Arap baharı hareketinden çok önce, elimize ulaşan bilgiler üzerine dünyanın, özellikle de Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi projesine ilişkin bir yazımız olmuştu. 
Askeri Strateji Uzmanı, Pentagon’un “Şahin”lerinden Marshall 2004 yılında Başkan Bush’a sunduğu raporda bakın neler diyor:
“20 yıl sonra, yani 2024 yılında Avrupa’nın kuzeyi aniden çok soğuyacak, İngiltere’nin büyük bir kısmı tamamen buzlar altında kalacak, Hollanda sular altında kalacak. Avrupa’nın büyük bölümü buzul haline gelecek. Bu durum Avrupa ülkelerinin büyük bölümünü göçe, dolayısıyla savaşa zorlayacak.”
Dikkat edin, başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın sayılı ülkeleri yakın gelecekte göç etmiş olmak zorundalar.
Biz bu raporu okuyup, okurlarımızla paylaşalı yaklaşık 10 yıl olmuş. Yani rapora göre, öngörülen sürenin yarısı geçmiş.
Hatırlamakta yarar var, Kuzey Avrupa neden buzul altında kalacakmış?
Marshall diyor ki;
“…Nedir bu Kuzey Atlantik Akıntısı? Nasıl oluşur? Cevabı şu: Muazzam su kütleleri saatte dokuz kilometrelik bir hızla Karayipler’den Amerika nın doğu kıyısına akıp giden Atlantik’i aşıyor ve son olarak Kuzey Denizi’ne giriyor. Tropik akıntılar Atlantik bölgesine coğrafya kanunlarının vaat ettiğinden daha sıcak bir iklim sunuyor. 
Okyanustan Kuzeybatı Avrupa’ya taşınan ısıtma sistemi 250 bin atom santralinin enerjisine eşit. Özelikle de kış ayları bu enerji ihracı olmadan ortalama 5-6 derece daha soğuk olurdu (Buzul çağı ortalaması ile günümüz sıcaklığının ortalaması arasındaki fark 5 derecedir.) Örneğin Norveç’te Alaska soğuğu olur, Almanya Sibirya iklimine döner, İngiltere’de ağaç olmayabilirdi. 
Su pompası İzlanda sularındaki dev bir çark tarafından tetiklenmekte. Dünyadaki tüm ırmakların 20 misli suya sahip bir yüzey akıntısı burada hızla soğuyarak ağırlaşır ve 3 bin metre derinliğe çökerek güneye doğru akar. Bu şekilde oluşan “dümen suyu” tropikal bölgelerde oluşan sıcak suyu yukarı çeker. 
Fakat deniz suyu yeterli tuz içerdiği zaman dibe çökecek kadar ağırlaşarak çarkı tetikleyebilir. Deniz suyu çok daha hafif olan tatlı su ile beslendiğinde “su asansörü” çalışmaz. Yani okyanuslardaki büyük akıntılar felce uğrar. Bu da felaketler zincirini tetikler.
Kuzey Denizi’ndeki sıcaklık motorunun şimdiden arızalandığını düşünen bazı bilim adamları da mevcut. Mesela Danimarkalı araştırmacı Bogi Hensen bundan 3 yıl önce,  Kuzey Atlantik’teki akıntının eski ölçümlere göre yüzde 20 oranında zayıfladığını açıklamıştı Nature dergisinde.
Küresel ısınma buzulları hızla eritiyor ve tuzlu okyanus sularına karışan tatlı buzullar tuz oranını düşürmeye devam ediyor. Yani buzulların erimesi “Kuzey Atlantik Akıntısı”nı durdurucu yönde etki yapıyor.”
İngiltere, Hollanda, Norveç, İzlanda gibi “buzul” halini alacak bugünün Kuzey batı Avrupa Ülkeleri\ 10-11 yıl sonra dünyanın farklı coğrafyalarında olmak zorundalar rapora göre.
Marshall, Pentaqon’a verdiği raporda, 20 yıl sonrasının planlamasının yapılması gerektiğine de vurgu yapıyordu.
10 yıl önceki yazımızda “Küresel ısınmanın savaş getireceğinin ABD tarafından öngörüldüğünü” ifade etmişiz. ABD’nin Irak üzerindeki tasarrufunu buna bağlamış, Suriye ve İran ile ilgili sert söylemlerinin arkasında da buzula dönüşecek ülkelere zemin hazırlamak olduğunu yazmışız.
Güney Avrupa ülkeleri için buzul tehlikesi yok. Tabi Türkiye’de bu konuda emin. Ama bir yanımızda Irak ve Suriye’nin kaynıyor olması, PKK, DEAŞ gibi örgütlerle mücadele etmek zorunda kalması da göz ardı edilemez. 
Yunanistan’ın, yaşanan ekonomik krizden sonra batma noktasına gelmesini de unutmamak gerek. 
Marshall raporunda 20 yıl sonrasının planlamasının yapılması gerektiğini vurgulamıştı.
Sonraki süreçte sönmeyen ateşler yandı, Yunanistan iflas etti..
Marshall’in raporunda “Yeni buzul ülkelerin oluşmasıyla, Türkiye gibi iç deniz ülkeleri “yaşanılabilir gözde topraklar” olma özelliğini kat kat artıracak, belki de bu topraklara egemen olmak için savaşlar yaşanacak” sonucuna varılıyordu.
Bu raporu yeniden okumak bize, Marshall’in önerdiği “20 yıl sonrasının planlanması gerekir” uyarısını hatırlattı.
Etrafımızdaki yangının sebeplerini iyi görmek açısından, 9 yıl önceki yazıyı hatırlamak ve paylaşmak istedik.
Haksız mıyız?