ANKARA

HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı Sonuç Bildirgesi'nde, IŞİD'in kimyasal silah kullandığına dair iddiaların giderek güçlendiği belirtildi.

Partiden yapılan açıklamada, Ankara'da toplanan MYK'nın, siyasal duruma ve HDP'nin yürüteceği çalışmalara dair değerlendirmeler yaptığı belirtildi.

Toplantın sonuç bildirgesinde ise Kobani'de IŞİD'e karşı yürütülen "özsavunmanın" 44'üncü gününe girdiği ve direnişin hali hazırda tarihsel bir nitelik kazandığı belirtildi.

Açıklamada, "Franco faşizmine direnen Madrid ve Hitler faşizmine direnen Stalingrad gibi, IŞİD çetelerine direnen Kobane'de, ilerici insanlığın tarihine altın harflerle yazılmıştır. Kobane direnişi, halen büyük bir kararlılıkla devam etmekte, IŞİD çetelerinin şehri işgal tehlikesi sürmektedir. IŞİD çetelerinin kimyasal silah kullandığına dair giderek güçlenen iddialar, Kobane'deki durumun aciliyetini bir kez daha vurgulamaktadır" değerlendirmesi yapıldı.

Rojava'da bulunan Kürt siyasi partilerinin kendi aralarında yeni bir diyalog geliştirmelerini ve sağladıkları Duhok Anlaşması'nın sevinçle karşılandığı ifade edilen açıklamada, şunlara yer verildi:

"Ayrıca Kürdistan Federe Parlamentosunun Rojava kantonlarını tanıma ve destekleme kararı; yine bu temelde Irak Kürdistan Federe hükümetin tarafından Kobane'ye gerçekleştirilen silah yardımı da olumlu gelişmeler arasındadır. AKP Hükümetinin, Kobane'ye yardım koridoru konusunda ayak sürüyen, sürece yayan tutumu hala devam etmektedir. Öyle ki bu tutum PYD ile IŞİD'i bir tutma ve PYD'yi 'terör örgütü' ilan etme aymazlığına kadar varmıştır. Türkiye'yle hiçbir çatışmaya girmemiş, her fırsatta Türkiye ile dostluğunu ilan etmiş PYD'nin 'terör örgütü' ilan edilmesini asla kabul etmediğimiz gibi; Musul Konsolosluğunu basmış, 49 konsolosluk görevlisini rehin almış, halen de her fırsatta Türkiye'yi tehdit eden IŞİD ile PYD’nin bir tutulmasının yanlışlığını halkımızın dikkatine sunuyoruz. Hükümet, Rojava halklarının kendi yaşadıkları kentlerde özyönetimlerini ifade eden Rojava Kantonlarını bir tehdit olarak görmekten artık vazgeçmelidir. Asıl tehdit, Türkiye'de dahil bütün İslam coğrafyasına egemen olma iddiasını taşıyan, istilacı, katliamcı, tecavüzcü, insanlık düşmanı IŞİD çeteleridir."

Açıklamada, Kobani'ye destek amacıyla yapılan protesto gösterileri sırasında öldürülenlerin failleri hakkında hiçbir soruşturma yapılmadığı ileri sürülürken, "Partimiz üyesi ya da sempatizanı yüzlerce insan sabah baskınlarıyla gözaltına alınmakta, tutuklanmaktadır. KCK operasyonlarını anımsatan bir siyasal bastırma hamlesi ile karşı karşıyayız. Hükümet, yol açtığı bu ölümlerin sorumluluğundan kaçamaz" denildi.

Çözüm süreci

Sonuç bildirgesinde, hükümetin, barış sürecini tıkayan bir tutum ve yönelim içerisine girdiği öne sürüldü.

"İmralı'da Sayın Öcalan'ın müzakereleri yürütmesini kolaylaştıracak bir sekretarya kurulması bile krize dönüştürülmekte, görüşmelerin gerçek bir müzakereye dönüştürülmesinin koşulları sürekli ertelenmektedir" görüşü de savunulan bildirgede, "Sayın Öcalan'ın 'Başmüzakereci' sıfatı tartışmaya açılmaktadır. Hatta Başbakan Yardımcısı Arınç tarafından 'çözüm sürecine mahkum değiliz' denilerek, sürecin hükümet tarafından bitirilebileceği iması yapılmaktadır" değerlendirmesinde bulunuldu.

Bildirgede Yüksekova'da üç askerin şehit edilmesine de değinildi.

Konuyla ilgili, "Yüksekova'da üç askerin öldürülmesi, canımızı yakan, barışa dair endişelerimizi büyüten bir diğer gelişme olmuştur. Asker, polis, gerilla hiçbir gencimizin ölmeyeceği bir barış ikliminin yaratılması için çıktığımız yolun önüne her geçen gün yeni engeller konulmaktadır" açıklaması yapıldı.

HDP'nin barış sürecine var gücüyle sahip çıkmaya, Kürt sorununun çözümünde yegane yöntem olarak müzakereyi işaret etmeye devam edeceği vurgulanan bildirgede, çatışmasızlık sürecini zorlayan her türlü girişimin ve gelişmenin karşısında olunacağı kaydedildi.

Yeni "Güvenlik Paketi"yle, hükümetin "polise infaz yetkisi" verdiği iddia edilen bildirgede, kamu güvenliğini otoriter yasalarla sağlamak iddiası ve yöneliminin, "eski Türkiye"nin en bilindik özelliği" olduğu savunuldu.

Bildirgede, "Partimiz güvenlikçi değil, özgürlükçü yasalarla demokrasiyi geliştirme iddiasındadır. Bu nedenle AKP'nin güvenlik paketinin karşısında duracak ve halklarımızın siyasal özgürlük ve demokrasi talebinin Meclis'teki yegane savunucusu olmaya devam edecektir" denildi.