M. KEMAL SALLI

Brüksel’de gerçekleştirilen NATO zirvesinden dünya medyasına gülücüklü görüntüler yansıtıldı. Gerekliydi. Çünkü yakında, Trup ile Putin Helsinki’de biraraya gelecekti. NATO’nun bu zirvesinden yansıyacak görüntüler, Rusya cephesinde oluşacak NATO algısı açısından çok önemliydi. Gereği yapıldı. Fakat, Facebook emojileri gibi gülücükler dağıtan maskelerin arkasında Avrupalı NATO üyelerinin kaygılı yüzleri vardı. 

NATO’nun Avrupalı ortakları renk vermemeye çalıştılar, ama Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un öncülüğünde NATO’ya alternatif bir savunma çatısı oluşturulmaya çalışıldığı da bir gerçekti. İngiltere’nin de bu “Sınır Ötesi Acil Müdahale Gücü” ne karşı olmadığı konuşuluyor.

Çarşamba günü Brüksel’de biraraya gelen NATO üyesi ülke liderleri çevrelerine gülücükler dağıtıyordu, ama perde gerisindeki hava ekranlara yansıyandan çok farklıydı. NATO zirvesiyle ilgili yorumlarda çoğunlukla “NATO’da çatlak mı var, kriz çıkar mı?” sorgulaması yapılıyordu; ciidi ciddi PESCO’dan söz ediliyordu.

“PESCO nedir?” sorusunun yanıtı yazımızın son bölümünde..

 “NATO’da çatlak mı var?” sorgulamasının nedeni, yalnızca, Trump’ın zirveye gelmeden önce açıkladığı görüşleri değildi. ABD Başkanı Trump, bir işadamı olarak, çevresindeki bütün olan biteni kar-zarar terazisinde tartarark değerlendiriyordu. O nedenle Trump, göreve başladığı ilk günlerde, Avrupalı devlet başkanlarıyla yaptığı görüşmelerde, 29 üyeli NATO söz olduğunda, “Pamuk eller cebe; ABD NATO’nun yükünü tek başına sırtlanmak zorunda değil” diyordu. Trump’ın gelişmelere bakış açısı hiç değişmedi.

1949’da kurulan NATO’nun bugün 49 üyesi var. Trump’ın dile getirdiği gibi, savunma harcamalarının yükünü büyük oranda ABD yüklenmiş. Trump’a göre, Soğuk Savaş sonrasında ulaştıkları ekonomik düzey, NATO’nun Avrupalı ortaklarını da göreve çağırıyordu; ellerini cebe atmanın zamanı gelmişti. NATO’nun patronu konumundaki ABD ile NATO üyesi AB üyesi ülkeler arasındaki sorun bu bakış açısından kaynaklanıyordu.

SORUN YALNIZCA NATO’NUN SAVUNMA HARCAMALARI DEĞİL

 ABD ile AB arasındaki görüş ayrılıkları yalnızca NATO’nun savunma harcamalarıyla da sınırlı değildi. Ortadoğu’daki gelişmeler başta olmak üzere, küresel sorunlara ABD ile AB çok farklı açılardan bakıyorlardı. DEAŞ’ın bitirilmesi gibi önemli bir sorun çıktığında göreve çağrılan NATO üyelerinin, sorun çözüldüğünde kenarda beklemeleri isteniyordu. Avrupalı üyeler, ABD’nin, NATO’nun vurucu gücünü kendi çıkarları doğrultusunda kullanmasından büyük rahatsızlık duyuyorlardı. Mesela, Kuveyt’in Saddam’dan kurtarılmasında, Libya’nın vurulmasında NATO çatısı altında birlikte hareket edilmişti, ama pastadan kendilerine bekledikleri oranda pay verilmemişti. 

Bu yıl da, Esat’ın kimyasal silah depolarının vurulması söz konusu olduğunda, İngiltere ve Fransa’yı göreve çağıran ABD, I. Dünya Savaşı sırasında imzaladıkları Sykees-Picot Anlaşması’yla Ortadoğu’yu aralarında paylaşan İngilizlerin ve Fransızları bölgede bayrak göstermelerine hiç de hoş bakmıyordu. 

Son zamanlarda NATO’nun patronu ABD ile üye ülkeler arasında sorunlar giderek büyüyordu, ama “kol kırılır yen içinde kalır” misali pek dışa yansımıyordu. Trump’ın pek de diplomatik olmayan söylemleriyle, ABD ile NATO üyesi ülkeler arasındaki sorunlar ortaya dökülmeye başladı. 

NATO’nun kulislerinde sert rüzgarlar esiyor. “İngiltere NATO’nun değil, NATO İngiltere’nin yörüngesinde olmalı” diyen İngiliz Dışişleri Bakanı istifa ettiğini televizyon haberlerinden öğrenirken, biraraya gelen bazı AB ülkeleri, NATO’ya alternatif yeni bir savunma çatısı oluşturmaya çalışıyor. 

Ortaklar arasında yaşanan bütün bu sürtüşmelere rağmen, NATO’nun caydırıcı gücü önemseniyor. Doğalgaz konusunda hala Rusya’ya bağımlı olan Avrupalı NATO üyelerinin güvenlik ve savunma konusundaki kaygıları Putin’in ani bir kararla Kırım’ı ilhak etmesinden sonra iyice artmıştı. Avrupalı ortakların NATO’ya alternatif olabilecek yeni bir güvenlik çatısı oluşturma çabaları, Trump’ın aykırı tutum ve söylemlerinden kaynaklanıyor olabilir. 

TÜRKİYE’NİN KAYGILARI

Türkiye’nin de NATO konusunda tedirginlikleri yok mu? Bizi, Rusya’dan S400 füze savunma sistemleri almak zorunda bırakan gelişmeleri unutabilir miyiz? 15 Temmuz darbe girişimine NATO’nun da gölgesi düşmedi mi? 

Türkiye de,  Avrupalı üyeler de NATO çatısının dağılmasını elbette arzu etmiyorlar, ama NATO’nun kuruluş amaçlarını dışında bir vurucu güç olarak kullanılması elbette rahatsızlık oluşturuyor. Trump Amerikası’nın “Önce ABD” ve “Yeniden Büyük ABD” politikası Avrupalı ortakları haklı olarak kaygılandırıyor.

Brüksel’de gerçekleştirilen NATO zirvesinden dünya medyasına gülücüklü görüntüler yansıtıldı. Gerekliydi. Çünkü yakında, Trup ile Putin Helsinki’de biraraya gelecekti. NATO’nun bu zirvesinden yansıyacak görüntüler, Rusya cephesinde oluşacak NATO algısı açısından çok önemliydi. Gereği yapıldı. Fakat, Facebook emojileri gibi gülücükler dağıtan maskelerin arkasında Avrupalı NATO üyelerinin kaygılı yüzleri vardı. 

Avrupa cephesinde, ABD’ye karşı, maskeler arkasına gizlenmeye çalışılan derin bir güvensizlik var. Fakat, Brüksel’deki NATO zirvesinde, herşeye rağmen, bu güvensizlik televizyon ekranlarına ve gazete sayfalarına yansıtılmamaya çalışıldı. NATO’nun Avrupalı ortakları renk vermemeye çalıştılar, ama Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un öncülüğünde NATO’ya alternatif bir savunma çatısı oluşturulmaya çalışıldığı da bir gerçekti. İngiltere’nin de bu “Sınır Ötesi Acil Müdahale Gücü” ne karşı olmadığı konuşuluyor.

DÜNYA TİCARET SAVAŞI ve PESCO..

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında tek kutuplu kalan dünyamızda, “Küresel Lider” sıfatını Ortadoğu enerji kaynakları üzerinden sürdürmek kararında olan ABD derin devleti ile bölgenin enerji kaynaklarını İsrail, hatta Arabistan petrol devi ARAMCO üzerinden kontrol altında tutmaya çalışan Rothschild Ailesi arasındaki mücadele, şimdilerde karşımıza Dünya Ticaret Savaşı olarak çıkıyor.  

Ortadoğu’da sürekli değişen dengeler göz önüne alındığında, ağırlıklı olarak ABD ile Çin ve ABD ile AB ülkeleri arasında yaşanmakta olan Dünya Ticaret Savaşı’nın yarınlarda ne yöne evrilebileceğini kestirmek kolay değil. Çünkü, G-7 zirvesinde su yüzüne çıkan ABD ile AB arasındaki çatlak, NATO’nun da temellerini sarsmaya başladı. AB’nin 23 üyesi, NATO’ya karşı PESCO’yu kurmak üzere biraraya geldiler. 

PESCO’nun en önemli kuruluş amaçlarından biri de NATO’yu Avrupa dışına çıkarmak.  

Ortadoğu’da Arap Birliği Ordusu, Avrupa’da NATO’yu kıta dışına sürmeyi amaçlayan PESCO.. 

Bu arada İngiliz Kraliçesi’nin NATO sevdasını not etmek gerekir. Kraliçe NATO’nun gücünü İngiltere’nin yanında görmek ister. Dışişleri Bakanı Boris Jonson, “İngiltere NATO’nun değil, NATO İngiltere’nin yörüngesinde olmalı” görüşünü savunurdu. Bu inancı nedeniyle koltuğunda daha fazla oturamadı; uçuruverdiler.   

Dünya Ticaret Savaşı boyut değiştirerek derinleşiyor.