Toplumsal olarak gün geçtikçe daha öfkeli, daha saldırgan ve en ufak bir olayı şiddete dönüştüren bireyler olmaya başladık. Gündemde şiddet olayları en üst sıralarda. Trafikte birbirine yol vermedi diye silah çeken,  kadın kucağında çocuğuyla yolda yavaş yürüyor diye kocası tarafından dövülen, eşinden boşanınca öfke kontrolünü kaybedip kendi öz çocuklarını öldüren bireylerin inanılmaz haberlerine tanık oluyoruz. İnsanlar birbirine tahammül edemez oldu. Farkında olalım yada olmalıyım genel olarak hayata, kendimize, çevremize kısacası herşeye öfkeliyiz. Bir deyiş vardır; '' Küpün içindeki eninde sonunda dışına sızar.''  Dışa sızımı bazen ses tonumuzla, bazen sözlerimizle, bazen bir bakışımızla belli edebiliyoruz.

Peki... Bunu neden yapıyoruz? 

Aslına bakılırsa öfke sanılanın aksine önemli duygularımızdan biri. Öfke kişinin kendi yaşamını kendisi olarak saygıdeğer bir şekilde var olmasını ve yaşamını onurlu bir şekilde devam ettirmesini sağlayan bir duygu durumudur. Öfke kendimizin yarattığı bir duygu durumu değildir. Tamamen doğaldır. Kişinin yaradılışında var olan duygulardan biridir. O yüzden ''Bundan sonra öfkelenmeyeceğim '' demek yanlıştır.Öfkenin oluşmaması imkansız hatta sağlıklı bir reaksiyon olup sadece nasıl kullanıldığı önemlidir. Buradaki en önemli nokta, öfkenin şiddetle karıştırılmaması gerektiği. Öfke masum bir duyguyken, nasıl oluyorda bu kadar ortalığı kasıp kavuruyor? Önce sapla samanı ayırmak gerekiyor. Büyük patlamalara sebep olan öfke değil şiddettir. Şiddet bu duygunun kötüye kullanımıdır.

Öncelikle kişi öfkesinin farkına varacak. Bir insan öfkesinin altında yatan gerçek sebebi  anlamaya çalışacak ve kendini sorgulayacak. 

'' Ben kendimi korumaya çalışıyorum,'' '' Peki neyi korumaya çalışıyorum? '' Öfkenin altında yatan dip duyguyu bulursak kontrolü çok daha kolay yapabiliriz.

Öfke bizim o an yaşadığımız duruma nasıl anlam yüklediğimizle ilgilidir. Bizim  çok öfkelendiğimiz bir duruma başka biri hiç öfke duymayabilir. Bu kişinin varoluş bilincindeki duyguların hangisinde eksiklik hissediyorsa öfke algısıda ona göre değişir. Öfke sürekli bizimle yaşayan bir duygudur aslında.

Yaşadığımız duygularda öfke sadece kılık değiştiriyor.

Şikayet etmekte bir öfke. Hüzün, keder, umutsuzluk, kaygı, korku, çaresizlik, yalnızlık duygusu, hayal kırıklığı, engellenmişlik, tükenmişlik, önemsenmemek ve suçluluk. Hatta susup oturan tepki vermemekte bir öfke durumudur. Kısacası öfke, yaşadığımız her durum karşısında başka bir kılıkla karşımıza çıkıyor.

Öfke kişinin varoluşuyla ilgilidir. Bu varoluşunun altı tane temel boyutu vardır. 

*Ait olma ve Birey Olma Dengesi

*Önemsenme,Umursanma İhtiyacı

*Kabul Edilme

*Değerli Olma

*Güvenilme, Yapabilme İhtiyacı.

*Sevilme İhtiyacı

Herhangi bir nedenden dolayı, kişi bu duygularının birinde bir zedelenme yaşadıysa, o ihtiyaç duyduğu duyguyu dışardan alma ihtiyacı hisseder ve alamadığında öfkelenir.

Öfkenin farkına varıp altında hangi varoluş duygusunun zedelediğini tespit edip ne yapılması gerektiği konusunda değerlerinle bilinçli olarak yönetebilirse, olay şiddete dönüp kılık değiştirmeyecektir.

Öfke kontrol edilemediğinde, fizyolojik, düşünsel ve davranışsal boyutta  ciddi sağlık  sorunları yaşamanıza sebep olur.  

Fiziksel Tepkiler; Kan şekerinin yükselmesi, nabzın ve kan basıncın artması, sık ve zor nefes alma, baş ve bölgesel kas ağrıları, yüksek tansiyon, kanser gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

Zihinsel Tepkileri; Konsantrasyon bozukluğu, düşük performans, unutkanlık, uykusuzluk ve dikkatsizliktir.

Davranışsal Tepkileri; Alkol ve sigara bağımlılığı, huzursuzluk, acelecilik ve aşırı yemek yeme isteğidir.

Yazının başında da belirttiğimiz gibi, öfke duygusunu hepimiz yaşarız. Ben hiçbir şeye öfkelenmiyorum dediğimizde bir şeylerden kaçıyor olabiliriz. Önce bunun farkına varıp daha sonra bunu etkili bir biçimde ifade etme yolları kullanmak gereklidir. 

ÖFKE NASIL KONTROL EDİLİR?

Kızgınlığın altında yatan duyguyu düşünün ve bulun. Bu düşüncenin içine girdiğinizde öfkenizin azaldığını anında fark edeceksiniz.  Üzüntü ve korkularızla yüzleşin. Yüzleşmekten kaçınmayın ve onu tanımaya çalışın. Eğer kaçarsanız içinizdeki volkan her geçen gün büyüyerek patlamaya hazır hale gelecektir.

Empati anlayışı geliştirin.Sizi öfkelendiren kişinin neden öyle davrandığını anlamaya  çalışın.

En çok öfkelendiğiniz şeyler ve öfkeye verdiğiniz tepkiler konusunda bilinçlenin.

Dinlemek ve iyi iletişim kurmak öfkeyi azaltmak için şarttır. Çünkü öfke patlamalarının en büyük sebeplerinden biri konuyu iyi anlamamaktır.

Öfkelenmemize neden olan olumsuzluklarınızı değiştirmek için uğraş verin. Öncelikle kendinize, hayatınızın o alanıyla ilgili ne söylediğinizi düşünmelisiniz. Mesela bir ilişki  kurmada sorun yaşıyorsanız, kendinize söylediğiniz şeyler “Kadınlar yalnızca çok parası olan erkekleri ister,” veya “Erkekler sadece kendilerinden daha genç kadınlarla birlikte olur.” olacaktır. Kendinize bir şeylerin neden olmadığıyla ilgili söylediğiniz her şey, bir sınırlayıcı inançtır. Bu sınırlayıcı inaçlarınızla ilgili yaşadığınız her durum da sizi öfkenlendirecektir. O yüzden yaşadığınız her olayı genellemekten, aynı kategoriye koymaktan vazgeçin...

Gevşemeye yönelik çalışmalar yapın ve sizi rahatlatan her ne ise onu yaşam tarzı haline getirin.

Aristo aslında öfkenin hayatımız da nasıl varolması gerektiğini çok güzel ifade etmiş: 

''Herhangi bir kimse öfkelenebilir, bu kolaydır...  Ne var ki;  doğru insana, doğru derecede,   doğru zamanda,  doğru maksatla ve  doğru biçimde öfkelenmek...işte bu zordur.''

Öfke her daim yaşantımız da olacaktır ama kontrolünün kendi elimizde olduğunu unutmayalım...

Öfkeniz kontrollu, sevgi ışığınız daim olsun...

Sibel Bakırcı Özkoçan