Nar çiçeğini kıskandım bu sabah
Dalları denize sarkıyordu.
Mavi bir türkü tutturmuştu
Kara bir serçe
Durmadan güneşe bakıyordu. 
Güneşi kıskandım.Denizi.Ruzgarı.Kumsalı.
En çok da nar çiçeğim demeni istediğim seni kıskandım.

                                                                    *

Kendince yaptığın hesapların ufaklığı karşısında giderek ufaldın. Ey Büyük Adam!

Karmaşık hesapların basitliğine paralel ilerleyen kişiliksiz hesapların kurbanı oldun farkına varmadan. Rotanı doğru yöne çevirdiğini sandın. Rüzgarla işbirliği yapacak konuma geldiğini dahi düşündüğün anlar oldu. Ters bir rüzgar esti, alabora oldun. Rotan şaştı, pusulan kaçtı. Sudan çıkmış balığa döndün. Nefessiz kaldın, soldun.

Dostların-sözde kadim dostların-çoktan başka İyi Dostların! Yanında aldı soluğu. Bir de baktın ,yalnız kaldın. Ey Büyük Adam!

Güç ve paranın esiri oldun zamanla. Paran güçlendikçe sen zayıfladın. Cebin kabardıkça, yüreğin inceldi. Gücün arttıkça, ruhun güçsüzleşti. Güçlüler takımının lideri oldun. Sen öyle sandın daha doğrusu. Oysa takımın en güçsüz halkası sendin, farkına varmadın. Farkına varman da imkânsızdı aslında. Kumpas içinde oynayan elini ayağını çamura bulayan ufacık bir çocuktun. Haşarı,yaramaz,kendini bilmeyen bir çocuk. İçin doldu, doldu ve sonunda patladın. İçindeki tüm marka, pahalı restoranlarda yediğin yemekler ve sözde dostlarına harcadığın paraların iz 

düşümlerini çıkardın tekrar. Senin olmayan yine senden çıktı. Ve salt senle baş başa kaldın  Büyük Adam! Ama senden çok şey götürmüş zaman, bunu gördün zamanla. Zamanın acımasızlığıyla acımasızca yüzleşmek zorunda kaldın. Fondaki kahkaha ve dedikodu seslerini duymazdan gelmeye çalışsan da kulağını tırmalayan bu oktavı güçlü sesten kaçamadın. Kısır döngünün içinde Esherin resimlerinde anlattığı gibi sonun başını yakaladın, başın sonunu. Fare gibi labirentin içinde tıkıldın kaldın. Denek oldun.

Çığlıkların kahkaha ve dedikoduları bastırsa da duyulmaz oldun. Sus oldun. Pandomim oldun. Zaman geçti şarlatan oldun. Siyah beyaz filmlerin içine aktın, tarih oldun. Tarih oldun ama tarih seni yazmadı. Kimsenin okumadığı, tanımadığı, bilmediği geçmişi olmayan bir tarihten ibarettin. Uçan mürekkeple imzaladığın kitabının tanınmayan yazarı oldun. Tahminlerin ve ihtimallerin çok uzağında tasarladığın yaşam modelinin son mimarı sen oldun. Yoruldun, bezdin, sustun. Sen susunca dostların sustu, sevdiklerin sustu. Uzaklaşan onlar değildi. Sendin. Anlayamadın. Sitemin onlara sandın, kendinden başkasına yoktu aslında sitemin çok sonra kavradın.Sonra da söndün Büyük Adam!

Sevda kaçsın çayınıza.