TBMM

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin başta Avrupa Birliği ilişkileri olmak üzere, küresel irtibatlarını sonu karanlık bir maceraya dönüşmeden milli gerçeklere uygun şekilde yeniden gözden geçirmesi gerektiğini bildirdi.

Bugünkü şartlar ve müzakere zihniyetinin ortaya koyduğu gerçeğin, mevcut millet ve devlet yapısıyla Avrupa ile müşterek bir geleceğin paylaşılamayacağına işaret ettiğini aktaran Bahçeli, şöyle devam etti:

"AB'nin Türkiye'ye bakışı ikircikli ve ikiyüzlüdür. Karşılıklı çıkarlardan ziyade AB'nin beklentileri, dayatmaları daha ön planda, daha geçerlidir. AKP hükümeti gönüllü girdiği, sonra da eleştirmeye başladığı Avrupa Birliğinin çekim alanından bir türlü çıkamamaktadır. Geçen hafta Başbakan Davutoğlu ile Almanya Başbakanı Angela Merkel beraberce Gaziantep'in Nizip ilçesindeki mülteci kampını gezmişlerdir. İki Başbakan Mart ayında Brüksel'de yapılan ve Türkiye'ye tahminlerin ötesinde yük bindiren 'Geri Kabul Anlaşması'nı teyit etmişlerdir. Merkel, Türkiye'ye ev ödevi şeklinde verilen 72 kriterin uygulanması halinde vize muafiyeti sözüne uyacaklarını ve tahsisi kararlaştırılan parayı da vereceklerini dile getirmiştir. Davutoğlu, haklı olarak vize muafiyetinin ülkemiz için hayati bir konu olduğunu ve AB'nin gerekli adımları atması gerektiğini söylemiştir. "

"Almanya Başbakanı'nın mülteci kampı gezmesinin göz boyamadan öte, kendi içinde tutarsız ve farklı anlamlara çekilecek fiili bir denetim girişimidir" değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, eleştirilerine şöyle devam etti:

"AB'nin, mülteci sorunundan parayla ve vize vaadiyle kurtulmaya çalışması, dahası Türkiye'ye belirli aralıklarla yön çizme teşebbüsleri doğru ve hakkaniyetli bir davranış değildir. Suriyeli mülteciler sadece Avrupa için değil, Türkiye için de öncelikle ele alınması ve üstesinden gelinmesi gereken çok boyutlu bir külfettir. Türkiye, mülteci deposu, mülteci yuvası, AB'nin sınır kapılarında bekleyen kiralık bekçisi olamayacaktır. Milli onurumuz, egemenlik haklarımız asla hafife alınamayacaktır. Tersi bir duruma Milliyetçi Hareket Partisi'nin göz yumması da mümkün değildir."

AB'nin Suriyelilerin yanı sıra, başka ülkelerden gelen mültecileri de Türkiye'ye iade etmesini garip karşıladıklarını belirten Bahçeli, "Zorda kalmışlara, çaresizlik içinde kıvrananlara, vatanından ayrı düşmüş kardeşlerimize Türk milleti alicenaplığını gösterecek, yardım elini uzatacaktır. Ancak mülteci yığılmasının, Suriye'deki kaosun Türkiye'nin geleceğine ne şekilde etki edeceğini kestirmek, bilhassa sınır il ve ilçelerimize nasıl fatura çıkaracağını tahmin etmek bugünden çok zor değildir." dedi.

"Suriyeli nüfusunun yüksekliği Kilis'in sosyal huzurunu dinamitlemiştir"

Kilis'in perişan olduğunu öne süren Devlet Bahçeli, "Kilis terör örgütlerinin adeta açık hedefidir. Buradan göçler başlamıştır. Hiç kimsenin can güvenliği yoktur. Kilisli vatandaşlarımız çocuklarını okula göndermekten, toplumsal hayata güvenle katılmaktan çekinmektedir." diye konuştu.

Kilis'te yaşananları gözlemleyerek rapor hazırlamaları için genel merkezden heyet görevlendirdiğini aktaran Bahçeli, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"Arkadaşlarımızın ulaştığı sonuç bizler açısından fecaattir. Kilis’e bomba yağmaktadır. Hükümet duyarsız ve atıldır. Sosyal hayat can çekişmektedir. Evlerde oturmak bile emniyetli değildir. Hastaneler talep ve ihtiyaçlara cevap vermekten uzaktır. Esnaf kan ağlamakta, vergi, sosyal güvenlik primi ve diğer ödemelerin ertelenmesini beklemektedir. Suriyeli nüfusunun yüksekliği Kilis'in sosyal huzurunu dinamitlemiştir. Elbette Merkel'in ve diğer AB liderlerinin Kilis'e ateşlenen füzeler gibi bir gündemi yoktur, hiç de olmamıştır. Bizim içimizi acıtan Davutoğlu'nun sessizliği ve acizliğidir. Sivil yerleşim yerlerini bombalayan, insan canına kast eden alçaklara hak ettikleri cezalar ne zaman verilecektir? Davutoğlu, Merkel'in önünde 'Gün, Suriyeli mültecilerin umut günüdür' diyor. Tamam da Türk milletinin umutlarına ne olacak, milli güvenlik ne zaman sağlanacak?"