Bir asırlık ömrünü geride bırakan Sykes-Picot Anlaşması’nın gizli amaçları istikrarsızlık ve bölgede milletlerarası çatışmaydı.
Geçmiş 100 yılda, anlaşmanın mimarlarının kurguladıkları stratejiye paralel olarak dönemin süper güçlerinin arzuları tek tek gerçekleşti.
Geçen yüzyılda bölgede yaşanan katliamlar ve işlenen büyük suçların tamamı Sykes-Picot’tan kaynaklandı. Şimdi dünyayı meşgul eden IŞİD’e karşı savaşla birlikte Ortadoğu’daki dini ve etnik çatışmalar da öyle.
Adı geçen proje, gelecekte yaşanacak olayların da sebebidir.
Anlaşmanın kurbanı milletlerin bir bölümü Sykes-Picot’un bir an önce sonlandırılmasını istiyor.
Ortadoğu’daki gelişmeler üzerinde etkili olan ülkelerin resmi veya gayriresmi merkezleri, anlaşmanın fesh olma zamanı geldiğine dikkat çekiyor.
Sykes-Picot’un arkasındaki süper güçlerin insanlar arasında nifak tohumları ekmek üzere harita çizdikleri konusunda inancım tam.
Şimdi de bölgeyi yeniden dizayn etmekle meşguller ancak dini radikalizmden kaynaklı şiddetin Batı’ya sıçramasından dolayı bu kez hedefleri ilkinden daha büyük.
Yeni hedefleri için birbiriyle çatışacak iki büyük blok oluşturmak durumundalar. Bir taraftan Sünniler’i silahlandırarak güçlendirmeye çalışıyorlar, diğer taraftan da Şiiler’i.
Bununla birlikte ideolojik olarak da altyapıyı hazırlayarak şiddet ekiyorlar.
“Büyük İslam Savaşı”na az kaldı. Batı’dan radikal İslamcılar’ı Doğu’ya mıknatıs gibi çekecek Sünni – Şii savaşı bazı toprak ve yaşam alanlarının yok olmasıyla birlikte bölge ülkelerinin küçülmesiye sonuçlanır.
Bundan dolayı bölgedeki gerçekler, hartita değişikliklerinin beraberinde bölünmeyi de şart kılıyor.
Ancak Batı, önümüzdeki yüzyılda da bölgedeki çekişmelerin sürmesini istiyor. Bu da rollerin yanısıra denklemlerin yeniden dizayn edileceğini gösteriyor..
Sykes-Picot’un istikrarsızlık ve çekişme hedefleri gereği, Kürtler bu bölgede hep istikrarsızlığın kaynağı olmuştur. Ancak Kürtler Türkiye ile hareket ederse  gelecek yüzyılın çekişmelerine malzeme olmaz. Çünkü ne şiddet tohumu ne de intikam duygusu, Türkiye’nin Kürt tarlasına ekilemez.
Bu yüzden Kürtler, çekişmeler stratejisinde dışta kalacak. Ancak bu Türkiye ve Kürtler’in devredışı bırakılacağı anlamına gelmez çünkü, gelecek dönem Türkiye ve Kürtler’in yüzyılı olacak.
Türkiye’nin çekişmelerin bir parçası haline getirilmemesinin yolu Türkiye icindeki birlik ve beraberlikten geçiyor. 
Bu yüzden biz hazır olsak da, olmasak da Türkiye devleti Ortadaoğu’nun yeni çekişme sürecinin zarureti olarak ortaya çıkacaktır.
Bizimle ilgili olan kısmi ise devletin sınırları ve yönetim şeklidir. Henüz ulusal bir stratejimiz yok. 
Devletin sınırları ve yönetim açısından henüz ulusal bir stratejimiz yok. 4 parçaya dağılan Kürt toplumlari için bir stratejimiz yok.
Bizim vatandaşlarımız olan Kürtler diğer 3 bölgedeki Kürtlerden daha kültürlü, medeni, ülkesini seven, sahip çıkan insanlardır. 
Bundan dolayı dört parçayı kapsayan Kürt devleti ihtimali neredeyse imkansız. Ama bölgede Kürtler için bir çok devletin kurulması mümkün.
Sadece ismen birlik olan Araplar’la aynı duruma düşmemek için şimdiden başka isimler yerine “Türkiye’deki beraberligimiz  güçlü olsun.