İnsanlığı tehdit eden terör belası tüm dünyada giderek yayılmakta, her geçen gün yeni bir terör saldırısıyla sarsılmaktayız?
 Terörün en çok zarar verdiği ülkelerin başında ülkemiz gelmektedir. 1984 yılından beri on binlerce vatan evladını bu illet yüzünden kaybeden, paha biçilmez maddi kayıplarımızın yanı sıra ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birlik ve beraberliğini tehdit eden P.K.K terör belası, ülkemizin geleceğini gölgelemekte olup, yöre insanlarımız hala bu belanın etkisi altındadır.
 Güneydoğumuzdan yazılı ve görsel basına yansıyan görüntüler, hepimizin içini acıtmakta, terör denen bu illetin ne zaman biteceği/bitirileceği? Hepimizce sorgulanan en önemli olay olarak karşımızda durmaktadır.
 Hatırlayınız! 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika’da ikiz kulelerin yerle bir edilmesiyle tırmanan terör olaylarını…
 Hatırlayınız! Yaşadığımız coğrafyada ülkemizin etrafını sinsice sarıp, sarmalayan ateş çemberini, bu ateş çemberini körükleyen emperyalizmin kirli oyunlarını, bu oyunların baş aktörlerinin İslam âlemine vermiş olduğu zararı…
 Hatırlayınız! Yüce dinimiz İslam’ı kullanarak tırmanan/tırmandırılan terör olaylarının öncesinde Ortadoğu ülkelerinde yaşanan/yaşatılan ‘Arap Baharı’ isimli; ABD patentli BOP’ un (Büyük Ortadoğu Projesi) yarattığı değişim rüzgârını…
 Hatırlayınız! Özellikle Ortadoğu coğrafyasında İslami Cihat, İslamiyet adına hareket ettiklerini açıklayan ama yüce dinimiz İslam’la uzaktan yakından ilgisi olmayan, insanlık dışı uygulamalarıyla bu bölgede yuvalanan dinci radikal terör örgütlerinin yaptıkları katliamları, kelle avcılıklarını…
 Satırbaşlarıyla hatırlatmaya çalıştığım Ortadoğu’da ve dünyada tırmanan/tırmandırılan terör olaylarının öncesinde, sonrasında yaşanan dönüşüm/değişim operasyonlarını, yaşanan bölge savaşlarını analiz ettiğimizde; bu süreçten ülkemizin etkilenmesi tabii ki, kaçınılmaz olmuştur.
 Ancak bu noktada unutulmaması gereken en önemli şey; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, yapısal niteliklerinin, Türk Milletinin karakteristik özelliklerinin; ne yaşadığımız coğrafyadaki ülkelere, ne de diğer dünya ülkelerine benzemeyen tarihsel yapısıdır.
 Tarih, yaşanmış olayları anlatan en dürüst kalemdir. Zaman ise; asla kaybolmaz. Yaşanan, yaşatılan her ne varsa! Önce tarih sayfalarına, sonrasında zamanın vicdanına kazınır. Türk Milletinin kendine has nitelikleri de dünya tarihine, bu şekilde yazılmıştır.(Bk. Kırılmadık Ne Kaldı? - Zaman Asla Kaybolmaz. Derin yayınları-Atilla Çilingir )
 1071 yılında Malazgirt zaferiyle birlikte, milletimizin Anadolu’ya ayak basışıyla başlayan tarihsel kader birlikteliğimizin ardında kalan 944 yıllık süreçte; 92 yıldan beridir, bugüne son yurdumuzda, misak-ı milli hudutları içerisinde yaşayan bizlerin en önemli nitelikleri; özetle aşağıda sıralayacağım hususlar değil midir?
 Tasamızı, sevincimizi, dinimizi, dilimizi, örf ve adetlerimizi özgürce yaşamış olmamız; zamanı geldiğinde vatan bellediğimiz bu aziz topraklar uğruna; özgürlüğümüz ve bağımsızlığımız için kanımızı, kanımıza değdirmedik mi?
 En kötü zamanımızda lokmalarımızı paylaşan, en acılı dönemlerde tek bir yumruk olabilen, düşene el uzatan, tüm mazlum milletlere örnek olan, âlicenaplığı, yardımseverliği ile dünya milletleri arasında en ön saflarda yer alan, örnek olan bizler değil miyiz?
 Son dönemde bu niteliklerimizin göz ardı edildiğini, birlik ve beraberliğimize, topraklarımızın bölünmez bütünlüğüne kast edenleri unutmadan!
 Bir avuç kendini bilmezin; ‘’milli maçımızda’’ dahi, misafir bir ülkenin istiklal marşını ıslıklaması, (Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düşmanı denize döktüğü o gün dahi, ayaklarının altına serilen düşman bayrağını yerden kaldırdığını bir kez daha hatırlayalım) terörün katlettiği insanlar için insanlık adına 1 dakikalık saygı duruşuna dahi tahammül edememesi nedendir? Böylesi bir tepki bizi, bize anlatmaz/anlatamaz…
 Terörü sonlandırmak adına görev yapan güvenlik güçlerimizin bazılarınca güneydoğuda duvarlara yazıldığı iddia edilen, basınımıza yansıyan ırkçı ve nefret söylemi içeren yazılar da, milletimize mal edilemeyeceği gibi ülkemizi yönetenlerce de kınanmıştır.
 İnsani duyguların yerini duyarsızlığın, vurdumduymazlığın aldığı; böylesine kabul görmeyen bu tür olumsuz yansımalar, bizi tanımlamaz. Türk milleti kavramıyla hiçbir şekilde bağdaşmaz.
 Yukarıda özetlemiş olduğum, ‘Ne oldu bize?’ Dedirten bu utanç tablosu, milletimize mal edilemez.
 Unutulmasın ki; Türk milletinin tarihe kazınmış üstün nitelikleri asla kaybolmayacaktır. Bu niteliklerimiz üzerine başka bir tarih yazılamayacak, milletimizin birlik ve beraberliği hiçbir neden uğruna bozulmayacaktır.
 Çünkü:
‘’Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Türk milleti birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir. Türk milletinin tarihi bir niteliği de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük bir millet olduğunu bütün medeni âlem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır.’’ (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
 Ulus-Devlet kimliğini sonsuza kadar muhafaza edecek olan Türk Milleti dili, dini, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle; aydınlık yarınlara el ele güçlü bir şekilde yürümeye devam edecektir.