Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, bazen etrafımızda bizlerin çocuklarından farklı görünüm sergileyen, kendi içlerinde bazı sıkıntılar yaşayan çocukları ve anne babaları zaman zaman görmekteyiz. Ancak, acaba bu durum neden kaynaklanmış olabilir diye düşünüyor muyuz? Evet. Sözünü etmekte olduğumuz ve otizm diye adlandırdığımız hastalık, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir genel gelişim bozukluğu olarak ifade edilmektedir. Genellikle 2 yaşından itibaren ortaya çıkmakta olup, çocuklar genelde öğrenme ve algılama bozukluğu çekmektedirler. Otistik çocukların büyük bir bölümünde farklı seviyelerde zeka geriliği görülse de zeka seviyeleri normal olan otistik çocuklarda vardır. Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamada önemli ölçüde zorluk çekmekte ve sıkıntılar yaşamaktadır.
 Bir annenin doğum sonrası çocuğunun özürlü olma oranı yaklaşık % 2 civarındadır. Otistik olma ihtimali ise% 0.5 tir. Diğer bir istatistik bilgisine göre, otizm in erkek çocuklarda kız çocuklara göre 4 kat daha fazla görüldüğü yönündedir.
Otizm in kendine has bazı karakteristik özellikleri, şiddet ve seviyesi kişiden kişiye değişmekle birlikte, genel olarak şöyle sıralayabiliriz:
1- Konuşma gelişiminde önemli, ciddi gecikmeler söz konusudur.
2- Sosyal ilişkileri anlamakta ciddi gecikmelerin ortaya çıktığı görülür..
3- Duyusal tepkilere karşı bir kapalılık söz konusudur.
4- Zihinsel faaliyetlerde dengesizlik.
5- Çekingenlik, etkinliklerde düşüklük.
Otistik çocuklar incelendiğinde bazı ortak özelliklere sahip oldukları tesbit edilmiştir. Bu özellikleri şöyle sıralamak mümkündür:
1-  Bu çocuklar genellikle göz kontağı kurmada zorluk çekerler. Gözlerinize baksalar bile kısa sürelidir veya sizden uzaklara bakıyormuş gibi bir davranış sergilerler.
2- Huzursuz  bir yapıya sahip olabilirler.
3- Sözel veya sözel olmayan yüz ifadesi gibi birtakım ifadelere tepki vermeyebilirler.
4- Bir kısım otistik çocuk, birtakım ses, koku ışık veya dokunuşa karşı aşırı hassastırlar.
5- Bazıları ise sıcak, soğuk veya herhangi bir acıya karşı oldukça duyarsızdır.
6- Etraftaki birtakım değişikliklere stresli bir tepki gösterirler. Bazı çocuklar ev veya oda düzenlerinin bozulmasına karşı aşırı tepki gösterirler.
7- Rutin olarak görmeye ve yapmaya alıştıkları şeyleri severler.
8- Bazı çocuklar çok agresif olabilir ve kendilerine, başkalarına ya da eşyalara zarar verebilirler.
9- Tehlike ve korku  duygusu yaşamazlar.
10-Genellikle yemek yeme bozuklukları vardır. Bazıları yenmez şeyleri yemekten hoşlanabilir.
11- Kullandıkları kelimeler çok sınırlıdır ve genellikle etraflarında sık duydukları sözleri kullanırlar. Bazen de konuşulanları papağan gibi tekrarlayabilirler.
12- Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler.
13- Çoğunluklar ve insanlardan ziyade objeleri ve cansız varlıkları tercih etmektedirler.
14- Yaşadıkları duygular genellikle anında ve kesindir. İhtiyaçları önceliklidir.
15- Parlak şeylere çok ilgi duyarlar. İlgileri belli bir şeye yöneliktir ve bu şey ortadan kaldırılırsa çocuk krizgeçirir. Otistik çocuklar bazı şeylere çok bağlıdır. Konserve kutuları, boş deterjan kutuları, plastik şişeler ve plastik kapaklar vs gibi. Sevdiği bir şey kaybolursa bulunana kadar bir türlü huzura kavuşmazlar.
16- Yüksek sese karşı ilgisiz olanlar olduğu gibi bazı seslere şiddetli tepki gösterenler de vardır. Bazısına motosiklet ve köpek havlaması işkence gibi gelir.
17- Otizmli çocuk, yürüyüşüne dikkat etmeden merdivenleri inip çıkabilir, bisikletini dikkatini vermeden sürer. Hatta pek çoğu karanlıkta eşyalarını bulabilir.
18- Dokunulmayı sevmese de sıkı sarılmalardan hoşlananları vardır.
19- Ellerini çırparlar, yüz göz hareketleri yaparlar ve başları dönmeden kendi etraflarında dönerler. Birçok otistik çocuk ise, ellerini ya da eşyaları gözlerine çok yakın tutarlar. Bir kısmı güzel yürür, tırmanabilir ama bir kısmı da sakar olup dengesiz yürür tırmanmayı sevmez.
    Bu hastalığın başlıca belirtileri ise;
1- Sosyal ilişkiler sağlamada güçlük ve konuşmada güçlük.
2- Oyun oynama ve hayal gücünü kullanmada zorlanmak.
3- Değişikliklere karşı tepki ve direnme göstermek.
4-Sosyal aktivitelerde yetersizlik .
      Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre Ülkemizde yaklaşık 100.000 otistik hastalığa sahip olduğu bildirilmektedir. Otizm dört önemli gelişimsel bozukluktan biri olup, her bin doğumdan bir veya ikisinde görüldüğü bir gerçektir.
Tüm bu verilerin ışığı altında, bu  gelişimsel bozukluk konusunda hepimize önemli görevler düşmekte ve bu tür sıkıntıyı yaşayan ailelere mutlak surette destek vermek görevimiz olmalıdır
Sağlıklı günler diliyor, saygılar sunuyorum..