Zeytin ağacı ağır ve zahmetli büyümesine karşın oldukça uzun ömürlü bir ağaç olarak bilinir.
Bir zeytin ağacının ortalama ömrü 300-400 yıldır, ancak 3 bin yaşında zeytin ağaçlarına da rastlanmıştır. Bu nedenle zeytin ağacının adı mitoloji ve botanikte “ölümsüz ağaç”tır.
Geçtiğimiz günlerde Manisa Soma’ya bağlı Yırca köyünde 6000 adet Zeytin Ağacını dozerlerle köklediler ve öldürdüler.
Peki ne için?
Üçüncü Havalimanı'nı yapacak konsorsiyumun içerisinde de yer alan Kolin Grubu’nun kuracağı termik santral için 6000 Zeytin Ağacı öldürüldü.
Şirket daha öncede yüzlerce Zeytin Ağacını dozerlerle köklemiş bölgede ve Türkiye genelinde sosyal medyada aracılığıyla büyük tepki gösterilmişti. O olaylardan sonra da köylüler zeytin ağaçlarının başında nöbet tutmaya başlamıştı. Kolin Grubu özel güvenliklerle nöbet tutan köylüleri dövüp, darp edip bölgeden zorla uzaklaştırdıktan sonra 6000 ağacın canına okudu. Şuan bölgede zeytin ağacı kalmadığı için zeytincilik bitmiş durumda.
Şirket yaptığı açıklamada “Yapılanlar hukuka uygun işlemlerdir” demekle yetindi. Peki vicdana uygunmudur? Hukuki boşlukları değerlendirip akla ve vicdana aykırı eylemler kişi ve kurumları masum yapmamaktadır.
Bütün Zeytin ağaçları söküldükten sonra Danıştayın vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararı da son derece komik. Komik olmakla beraber son derece de düşündürücü.
Bu noktada iki soru geliyor aklıma. Ya yürütmeyi durdurma kararı şirket yöneticilerine gizlice sızdırıldı ve Gezi Parkından da öğrendiğimiz üzere bir şafak baskınıyla ağaçlar kesildi ya da Danıştay bu kararı vermekte gecikti, iş işten geçtikten sonra yürütmeyi durdurma kararı verildi.
Şu anda Yırca köyünde zeytincilikle geçimini sağlayanlar işsiz kalmış durumda. Bir Zeytin ağacının verimli hale gelmesi, 20 yılı bulur ve giderek verimi artar. Şuan aynı araziye Zeytin fideleri ekilse bile en az 20 yıl beklenmesi gerek.
Tarımla çiftçilikle uğraşan insanların elinden tarım yaptığı araziyi, hayvanlarını alırsanız yapabileceği işler sınırlıdır. Vasıfsız beden gücüyle çalışabileceği işlerde ancak iş bulabilir. Tarım yapılan arazide termik santrale izin verirseniz siz devlet gücüyle bölgedeki halkı vasıfsız işçiye dönüştürmüş, madenlere inmeye zorlamış oluyorsunuz, madenler yoksulluktan ve ölümden başka bir şey getirmiyor, Soma ve Ermenekte yaşananları ve yapılan ihmalleri hepimiz gördük.
Son zamanlarda yaşananları düşününce “Yeni Türkiye” de bırakın insanı, canlı olan hiçbir şeye değer verilmediğini anlamak zor değil, maalesef Yeni Türkiyede tek değer verilen Para ve Rant!
Son zamanlarda ülkemizde yoğun bir şekilde doğa katliamı yapılmakta. Yırca köyünde yaşananlar ülkemizdeki ağaç katliamının sadece bir parçası. 
Ak Saray için 3 bin ağaç kesilmişti, konu sadece 3 bin ağacın kesilmesi değil, bölge 1. derece sit alanından 3. derece sit alanına dönüştürülerek arazi Tokiye devrediliyor. Bu da demek oluyor ki bölgedeki ağaç katliamı devam edecek.
3. köprü inşaatı sebebiyle İstanbul'un Anadolu yakasında 93 bin 750, Avrupa Yakası'nda 151 bin 371 ağaç kesildiği belirtilmişti. İş sadece bu ağaçların kesilmesiyle bitmiyor, 3.köprünün ve yolun geçtiği yerler zaman içerisinde parça parça yerleşime açılacak ve o bölgedeki ormanlık arazi giderek vasfını yitirecek.
3. havalimanı için resmi ÇED raporuna göre 657 bin 950 ağaç kesilecek, 70 adet canlı yaşamı barındıran göller ve göletler yok edilecek, çevre kirlenecek, kuşların göç yolları kapanacak ve birbirini tetikleyen bir çok çevresel felaket yaşanacak diyor.
Türkiye böylesine çevre katliamını daha önce hiç yaşamadı. 
Bu hızla devam edersek çocuklarımıza, gelecek nesillerimize bol bol AVM, beton yığınlarıyla çevrili az oksijenli bol zehirli hava, ölüm saçan maden ocakları ve çokça yoksulluktan başka bırakabileceğimiz pek bir şey kalmayacak elimizde.
Son olarak Peygamber efendimizin bir sözünü hatırlatmak isterim.
“Kıyamet kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz.” Hz. Muhammed.