Cumhurbaşkanı, Başbakan, ANAP Kurucusu ve Genel Başkanı Turgut Özal’ı, 25 yıl önce, bugün kaybetmiştik. Özal’ı rahmet ve özlemle anıyoruz. Ben, Özal’la, DPT yıllarında tanıştım. Mülkiye’den mezuniyetimi müteakip okuduğum LSE’den (İngiltere) dönünce, amacım, Hariciye’ye veya o yıllarda fevkalade önemli ve prestijli kuruluş olan Devlet Planlama Teşkilatına intisap etmekti. Çok zor olan sınavlara girdim. LSE’den tanıdığım, Prof. Dr Nevzat Yalçıntaş, beni Özal’ın yanına götürdü. Dikkatle dinledi. Bana ’’Sen Hariciyeyi boşver, planlamaya gir, zaten kazanmışsın, birlikte Kalkınma Planları hazırlayıp, Türkiye’nin çehresini değiştireceğiz, Muasır Medeniyetler düzeyine eriştireceğiz dedi. Neticede, DPT’li oldum. Önceleri, DPT, Milletlerarası Ekonomik ve Teknik İşbirliği Departmanı’nda  görev aldım. Türkiye’nin, UNDP/United Nation, İBRD, OECD, RCD, CENTO, IMF, AİD gibi uluslararası kuruluşlarla, Bileteral ve Multileteral İşbirliği İlişkileri, toplantılar, konferanslar, Genel Kurul Çalışmaları, Türkiye’de uygulanan Proje ve Programlar, bizim çalışma alanımızdı. Dışişleri Bakanlığının I ve II İktisat Daireleri yakın işbirliği kuruluşuydu. (Kardeşim kadar yakın dostum, Büyükelçi Dr.Üner Kırdar’ı da orada tanıdım. DPT’ye gelen yabancı heyetleri kabul ve görüşmelerinde, Özal’ın yanında bulunur, dış seyehatlara birlikte giderdik. Bir defasında şöyle bir olay oldu. Eşim Engin, yeni doğum yapmış, oğlumuz Burç doğmuştu. Henüz, hastaneden çıkmamıştı. Daire Başkanımız, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş beni çağırdı. “Selçuk, ABD’den çok önemli bir program geldi. Başkan Kennedy tarafından, ABD’nin, geri kalmış bölgelerinin kalkındırılması için, kurduğu, “ Office of Economic Opportunity’’ nezdinde, düzenlenen beş aylık bir program, Turgut Ağabey ile konuştuk, Selçuk katılsın” dedi. Ben, “ Efendim, eşim henüz doğum yaptı,hastanede, gidemem” dedim. Nevzat Bey, Özal’la görüştü. Özal benim katılmamda ısrar edince, Nevzat Bey, hastanede olan eşimi aradı, tabiatıyla eşim birşey diyemedi, ben bu programa katıldım. Epey de uzun kaldım. Hatta, döndüğümde, oğlan 6 aylık olmuş, bu adam kim diye bana bakıyordu… DPT yıllarında, toplantılar, dış seyahatlar, bizi Özal’la yaklaştırdı. 12 Mart 1971 Muhtırası sonucu, Özal planlamadan ayrıldı. Ancak, ilişki ve irtibatımız hiç kesilmedi. Mess’te, rahmetli, aziz dost, Zeki Aytaç’ın şirketinde, Sabancı Holding’te, ABD, Dünya Bankası’nda  çalıştı. Çok defalar, Yeniköyde’ki evinde veya Nevzat Bey’in Etiler, Proflar sitesindeki evinde, bir araya gelirdik. Özal, Planlamaya büyük önem verirdi. İyi bir teknisyen, başarılı bir yönetici idi. DPT’de görev yapan çeşitli görüşlere mensup uzmanlarla, ahenk içinde çalıştı. Ayrım yapmadı. Herkesi, ülke çıkarları, ülkenin kalkınması hedefi çerçevesinde birleştirdi. Özal’ı, planlamaya ilk geldiği günlerde, “ Planlamayı Takunyalılar bastı’’ tarzında eleştirenler, Özal’ı tanıdıkça, fikirlerini değiştirdiler. Hele hele, şimdikileri görünce, çok utanmışlardır sanırım. Özal, vizyon sahibi bir insandı. Özal, dini itikatlarına riayet eden, inançlı bir insandı. Ancak, Özal, Atatürk’e, Atatürk İlke İnkılaplarına candan inanan, bağlı bir insandı. Benim, Turgut Bey’le münasebetlerimi, planlama yılları  ve Siyaset (Anavatan Partisi) yılları diye ikiye  ayırmak doğru olur… Anavatan Partisi’nin ilk kuruluş çalışmalarına, davet edilmenin şerefini yaşıyorum. Yeniköy Türk Bostanı Sokak’taki evinde, sık sık bir araya gelir, çalışırdık. Ben o yıllarda, Özel Sektörde, Genel Müdür ve İdare Meclisleri Murahhas Azası olarak çalışıyor, İstanbul Sanayi Odası’nda, Karma Gıda Sanayi Komitesi’nde,Başkan olarak görev yapıyor, Özal’a, Özel Sektör Konusunda raporlar  veriyordum. Özel sektörde, DPT’ye göre, daha iyi para aldığımdan, biraz kendimi mali açıdan toparlamam gerektiğine, Turgut Bey’le birlikte karar verdiğimizden, ANAP’ın kurucusu olmadım, ancak, her zaman Özal’ın yanında oldum. DPT Uzmanı gibi, Projeler, programlar, yatırımlar, yenilikler, uluslararası ilişkiler, mali ve iktisadi konularda görev ifa ettim. Çalıştığım kuruluşun sahibi, değerli iş adamı Melih Bey ve eşleri Güngör  Hanımefendi, Özal’ı çok severdi. Hep destek olmuşlardır.  Kıbrıs Tesisinin kurulması, KKTC ile temaslar, Güney Afrika ile temaslar, Barit konusu, THY’da görev alıp, modernizasyon çalışmaları, o kadar anlatacak anılar vark ki... Siyaset yıllarında, Özal’ın birçok  toplantı ve mitinglerine, yurtiçi gezilerine katıldım. İstanbul Milletvekili olarak,TBMM’ne girince, siyaset yılları başladı. Planlamada, Demirel Başbakan, Özal DPT Müsteşarı olarak, bizler de, planlama uzmanları olarak, zevkle, vatanımıza, devletimize hizmet etmenin gururu ile çalıştık. Demirel’e Özal ‘Ağabey, Demirel de, kendisine ‘kardeşim‘ diye hitap ederdi. Demirel, ’Hayatımda, üstlendiğim bütün görevlerde, aklıma gelen isim “Turgut olmuştur’’ demiştir. Ne yazık ki, siyasetin acımasızlığı gereği, aralarında bazı anlaşmazlıklar olsa da, birbirlerine olan sevgi ve saygılarından hiç kuşku duymadım. Aslında, hep düşlerim, ANAP ve DYP onların zamanında bir araya gelebilse, Demirel Cumhurbaşkanı, Özal Başbakan olarak görev alsa, bugün Türkiye uçar, kabus dolu günler yaşamaz, hiç şüpheniz olmasın, 4  trilyon dolar milli gelir, 1 trilyon dolar ihracat, üstün insan hakları, demokrasi, refah düzeyi ile, Dünyanın gelişmiş ilk 10 ülkesi arasına girmişti. Özal, DPT’ye büyük önem verirdi. Planlamayı, Bakanlıklar üstü  konuma getirmişti. Planlama bir uzmanlık kuruluşu olup, ekonomik ve sosyal sektörlere ilişkin konuları en iyi uzmanlar bilirdi. Özal, Planlama Uzmanlarına büyük önem verirdi. Her vesile ile, onların görüş ve önerilerini alırdı... Özal’ın Başkanlığındaki planlama staff toplantılarının ve Başbakan Demirel’in Başkanlığı’ndaki, Yüksek Planlama Kurulu toplantılarının onur ve heyecanını hala yaşıyorum. Planlamanın, onayı olmadan, Türkiye’de hiçbir iş yapılamazdı. Turgut Bey, Cumhurbaşkanı olunca, DPT kökenli benim gibi Milletvekillerini, sık sık Çankaya’ya çağırır, yemek ikram eder, ülke için görüş ve fikirlerini anlatırdı. Özal gibi bir aksiyon icraat adamının, Çankaya’da birşey yapmadan oturması düşünülemezdi. Ben, şahsen, Özal’ın, Başbakanlık’tan,Cumhurbaşkanlığı’ na çıkmasını, bu nedenle istememiştim. Özal, vatanına ve milletine daha uzun yıllar hizmet edip, kendisinin, “çağ atlayan Türkiye” diye tanımladığı, aslında, Büyük Atatürk’ün Muasır Medeniyet seviyesine ulaşmak hedefini gerçekleştirmek için, direksiyonun kendisinde olacağı Başkanlık Sistemine geçmeyi amaçlıyordu. Ancak, Özal’ın düşündüğü sistem “ Denetim ve denge’’ unsurlarına dayalı olup, bugün gelinmesi istenilen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet ‘’ rejimi ile alakası yoktu.  Özal, halka, vatandaşlara  çok yakın, uzlaşmacı, sevecen, merhametli, tonton bir insandı. Eleştiriye açık, dinleyen, ikna eden bir yapıya sahipti. Kendisi hakkında yapılan karikatürleri izler, kahkahalar atardı. Eşleri, Semra Hanımefendi’ye, çocuklarına düşkündü… Özal, aramızdan çok erken ayrıldı. Cenabi Hakkın Takdiridir. Kendisini, özlem ve rahmetle anıyoruz…  Yaşasaydı, bambaşka bir Türkiye olurdu...