Osmanlı’nın El Cezire olarak andığı bugünün Ortadoğu’sunda, bütün küresel ve bölgesel aktörlerin cepheler oluşturarak katıldıkları yeni nesil bir savaş yaşanmaktadır. Çin’in Yeni İpek Yolu Projesi’ni  (YİP) hayata geçirme çalışmaları sona yaklaştıkça, cepheleşmeler daha belirgin duruma gelmektedir. Dünyanın,  ‘Ortadoğu Askeri Olimpiyatları’ tadında izlediği bu çatışmalar, bölgemizde, giderek bütün dünya ülkelerini içine çeken bir şeytan üçgeni oluşturmaktadır.

Köşelerinde Irak’ın, Suriye’nin ve İsrail/Suudi Arabistan’ın bulunduğu Ortadoğu Şeytan Üçgeni, kutsal kitaplarda Fırat ile Dicle arasında yaşanacağı belirtilen bir Armagedon Savaşı sonrasında, yaşamakta olduğumuz III. Dünya Savaşı’nın yeni bir evresine geçilmesine neden olabilir. 

Babasın vasiyetini yerine getirdiğini söylese de; Barzani’nin tek başına aldığı bir kararla bağımsızlık referandumu yapmaya gücü yetmezdi. Ortadoğu dinamikleri, küresel güçlerin çıkar çatışmaları öyle her akılına esenin herşeyi yapmasına kolay kolay geçit vermez. Belli ki, Barzani’nin referandum kararının arkasında şimdilik kimliğini gizlemek isteyen başka aktörler ve çok başka çıkar çatışmaları var. 

Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını ve dağıtım yollarını kontrol altına alma mücadelesi gibi görünse de, bu vekalet savaşları, yeni bir dünya düzeni oluşturmayı hedefleyen, geçmişi Kırım Savaşı’na (1853-56) uzanan bir küresel egemenlik mücadelesidir. 

Ortadoğu merkezli olarak izlediğimiz çatışmalar, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında tek kutuplu duruma gelen küresel düzeni, yeniden çok kutuplu düzene  dönüştürme mücadelesidir. ABD “küresel lider” sıfatını korumaya çalışırken, karşısındaki cephe giderek genişlemekte ve derinleşmektedir.  

Osmanlı’nın El Cezire olarak andığı bugünün Ortadoğu’sunda, bütün küresel ve bölgesel aktörlerin cepheler oluşturarak katıldıkları yeni nesil bir savaş yaşanmaktadır. Çin’in Yeni İpek Yolu Projesi’ni  (YİP) hayata geçirme çalışmaları sona yaklaştıkça, cepheleşmeler daha belirgin duruma gelmektedir. Dünyanın,  ‘Ortadoğu Askeri Olimpiyatları’ tadında izlediği bu çatışmalar, bölgemizde, giderek bütün dünya ülkelerini içine çeken bir şeytan üçgeni oluşturmaktadır.

Köşelerinde Irak’ın, Suriye’nin ve İsrail/Suudi Arabistan’ın bulunduğu Ortadoğu Şeytan Üçgeni, kutsal kitaplarda Fırat ile Dicle arasında yaşanacağı belirtilen bir Armagedon Savaşı sonrasında, yaşamakta olduğumuz III. Dünya Savaşı’nın yeni bir evresine geçilmesine neden olabilir. 

ABD derin devleti Pentagon ile ABD’nin dış politikasını yönlendiren Rothschild Ailesi arasında yaşanmakta olan iç savaş ve Çin’in üç kıtayı birleştiren Yeni İpek Yolu Projesi ile birlikte değerlendirildiğinde, küresel ekonomik ve siyasi çıkar çatışmalarının oluşturduğu Ortadoğu Şeytan Üçgeni, yalnız bölge ülkelerini değil, tüm dünya ülkelerini içine çekecek bir girdap özelliğindedir. 

ORTADOĞU ŞEYTAN ÜÇGENİ’NİN KÖŞELERİ 

Ortadoğu Şeytan Üçgeni’nin Üçgenin bir köşesinde Irak, bir köşesinde Suriye diğer köşesinde de İsrail/Suudi Arabistan var. Köşelerden birinde Irak var, ama bu köşedeki gerçek aktörler ABD ve İran’dır. Bağdat yönetimi, esen rüzgarların gücüne ve etkisine göre, bazen ABD bazen de İran yanında yer almaktadır. “Irak’ın toprak bütünlüğüne saygılıyız” söylemi, gerçeğin bir süre gizli kalmasından yarar umanların kullandıkları bir argümandır. Bu saatten sonra Irak’ın toprak bütünlüğünü sağlayacak bir yapıştırıcı henüz icat edilmemiştir. 

Şeytan üçgeninin diğer ucunu oluşturan Suriye’de, Esat’a verdikleri güçlü destek sayesinde, Rusya ve İran çok önemli kazanımlar elde etmişlerdir. Rusya Çarlık Rusyası’nın düşünü hayata geçirmiş, Tartus ve Hymeymim üslerini “sonsuza dek” Rus toprağı yapan anlaşmayı imzalayarak, güney komşularımızdan bir oldu. İran da Irak ve Suriye’de elde ettiği kazanımlarla bir bölgesel aktör olduğunu kanıtladı. 

Bölgesel ve küresel aktörler arasındaki asıl savaş Suriye’nin kuzey bölgesinde yaşanmaktadır. ABD burada çok büyük askeri üsler, kurdu. Kollarında YPG logosu bulunan elemanlarla çok karmaşık yapılı bir ordu oluşturdu. Rusya da Kürtlere destek vererek bölgede YPG askerleriyle birlikte bayrak gösteriyor. 

Suriye’nin kuzeyinde açıkça ortalıkta görünmeyen, fakat bölgedeki ve dünyadaki gelişmelerde önemli rol oynayan İngiltere sessiz ve derinden gidiyor. Başta Salih Müslim olmak üzere, Suriyeli Kürt yöneticilerin ceplerinde İngiliz pasaportu var. İngilizler hazırlıklarını onyıllar öncesinden yapmışlar. Uzun yıllar birlikte yürüdüğü ABD ile çıkar çatışmaları yaşamakta olan İngiltere, Yeni İpek Yolu Projesi’nde Çin’in yanında yer alıyor. Üç kıtayı, 65 ülkeyi birbirine bağlayacak olan Yeni İpek Yolu hayata geçmesi ABD’nin küresel liderliğinin sonu demek. Uluslararası ticarette doların değil, Yuan’ın ve Bitcoin’in geçerli olması demek. İngiltere, eski arka bahçesi olarak gördüğü Ortadoğu’nun enerji kaynaklarından kendisine pay vermeye yanaşmayan ABD’den intikam alıyor. ABD, askeri üsler kurmasına, YPG militanlarını eğitip donatarak ordu kurmasına rağmen Suriye’nin kuzey parselinde Irak’taki kadar rahat olamayacak. Oluşturduğu kantonları birbirine teyelleyerek Akdeniz’e uzatması giderek zorlaşan ABD’nin bu engelleri aşabilmek için zamana ihtiyacı var, fakat biran önce bölgeden uzaklaşıp Afganistan’a Yeni İpek Yolu’nun önünü kesmesi gerekiyor. Orada da karşındaki en büyük engel İngiltere.. 

ŞEYTAN ÜÇGENİNİN GÜNEY KÖŞESİNDE İSRAİL-SUUDİ ARABİSTAN ORTAKLIĞI

Ortadoğu Şeytan Üçgeni’nin güney köşesinde İsrail- Suudi Arabistan ortaklığı yer alıyor. Ortaklığın dayanak noktası İran düşmanlığı..  İlk bakışta inanılır gibi görünmese de, İsrail ile Suudi Arabistan arasında Irak’ın işgali sonrasında çok güçlü bir dayanışma oluştu. İsrail de, Suudi Arabistan da İran’ın, Irak ve Suriye üzerinden Lübnan’a uzanacak bir Şii kuşağı oluşturması planını boşa çıkarabilmek amacıyla yanyana geldiler. İsrail ve Suudi Arabistan, “Şii kuşağın önünü kesmek” gerekçesiyle, Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerinden Akdeniz’e uzanacak bir Kür Kuşağı’nın oluşturulmasına sıcak bakıyorlar ve destekliyorlar. İsrail, oluşacak bir Kürt devletini ilk tanıyacak ülke olacaklarını çok önceden ilan etmişti. Suudi Arabistan, İsrail’in güvenliği açısından bir Kürt Kuşağı oluşturulmasını destekliyor, ama bu oluşumdan din kardeşi Türkiye’nin ne yönde nasıl etkilenebileceğini hesaba katmıyor. 

Suudi Arabistan ile İsrail’in ABD’de, CFR çatısında defalarca biraraya gelerek Kürdistan konusunda nasıl bir dayanışma sergiledikleri ayrı bir yazı konusu. Bilgileri ve belgeleriyle bir gün ayrıca ele alırız.

Görüldüğü gibi, Ortadoğu Şeytan Üçgeni yalnızca bölge barışını değil, küresel barışı da tehdit edecek bir girdaba dönüşüyor.