Perküsyon üstadı Okay Temiz’in atölyesinde öğrencileri ile konser öncesi çalışma anında yaptığım röportajımı siz değerli okuyucularım ile bilgilendirmek adına paylaşıyorum...

Okay Temiz kimdir? Bize kendinizden bahseder misiniz?

1939 yılında İstanbul’da doğdum. Çocukluğum Çatalca’da geçti. İlk müzik eğitimimi annem Naciye Temiz’den aldım. Babam pildur. Ankara Klasik Müzik Devlet Konservatuarında vurmalı çalgılar ve timpani eğitimi aldım. 1957-1959 yıllarında Tophane Sanat Enstitüsünde eğitim çalışmalarını sürdürdüm ve buradaki eğitimim sayesinde kendime has karakterleri ve tınıları olan davulumu kendim yapmıştım.

1955 yılında profesyonel müzik hayatına başladım. 1959 -1967 yıllarında Türkiye’de Dans müziği orkestralarında çeşitli programlar ve şovlar sergiledim.

1967 yılında Ulvi Temel orkestrasına katılıp Avrupa'da büyük dans lokallerinde çalıştım. Aynı yıllarda İsveç maceram başladı. Orada doğaçlama alanında büyük etkisi olan trompetçi Maffy Falay ile tanıştım. Birlikte Türk folklor melodilerindeki kıvraklık ve ritmi farklı bir platformda açığa çıkardığımız Sevda grubunu kurduk. Sonraki yıllarda Stockholm radyoları ve senfoni orkestrasına perküsyoncu olarak değişik renkler kattım.

1967 yılından itibaren İsveç'e yerleştim. 28 yıl İskandinav ülkelerinde yaşadım. 1988 yılında Türkiye'ye kesin dönüş yaptım ‘‘Magnetic Band’’ adlı grubumu kurdum.  İstediklerini gerçekleştiremeyince beş yılın sonunda 1993 yılında Finlandiya'ya yerleşmiştim. 1998 yılında Türkiye’ye dönüş yaptım. O yıllarda konser ve festivaller için dünyanın birçok ülkesine gittim. Bugüne kadar hazırladığım 42 albüm, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yayınlandı. 

İsveçte yaşayan Amerikalı ünlü trompet ustası Don Cherry ile tanıştım. Jazz'ın önde gelen bu büyük ismi ile senelerce festivaller, konserler ve plaklar yaptım. Afrikalı Basscı Johnny Dyani'nin de gruba katılmasıyla üçlü Amerika'nın en popüler müzik okullarından biri olan New Hemsher kolejinde 1971 yılında dersler verdim. Aynı yıl Türkiye'yi de ziyaret eden grubun, Ankara'da verdikleri konser Sonet plak şirketi tarafından yayınlandı.

1972 yılında, güçlü basçı Dyani ve Güney Afrikalı trampetçi Mongezi Feza ile birlikte Xaba grubunu oluşturdum. Xaba grubu en önemli çalışmalarımın başında geldi. Yapmış oldukları üç plak Sonet plak şirketi tarafından Skandinavya, Amerika ve İngiltere'de basıldı. Bu çok özel grup, kısa bir sürede tanındı ve saygı gördü.

1974 yılında İsveç’te İsveç-Türk caz grubu “Oriental Wind” ile, keman, saksafon, fülüt, klarnet, bas ve piano gibi batı kökenli enstrümanların yanı sıra zurna, ney, kaval, ud, saz, gayda ve sipsi gibi Türk enstrümanlarını bir araya getirerek ilginç bir sentez yarattım. Bir dönem annem Naciye Temiz de grubun içine katıldı ve İsveç’te bazı konserlere eşlik etti.

Selanik, Atina, Barselona, Budapeşte, Zürih, Ljubliana, Amsterdam, Rotterdam, Lahey, Lizbon gibi Avrupa şehirlerinde Türk ve dünya ritimlerini tanıtım programları, seminerler düzenledim. Ayrıca Kültür Bakanlısı olarak İstanbul, Ankara ve İzmir'de konserler verdim.

1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldım.

1999 yılında Banvit’in sponsorluğunda “Kuzeyden Güneye Yansımalar” ana başlıklı yaz konserleri sırasında, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile birlikte tamamen doğaçlamaya dayalı konserler verdim.

Afrika, Güney Amerika ve Hindistan’da bulunduğu dönemde buralara özgü quicca, berimbau, parmak piyano, konuşan davulu yapmayı ve çalmayı öğrendim. Kendi el yapımım olan bakır davullar, “Elektrikli Sihirli Piramiti”, deve ve koyun çanlarından yaptığım “Artemiz” isimli metal aleti de içeren geniş bir etnik ve elektronik çalgılar koleksiyonum var.

1994 yılında Finli eşim “Anna” ile evlendim ve “Tom Güneş” adında bir oğlum var.

Okay Temiz bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışından çeşitli sanatçılarla birlikte 60'ın üzerinde albüm yapmıştır.

1414Müziğe olan ilginiz nereden geliyor?

Kısaca söyleyeceğim. Anne karnından...Annem ud çalıyordu. Bana hamileyken karnına tutarak bana da dineti yaparmış...sonrası benim sevgim ve ilgim ile gelişti.

Türkiye’de ve yurtdışında müziğe katkınız ne olmuştur? 

1976 yılında folk, sufi ve cazı birleştirdim ve Türk müziğini yurtdışında ben duyurdum.

Hayat felsefeniz nedir?

Fazla söze ve yoruma gerek duymadan önce sıhhat diyorum...o olmadan yaşamın içinde hayat bulamazsınız.

Sizin duayen bir sanatçı olarak konserlerinizde müziksever kitlelere vermek istediğiniz mesaj nedir?

Gönüllü olarak müziğimi paylaşıyorum. Maddi olarak fazla gayem yok. Sempatik bir yaklaşım olmayan bir kitle var. Maalesef ortalık o kadar bozuk ki % 70 enerjimi alıp götürüyor...Müzikseverlere sevgi olmayan bir ülkede sevgiden bahseden müzikler yapılıyor. Ben bu tarzı kabul etmiyor ve yapmıyorum. Önce sevgiyi ve barışı benimseyen müzikler olmalı. Caz müziği yapan yok. Fazlası ile zorluklar olmasına rağmen ben elimden geldiğince yılların çabası ile bu şekil müzik yaptım.. Sanırım dinleyici kitlem konserlerimde verdiğim mesajı almış olarak kendi dünyasına dönüyordur...

Anadolu’da ve Doğu’da konser verdiniz mi?

Maalesef konserim olmadı ve olmuyor. Daha çok popçular gidiyor. 2016 Expo fuarı’nda Yalın ile konser verdik. Genel anlamda doğu ve güneydoğu’da müzik kültürü arabesk...Gençlerimizin müzik kültürü yok. Eğitim almaları ve gerçekten isteyerek müzik yapmaları gerekiyor. Birde o bölgelerde kadına dönük ağlamaklı müzik var. Benim tarzım kısaca o kültüre uymuyor...

Örnek aldığınız bir müzik duayene var mı?

Yurtdışında caz müziğinden bir sürü isim var. Bende 19 sene otellerde çaldım. Ama caz çaldırmıyorlardı. Gece saat 02:00’de çalıyorduk ki artık müşteri kalkıp gitsin. Hani sevmiyorlar ya...bizim yaptırımımız oluyordu. Kısaca seyirciyi kaçırmak için...

Müzik adına yapmak istediklerinizi yapabildiniz mi?

Yapmak istediğim daha o kadar çok müzik tarzı vardı ki müzikseverlerin kültürü önemli oluyor. Kısaca; çok istediğimin çoğunu yapamadım.

Çocuklarla da müzik yaptığınızı ben biliyorum. 2014 yılında yine CRR’de her zaman olduğu gibi 11 Şubat’taki konserinizi seyretmiştim. Şimdi yapıyor musunuz? 

Yapamıyorum. Neden? Türkiye’deki terör ve toplumsal sıkıntılardan ötürü aileler çocuklarını getirmiyor. Çünkü; toplu yerlerin risk taşıdığını biliyorlar...

İlk İsveç’te yapmaya başladım sonrasında Fiillandiya’da devam ettim. Çocuklara ve gençlere dersler verdim. İsveç bana değer ve imkan verdi. Ne yazık ki üzgünüm ama Türkiye’de bu değer yok...

İsveç’ten Türkiye’ye konser vermek için arabam ile 4000 km. yol geliyorum ve konser zarar ediyor. Rahmetli usta sanatçı Levent Kırca bana geri dönüş yapıyor ve İsveç’te zararımı karşılıyordu. Hikayeler uzun anlatmala bitmez. Yazılsa Ansiklopedi olur.

Türkiye’de sanata değer veriliyor mu?

Kısaca hayır verilmiyor. Çocuklara ve gençlere müziğimi tanıtmak ve öğretmek için bütün masrafları ben karşılıyordum. Bu ne demek oluyor? Türkiye’de Konservatuvar eğitimi almış gençlerin başarısı maalesef fazla değil ve de uzun süreli olmuyor...siz ne demek istediğimi anladınız....

Kültür Bakanlığı duyarlı değil. Büyük Şehir Belediyesi yardımcı oluyor. Bende elimden geldiğince sanatımı icra ederek ve öğrencilerime öğreterek müziğe değer verilmesini sağlıyorum.

Müzik dışında neler yaparsınız?

Spor yapıyorum. Jimnastik, alet kaldırma ve yürüyüş. Bunların dışında bir traktör aldım ve çiftliğimde kendimce tarım yapıyorum. Tabii ki hobisel bir çiftçiyim...

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Evet var. Subay olmak istediğim için konservatuvardan kovuldum. Babam subaydı. Annem de subay kızı. Çocukluğumda rahmetli Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in evine giderdik. Ortam beni inanılmaz etkilerdi. Askerliğimde orduevinde enstrüman çaldırmazlardı. İnadına çavuş eğitimine gönderilirdim. Ama ben hiç sevdamı bırakmadım ve daha sonra tekrar sanat okuluna devam ettim. 

Şu husus çok önemli. Kültür Bakanlığı’ndan Dünya’da tek olan Okay Temiz’in tasarımı ve kendi el emeği olarak yaptığım enstrümanlarımın korunmasını ve bir müzede sergilenmesini istiyorum. Bu konuda destek şart. Gelecek nesiller enstrümanlarımı tanımalı... 

Dikkatimi çekti her sene konseriniz 11 Şubat’ta. Peki neden?

Çünkü doğum günüm. Müziğimle yeniden doğuyor ve yaş alıyorum. Özelimi ruhum ve enstrümanlarım ile birleştirerek kutlamamı yapmış oluyorum. Bu da beni manevi ve fiziki olarak rahatlatıyor. İngiltere ve İsveç’te konserim doğum günümde olur ve muhteşem kutlamalar yapılırdı. Artık onlarda yapmıyorlar...hatta 200 talebem var ve 15 senedir atölyemde kutlama konseri öncesi “KUTLAMA” adlı parçam diye çalışmamızı yapıyoruz.

Keyifli ve bilgilendirici röportajınız için teşekkür ediyorum. Konserime gelen tüm müziğimi sevenlere sevgilerimi sunuyorum... Teşekkürler...