ABD’nin, NATO üyesi Türkiye’yi durdurmaya kalkışması, Türk askerinin karşısına dikilmesi sonu nereye varacağı kestirilemeyen sonuçlar üretebileceğinden, Fransa ile elele vererek diplomatik bir oyun tezgahladığı anlaşılıyor.

Başkan Trump’ın dile getirdiği, “Suriye’den çekiliyoruz” söylemi, belli amaca yönelik bir algı operasyonudur, bir aldatmacadır. Suriye’nin kuzey bölgesinde onlarca askeri üs kuran, binlerce TIR silahla donattığı PKK uzantısı YPG’yi siyasallaştırmaya çalışan, yağmaladığı Ortadoğu petrollerini dünya pazarlarına pompalayabilmek için bir Terör Koridoru oluşturma kararında olan ABD’nin Suriye’den çıkıp gitmesine, öncelikle ABD derin devleti izin vermez. Buna rağmen, Trump’ın “Çekiliyoruz” söylemi, Fransayı devreye sokması YPG’li “dostları” arasında büyük bir şok yaşanmasına neden olmuştur. 

ABD Suriye’den çekiliyormuş. Gülmeyin, Trump öyle diyor. Trump, yalan söyledikçe burnu uzayan Pinokyo’yu fersah fersah gerilerde bıraktı. Trump’ın, ilgili birimlerle görüşmeden, ABD’nin dış politikasıyla çelişen açıklamalar yapması, ABD basınında ‘Platin Saçlı Pinokyo’nun ruh sağlığının tartışmaya açılmasına neden oldu; bu konuda çok sayıda makale yayınlandı. 

Okumuşsunuzdur; Başkan Trump Ohio’da alt yatırımlara ilişkin bir konuşma yaparken, sözü döndürüp dolaştırıp Suriye’ye bağlamış ve “Çok yakın bir zamanda ABD güçlerini Suriye’den çekeceğini” söylemiş; “Bırakalım, biraz da başka insanlar uğraşsın” buyurmuş. 

Aynı zaman diliminde Fransa Cumhurbaşkanı Macron da, Suriyeli Kürtlerin İngiliz pasaportlu Lideri Salih Müslim, TEV-DEM Eşbaşkanı Ayşe Abdullah, YPG Kadın Birlikleri Sözcüsü Nesrin Abdullah ile Arap, Kürt ve Süryani temsilcilerden oluşan bir heyeti Elysee Sarayı’nda kabul ederek dertlerini dinlemiş. 

Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada da, “Macron, Suriye’nin kuzeyinin istikrara kavuşabilmesi için Kürtlere destek veriyor. (…) Kapsayıcı ve dengeli bir yönetim şekli çerçevesinde, özellikle Suriye’nin kuzeydoğusundaki güvenlik bölgesinin istikrara kavuşturulması konusunda, Fransa ve uluslar arası toplumun yardımıyla, Suriye Demokratik Güçleri ile Türkiye arasında bir diyalog sağlanabilir” deniyordu. Fransız basınında çarşaf çarşaf yayınlanan haberlerde de, Fransa’nın Menbiç’e asker gönderme kararı aldığı duyuruluyordu, fakat bu haber sonradan yalanlandı.  

ABD İLE FRANSA’NIN ALGI OPERASYONU

Anlaşılan o ki, Fransa ile ABD ortak bir algı operasyonu yürütüyorlar. 24 Mart’ta yaptıkları telefon görüşmesinde, Türkiye’nin Suriye’deki terör yuvalarını kontrol altına almak amacıyla yürüttüğü Zeytin Dalı operasyonunun Menbiç’e, Fırat’ın doğusuna yönelmesine önlemek için yeni bir oyun tezgahlamışlar. 

Türkiye tezgahlanan oyunun farkında. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye konusunda Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile yaptığı telefon görüşmesini aktarırken, “Baktım, garip garip konuşuyor, frekansı yükselttim” diyordu. 

Önce Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” açıklaması, ardından PYD/YPG temsilcilerinin Fransız Cumhurbaşkanı tarafından Elysee Sarayı’nda kırmızı halılarla karşılanmaları Ortadoğu’da yeni ortaklıkların, yeni dengelerin oluşmakta olduğunu gösteriyor. Bu oluşumlar elbette Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Gelişmeler, insafla bağdaşmayan söylemler Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte milletin de frekansını yükseltiyor. ABD’nin Irak ve Suriye’de bulunma gerekçesini açıklayamayan Macron “hazretleri”nin Türkiye’yi işgalci ilan etmesi akılla, mantıkla, insafla bağdaşır mı? “Türkiye ile SGD arasında arabulucu olabiliriz lafı, bunu söyleyen kişinin haddini de boyunu da çok aşan bir beyandır.”

“KARARLIYIZ, ÖNCE MENBİÇ, SONRASINDA FIRAT’IN DOĞUSU”

Rusya ve İran’ın Esat’a destek vermeleri nedeniyle düşlediği “Terör Koridoru”nu Akdeniz’e uzatma planı suya düşen ABD, Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları sonrasında Suriye’nin kuzey parselinde sıkışıp kalmıştı. Buna karşılık Türk Silahlı Kuvvetleri, 15 Temmuz savrulmasına rağmen, El Bap ve Afrin’de, yerleşim alanlarında terör yuvalarının nasıl temizlendiğine ilişkin, askeri okullarda ders olarak okutulacak örnek operasyonlar gerçekleştirmişlerdi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kararlıyız, önce Menbiç’e, sonrasında da Fırat’ın doğusuna yürüyeceğiz” diyordu. 

ABD’nin, NATO üyesi Türkiye’yi durdurmaya kalkışması, Türk askerinin karşısına dikilmesi sonu nereye varacağı kestirilemeyen sonuçlar üretebileceğinden, Fransa ile elele vererek diplomatik bir oyun tezgahlamaya çalışıyor. Oyunu gören Türkiye de “frekansı yükseltiyor.”

KURGULANMAK İSTENEN OYUN BELLİ

ABD ile Fransa’nın kurguladıkları oyunun ayrıntıları netleşmiş gibi. ABD, “Suriye’den çekiliyorum” diyerek bir çekilme takvimi açıklayacak ve Suriye’nin kuzeyine, DEAŞ’la mücadele ve istikrarı sağlama adına, Fransa öncülüğünde, bir koalisyon gücü konuşlandırılacak. Böylece Türkiye’nin Menbiç’e girmesi, Fırat’ın doğusuna yönelmesi önlenmiş olacak. Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” söyleminin özü, özeti budur. ABD, ayak bastığı ya da askeri üs kurduğu hiçbir ülkeden 50 yıldan önce çıkmamıştır. 

4 Nisan’da Türkiye’nin ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin katlımıyla gerçekleştirilecek bir liderler zirvesi yapılacağı biliniyordu. Başkan Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” kararını açıklamasıyla Macron’un YPG heyetini Elysee Sarayı’da kabul etmesinin 4 Nisan zirvesi öncesine denk gelmesi, belli amaca yönelik bir kurgulamadır. 

4 Nisan’da Türkiye’de yapılacak liderler zirvesinde İsrail’in, İran’ın nükleer tesislerini vurma ve ABD’nin Rusya ile Türkiye’yi Ortadoğu denklemi dışına savurma planlarıyla alınacak önlemler konuşulacak. 

Çin’in, İsrail’in 2018 sonuna kadar İran’ın nükleer tesislerini vuracağına ilişkin hazırlıkları dünya kamuoyuna duyurma gereği duyması, çok ciddi bir kaygının sonucudur. Yapılması düşünülen saldırının gerçekleşmesi durumunda, bölge ve dünya barışı büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaktır. İngiltere’nin, yıllardır yollarını ayırdığı ABD ile yeniden elele vermesi, ABD’nin ısrarla Ortadoğu ve Afrika’dan uzak tutmaya çalıştığı Fransa ile Suriye konusunda işbirliği yapması, Ortadoğu’da köklü değişikliklerin yaşanacağının alarm zilleridir. 

PLATİN SAÇLI PİNOKYO

Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında, Başkan Trump’ın dile getirdiği, “Suriye’den çekiliyoruz” söylemi, belli amaca yönelik bir algı operasyonudur, bir aldatmacadır. Suriye’nin kuzey bölgesinde onlarca askeri üs kuran, binlerce TIR silahla donattığı PKK uzantısı YPG’yi siyasallaştırmaya çalışan, yağmaladığı Ortadoğu petrollerini dünya pazarlarına pompalayabilmek için bir Terör Koridoru oluşturma kararında olan ABD’nin Suriye’den çıkıp gitmesine öncelikle ABD derin devleti izin vermez. Buna rağmen, Trump’ın “Çekiliyoruz” söylemi, Fransayı devreye sokması YPG’li “dostları” arasında büyük bir şok yaşanmasına neden olmuştur.

Platin saçlı Başkan’ın Fransız Cumhurbaşkanı Macron ile elele vererek tezgahladıkları oyunun tek hedefi, bölgede destanlar yazan Türk askerinin Menbiç’e girmesini, Fırat’ın doğusuna geçmesini önlemektir. 

PYD/YPG’Lİ “DOSTLAR” ŞOKTA

Platin saçlı Başkan Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” söylemi Beyaz Saray tarafından bile ciddiye alınmamış; Sözcü Heather Nauert, “Başkanın bu konudaki açıklamasını henüz görmedim” demiş. Fakat, Trump’ın bu söylemi PYD/YPG çizgisinde olan Kürtler arasında şok etkisi oluşturmuştur. “ABD tarafından bir kez daha mı aldatıldık?” sorgulaması başlamıştır. Anlaşılan o ki ABD, Ortadoğu’ya ilişkin hedeflerine 140 dolar maaşlı YPG militanlarıyla ve Balckwater devşirmeleriyle ulaşamayacağını görmüş ve yeni bir strateji geliştirebilmek için zaman kazanmak istemektedir. 

“Suriye’den çekiliyoruz” aldatmacasıyla zaman kazanmaya çalışan Platin saçlı Pinokyo’nun burnu giderek büyümektedir.

Türkiye olarak, “Suriye’den çekiliyoruz” söyleminin arkasındaki gerçek amacı, ABD’nin, Fransa’yı maşa olarak kullanarak neler yapmak istediğini, özellikle de Rusya ve İran’ı Suriye denklemi dışına savurma konusunda yapılan çok ciddi hazırlıkları bilmek ve görmek durumundayız. Çünkü, Ortadoğu’da fırtına öncesi sessizliği yaşanmaktadır.