Cumhurbaşkanının Başkanlığı’nda, Bakanlar Kurulu yapılıyor. Güneydoğudaki projeler  konusunda ilgili Bakan izahat veriyor. “İhya ve İnşa  mekan boyutunda olmaz, insanı da, ihya ve inşa etmeliyiz. Maddi Kalkınma, eğitim, konut, sosyal tesisler, kentleşme, sosyal güvenlik, çocukların ve kadınların, engellilerin üzerine daha fazla yoğunlaşmalıyız” diyor. Harika laflar, güzel ve gerçekçi ifadeler… Bunları dinlerken Cumhurbaşkanı, Başbakan da çok etkileniyor, memnun oluyor. Sn. Bakan devam ediyor, “Yakın bir gelecekte, İstanbul’da, 7’nin üzerinde bir deprem bekleniyor. Biz tedbirlerimizi aldık, Kentsel Dönüşüm hızla sürüyor. Birçok bina yıkılıp yenilendi, güçlendirildi. Bakanlar Kurulu bunları duymaktan ziyadesi ile memnun. DPT yıllarına daldım. O yıllarda, Devlet Planlama Teşkilatı adında Anayasa ile kurulmuş, birbirinden değerli çoğu dış ülkelerde ihtisas yapmış. Uzmanların çalıştığı güzide bir kuruluş vardı. Ben de bu kuruluşun uzmanlarından biriydim. Yıllarca orada zevkle, heyecanla görev ifa ettim. Her birimiz, ekonomik ve sosyal sektörlerden sorumlu grup uzmanları, Başkanlarıydık. Biz Türkiye’nin kalkınması için, 5 yıllık Kalkınma Planlarını hazırlardık. Yüksek Planlama Kurulu (YPK), Kalkınma Planlarının, yıllık programların, icra planlarının, uygulamalarının görüşüldüğü, fevkalade önemli bir organdı. Hem planlamanın, hem de Bakanlar Kurulunun Başkanı olan Başbakan, ortada oturur. Kalkınma ve Ekonomi ile ilgili bakanlar, masanın bir tarafında, Biz DPT Uzmanları, başta müsteşarımız olmak üzere, masanın diğer tarafında otururduk. Planın tatbikatı konusunda, bakanlar  sunumlarını, icraatlarını, özenle hazırlanmış, tablolar, maketler üzerinden yaparlar, sorulara cevap verirlerdi. İzahatlar çok güzeldi. Gelin görün ki, müsteşarımız Özal, duyduklarından tereddüt etmiş olacak ki, DPT’ye, toplantıdan dönünce, biz plancılardan oluşan gruplar kurdurdu. “Gidin, bakın, bu anlatılanlar gerçek mi?” diyerek, plancıları, Anadolu’ya, proje mahallerine yolladı. Özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadoluda’ki projelere önem veriyordu. Şunu da söyleyeyim. Planlama Müsteşarları, o tarihlerde, bilhassa Özal, Bakanlar üstü bir konuma sahiptiler. Planlamanın onayı olmadan, yıllık programa alınmadan, birşey yapılamazdı. Hatırlıyorum, ben de, değişik zamanlarda, Hakkari, Bitlis, Muş, Van, Siirt gibi illere ve ilçelerine giderek, proje, plan uygulamalarını izlemiştim. Ancak, elde ettiğimiz bulgular, gördüklerimiz, çoğu zaman bakanların bize YPK’da anlattıklarına hiç benzemiyordu. Projeler yavaş ve yarim yamalak yürüyordu. Bize gösterilen, maketler gerçeği yansıtmıyordu. Valilerle koordineli biçimde çalışarak, noksanları uygulamaları, yalın ve objektif biçimde merkeze yansıtırdık. Sanıyorum, Özal, bu raporlar üzerinde, Başbakan’la görüşmüş olmalı ki, bazı bakanların görevlerinden alındığını gözlemlemiştik. Birçok Başbakan, DPT Müsteşarı ile çalıştım. Gerek Sn. Özal, gerekse Sn. Demirel, Türkiye gerçeklerini fevkalade iyi bilen, çok gezen, projeleri, rakamları ezbere bilen, adeta kafaları bilgisayar gibi çalışan yöneticilerdi. Staf toplantılarında, konuları, rakamları, belki de, bizlerden de fazla hakim olduklarını bildiğimizden, çok ayrıntılı, gerçekçi, doğru ve derin hazırlıklar  yapardık. Bu nedenle, Bakanlar Toplantılarında gösterilen pembe tablolara fazla itibar etmemek, projeleri yerinde görmek, gerçekten iyi uygulamalar varsa, yapanları takdir etmek  daha mantıklıdır. Örneğin, Sn. Bakan, İstanbul depreme hazır diyor. Nasıl hazır? Kentsel Dönüşüm, Rantsal Dönüşüme   evrilmiş durumda. Heryer gelişi  güzel imara açılıyor. Boş bir alan ortaya çıktığında, ağzının suyu akan mütaahhitler, çok katlı binalar yapıp, ceplerini doldurmak için saldırıyor. Bir depremde, halkın, vatandaşın sığınacağı, toplanacağı boş alan kalmadı. Park, yeşil alan, orman bırakmadılar. Yollarda inşaat, iş araçları, kanun, kural tanımaksızın tehlike saçıyorlar. Yüze yakın insanı öldürdüler. Para hırsı  saikiyle, hasta, yaşlı, çocuk demeden gürültü yapıyorlar, sabaha kadar devam ediyor bu rahatsızlıklar. Yolları keyiflerince kapatıyorlar. Hiçbir makam, otorite bunlara söz geçiremiyor. Bak ifade ediyorum, vatandaş bu durumdan çok rahatsız. Artık, İstanbul’un yeni konutlara ihtiyacı yok. Yeteri kadar yapıldı. Sonra gel, Bakanlar Kurulu’nda, pembe tablolar ciz… Ankara’da, Belediye Başkanı, gene, ODTÜ Arazisine musallat oldu. Rektörü de ayarlamışlar, bir gecede ağaçları, doğayı, rmanı yok ederek yol geçiriyorlar. Hükümet sözcüsü şöyle diyor “Buraya yol değil, yerin altından tünel yapacağız, doğaya zarar vermiyeceğiz” sonra şöyle diyor “Kesilen ağaçların yerine iki mislisini dikeceğiz.’’ İlahi Bakan, sen 50 yılda yetişen ağaçları kesiyorsun, yerine dikeceklerin kaç yılda yetişecek? Devleti yönetenlerin, hükümet edenlerin, öyle söylenen her hususa inanmamaları, Pembe Tablolara itibar etmemeleri, gerçekleri, projeleri bizzat  yerlerinde görmeleri şarttır…