TİMUR'UN ALTINLARI TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TEMELİNE HARÇ OLDU

KURTULUŞ SAVAŞI’NIN GERÇEK FİNANSÖRÜ:

OSMAN HOCA’YI DUALARLA ANDIK

Kurtuluş Savaşı’mızın en büyük maddi destekçisi, dönemin Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca’yı (Kocaoğlu), TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALAR VAKFI GENÇLİK KOLLARI’nın düzenlediği bir programda minnet ve şükranla andık. Özbek pilavı ikram edildi; Kur’an-ı Kerim ve ilahiler okundu, aziz ruhuna Fatihalar gönderildi. Osman Hoca’nın oğlu Prof. Dr. Timur Kocaoğlu babasını ve Buhara Cumhuriyeti dönemindeki Türkistan’ı anlattı.

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: M. KEMAL SALLI

Bilindiği gibi.Kurtuluş Savaşı'nı yürüten Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin maddi imkanları çok kısıtlıydı. Emperyalist devletlere karşı açtığı savaşı zaferle taçlandırabilmesi için paraya ve silaha ihtiyacı vardı.

Gazi Mustafa Kemal Azerbaycan'dan ve Rusya'dan yardım istemek durumunda kalmıştı. Lenin, Gazi'nin bu isteğini Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca'ya duyurdu.

Kaderin cilvesine bakın, I402'de Ankara Savaşı’nda Beyazıt Han’ı yenerek Osmanlı İmparatorluğu’nu Fetret Devri’ne girmesine neden olan Emir Timur Han'ın hazinesi  Buhara'da, Osman Hoca'nın kontrolündeydi. Bu istek kendisine iletildiğinde, hiç tereddüt etmeden I00 milyon altın vermeye hazır olduğunu bildirdi. (Bu tarihi gerçeğin ayrıntılarını Osman Hoca’mızın anlatımıyla ayrıca vereceğiz)

O dönemde bu kadar altının Ankara'ya taşınması çok zordu. Asya içlerinden Anadolu’ya uzanan bir demiryolu hattı yoktu. Buhara’yı dış dünyaya bağlayan tek demiryolu hattı Moskova’ya uzanıyordu. Osman Hoca’nın Ankara’ya ulaştırmak istediği altınlar ancak Rusların trenleriyle, Moskova üzerinden aktarmalı olarak  taşınabilirdi. Osman Hoca, Ruslardan aldığı garantiye güvenerek, 100 milyon ruble basılabilecek kadar altını, Moskova’ya gidecek trenin vagonlarına yükledi. Emir Timur'un altınları önce Moskova'ya götürülecek, orada eritilip rubleye dönüştürüldükten sonra Ankara’ya ulaştırılacaktı..

Moskova'ya gönderilen altınların  eritilip 100 milyon değerinde altın ruble basıldığı ve bunların bir kısmının altın sikke, bir kısmının da silah olarak Ankara’ya gönderildiği bugün bir sır değildir. Rusların, 100 milyon altının ancak 20 milyonunu (10 milyonunu altın sikke, 10 milyonunu da silah olarak) vagonlara yükleyip Ankara'ya gönderdikleri, 80 milyon rublelik altına, taşıma ve baskı ücreti olarak el koydukları da bir başka gerçektir. Rusların Kurtuluş Savaşı sırasında Türklere para ve silah yardımı yaptığı yolundaki söylentinin aslı budur.

Türkistan coğrafyasında birçok alanda çağdaşlaşma hareketi başlatan Osman Kocaoğlu, Kurtuluş Savaşı'mızın en büyük finansörüdür! Evet, bugüne kadar Kurtuluş Savaşı sırasında Rusların gönderdikleri sanılan altınları ve silahlan Buhara Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu yönetimindeki kardeşlerimiz göndermişlerdir. İlginç olan, bu altınlar, 1402 yılında, Ankara Savaşı'nda Beyazıt Han'ı yenerek Osmanlı'yı Fetret Devri'ne sokan Timur Han'ın altınlarıdır.

Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Osman Kocaoğlu..

Atatürk’ün ölümünden sonra Rusların baskısıyla vatandaşlıktan çıkararak Polonya’ya gönderdiğimiz Osman Kocaoğlu..

28 Temmuz 1968 günü Hakk'ın rahmetine kavuşan Osman Kocaoğlu Üsküdar'daki Özbekler Tekkesi haziresinde toprağa verilmişti.

Kurtuluş Savaşı’mızın en büyük destekçisi, Buhara Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu’nu, vefatının 49. yılında, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Gençlik Kolları’nın düzenlediği bir anma programıyla, Cennetmekan Cumhurbaşkanımızın manevi huzurunda toplandık. Aziz ruhu için hazırlanan Özbek pilavı ikram edildi; Kur'an-ı Kerim ve ilahiler okundu, dualar edildi.

OSMAN HOCA’MIZIN OĞLU TİMUR HOCA NELER ANLATTI?

Osman Hocamızın oğlu Prof. Dr. Timur Kocaoğlu, babasının hayatı çerçevesinde, Sovyetler döneminde Türkistan coğrafyasında başlatılan bağımsızlık hareketini ve bu arada yaşananları anlattı.

Osman Kocaoğlu, İsmail Gaspıralı'nın "Dilde birlik, fikirde birlik, işde birlik" mefkuresi ışığında Türkistan coğrafyasına her alanda çağdaşlaşma ışığı taşımaya çalışan, Rusların baskısından kurtulmak için bağımsızlık mücadelesi başlatan, Buhara Cumhuriyeti'ni kuran bir kahraman mücahit, bir devlet adamı, bir aydın.

Kocaoğlu'nun 1878'de Fergane'nin Oş kasabasında doğduğunu, iyi bir eğitim gördüğünü, Türkistan coğrafyasında pek çok alanda çağdaşlaşma hareketi başlattığını ve 1920-21 yıllarında Buhara Cumhurbaşkanı olduğunu biliyoruz. Fakat, onun kendi hayatını anlattığı yazmalar kayıp olduğundan, devlet kuran ve de Türkiye Cumhuriyetinin temelinin harcına Timur Han'ın altınlarını koyan bu ulu Türk'ün hayatım tam olarak bilemiyoruz.

Ressam Nusret Karasu'nun 1965-67 yıllan arasında, rahmetlinin anlattıklarıyla hazırladığı hatıraları da, maalesef yayınlanmadan kaybolmuş. Buhara Cumhurbaşkanı, çeşitli kaynaklarda Osman Hoca, Osman Hocaoğlu, Polat Hoca, Usman Khoja gibi çeşitli adlarla anılıyor, ama o, 1927 yılında yayınlanmaya başlanan Yeni Türkistan dergisindeki yazılarında hep, Osman KOCAOĞLU adını kullanmış.

 Osman Kocaoğlu'nun 1900-1922 yıllan arasında Buhara Cumhuriyeti'ne giden yolda özellikle Buhara'da yaptıkları, 1924-1991 döneminde Türkistan coğrafyasına egemen olan Sovyetler Birliği'nin asimilasyon politikaları nedeniyle, ayrıntılarıyla bilinemiyor.

Bu kahraman insan, Sovyetler dönemindeki yayınlarda, kendi halkına vatan haini olarak tanıtılmıştır. Özbekistan'ın bağımsızlığına kavuşması sonrasında, Özbek tarihçi Prof. Dr. Rüstem Şemsütdinov, yaptığı bir konuşmada bu haksızlığı anlatırken, "Biz tarihçiler Osman Hoca'yı şimdiye kadar vatan haini, İngiliz casusu olarak karaladık" demiştir.

OSMAN HOCA’YI MAALESEF TANIMIYORUZ

Osman Hoca (Kocaoğlu), 1878'de Fergana'da doğmuş. Tahsilini Buhara medreselerinde yapmış, özel dersler almıştır. Bununla da yetinmeyen genç Osman, İstanbul'da, Hindistan'da, Bahçesaray'da, Kazan'da, Taşkent'te yayınlanan gazete, dergi ve kitaplan da okuyarak bilgisini artırmıştır.

Osman Hoca, İsmail Gaspıralı'nın Tercüman'ındaki Ceditçilik düşünceleri ve Usul-u Cedid okullarıyla yakından ilgilenmiştir. Onun öncülüğünde Buhara'da, "eğitimde yenilik" olarak başlayan Ceditçilik hareketleri kısa zamanda siyasi partiye dönüşmüştür.

Bu arada, Osmanlı İmparatorluğu'nda Tanzimat Fermanı'nın okunması ve Islahat hareketleri, İran ve Rusya'daki devrimler Buhara'da yenilikçi düşüncelerin yayılmasına neden oluyordu. Türkistan coğrafyasında Cedid okulları açılıyordu ve Osman Hoca da bu okulların kurucuları arasındaydı.

Osman Hoca daha önceleri Cedidçiliği araştırmak üzere Bahçesaray'a gitmiş, İsmail Gaspıralı ile görüşmüştü. Daha sonra İstanbul'a geçen Osman Hoca, burada, "Buhara Ta'mim-i Maarif Cemiyeti "ni kurmuş, Türkistan'dan gruplar halinde öğrenciler getirtmişti.

OSMAN HOCA'NIN YENİLİKÇİ HAREKETLERİ BUHARA EMİRİNİ DE, RUSLARI DA ÜRKÜTMÜŞTÜ

1913 yılında Buhara'ya dönen Osman Hoca, burada da açtığı okullarda her yaştan insanlara okuma yazma öğretme seferberliği başlatmıştı. Bu gelişmelerden Buhara Emiri de Ruslar da memnun olmamıştı.

Osman Hoca’nın okullarında yalnızca din dersleri değil, Matematik, tarih ve coğrafya gibi dersler de veriliyordu. Bu çağdaş eğitim modeli Rusların da emirin de hoşuna gitmedi; okullar kapatıldı.

I. Dünya Savaşı sırasında Ruslar, Türkistan coğrafyasından, cephe gerisi hizmetlerde çalıştırılmak üzere asker toplamak istediklerini bildirdiler. Bunu onur kinci bir davranış olarak değerlendiren Türkistanlılar, 1916 bir halk ayaklanması başlattılar ve Türkistan için özgürlük istediler. Osman Hoca bu ayaklanma sırasında 38 yaşındaydı.

Bu ayaklanmanın 1917 Ekim Devrimi ile Çarlık Rusyası'nın yıkılmasında etkili olduğu söylenir. Buhara Emiri Alim Han Sovyet yanlısı bir politika izlemekte, Cedidçiler ise hürriyet istemekteydiler.

8 Nisan 1917'de Buhara'da büyük bir gösteri yapıldı. Askerler bu gösteriyi kanlı bir şekilde bastırdılar ve Osman Hoca Taşkent'e kaçmak zorunda kaldı.

Buhara Emirliği'nin yıkılması, yerine cumhuriyetin kurulması için örgütlenen Yaş (Genç) Buharalılar, Taşkent'teki Rus Komiserliği'nden yardım istediler. Yaş Buharalılar, Rus askerlerinin yardımı ile Buhara Emiri Alim Han'ı devirip, yerine Buhara Halk Şuralar Cumhuriyeti'ni kurdular.

Bu gelişmeler sırasında Yaş Buharalılar iki gruba ayrılmışlar, Osman Hoca gibi sağ eğilimli olanlar devrim karşıtı Basmacılar Grubu'na katılmışlardı. 29 Ağustos 1920'de kurulan Buhara Geçici Hükümeti'nde Osman Hoca Maliye Bakanı görevini üstlenmiş, Alim Han Afganistan'a kaçmıştı.

Bu arada Buhara'nın doğusunda özerk Şarki Buhara Milli Hükümeti" kurulmuş, başına da Muhtar Vekil olarak Osman Hoca getirilmişti. 23 Eylül 1921 'de Buhara'da yapılan Üçüncü Kurultay’da Cumhurbaşkanı seçilen Osman Hoca 44 yaşındaydı.

Osman Hoca devletinin devamım sağlamak için Osmanlı İmparatorluğu ile temasa geçti; o sıralar Buhara yakınlarında, bulunan Enver Paşa ile görüştü. Rus garnizonuna baskınlar düzenledi. Bu arada Rusya'dan kaçan esir Türk subaylarının yardımı ile çağdaş donanımlı bir ordu kurmaya çalıştı. Anadolu'da Kurtuluş Savaşı veren kardeşlerine 100 milyon Timur altın gönderdi.

İNGİLİZLER OSMAN HOCA'YA SİLAH VERMEDİLER

Osman Hoca, 9 Aralık 1921 'de Taşkent'te kurulan "Türkistan Milli Birliği"nin de gizli üyesiydi. Osman Hoca, Buhara Cumhurbaşkanı olarak, 10 Nisan 1922'de, ülkesinde bulunan Rus askerlerinin çekilmesini istedi. Bu karar Rusların sert tepkisine neden oldu. Osman Hoca, devletinin bağımsızlığını koruyabilmek için güçlü bir ordu kurması gerektiğinin bilincindeydi. Bu amaçla, 10 Nisan 1922'de Afganistan'a gitti.

Niyeti, İngiliz elçisiyle görüşmek ve altın karşılığında gelişmiş silahlar almaktı. Altına çok düşkün olan İngilizler, Ruslarla olan gizli anlaşmaları nedeniyle, altın parayla ödeme yapılacak olmasına rağmen Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca'ya silah vermediler.

Osman Hoca silah konusunda İngilizleri razı etmeye çalışırken, 5 Ağustos 1922'de, Enver Paşa Belcivan'da Ruslar tarafından öldürüldüğü haberi geldi. Aynı günlerde, Osman Hoca'ya haber ulaştıran Buhara Başbakanı Feyzullah Hoca, Bulhara'ya döndüğü takdirde öldürüleceğine ilişkin bir haber göndermişti.

Osman Hoca’yı, kısa süreli cumhurbaşkanlığı dönemindeki çalışmalarından dolayı, her zaman minnetle ve şükranla anmamız gerekiyor.

OSMAN KOCAOĞLU OSMAN HOCA ANADOLU'DA

Afganistan'ın da baskısıyla Osman Hoca ülkesine değil, Anadolu'ya yönelmiş ve Eylül 1923'te İstanbul'a gelmişti. Osman Hoca İstanbul'da da boş durmamış,

Yeni Türkistan dergisinde yazdığı yazılarda ve verdiği konferanslarda Sovyet Rusya'nın Türkistan'da uyguladığı sömürgeci politikaları eleştirmiştir. Rusların baskılarına rağmen, Gazi'nin koruması altında olan Osman Kocaoğlu, yazılarına ve konferanslarına devam etmiştir.

Fakat, Atatürk'ün Dolmabahçe'de ölümle pençeleştiği Eylül (1938) ayında, Resmi Gazete'de yayınlanan bir kararla vatandaşlıktan çıkarılan Osman Hoca, önce Polonya'ya, oradan da İran'a gitmek zorunda kalmıştır.

Acıdır, ama gerçektir; Kurtuluş Savaşı’na Timur'un altınlarıyla destek veren bu saygıdeğer insana Türkiye Cumhuriyeti, Rusların baskısı nedeniyle, sahip çıkamamıştır. Ancak II. Dünya Savaşı sonrasında, 1945 yılında, yeniden İstanbul'a dönen Buhara Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu, 28 Temmuz 1968'de Hakk'ın rahmetine kavuşmuş ve Üsküdar'daki Özbekler Tekkesi'nin haziresinde toprağa verilmiştir.

Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun. .

DİKKAT; Ruslar, Lozan Anlaşması’nın imzalanması sırasında, Rus çıkarlarını gözetmediğimiz gerekçesiyle, Kurtuluş Savaşı sırasında verdiklerini savundukları 20 milyon rublelik altını geri istemişlerdi. Tarihi gerçeği Osman Hoca’mızın anlatımıyla vereceğiz.