Neden ve niçin tarih okunur sorusunu medeni toplumlar yüzlerce yıldır sorup durmuşlardır. Bu sorunun cevabını kısaca özetlersek. Tarih insanların yargılarını kuvvetlendirir. Fikirlerine olgunluk verir, insanları kültür bakımımdan yükseltir. Tarih, insanda aile, millet, vatan sevgisi yaratır. İnsana ait olan her şeye karşı sevgi ve sempati uyandırır. İnsan tarih okumakla geçmişteki olaylardan ders alır. Bu bakımdan tarih büyük bir ibret dersidir. İnsanlar ileride çıkacak olan olaylara karşı fikren ve manen hazırlanmış olurlar. Cevdet Paşa'nın dediği gibi tarihten amaç; “olayların doğruluk ve yanışlığını ve gerçek sebeplerini öğrenmek ve bunlardan ders almaktır. Tarih, halka geçmiş olayları ve eserleri, devlet adamlarına da bilinmesi lazım gelen sırları öğretir. Bu itibarla herkes için faydalı bir bilimdir. Devlet başkanları tarihi bilecekler ki eski yönetimlerin iyi ve kötü taraflarını göz önüne alarak devletini yönetebilsinler; bakanlar tarih bilecekler ki onu yanlış yola ve uçuruma götürmesinler. Komutanlar tarih bilecekler ki gereksiz yere orduyu savaşa sokmasınlar, vatandaşları da iyi tarih bilecekler ki, yöneticilerini ona göre seçsinler. Öyleyse nedir tarih. Tarih milletlerin tarlasıdır. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Tarih milletlerin aynasıdır. Sizin kim olduğunuzu ayna tam görüntü olarak verir. İşte tarihte bir ayna gibidir. Her millet iyisiyle kötüsüyle kendini tarih aynasından görebilir. 
Ahmet Vefik Paşa tarihin faydası için şöyle der; “tarih ilmi, geçmiş olayların sebep ve ortaya çıkışının önemini, milletlerin yükselişinin, inişinin ve yıkılışının sebeplerini aydınlatmak, geleceği düşünmeye yol açtığından bütün ilimlerin en büyüğü ve en faydalısıdır. Tarihin gerçeğinde haberdar olanlar akıl terazisine müracaat ettiklerinden efsane ve safsataya aldanmaktan kurtulurlar ve her devrin fikir hareketlerindeki eleştiren bakışlarda sözleri geçerli olur. Bunu bilenler Tevrat’taki; “Âmâlika ile Amerika’yı,” “sihir ile simya” yine “Amasya ile Amasra” söylemlerini, “Eflâtun ve İbn-i Sina felsefesini” karıştırmazlar. Geçmiş olayların neden ve nasıl ortaya çıktığı meseleleri üzerinde durarak karşılaştırma ve benzetmeyle karar verirler. Böylece geçmişte ve zamanımızda elde edilen bu başarılar ihmal edilmeye gelmez.” İbn-i Haldun ise “Mukaddimesi’nde” tarihin faydalarını söyle belirtir: “Tarih gaye ve amacı şerefli, faydaları çok olan bir ilimdir. Tarih gelip geçen kavimlerin hal ve ahlâklarını, Tanrı elçilerinin hal ve hareketlerini, hükümdarların ve idare ettikleri devletlerin durumunu öğretir. 
Tarih insanların ve toplumların “hal ve durumlarının” nasıl değişmiş olduğunu, devlet sınırlarının nasıl genişlemiş kuvvet ve kudretlerinin nasıl artmış bulunduğunu ve yıkılma çağına gelinceye kadar yeryüzünü nasıl imar ettiklerini bize bildirir. Bu tarihin görünürdeki manasıdır. Tarihin içinde saklanan mana ise incelemek, düşünmek, araştırmaktan başka varlığını dikkatle anlamaktır. Bu olayların oluşum ve meydana gelişinin sebep ve sırasını inceleyip bilmekten ibarettir. İşte bundan dolayı, tarih şereflidir. Geçmişi ne kadar iyi öğrenirsek hal'de iyi işler yapar geleceğimizi iyi hazırlarız, dostumuzu ve düşmanımızı iyi tanır. Yapılan yanlışlıklar, tekrar yapmaktan kaçınırız. İyi ve kötü olaylardan ibret alırız. Sonuç olarak; tarihte ibret almayanlar için Mehmet Akif şöyle der: “Geçmişten adam ibret mi alırmış. Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa hissemi verdi. Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?”