülen adımları memnuniyetle karşıladıklarını, "Belgrad-Priştine diyalog sürecini" de olumlu gördüklerini dile getirdi.

Davutoğlu, "Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır. Ortak paylaşılan evrensel değerler çerçevesinde Avrupa Birliği üyesi olmak konusundaki stratejik hedefimiz yolunda çalışmaya devam edeceğiz. Bize göre bugün Avrupa'nın Türkiye'ye her zamankinden daha çok ihtiyacı var ,özellikle güvenliği ve refahı açısından. Afrika'yla ilişkilerimizi, iş birliğimizi geliştirmek de diğer taraftan Türkiye'nin çok boyutla dış politikasının önemli bir parçası olmuştur. Bu bağlamda insani diplomasiye de önem vermeye devam ediyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin Afganistan'da kalıcı barış ve istikrarın sağlanması için uluslararası çabaların önemli bir parçası olduğunu belirten Davutoğlu, Afganistan'a yönelik desteğin devamının önem arzettiğini söyledi.

Davutoğlu-Akıncı görüşmesi

Başbakan Davutoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile görüşmesinde, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğini ve meşru haklarını temel alan bir çözüme ulaşılması yönündeki çabalara bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destek olmaya devam edeceklerini vurguladı.

Davutoğlu, BM Genel Kurulu Genel Görüşmeleri'ne katılmak üzere geldiği New York'taki temaslarını tamamlayarak ABD'den ayrıldı.