"Benim hayatımın merkezinde mutlu olmak var. Her an daha çok mutlu olmak için çalışmak var. Ve beni mutlu eden şeylere de aşırı bağlı ve bağımlıyım. Oyunculuk benim için her kamera karşısına geçtiğimde ya da sahneye çıktığımda içimdeki sesin bunun için doğmuşsun kızım dediği bir alan. Onu düşünmediğim özlemediğim bir anımın bile olmadığı bir sevgili gibi..."

Merhaba öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Sizin deyiminizle Nihan Tarhan Kimdir?

Her gün biraz daha kendini tanımak için çalışan, meraklı, heyecan ve tutku olmadan nefes alamayan, her anını aşkla doldurmaya özen gösteren bir enerji bombasıdır Nihan Tarhan.

Oyuncu olmaya ilk ne zaman karar verdiniz? İlk oynadığınız ya da okuduğunuz oyun neydi?

Tam olarak karar verdiğim an Closer filmini izlerken oldu açıkçası. Çocukluğumdan beri izlediğim her şeyde çok fazla beğendiğimde içimde oluşan kıskançlık duygusunun son noktasıydı o film. Ve artık biliyordum ne istediğimi. Ama tabii ki onun öncesinde ekilmişti tohumlar. Müzisyen bir ailede büyüdüğüm için çok küçük yaşta sahneyle tanıştım. Böyle bir çocukluk geçirdiğim için de oyunculuk benimle beraber büyüdü diyebilirim.

Aileler genelde çocuklarının mimar, mühendis gibi bir mesleği olsun ister. Oyuncu olmaya karar verdiğinizde ailenizin tepkisi ne oldu?

Uzun yıllar istemediler. Özellikle annem. İkisinin de haklı sebepleri vardı tabi ki... Babam özellikle müzisyen olduğu için sektörün içinden biri olarak karışıyordu annemin de tamamen gelecek kaygısı vardı. Hala da çok mutlu olduklarını söyleyemem ama ikisi de ben üzülmeyeyim diye beni çok sevdikleri için karşı çıktı. Ne zaman ki bunun bir heves olmadığını anladılar o zamandan beri daha çok yanımdalar.

Oyunculuğu hayatınızda nasıl bir yere koyuyorsunuz?

Benim hayatımın merkezinde mutlu olmak var. Her an daha çok mutlu olmak için çalışmak var. Ve beni mutlu eden şeylere de aşırı bağlı ve bağımlıyım. Oyunculuk benim için her kamera karşısına geçtiğimde ya da sahneye çıktığımda içimdeki sesin bunun için doğmuşsun kızım dediği bir alan. Onu düşünmediğim özlemediğim bir anımın bile olmadığı bir sevgili gibi. 

Dizi-sinema projelerinde özellikle oynamak istemediğiniz bir karakter var mı?

Bana bir katkısı olacaksa ben her karakteri oynamaya hazırım. Önemli olan o karakteri oynayacak olmanın benim hayatıma ne katacağı, benim de aynı şekilde o projeye, yapıma, kanala katkılarımın ne olacağı diye düşünüp karar veriyorum.

Kamera karşısına geçmeden önce uyguladığınız belli ritüelleriniz var mı?

Nefesime odaklanırım. Sahneyle ilgili bazen seçtiğim şarkı ya da videolar oluyor onları izlerim. Ve mutlaka ayna karşısında kendime kocaman gülümseyip seni seviyorum derim.

 “Hiç düşünmeden kabul ederim” dediğiniz bir rol var mı?

Marilyn Monroe'nun hayatı.

Birlikte oynamak istediğiniz oyuncu veya oyuncular var mı?

Haluk Bilginer ile oynamayı çok istiyorum. Bir gün bu dileğimin gerçekleşmesini çok isterim. 

İlk defa Fox TV de yayınlanan  ‘Babam Sınıfta Kaldı’ gençlik dizisinde Karadenizli Asiye Fındıkçıoğlu karakteri ile televizyonlara merhaba dediniz. Peki, ilk önemli rolünüzde bir Karadeniz kızını canlandırmada zorlandınız mı?

Çok korktum ilk başta ve zorlandım tabi ki… Ama o dönem Karadenizli arkadaşlar bile edindim sürekli onlarla görüştüm anneleriyle sohbet ettim bu şekilde bir ön hazırlık yaptıktan sonra da çorap söküğü gibi devam etti. Ama en büyük teşekkürüm Gani Müjde'yedir O bana inanmasa bunların hiçbiri olmazdı.

Asiye karakteri üzerinize o kadar güzel oturmuştu ki uzun yıllar hepimiz sizi Karadenizli sandık. Peki, dışardan bununla ilgili nasıl tepkiler alıyordunuz?

Evet, hala beni Karadenizli zanneden var. Çok da uzak değil anne tarafım dedeler Karadenizli ama ben tabi böyle tepkiler beklemiyordum bir oyuncu için çok mutlu eden bir durum bu. Şive yapamıyorum diye üzülmüştüm olmamıştı bir türlü oturmuyordu ağzıma ama şive yapmak değil karakteri hissetmekmiş önemli olan. Çünkü o zaman araştırırken de birçok kişiden de duymuştum yapma şive ne olursun biz bile o kadar şiveli konuşmuyoruz diye. Karadenizlilerin o sert tavrı ama yumuşacık kalbi var ya böle tuttuğunu koparan erkek gibi kadınları ama kadının hası. İşte ben de şiveden çok bu duygulara çalıştım. Beğenildiği için de çok mutluyum.

Bir oyuncuda mimik ve vücut dili ne kadar önemli? 

Çok çok önemli. Günlük hayatımızda bile estetik bir beden dilinin olması, bir duruşun olması ne kadar önemli ki bizde bir laf vardır oturmasını kalkmasını bilmek diye babam çok kullanır. Önce birey olarak gerçekten bir dili olmalı bedeninin. Çok güler yüzlü olmanın bile yanlış anlaşıldığı bir yerde yaşıyoruz. Ve oyuncu olarak benim enstrümanım bedenimse bunun beni yansıtacak en doğru etkiyi vermesi lazım. Ki kamera karşısında milyonların önünde hem oturmasını kalkmasını bilmek hem de ağzımdan çıkan her kelimeyi gözlerimle seyircime geçirmek zorundayım diye düşünüyorum.

Mesleğinizin ne tür zorlukları ve keyfi yanları var?

Duygusal olarak güçlü ve sabırlı olmayı öğretiyor oyunculuk. Bizler daha çok duygularımızla çalıştığımız için bir kıt daha hassas kişiler oluyoruz diğer mesleklere göre. Bu da zorluklara karşı koyduğun duvarların defalarca yıkılmasına sebep olabiliyor kimi zaman. Ama âşıksan işine. O heyecanını asla unutmuyorsan o zorluklarla da tutkuyla mücadele edebiliyorsun.

Sanat dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Bizim kökten eğitim sistemimizle ilgili bazı şeyler değişse belki 25 yaşında biri durup dururken ben  ne yapsam bari oyuncu olayım demez. Bununla birlikte sadece ünlü olmak isteyenle mesleğine kendini adamış kişilerin aynı sette olduğu işler yapıyoruz. Ben bir işe seçilmek için artık çok çalışmamın çok hazır olmamın ya da çok istememin yetmediğini biliyorum. Takipçi sayımıza göre seçilmediğimiz ya da sadece aynı yolda yürüdüğümüz kişilerle rekabet ettiğimiz ya da aynı hedefler için kafa patlattığımız birlik olup daha iyisi için kendimize ve ürettiklerimize eklediğimiz alanlarımız olsun isterdim.

Yeni projeleriniz var mı? Bizimle paylaşır mısınız?

Yeni bir sinema filmine hazırlanıyorum, ekim ayında çekimlerine başlıyoruz. Sürpriz olsun ismini daha sonra açıklayacağım ilk başrol sinema filmim olacak. Bir de bu sene yepyeni iki oyunla tekrar sahnedeyim. Merve Sevi'nin kurduğu Tiyatro Sevi'nin ilk oyunu Ray Cooney'nin Haldun Dormen çevirisiyle "Kaç Baba Kaç"  oyununda küçük hemşire rolüyle sizlerle olacağım. Kadromuz çok iyi, daha önceden de çalıştığım sevgili İrfan Kangı yönetiyor oyunu.  Provalarımıza başladık hatta oyunumuzun ilk tarihi belli oldu bile, 14 Ekimde Eskişehir komedi festivalindeyiz. Diğer oyun ise arabesk bir müzikal. Şarkı
Söylemeyi çok seviyorum fakat bu projede daha önce hiç söylemediğim bir tür olarak arabesk bir şarkı söyleyeceğim. Bakalım nasıl bir deneyim olacak benim için.  Yine İrfan Kangı'nın yöneteceği bir oyun olacak zaten kendisi teklif etmeseydi kabul edeceğim bir oyun olmazdı sanırım. Tamamen canım İrfandan ne gelirse kabulüm olduğu için heyecanla bekliyorum.

Örnek aldığınız bir oyuncu var mı?

Disiplinli, kendini işine adamış ve bunun için gereken her şeyi yapan herkesi ayrı ayrı örnek alıyorum. Birinin bir rol için güneşe çıkmaması bir başkasının kendini kampa sokması bir diğerinin kendini spora adaması bile çok çekici geliyor bana. Ben de öyle bir adanma içinde olmayı tercih ediyorum çünkü. Ama illa bir isim vermem gerekirse Christian Bale derim ki zaten verdiğim örneklerin çok daha fazlasını her filminde baştan aşağı görüyoruz kendisinde.

Oyuncu olmasaydınız hangi mesleğe yönelirdiniz?

İçinde normali barındıran bir şey yapamayacağımı biliyorum sadece. Ki normal kime göre neye göre derseniz kolektif bilince göre. Çok duygusal ve hassas bir insanım. Duygularımı ifade edebildiğim ve bunu yaparken de hayatımı sürdürebildiğim her şeyi yapmak deneyimlemek isterim. Hayat bana bunu nasıl getirir şu an için bir şey söylemek doğru değil çünkü şu an başrolümde oyunculuk var diğer ihtimallerin yaratımına alan açıldığı zaman da başka bir şey olur ama ne olur bilmiyorum.

Hedefinizi nasıl daha açık, net ve ölçülebilir hale getirebilirsiniz?

Bir saat sonrasına da iki yıl sonrasına da hedef koyabilir insan. Net olması nasıl dile getirdiğin ya da hissettiğine bağlı. İçinde soru işareti barındırmayan bütün dileklerimiz gerçek oluyor inancına sahibim. Hissettiğim coşku ve heyecan da beni ölçü kabım. Ve genelde sığmam taşarım.

Hedeflerinize ulaşmanın yaratacağı en büyük etki ne olurdu?

Ne kadar şanslı olduğumu, hedeflerime ulaştığımı her an hissettiğim, her gününü coşkuyla kutladığım bir hayatım olurdu. 

Düzenli olarak yaptığınız halde size bir şey katmayan 3 şey nedir?

Bana bir şey katmıyorsa onu düzenli olarak değil hiç yapmamayı tercih ettiğim bir hayat yaşamaya çalışıyorum. Ama düzenli olarak yaptığım spor, yazı yazmak ve nefes bana çok şey katıyor.

Günümüzde sizce insanların sanata ilgisi ne durumda? Özellikle gençlerin.

Üç yıldır tiyatro yapıyorum ve okulların tatil olmak zorunda kaldığı kar günlerinde bile boş salona oynamadım. Sosyal medyanın etkisiyle de gençlerin ilgisini daha çok görebiliyoruz ki daha şanslılar kendilerini gösterebildikleri kendi alanlarını yaratabiliyorlar. Ya da daha rahat ulaşabiliyorlar birçok bilgiye ya da kişiye. 

Son olarak, sizce oyuncu adayları nasıl bir yol izlemeli. Onlara kendi deneyimlerinizden yola çıkarak önerileriniz var mı? 

Bana kendi deneyimlerim sabırlı olmayı, beklemeyi ama tutkuyla beklemeyi, yoluna çıkan engellerde düşsen de yine kendi gücünle kalkmayı ve artık insanlardan gelen olumsuz yol tıkayıcı cümleleri duymamayı çok ama çok istiyorsan güzel insanlarla doğru zamanda karşılaşacağını öğretti. Sadece kendiyle ilgilenmesini ve kendini çok iyi tanımasını kendini geliştirmesini söylüyorum bana soranlara. Ve bu o kadar uzun bir yol ki... Ancak çok istersen ve çok seversen keyifli bir yolculuk oluyor.

Bizde Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…