12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ'NE GÖRE BU YIL NEVRUZ'UN YANİ YENİ GÜN'ÜN 4655. YILINI KUTLUYORUZ. BİR TÜRK BAYRAMI OLAN 'NEVRUZ'U, BUNDAN BÖYLE, FARSÇA ADIYLA DEĞİL, 'YENİ GÜN' OLARAK KUTLAMALIYIZ.
 
Türk Dünyası’nda yaygın olarak 'Nevruz' olarak anılan 'YENİ GÜN' Türkistan'da,Türk kültüründen etkilenen geniş bir coğrafyada ve Amerika kıtasındaki kızılderililerde ortak ritüellerle kutlanan bir Türk bayramıdır. 2007 Nevruz günü TRT'nin Türkistan coğrafyasındaki kardeş ülkelere canlı yayınlarla bağlanarak Nevruz (YENİ GÜN)'un Türk Dünyası'nın ortak bayramı olduğunu gözler önüne sermesiyle tarihi bir gerçek belgelenmiş oldu. 

.

Sovyet Birliği'nin nüfuz alanındaki Türkistan coğrafyasında Neuruz/Yeni Gün kutlamaları, "İslamiyet kalıntısı" gerekçesiyle 1926 yılında yasaklanmıştı. Binlerce yıllık Türk bayramı Nevruz/Yeni Gün, Muhtar Şahanov gibi Kazak aydınlarının ısrarlı baskılarıyla 1988 yılında yeniden canlandırılmış ve resmi bayram ilan edilmişti. 


Ülkemizde, geçmişte olduğu gibi, Cumhuriyet'in ilk yıllarında da coşkuyla kutlandıktan sonra uzun yıllar unutulan Nevruz/Yenigün, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan'ın çabalarıyla canlandırılmış ve resmi törenlerle kutlanmaya başlanmıştı. 

Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY'un Genelsekreteri Düsen Kaseinov'un ısrarlı çalışmaları sonucunda UNESCO, 30 Eylül 2009 tarihinde, Nevruz Bayramı’nı "İnsanlığın Maddi Olmayan Kültürel Mirası" listesine aldı ve 10 Mayıs 2010'dan itibaren, BM Baş Asamblesi'nin 64. kararına uygun olarak 21 Mart, "Uluslararası Nevruz Günü" olarak kabul edildi. Her yıl 21 Mart’ta Nevruz, BM çatısı altında, TÜRKSOY’un düzenlediği etkinliklerle, insanlığın en eski bayramı olarak kutlanmaktadır. 

Nevruz, Türkistan coğrafyasındaki kardeş ülkelerde (Azerbeycan, Türkmenistan, Tataristan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, KKTC ile dokuz özerk Türk cumhuriyetinde) aynı gün, aynı geleneksel motiflerle (semen yeşertilerek, toylar verilerek, Sultan Nevruz Çiçeği denilen kardelen köküyle boyanmış yumurtalar tokuşturularak, yeşil-kırmızı-sarılı giysiler giyilerek, ateş üzerinden atlanarak, demir dövülerek...) bir bayram olarak kutlanıyordu. 

Günümüzde, tüm Türkistan coğrafyasında Nevruz (YENİ GÜN) olarak anılan bu kutlu gün, baharın başlangıcı, Türklerin belli bir süre gizlenip çoğaldıkları, zamanı gelince de çevredeki demir dağları eriterek dünyaya dağılmaya başladıkları gün olarak kabul ediliyor ve Ergen Kün, Uluğ Kün olarak da anılıyor. 


Nevruz/Yeni Gün aynı tarihi, aynı kültürü paylaşan insanlar için ayrıştırıcı değil, birleştirici bir bayramdır

Bu yazımızı, 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir'de kapanış töreni çerçevesinde yapılan Nevruz etkinliğinde ve Türkiye’de çeşitli yıllarda kutlanan NEVRUZ/YENİGÜN etkinliklerinde  çektiğimiz fotoğraflarla renklendirdik. Bu fotoğraflarda Türk Dünyası’nın çeşitli yörelerinden gelen ekiplerin bu kutlu günü ne kadar benimsediklerini görüyorsunuz. 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir'de, kapanış töreni çerçevesinde yapılan Nevruz etkinliğinde çektiğimiz fotoğraflar, Altaylardan Akdeniz'e uzanan coğrafyada yaşayan insanların kültür zenginliğini olduğu gibi, Nevruz/Yeni Gün'ün tarihsel boyutunu da gözler önüne sermektedir. Nevruz gecesinde Eskişehir'de düzenlenen muhteşem törende sahneden, yalnızca kardeş ülkelerden gelen sanatçılar değil, binlerce yıllık Türk tarihi ve kültür birikimi aktı, çağladı..


Nevruz, yani YENİ GÜN, toprağın ve hayatın canlanışı, baharın başlangıcı, kısaca yeniden doğuş demekti. Yeryüzündeki Türklerde, Türk kökenli tüm topluluklarda ve Türk kültürünün etkili olduğu coğrafyalarda, bu kutlu günün birbirine benzer şenliklerle ve coşkuyla kutlanıyor olması, ortak kökenli bir bayram olduğunun en somut göstergesidir. Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat’it Türk isimli eserinde "Türklerde yılın başlangıcı Nevruz'dur. Oniki Hayvanlı Türk Takvimi'nin başlangıcı da 21 Mart Nevruz günüdür" demektedir.
 12 Hayvanlı Türk Takviminde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme "çağ" adı verilirdi. Her çağ iki saat olduğundan, bir gün 24 saatti. Gece ile gündüz eşitliğinin gerçekleştiği 21 Mart YENİ GÜN (Nevruz), yılbaşı olarak kutlanırdı. Bilim adamları, 21 Mart gününün, Türk kültüründen etkilenen topluluklarda da benzer inanış ve törenlerle kutlandığını ortaya koymuşlardır. 

NEVRUZ/YENİGÜN’ÜN 4655. YILINI KUTLUYORUZ

Samuel  Noah Kramer, “Tarih Sümer’le Başlar” diyor. Sümerler kendilerine “Kengerler” derlerdi ve Kengerlerin atayurtları bugünkü Türkmenistan ve Kazakistan coğrafyasıdır. Binlerce yıl öncesine tarihlenen ve  onbinlerce kaya resmini barındıran Tamgalı Say  da, seslerin işareti olan harflerle yazılmış Orhun ve Yenisey anıtları da aynı coğrafyadadır. bilim adamları, “Kaya resimlerdeki tamgalardan seslerin işareti olan harflere geçebilmek için en az onbin yılın geçmesi gerekir” diyorlar. Türkistan coğrafyasında insanlığın bu onbin yıllık tarihi karanlıktadır.Nevruz kutlama geleneği de Türkistan coğrafyasının bu kayıp tarihi ile ilişkili bir olaydır. 

Sümer tabletindeki bilgilerden anlaşıldığına göre, en eski Nevruz kutlamaları Milat’tan önce üçüncü bin yılda A-Ki-Ti adıyla Sümer'de yapılmış. Sümer dilinde A-Ki-Ti, “Yerin Dirilmesi veya Toprağın Uyanması” demek. “Ki” yer, toprak demektir. Günümüz Türkçesinde Kir, Kır, Kil şeklini almıştır.“Ti” ise uyanmak, yaşama dönmek demektir. Günümüz Türkçesinde Ti-rilmek, Di-rilmek şeklini almıştır. “A-Ki-Ti” de, Yerin Dirilmesi, Nevruz, Yenigün oluyor.  12 Hayvanlı  Türk Takvimi’ne göre, bu yıl Nevruz/Yenigün’ün 4655. yılını kutluyoruz. Bu tarih, Sümer tabletlerindeki Nevruz’un 5 bin yıldan beri kutlandığına ilişkin bilgilerle örtüşüyor.
 
12 hayvanlı Türk takvimine göre, bu yıl Yeni Gün'ün, yani Nevruz'un 4655. yılını kutluyoruz. Nevruz, 'yeni gün' anlamında Farsça bir kelimedir. Türk dünyasının bu ortak bayramının Farsça, Nevruz olarak ünlenmiş olmasını, 'Batı'ya açılan İpek Yolu üzerindeki İran'ın stratejik konumunun Türk dili üzerine olan etkisi' şeklinde açıklayabiliriz. 
Firdevsi Şehname'sinde Nevruz geleneğini İran'a bağlamaya çalışır, fakat, Milat öncesi döneme ait İran kaynaklarında Nevruzla ilgili hiçbir bir kayıt yoktur. Adının Farsça olması, bu kutlu günün bir Türk bayramı, Ergenen Kün= YENİ GÜN olduğu gerçeğini değiştiremez. Bugün Nevruz (Yeni Gün), Türkistan'ın altı Türk devletinde (AZERBAYCAN, TÜRKMENİSTAN, KAZAKİSTAN, ÖZBEKİSTAN,KIRGIZİSTAN ve TATARİSTAN) KKTC’de ve dokuz özerk cumhuriyetinde ortak bir bayram olarak kutlanmaktadır. 

 
Eski Çin kaynaklarında Hunların, Milattan önceki yüzyıllarda, 21 Mart günü kırlara çıktıkları, şenlikler yaptıkları yazılıdır. Uygur duvar resimlerinde de (Karahoça) "Yenigün" kutlamaları ayrıntılı olarak resmedilmiştir. Türklerin çok eski tarihlerden beri yaşamı düzenleyen kurallar ve devlet yönetimi konusunda yılın belirli günlerinde toplantılar yaptıkları bilinmektedir. 
 
Bütün bu dini ve siyasi toplantıların her yılın aynı gününde yapılabilmesi için, Türkler, kendilerine özgü bir alfabe oluşturdukları gibi, bir de 12 Hayvanlı Türk Takvimi oluşturmuşlardı. Bu Türk takvimine göre, bu yıl YENİ GÜN'ün 4655. yılını kutladığımızı hesaplayabiliyoruz. Nevruz bayramı, Türkler için önemli bir günün yıl dönümüdür. Dini ve milli bir inanışla, ortak bir hatırayla ilgilidir. 'YENİ GÜN' rastgele kutlanan bir bayram değildir, Türklerin oluşturdukları bir takvimle ilişkilidir. 
 
Nevruz (YENİGÜN) Bayramı, Türk kültürü coğrafyasında bir yeniden doğuşun, bir dirilişin simgesidir. Ergenekon Destanı ile bağlantılı olarak düşünüldüğünde, Ergenen Kün=YENİGÜN, uyanan tabiatla özdeşleşmek, ataların ruhlarını yadetmek, birbirinin gönlünü almak, dayanışmak yoluyla milli benliğinin ve milli kimliğinin farkında olduğunu göstermek amacıyla yapılan bir kutlama, bir bayramdır. 


21 Mart günü Türk Dünyasında ortak bir bayram olarak kutlanan Nevruz (YENİ GÜN) konusu, çeşitli kaynaklarda önemli bir yer tutar.. Çin kaynaklarında, Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig'inde, Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügatit Türk'ünde, Firdevsi'nin Şehname'sinde, Nizam-ül Mülk'ün Siyasetname'sinde, Melik Şah'ın takvim'inde, Akkoyunlu Uzun Hasan'ın kanunlarında Nevruz'un izleri vardır. 

Şah İsmail'in Safevi Türkmen Devleti'nde, Selçuklular'da, Osmanlılar'da Nevruz Bayramı'nın gelişi, “Nevruziye”, “Bahariye” olarak anılan şiirlerde kutlanırdı. Nizam-ül Mülk 11. yüzyılda yazdığı Siyasetnamesi'nde bu bayramın yılbaşı olarak kutlandığından söz eder, kutlamaları ayrıntılarıyla anlatır. Kaşgarlı Mahmut da Divan-ı Lügatül Türk'ünde Nevruz'un Türklerde yılbaşı olarak kutlandığını belirtir. 
Selçuklular'da da Nevruz, güneşin koç burcuna girdiği günde kutlanır ve bugün yılbaşı olarak kutlanırdı. 

Osmanlılar döneminde de Nevruz, saray çevresinde ve saray dışında ayrı ayrı şenliklerle kutlanırdı. Osmanlı'nın kökeni olan Karakeçili aşireti 21 Mart'ı Ertuğrul Gazi'nin Söğüt'teki türbesi çevresinde yapılan şenliklerle kutlardı. Klasik Türk müziğinde Urmiyeli Safiyuddin Abdülmünin Urmevi (1224-1294) tarafından tertip edilen mürekkep Nevruz Makamı 700 yıldan beri kullanılmaktadır. Bu Makamda bestelenmiş çok güzel şarkılar vardır.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE DE NEVRUZ COŞKULU TÖRENLERLE KUTLANMIŞTI


Atatürk gençlerimize, insanlarımıza kültürel kimliğimizi benimsetmek amacıyla, Nevruz kutlamalarını Cumhuriyet'in ilk yıllarında resmi törenlerle sürdürmüş, 22 Mart 1922'de Keçiören'de düzenlenen Nevruz şenliklerine kendisi de katılmıştı. 

Çin kaynaklarında Türklerin Nevruz (Yeni Gün) kutlama geleneğinin MÖ 3. yüzyıldan bu yana, Mete Han döneminden beri sürdürüldüğü yazılıdır, fakat başlangıç tarihi 21 Mart olan 12 Hayvanlı Türk Takvimi esas alınarak yapılan hesaplamalara göre Nevruz, 4655 yıldan beri kutlanmaktadır. 

Nevruz kutlama geleneği, Yenisey-Orhun çevresinden Altaylar'a, oradan da Hun Türkleri'nin Avrupa'ya uzanmasıyla Macaristan'a ve Balkanlar'a yayılmıştır. Bugün Çin Seddi'nden Baltık Denizi'ne, Hindistan'a, Afganistan'a, Ortadoğu'ya uzanan çok geniş bir coğrafyada kutlanmaktadır. İlginçtir, son yıllarda okyanus ötesinde yapılan araştırmalar Kızılderililer'in de aynı geleneği aynı şekilde kutladığını ortaya koymuştur. 
Okyanus ötesinde Yurok, Karuk, Hupa, Yuki, Pano, Madoc ve Maida kabilileri 21 Mart'ı yeni yılın başlangıcı olarak kutluyorlar. Ayrıca Ergenekon Destanı'nın ana temalarından olan demirin eritilmesi, kutsal sayılması Kızılderililer arasında da yaygındır. Yakutat ve Tlingia Kızılderilileri, Sibirya Türkleri gibi, demirden yapılmış bıçak, savaş baltaları ve sivri uçlu silah yapmak için kullanılan demire büyük saygı gösterirler. Güney Amerika'da yaşayan Aravuk, Manası Kızılderilileri, Meksika'da yaşayan Arı Kara Kızılderilileri, ilk baharda, şaman önderliğinde benzer törenler yaparlar. Maya dilinde de gün “kün” şeklinde söylenmektedir. 

  

………………….

PROF. DR. TURAN YAZGAN’I, KAZAK BİLİM ADAMI MUHTAR ŞAHANOV’U VE

TÜRKSOY GENELSEKRETERİ DÜSEN KASEİNOV’U MİNNETLE VE ŞÜKRANLA ANMAMIZ GEREKİR 

Atatürk sonrasında unutturulan Nevruz’un Türkiye’de yeniden kutlanmasını sağlayan Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı Porf. Dr. TURAN YAZGAN’ı, Sovyetler Birliği döneminde “İslam’ın kalıntısı” gerekçesiyle yasaklanan Nevruz’un bütün Türkistan coğrafyasında bir Türk Bayramı olarak kutlanmasını sağlayan Kazak aydını MUHTAR ŞAHANOV’u ve Nevruz’u bir Türk Bayramı olarak, UNESCO’nun  “İnsanlığın Maddi Olmayan Kültürel Mirası” listesine yazdıran Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY Genelsekreteri DÜSEN KASEİNOV’u Türk kültürene yaptıkları unutulmaz katkılardan dolayı minnetle, şükranla anmamız gerekir.