Sevgili okuyucularım biliyor musunuz kendimden şüpheye düştüm artık!
Acaba “arıza bende mi”diye. Ama olmadığını biliyorum...
Biz böyle değildik ki; neden böyle olduk?
Yolumuz dikenli, sağımız-solumuz adeta utanç duvarı gibi...
İnanın artık kör ebe oynasak bile nafile, yok kurtuluşumuz…
Çünkü “kör tuttuğunu seviyor”
Kime güveneceğiz, kime sırrımızı vereceğiz?
Kiminle hayatı paylaşacağız?
Kimle dostum diye bir kahve içeceğiz?
Ben mi değiştim yoksa zaman mı bize bunları yaptırıyor?
Yoksa insanlar artık bazı değerlerini kayıp mı ediyor?
Bu beni çok üzmeye başladı…
Duyarsız bir toplum, menfaatler üstüne kurulu dostluklar, yapay gülüşler, suni bakışlar.
Bulunduğun ortamı terk ettiğin anda yüzüne gülenlerin arkandan atıp tutmaları, yüzüne asla söyleyemedikleri şeyleri söylemeleri…
Kısaca ceplerinde yığınla maske taşıyan riyakar yüzsüzler…
Kendimi hayvan pazarında gibi hissediyorum!
Kurbanlık koyun gibi kim beni ne zaman boğazlayacak(!) diye bekler oldum…
Zaman hızla akıyor…
Yerine konulmayacak tek şey…evet ZAMAN...
Bu anları neden iyilikle değil de kötülükle geçirmek için çabalıyoruz?
Neden kendimize olmasını istemediğimiz bir şeyi karşımızdakine yapıyoruz?
Yapmakla da kalmayıp bir de “oh be”diyoruz! 
Ben insanlığı özledim; kibrit kutusunda atılan nameleri, yağmurda, karda bir kez camda görmek için sevdiğini, ıslanmaları özledim!
Bir simidi paylaşarak mutlu olmayı özledim!
Parası olmayanın olan tarafından bileti alındığında, gözlerdeki o sevinç ışıltısını özledim…
Hiç bir şeyin farkında olmadan yorulup uyuya kaldığım çocukluğumu özledim...
Ertelemek yaşamın mayasını kaçırır. Kızdıysan bağır, sevindiysen söyle, özlediysen arkasından koş.
Şimdilerdeyse nefes alamıyorum!
Çünkü önemsediğim ve önemsemediğim olumsuzluklar var!
Gülemiyorum çünkü önüne gelen beni ağlattı!
Hatta benimle yetinmeyip anamı ağlattı!!!
Ben; nefes almayı, gülmeyi, samimiyeti özledim!
Ya ben; gerçek sizleri özledim...insanlığı özledim...
Hala insanlara olan inancımdan bir şey kaybetmedim…
Ve hala inanmaya devam ediyorum...
Karşıma çıkan onca olumsuzluklara, haksızlıklara rağmen, bazen sendelesemde dimdik ayakta durarak hala mutluluklar ülkesini arıyorum…
Biliyorum ki var. Olmalı mutlaka…
Olacak bir yerlerde!
Kendime diyorum ki; paylaş, yardımlaş, destek ol.
Sana ihtiyacı olanı imkanların dahilinde geri çevirme…
Güzelliğin sınırı yok!
İyiliğin ölçüsü olmaz…
Ben, bana yapılanlara rağmen hala inat diyorum ki;
Boş verdim, dolu aldım...
İnsan olarak kişiliğimden hiç bir çıkar gözetmeksizin, ödün vermeden elimden geldiğince hayatta duyarlı ve farkında olarak vücut bulacağım...
Sevgili okuyucularım sizlere saygı ve sevgi duyuyorum ve sizlerle bu duygularımı paylaşmak istedim…

Hep sağlıkla ve sevgiyle kalın...