Tuz, şeker ve pamuk da bembeyaz
          Benzer birbirine sadece dış görünüşleri
          Anlaşılmaz mahiyet ve içyüzleri zâhiren
          Ekşi, acı, yoksa tatlı mı daha neleri?
          Demek ki bir şeyin zâtında, aslında
          Ve mücerred / soyut olarak
          Doğru olması başka bir şey
          O şeyin zaman, zemine tatbîk
          Ve uygulanmasına göre doğru olması
          Bambaşka bir şey

          Olsaydı eğer söz zahirinden ibaret
          Yazılır mıydı binlerce tefsir?
          Hem de ne çok gayet
          Olsaydı şiirler yazılışından ibaret
          Ne lüzûm vardı şerhine beyit beyit?
          Olsaydı görünüşten ibaret yeryüzü
          Eşilir miydi ne var nedir diye özü?
          Anlaşılsaydı sırf görünüşten insanın fikri
          İhtiyaç kalmazdı konuşmaya bilmek için zikri

         Zira boşuna dememiş halkımız:

          “Ne ise insanın konuşması ve zikri;
          İşte bundan anlaşılır içindeki fikri.”

          Nitekim kimi aydın, gazeteci ve yazar
          Dolaşıyor dil ve kalemlerinde
          Nice beylik yığınla lâf!
          Tekrarlayıp duruyor nicesi bunları!
          Hem de bâzıları sâf sâf!

          “Adem-i Merkeziyet”
          Merkezden değil
          Yerinden yönetim şekli!
          Sonuçta olacak bunlara
          “Tavâif-i Mülûk”
          Şehir devletçikleri ekli
          “Muhtariyet” ve “Özerklik”
          Yâni başına buyrukluk hâli
          “Demokratik Özerklik”
          Yafta: “İnsan Hakları”

          Öyleleri de var ki içlerinde
          Görüntüsü sûret-i haktan
          Akıtıyor zehrini olsa da uzaktan
          Sanıyor ki bu tip Bukalemunlar
3686
          Herkesi kör, sağır ve dilsiz!
          Sanıyorlar ki yaptıkları delilsiz!

          Hayır bin kere haykırıyorum ki hayır
          Milletin gösterdiği sadece sabır üstüne sabır
          Bilmiyorlar ki o zavallı içten pazarlıklı hainler:

          “Ölmez bu vatan farzı muhal ölse de hattâ
          Çekmez kürenin sırtı bu Tabut-u Cesîmi”

          Çünkü:
          Yâri Hakk olanın
          Gelmez sırtı asla yere
          Çünkü:
          Sâhip bu Asîl Millet
          Her zaman ve her yerde
          Gâzi olacak şehit düşecek
          Sayısız Mübarek Er'e

          Nitekim Prens Sabahattin'e
          Vererek gereken cevabı
          Asrın Âlimi söylemiş
          Asıl ve gerçek savabı:

          “O senin zâtında
          Doğru gibi görünen
          Güzel fikirlerin;
          Tatbikat ve uygulamada batırır
          Bu Ebed-Müddet Devleti.”