Yaşadığımız hayat boyunca ne olayların muhatabı oluruz, ne meselelerin müdahili oluruz ki, çoğunu birkaç saniye öncesinden dahi tahminimiz mümkün değildir. “Bir musibet bin nasihatten iyidir” Atasözümüz vardır ki çokça bilinir ve yaygındır. Yaygın olmayan ve yorumlamak da yetersiz kaldığımız ise musibetleri irdelemektir. Mucize ve akıl dışılıklara öylesine kaptırmışız ki kendimizi, burnumuz üzerindeki gözlüğümüzü dahi çok defa arar olmuşuz. Akıl ve deneyimlerimizi çok, çokça kullanmak dışın da bir yol var mıdır, bilmiyorum.

<< Bir köyün camisinde, imam cemaate vaaz vermektedir. Ansızın içeri dalan bir köylü, köyü sel basmakta olduğunu haber verir. Bütün cemaat hemen kendilerini dışarı atıp kaçar. Sadece imam, bütün ısrarlara rağmen köyü terk etmeyi reddeder ve Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek camide kalır. Kısa bir süre sonra sular camiye ulaşır, imam çaresiz minareye çıkar. Sular minarenin ilk katına yükselirken bir tekne imamı kurtarmaya gelir. Ancak dini bütün imam, Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye binmez. Sular yükselir. İmam ikinci kata çıkmak zorunda kalır. Bir tekne daha gelir, ancak imam yine Tanrı'nın kendisini koruyacağına inancının tam olduğunu söyleyerek tekneye binmez. Sular iyice yükselir. İmam artık minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır. İçindekiler, durumun kötü olduğunu anlatarak, imama helikoptere gelmesi konusunda ısrar ederler. İmam helikoptere binmeyi de reddeder. Bir süre sonra sular iyice yükselir ve imam boğularak ölür. Kendisini ahretin kapısın da melekler karşılar.

Melek: 'Hoş geldiniz, buyurun...' 
İmam: 'Cennete girmek istediğimden emin değilim..'. 
Melek: 'Neden?..' 
İmam: 'Tanrı'ya biraz kırgınım....' 
Melek: 'Ne oldu ki?..' 
İmam: 'Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim, insanlara hep iyilik yaptım, günahtan uzak durdum. Yaşadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı ama Tanrı'nın beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım. Görüyorsunuz ki şimdi buradayım....'

Tam bu sırada yukarıdan Tanrı'nın sesi duyulur. 'Salağa, iki tekne, bir helikopter gönderdik.. Kurtarmak için daha ne yapacaktık? Böylesine geri zekâlının benim katımda da yeri yoktur.. >>

Fıkra, hikaye, adını ne koyarsanız koyun, mesaj doğru alındıktan sonra ne önemi var ki. Ülkem için, yaşadığımız günler ve gündem için her bireyin kendi aklı dışın da bir dayanağı yoktur. İnsana aklı bahşeden, aklıyla yaratan da elbet kullanılmasını ister. Kontrolümüzde olmayan oluşum ve değerler ile kaybolmak ne acı, dünyanın dönüş hızını bir saniye dahi artırmak ya da azaltmak mümkün değil. Mümkün olan kendi ve neslimizin hayatları, istikballeri.