Aslında farkında olsak da olmasak da hayatımız boyunca hep müzikle iç içe yaşarız.

Günlük yaşantımız da gerek televizyonlardan veya internetten olsun gerekse yolculuklarda radyodan veya kulaklıkla telefonumuzdan müzik dinleyerek çok zamanımızı geçiririz. Her insan hoşlandığı tarzda müzik dinlemeyi tercih eder ve genellikle bu müzik tarzları onların ruh hallerini yansıtır.

Peki bu kadar müzikle iç içe yaşarken gerçekten de müziğe sandığımız kadar değer veriyor muyuz?

Özellikle toplu taşımalarda sıkça gözlenebilir bir durum olan ,  her yaşta insanın kulaklıkla kendi telefonundan müzik dinleyerek yolculuk yaptıklarına hepimiz şahit olmuşuzdur. Hatta şahit olmanın yanı sıra yüksek ihtimalle müzik dinleyerek yolculuk yapan insanlar arasındayız bizlerde.

Eğer bizlerde bu insanlar arasındaysak günde ortalama en az 2-3 saat arası müzik dinliyoruzdur özellikle İstanbul’da yaşıyorsak. Peki sevdiğimiz müzikleri dinlerken müziğe ne kadar değer veriyoruz ? Başlıca müzik gruplarını dinlerken amatör müzik gruplarına da gereken ilgiyi ve saygıyı gösteriyor muyuz?

Genellikle amatör müzik grupları üniversite öğrencileri tarafından kurulan gerek eğlence gerekse kendilerini müzik te geliştirmek içindir.

Yoğun ders programlarından kendilerine boşluk yaratıp müzikle uğraşan gençlerin çoğu kendilerini kanıtlama şansını daha müziğe başladıkları ilk anda kaybediyorlar aslında. Çünkü maalesef ki ülkemizde birçoğu tanınmıyor ve tanınsa bile ihtiyaçları olan desteği göremiyorlar.

Gerek yakın çevresi gerekse diğer insanlar olsun onlara bu desteği vermediği için çok sevdikleri müzikten kopuyorlar ve birçok amatör grup kurulduktan en fazla 5 sene sonra dağılıyor. Biz müzik seven insanlar olarak onlara gereken değeri ve desteği vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

Bu desteği onlara verelim ki onlarda kendilerini ifade edebilsin , kendilerini geliştirebilsin ve hayal ettikleri yerlere varabilsinler.