Ben uzun zamandır hepinizin merak ettiği Patagonya’da yaşıyorum. Hani bazen konuşurken “oğlum sen Patagonya'da mı, yaşıyorsun?” diye denilen yerde!

Çok konuşuruz Patagonya’yı, çok söyleriz ama tahminim o dur ki, bir çoğumuz buranın nerede olduğunu bile bilmeyiz. Bilmeyiz ama yine de, bir Patagonya der geçeriz...

Patagonya, Güney Amerika’nın Arjantin ile Şili tarafından paylaşılan güney bölgesindeki uçsuz bucaksız coğrafyaya verilen isim. El değmemiş doğası ile Patagonya; yeryüzünde cenneti yaşayabileceğiniz birkaç yerden biridir.

Patagonya’nın yüzölçümü yaklaşık olarak 1.5 Türkiye’ye denk geliyor. Nüfus yoğunluğu ise çok düşük, kilometrekareye ikiden az insan düşüyor. Bu, eğer görmek istemiyorsanız günlerce hiçbir insan görmeden, dünyadaki tek kişi sizmişsiniz gibi yaşayabileceğiniz anlamına geliyor. Hatta bazı günler görmek isteseniz de kimseyi göremeyebiliyorsunuz...

Ancak her şey tahmin edemeyeceğiniz kadar yolunda!

Eğitim süper! Devlet okulları parasız ve kaliteli... Özel okul falan yok, binlerce liranız cebinizde kalıyor... Zaten daha çocuk doğar doğmaz sosyal devletin gereği olarak ailelere yardım başlıyor. Çalışan annelere kreş ve anaokulu desteği var.

Eğitim planlı, herkes kabiliyetine göre okuyor. Ülke ekonomisi öyle yapılanmış ki, işsizlik diye bir şey yok! Okulunu bitiren hemen işini buluyor. Hem de insanca geçinebileceği bir paraya!

Rantçı yerel belediyecilik anlayışı burada yok. Rantın ne demek olduğu da bilinmiyor.

Gittiğimde rant dedim, rüşvet dedim, adam kayırma ve yolsuzluk dedim anlamadılar, aval aval suratıma baktılar.

Burada emek ve fikir hırsızlığı da yok. Sermayedarlar halka karşı son derece anlayışlı ve adaletli. Çalışanlar ezilmiyor.

Terör falan da buralarda kol gezmiyor. Türkiye ve etrafında olan ve adına “terör” denilen olayları bana sorup duruyorlar. Herkesin temel ilkesi; birinin hakkının bittiği yerde diğerinin hakkının başladığının farkında olmaları.

Hem siz Patagonya’nın adını uluslararası bir tartışmada hiç duydunuz mu? Komşular ve tüm dünya ile “sıfır sorun”!

Yargı son derece objektif. Hakim ve savcılar ülkenin en saygın kişileri. Onları sokakta görenler inanılmaz hürmet ediyorlar. Boşa hapise atılıp sonra da kusura bakma denilen vatandaşları da yok...

Siyasetçiler de, keza öyle çünkü tek amaçları ülkeye ve topluma hizmet etmek. Göreve bir toplu iğne ile gelip bütün Patagonya’yı ele geçirmek gibi bir amaçları yok. Bu konuları anlamıyorlar zaten. Ben de bazen bunlar zeka geriliğine mi, düçar oldular diye derin derin düşünüyorum.

Karun diyorsun bilmiyorlar, firavun diyorsun bilmiyorlar, tek adam diyorsun anlamıyorlar! Olsa olsa eğitim sisteminde bir aksaklık var diye düşünüyorum çünkü bu hususta bir yönleri cehalet içeriyor...

Milli gelir çok yüksek. Adaletli ve eşit bir şekilde dağıtılıyor. Kimse istatistiki rakamları şişirmiyor veya eksiltmiyor.

Asayiş son derece kontrol altında. Sokaklarda kavga yok, kadın cinayetleri yok, çocuklara cinsel istismar yok! Ne bileyim işte yok böyle şeyler!

Kimse dilenmiyor. Ben asgari ücrete geçinip gidiyorum hem de kira da oturuyorum. Açlık ve yoksulluk bilinmiyor bile... Kraliçe'nin veya Evangelistlerin uşaklığını yapan cemaat, tarikat, şeyh ve mürid bozuntuları da, yok burada!

Patagonya’ya benim gibi bunalım adamlar dışında sürü ile gelen insan göçleri de yok. Belki mevsimine göre kuşlar ya da leylekler geliyordur.

İnsanlar siyaset yapsın, bunun için partiler kursun diye iktidar tarafından teşvik ediliyor hatta destekleniyor. Malum siyaset zor zenaat...

Ülkenin dış borcu yok. Yeterli zenginlikler mevcut. Anlayacağınız çar çur yok. Büyük bir tasarruf var.

Of be kardeşim, yazarken bile sıkıldım bunlardan. Patagonya’da şöyle bir ağız tadı ile yaşayamıyoruz. Onun için Patagonya’da yaşamanın dayanılmaz hafifliği içindeyim. Öyle birbirinize “Patagonya’da mı, yaşıyorsun?” diye soracağınıza atlayın gelin Patagonya’ya... Görün halimizi!