Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, bu yazımın başlığını “gözler kalbin aynasıdır” şarkı sözünden esinlenerek attım. Evet, gözler nasıl yalan söylemezse, bu günkü yazımın konusu olan ödem de sağlığımız hakkında pek çok semptomları bizlere vermektedir. Bu nedenledir ki sizlere, etrafımızdaki çoğu kişilerden sık olarak duyduğumuz “vücudum su topluyor” ifadesi ile özdeşleşen ancak pek önemsenmeyen bir olgudan yani ödemden söz etmek istiyorum. Vücudumuzda şekillenen ve aşağıda zikredeceğim bazı hastalıkların bir belirtisi olarak vücudun belirli bölgelerinde sıvı toplanması gerçekleşmektedir. Bu ödemin tedavisinde öncelik hastalığı ve hastalığı meydana getiren etkenleri ortadan kaldırmak, daha sonra veya beraber ödem çözücü ilaçlar ile tedavi sağlanması esastır. Ödem çözücü ilaçlar genelde idrar söktürücü dediğimiz diüretik ilaçlardır. Gerektiğinde ve bazı durumlarda ödemin cerrahi müdahale ile boşaltılması da söz konusu olabilir.
Bilinen odur ki, normal sağlıklı bir insandaki vücut sıvıları çeşitli güçlerin etkisi ile belirli alanlarda dağılmış olarak bulunmaktadırlar. Şöyle ki, kan damarları, hücreler, hücrelerarası, beyin omurilik, karın boşluğu, akciğer, kalp zarı, eklem içi gibi alanlar en önemlileridir. Vücut sıvıları çeşitli güçlerin etkisi ile bu alanlarda bulunmak durumundadır. Bu önemli faktörleri doku direnci, onkotik basınç  ve hidrostatik basınç olarak sıralamak mümkündür. Ödem oluşturan yani vücutta su ve sıvı toplanmasına neden olan bazı hastalıklardan söz edebilir ve bunlardan en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz.
Böbrek İle İlgili Hastalıklar:
Böbreğin kanı yeterince süzmemesi, suyun birikmesi ve hidrostatik basıncın artması ya da böbrekten protein kaçağı olması (Glumerulonefrit, nefrotik sendrom) nedeni ile onkotik basıncın düşmesi büyük oranda ödeme yol açmaktadır. İlk durumda ödem, kalp yetmezliğinde olduğu gibi öncelikle ayak bileği ve bacaklarda gelişirken, böbrekten protein kaçağı durumunda ayak bileğine ilaveten özellikle sabahları göz kapağı etrafında ve yüzde de ödem gelişebilmektedir.
Kalp yetersizliğinin etkisi: 
Kalp kası yeterince güçlü kasılmazsa yani kalp yetersizliği oluşursa, kan vücutta dolaşması için atar damarlara pompalanamaz ve yer çekimine bağlı olarak önce ayak bileği etrafında ve bacaklarda, daha sonra kalçalar üzerinde, karın içinde ve daha ileride akciğerde sıvı birikmesine yani ödeme yol açar. Kalp akut olarak yetersizliğe girerse akciğer ödemi denilen durum gelişir ki tedavi edilmezse ölümcül bir durumdur.
Karaciğer ile ilgili hastalıklar: 
Karaciğer yetersizliği yani sirozda, albümin yapılamaması nedeni ile onkotik basınç düşer ve kan plazması damar dışına sızarak ödeme neden olur. Siroz hastalarında bacaklarda, karında belirgin su toplanması, diğer adı ile asit oluşmaktadır.
İlaçların etkisi: 
Vücutta su ve tuz tutulmasına yol açarak hidrostatik basıncı artıran ya da damar duvarlarını genişleterek doku direncini azaltan ilaçlar ödeme yol açar. En çok bilinenler hipertansiyon tedavisinde kullanılan bazı kalsiyum kanal blokerleri, kadınlık hormonu östrojen, kortizon, bazı romatizma ilaçları gibi ilaçlardır.
Varislerin etkisi:
Bacaklardaki toplardamarlar bacakları besleyen kanın geri kalbe dönmesini sağlar. Eğer bu görevlerini yapacak şekilde yapısal bozukluklar olursa kan sıvısı yani plazma damar dışına sızar ve bacaklarda ödeme yol açar. Ayrıca aynı damarlarda gelişen flebit tablosu da uzun süreli ödemlere yol açabilir.
Lenf Ödemi: 
Vücutta bulunan ve hemen hemen tüm vücutta dolaşan sıvılardan biri de lenf olup, lenf damarlarında bulunur. Lenfatik akımda herhangi bir nedenle akım engellenirse lenf sıvısı damar dışına sızmakta ve ödeme yol açmaktadır. Ayrıca, hipotroidi, hamilelik, premenstruel dönem ve romatizmal hastalıklarda da ödem şekillenebilmektedir.
Ödem her zaman önemsenmeli, ihmal edilmemelidir. Şikayet konusu olan tüm olgularda mutlaka sistemik bir neden olup olmadığı araştırılmalı ve mutlak surette hekime başvurulmalı, ödemi yapan neden saptanıp onun tedavi edilmesi gerekmektedir. Şöyle ki, genellikle ödemi çözmenin en kolay yolu vücuttan sıvıyı uzaklaştırmaktır. Yazımın başında da arz ettiğim gibi buna yönelik hekimlerin en çok kullandığı ilaçlar diüretik yani idrar söktürücü ilaçlardır. Hastanın kendi başına çeşitli idrar söktürücü maddeler kullanarak vücuttan ödemi atmaya çalışması sakıncalı ve tehlikelidir. Çünkü kontrolsüz olarak bu ilaçların kullanılması vücuttan fazla sıvı kaybı, başta sodyum ve potasyum olmak üzere, elektrolitlerin kaybolmasına ve hastanın önemli zararlar görmesine yol açabilmektedir. Zorunlu olarak diüretik kullanan hastaların aralıklı hekim kontrolünden geçmeleri, potasyum sodyum gibi elektrolit oranlarını kontrol ettirmeleri önemlidir. 
Genellikle halk arasında kullanan bazı bitkisel çaylar ve otlar vücuttan su atılmasını bir ölçüde sağlayabilmekte, ancak ödemi olduğunu düşünen hastanın mutlaka hekime başvurması gerekmektedir. En sık yapılan hata ödemi basit bir rahatsızlık olarak görmektir. Ödemin altında ciddi hastalıkların yatabileceğini de göz önüne alıp ödem yapan nedenin ortaya konması ve öncelikle onun tedavi edilmesi, gözden kaçırılmaması gerekmektedir. Aksi halde sadece vücuttan su ve tuz atıcı maddelerin kullanılarak ödemin tedavi edilmeye çalışılması ciddi sıvı elektrolit bozukluklarına ve kişinin önemli ölçüde zarar görmesine neden olabilecektir
Sağlıklı, mutlu nice güzel günler diliyor, saygılar sunuyorum.