Muhammet Aliyev, özgün üslubu ile bir dünya starıdır. Doğu ülkeleri, sanatlarını ve sanatçılarını tanıtmada, kültürel değerlerine sahip çıkmada Batılılar kadar becerikli ve deneyimli değillerdir. Bu gerçeği, Azerbaycanlı  sanatçı Muhammet Aliyev'in sergilerini gezerken de görür, kahroluruz. Kendine özgü bir üslup geliştirmiş olan seramik sanatçısı ve ressam Muhammet Aliyev'in dünyada hak ettiği ölçüde tanınmamış olması, Azerbaycan sanatı açısından olduğu kadar, Türk Dünyası ve  Doğu sanatı açısından da büyük bir kayıptır.
Latincede 'sivri uçlu alet' anlamına gelen 'stilus' önceleri yazı, daha sonraları yazı ve konuşma üslubu olarak kullanılmış, Rönesansla birlikte bugünkü anlamında kullanılmaya başlanılmıştır. Sanatta üslup, bir sanatçının eserlerinde ortaya koyduğu özgün anlatım tavrıdır. Üslup, kendiliğinden ortaya çıkan bir olgu değildir. Üslup, tarihsel olgunun beslediği bir kültür ve düşünce ürünüdür. Tarihsel üslup, "bir toplumun yaşadığı tarihsel bir dönemin sanata yansıması" şeklinde ifade edilir.
Bir sanatçının üslubu, yalnızca tarihsel etkilerin sanata yansımasıyla değil, ekonomik, politik, kültürel, teknolojik gelişmelerle ve sanatsal olgularla biçimlenen olaylar zinciriyle de yakından ilgilidir. Teknolojik, kültürel gelişmeler paralelinde öne çıkan sanatsal olgu, biçimsel ögelerle yaratıcılığın birbirini tamamlayarak bir özgün anlatıma yani üsluba dönüşmesidir.
Bir sanatçının eserinde önemli olan, neyi nasıl anlattığıdır; yani duygu ve düşüncelerini ifadede kullandığı özgün anlatım dilidir ki, bu onun üslubudur. Bir sanatçı kendini ifadede özgün bir dil, özgün bir alfabe oluşturabilmişse, sanatçı kimliğini kabul ettirmiş demektir. Sanatın herhangi bir dalında üretim yapan bir kişi, duygu ve düşüncelerini ifade ederken özgün bir sanat dili oluşturabilmişse, ancak o zaman 'sanatçı' sıfatını hak edebilir.
Duygu ve düşüncelerini, hayata karşı duruşunu soyutlama ve imgeleme yoluyla bir tuval ya da bir yontu üzerine özgün bir anlatım diliyle aktarabilmesi, o sanatçının üslubunu, dolayısıyla sanat tarihi içindeki değerini belirlemede önemli bir rol oynar.
Sanatçının yaşamla olan duygusal alışverişini, yaşama bakış açısını, tepkisini, kaygılarını ifade ederken kullandığı form, çizgi, renk o sanatçının üslubunu ortaya koymada kullandığı araçlardır.
Azerbaycan’ın yetiştirdiği önemli sanatçılardan biri olan Muhammed Aliyev’den söz açıldığında, onu, özgün bir uslup geliştirmiş bir sanatçı olarak takdir ettiğimi hep vurgulamışımdır. Muhammed Aliyev bir ressamdır, bir seramik sanatçısıdır, bir heykeltraştır, ama hepsinden önemlisi, geliştirdiği kendi özel uslubuyla, eserinin altında imza olmasa da “Bu Muhammed Aliyev’in eseri” dedirtebilmiş virtiözdür.

MUHAMMED ALİYEV BİR DÜNYA STARI AMA...


Muhammet Aliyev, özgün üslubu ile bir dünya starıdır. Doğu ülkeleri, sanatlarını ve sanatçılarını tanıtmada, kültürel değerlerine sahip çıkmada Batılılar kadar becerikli ve deneyimli değillerdir. Bu gerçeği, Azerbaycanlı  sanatçı Muhammet Aliyev'in sergilerini gezerken de görür, kahroluruz. Kendine özgü bir üslup geliştirmiş olan seramik sanatçısı ve ressam Muhammet Aliyev'in dünyada hak ettiği ölçüde tanınmamış olması, Azerbaycan sanatı açısından olduğu kadar, Türk Dünyası ve  Doğu sanatı açısından da büyük bir kayıptır.
Muhammet Aliyev'in seramiklerini ve tablolarını Picasso ile kıyaslamak bir abartı olarak değerlendirilse bile, onun eserlerinin, (Picasso ve Dali'nin yanı sıra) İspanya'nın üç modern ressamından biri sayılan Joan Miro'nunkilerden geri kalır bir yanı olduğu söylenebilir mi? Sözünü ettiğimiz iki sanatçının da eserleri ortada; Muhammet Aliyev tanıtım eksikliğinin gölgesinde kalmıştır, o kadar. Sanatını, sanatsal yaşamını ve sanat grafiğini nedenleri ve niçinleriyle anlatan bir "eleştirmen raporu", Muhammet Aliyev'in dünya sanat aleminde hak ettiği yeri almasında anahtar rol oynayacaktır.

MUHAMMET ALİYEV ÇOK YÖNLÜ BİR SANATÇIDIR


Bu açıklamaların ışığı altında bakıldığında, Muhammet Aliyev'in, 1980'ler sonrasında, Azerbaycan sanatında modernizmin, non-figüratif anlatım tarzının ağırlıklı olarak kullanıldığı, azadlık tutkusunun yepyeni bir tarzda anlatıldığı bir dönemde öne çıktığını görmekteyiz.
Muhammet Aliyev'in, Azerbaycan'ın yeniden özgürlüğe adım attığı günlerde, Sovyet tanklarının Bakü'ye girip bine yakın masum insanımızı öldürdükleri Ocak Katliamı'nı ptotesto amacıyla çizdiği "Ruhların Sesi" adlı dev tablosu, Bakü metrosuna konulmuştu.
Muhammet Aliyev o dönemleri anlatırken şöyle diyor: "1986'da Sovyet Ressamlar Birliği üyeliğine seçildim. Bu dönemde resimlerde azadlık, hayat, Ermeni zulmü, ışığa doğru ilerleyiş esas temalardır. 'Esir Asker', 'Esir Kadın', 'İntzar', 'Kızımın Portresi' ve 'Kanlı Ocak' isimli eserlerimi bu dönemde yaptım."
Muhammet Aliyev çok yönlü bir sanatçıdır. Muhammet Aliyev ressamdır, heykeltraştır, seramikçidir, grafikerdir.. Duygu ve düşüncelerini tuvaline aktarırken de, seramik hamurunu şekillendirirken de özgün üslubunu ortaya koyabilmiş, sanatçı kimliğini küresel çapta kabul ettirmiştir. "Vatan" adlı eserinin Moskova Şark Müzesi (1985), "Sevgililer", "Gelin ve Damat", "Agustina" adlı tabloları Bakü Dekoratif Sanatlar Müzesi (1987,88,89), "Sevgililer" adlı tablosu St. Petersburg Müzesi (1991) tarafından satın alınmış olması, Muhammet Aliyev'in özgün bir sanatçı olduğunun sanat dünyasınca kabul gördüğünün en somut kanıtlarıdır.
1993-94 yılları arasında tablolarını ve seramik eserlerini ABD, İngiltere, Fransa, Avusturya ve Almanya'da açtığı sergilerde sergileyen Muhammet Aliyev, adını tüm dünyaya duyurmuş, sanatçı kişiliğini kabul ettirmiştir.

MUHAMMET ALİYEV’İN SANATINDA BALIK SİMGESİ


Muhammed Aliyev'in resimlerinde balığın vazgeçilmez bir anlatım figürü olarak yer alması, onun çocukluğunu bir balıkçı kasabası olan Neftçala'da geçirmiş olmasıyla yakından ilgilidir. İlk resimlerinden biri olan "Balıkçı Çocukları" adlı tablosu, sanat eleştirmenlerinin dikkatini çekmişti. Balık, Aliyev'in tablolarının değişmez anlatım motifidir, onun üslubuyla özdeşleşmiştir. Bu konudaki görüşlerini açıklarken Muhammet Aliyev şöyle diyor:
"Ben sanat uğraşımda resim-seramik- grafik üçlüsü temelinde durmaya çalıştım. Bence resmin de seramiğin de özü grafiktir. Benim görüşüme göre ressam hiçbir zaman grafikten uzak kalmamalı. Çünkü, önce grafik vardır; sonra resim ve seramik.. Duygu ve düşüncenin ana hatlarını belirleyen grafik, daha sonra iki boyutlu bir tabloya ya da üç boyutlu bir seramik esere dönüşür."
"...Genel temalar, çevredeki olaylar, dış dünyadaki oluşumlar, değişimler sanatçı yaşamının tanıklığıyla kendi iç dünyasında birleştirilmesi ve onun sevinç ve acısıyla yansıtılmıştır. Örneğin, 'Kafeste Eller', 'Felaket', 'Sevgililer', 'Işık ve Zulmet' adlı tablolarımda insan ruhunun diyalektik çelişkilerine ışık tutmaya çalıştım." "...Seramikte de, 'Genç Kızın Felaketli Ölümü', 'Aile', 'Kaçkınlar', 'Yalnızlık', 'Dostlar', 'Leyla ile Mecnun' gibi yapıtlar verdim."
Muhammet Aliyev'in sanatını anlamak açısından not düşelim: Sovyetler Birliği yönetiminin baskıcı döneminde Türk Dünyasında yetişen ressamların eserlerinde ele aldıkları ortak konu, ortak motif özgürlük çağrışımlarıydı. Önceleri gelenek ve göreneklerini yansıtan milli yaşayışlarını, zirveleri göklere uzanan Altay Dağları'nı bir özgürlük, bir karşı duruş simgesi olarak kullanmaları Sovyet rejiminin tepki göstermesine neden olduğundan, Türk Dünyası sanatçıları zamanla non-figüratif anlatıma yönelmişlerdir.
 
“HAYDAR ALİYEV’İ MİNNET VE ŞÜKRANLA ANIYORUM”


Ülkesini Türkiye'de ve sanat dünyasında başarıyla temsil eden Muhammet Aliyev, Azerbaycan'ın büyük devlet adamı Haydar Alivev'i büyük bir saygı ile anıyor.
Bakü Mimarlık Fakültesi'nde de eğitim gören Haydar Aliyev, sanatkar ruhlu bir kişi olduğundan, Azerbaycan sanatının her alanda gelişmesi konusunda unutulmaz hizmetleri olmuştur. Yetenekli gençlerin yurtiçinde ve yurtdışında eğitim görmelerine büyük önem vermiştir. Muhammet Aliyev de, Haydar Aliyev'in sağladığı bursla Leningrad'da (St. Petersburg) resim ve seramik eğitimi görmüştür. Muhammet Aliyev, "Büyük devlet adamımız Haydar Aliyev'e çok şey borçluyum. Beni keşfeden ve Leningrad'da (St. Petersburg) eğitim görebilmem için burs sağlayan rahmetli Haydar Aliyev'dir. O'nu her zaman minnet ve şükranla anıyorum" diyor.
Muhammet Aliyev'in eğitim gördüğü St.Petersburg Devlet Üniversitesi, St.Petersburg şehrinde kurulmuş Rusya'nın en eski eğitim kurumlarından biridir. Mezunlarının arasında yedi Nobel Ödülü sahibi vardır.

MUHAMMAET ALİYEV’İN SANATINI TANIMAK İSTİYORSANIZ..


Gaziantep'e geldiği dört yılda 10'a yakın karma sergi ve 1 kişisel sergi açan Muhammet Aliyev, “Gaziantep’in Tarihi Yerleri” sergisinden sonra, Gaziantep’te ikinci kişisel sergisini açıyor. Azerbaycan’ın dünyaca ünlü değeri Muhammet Aliyev'in sanatını yakından tanımak, Muhammet Aliyev efsanesini yaşamak istiyorsanız, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun’un çağrısına kulak vermeli  ve 24 Ekim 2014’te Gaziantep Üniversitesi Cenani Konağı Kültür Merkezi’nde (Eyüpoğlu Mahallesi) açılacak kişisel sergisini ziyaret etmelisiniz.