AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, "CHPYenikapı ruhuna sahip çıkmamıştır. Yenikapı ruhunun arkasında durmamıştır. Kritik süreçlerde ne yazık ki milli, yerli ve ülke lehine olmaktan çıkıp terör örgütleriyle beraber hareket eder noktaya gelmiştir." dedi.

Dağ, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Siyasi partilerin seçim ittifakına ilişkin düzenlemeyi içeren ortak kanun teklifinin TBMM Başkanlığı'na sunulmasının hatırlatılması üzerine Dağ, düzenlemenin cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin neticelerinden birisi olduğunu, uyum yasası şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Dağ, düzenleme ile cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde siyasi partilerin "ittifak" yapması gibi bir sürecin yaşanacağına dikkati çekerek, "Burada bir imkan açıyoruz aslında. Siyasi partilere bugün veya 10 yıl sonra, 20 yıl sonra bir yasal düzenleme yaparak, kendi amblemleri ve üyelikleri ile seçime girebilecekleri bir imkan ortaya çıkartıyor. Şu anki mevzuatımızda böyle bir şey söz konusu değil." diye konuştu.

AK Parti ve MHP'nin birlikte hazırladığı düzenlemenin bugünü ilgilendirdiği gibi geleceği de ilgilendirdiğinin altını çizen Dağ, siyasetin kırılgan olmaktan çok daha bütünleştirici olmaya yönelik olacağını işaret etti.

Dağ, düzenlemenin TBMM'de kabul edildikten sonra yasalaşması ile Türkiye'de daha farklı bir sürecin yaşanacağını vurguladı.

CHP'nin düzenlemeye ilişkin "koalisyon" şeklindeki eleştirilerine yönelik Dağ, şunları söyledi:

"Burada bir seçim ittifakı ile alakalı yasal düzenleme yapılıyor. Bu sadece AK Parti ile MHP seçim ittifakı olacak, sadece seçim ittifakı AK Parti ve MHP olacak anlamına gelmiyor. Belki bu ittifakta başka siyasi partiler de olmak isteyebilirler. Bizim karşımızda da başka siyasi partiler ittifak yapmak isteyebilirler. Burada bunun önünü açan bir düzenleme. MHP ile birlikte bir süredir siyaset üretme veya toplumun önemli mevzularıyla alakalı birlikte hareket etme durumuna baktığımızda iş seçim ittifakının çok daha üzerinde, çok daha farklı bir noktada.

Ben bunu süreç ittifakı olarak değerlendiriyorum. Tarihsel süreçlerin yaşandığı şu dönemde bu süreçte bir ittifak gerçekleştiriyoruz. Benzer mevzularda, tepkiler ve duruşlar ortaya koyuyoruz. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra yaşanan sürece baktığımızda bunun ne anlama geldiğini çok daha net bir şekilde görebiliriz. 15 Temmuz'dan sonra yaşanan süreçte 'Yenikapı ruhunu' devam ettiren iki siyasi parti, 16 Nisan halk oylamasında birlikte aynı anayasa değişikliği maddelerine oy veren ve bu konuda oy verilmesini isteyen siyasi parti."

"Acziyetin en net göstergesidir"

Hamza Dağ, CHP'nin eleştirilerinin hiç bir geçerliliği olmadığını belirterek, "Hatta zaman zaman gerçekten çok bayağı, adice ifadelerde bulunulduğunu görüyoruz 'Patron çıldırdı' gibi ifadeler bulunulduğunu da görüyoruz." dedi.

Dağ şöyle devam etti:

"Bulunmuş olduğu acziyetin en net göstergesidir. Burada görünen şudur, Yenikapı ruhuna birlikte hareket eden, Yenikapı ruhuna sahip çıkan siyasi partiler AK Parti ve MHP'dir. Ne yazık ki CHP, Yenikapı ruhuna sahip çıkmamıştır. Yenikapı ruhunun arkasında durmamıştır. Kritik süreçlerde ne yazık ki milli, yerli ve ülke lehine olmaktan çıkıp terör örgütleriyle beraber hareket eder noktaya gelmiştir. Terör örgütüyle beraber hareket eden ya da onlarla aynı duyguları paylaşan bunu da ifade etmekten imtina etmeyenleri, ne yazık ki parti içinde önemli yerlere getirerek aslında burada durduğu yeri çok net bir şekilde ortaya koymuş oluyor. Onlar da eğer bir ittifak noktasına giderlerse milletimiz gayet iyi bir şekilde görecektir."

Diğer siyasi partilerin de ittifak yapabileceğinin hatırlatılması üzerine Dağ, şu değerlendirmeyi yaptı:

"CHP ile HDP ittifakı gündeme gelebilir, gelir de. Zaten CHP'nin son dönemde yapmış olduğu tercihlere baktığımızda buna dair bir hareket olduğunu görüyoruz. İstanbul İl Başkanı tercihi, Parti Meclisinde yapılan tercihler ve buna dair söylemler. Söylemlerin örtüşmesi bir arada olması, HDP kongresine katılma noktasındaki duruşları bu noktada bir aslında altyapının olduğunu, 16 Nisan'da benzer bir çalışmanın, her ikisinin birlikte çalışmasının olduğunu, aslında 7 Haziran'a kadar giden bir sürecin olduğunu görüyoruz. 2010'dan bu yana da Kemal Kılıçdaroğlu geldiğinden bu yana CHP'nin HDP'lileşme noktasında bir hareket içinde olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla geçmişlerinde zaten 1991'de, SHP ve HEP ittifakı koalisyonu ittifakı söz konusu. Geçmişlerinde de buna dair bir geçmiş var. Önümüzdeki günlerde CHP ve HDP ittifakı ile ilgili bir girişim olursa herhalde bundan şaşırmamak lazım derim."

İttifak üzerinde araştırma

Dağ, "ittifak" konusu üzerinde araştırma yaptıklarını, rakam paylaşmanın doğru olmayacağını ifade ederek, "AK Parti tabanının kahir ekseriyetinin ciddi bir oranının hem de MHP tabanının, çok ciddi bir oranının halk oylamasında destek veren MHP tabanının çok çok ötesinde iki katı, üç katı mesafesinde bir tabanın bu AK Parti ve MHP ittifakına destek verdiğini görüyoruz." diye konuştu.

AK Parti'nin son seçimlerde yüzde 49,5 oy aldığını hatırlatan Dağ, MHP'nin ise yüzde 11 civarında oy aldığını, iki partinin ittifak yapmasıyla oy oranın daha da artacağını aktardı.

Dağ, AK Parti ile MHP'nin ittifak yapacağı seçim çalışmalarına yönelik bu sürecin erken olduğunu ancak zaman zaman birlikte programlar ve süreç içerisinde gerektiğinde beraber mitingde yapılabileceğinin bilgisini verdi.

Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin Dağ, "Birilerinin yaptığı gibi sivillere zarar vermek durumu söz konusu olsa belki çok daha hızlı bir süreç yaşanabilir. Bu sürecin bu şekilde yürüyor olması açıkçası, siviller konusunda ne kadar hassas davranıldığının göstergesi." değerlendirmesinde bulundu.

TSK'nin Afrin kent merkezine girmemesi yönünde eleştirilerde bulunan ana muhalefete yönelik AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dağ, şunları kaydetti:

"Açıkçası 'Afrin merkeze girmeyin' söylemi, bir genel başkanın ağzından telaffuz edilmesi çok incitici ve çok da komik. Bir yere başlıyorsunuz, bir hedefiniz var bu hedef için gidiyorsunuz. O zaman gündem de rejim güçlerinin Afrin'e girmesiyle alakalı bir gündem de söz konusu değildi. Girse dahi ne yapacağımızı, ne düşündüğümüzü ve girmek istediklerinde yollarına bomba atılmak suretiyle aslında ortaya konuldu. Buraya kadar geldik, 'Yanlış yaptık gel biz dönelim' demek şansına sahip değilsiniz, böyle bir ihtimal yok. Bu iradesizliği ortaya koyar. Bu bir devlet adamlığına ters, artı bizim tarihimizde tamamen terstir. Bizim tarihimizde böyle bir şey yok.

Viyana kuşatmasında bile yıllarca üzerinde durulmuş, uğraşılmış ve didinilmiş. Muvaffak olmayınca geriye dönülmüş bir kuşatma. Ama siz Afrin'i kuşatacaksınız, ondan sonrada da 'Ya yanlış oldu, yanlış yaptık' mı diyeceksiniz? Böyle bir ihtimal var mı? Böyle bir ihtimal söz konusu mu? Onun için bu gerçekten hem ahlaki değil, etik değil, hem de çok gülünç bir iddia. Onun dışında da zaten muhalefetin bu konudaki duruşu aynen şuna benziyor. Ya destek veriyorum ama başka yerlerden nasıl bu işe köstek olabilirim, nasıl engel olurum. Çünkü destek vermek zorundayım toplumun her kesiminden destek geliyor. Bu konu ile ilgili de bir araştırma yaptık, araştırmada CHP'lilerin dahi yüzde 86'sı Afrin operasyonuna destek veriyor."