Sina’daki “Cuma Katliamı” ile aynı gün Londra’nın en işlek caddelerinden Oxford’daki bir metroda yaşanan silahlı saldırı birbirinden bağımsız olaylar değildir. Yani, aynı gün hem Mısır’a hem de İngiltere’ye, “Kendinize gelin, yoksa…” mesajı verilmiştir.  “Sina’daki bir camide yaşanan katliamla İngiltere’ye verilen mesajın ne ilgisi var?” sorgulamasını çağrıştırsa da, bu kanlı mesajlaşmayla, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) uygulamaları ve Yeni İpek Yolu (YİP) konularında ABD ile İngiltere arasında yaşanmakta olan kavga bir kez daha su yüzüne çıkmıştır. 

Mısır’ın Sina Yarımadası’ndaki bir camide yaşanan katliam şöyle duyuruldu: “Suriye ve Irak’ta yok olma noktasına gelen IŞİD/DEAŞ’a biat eden örgütlerin etkili oldukları Sina’da, El Ravdah Camii’nde, son dönemlerin en kanlı saldırısı yaşandı. Cuma namazında cemaat önce bombalandı sonra da otomatik tüfeklerle kurşun yağmuruna tutuldu. 235 kişi hayatını kaybetti, Mısır’da üç gün yas ilan edildi.” 

Batılı haber ajanslarından bu şekilde kurgulanmış olarak gelen haberler, hiçbir süzgeçten geçirilmeden olduğu gibi yayınlandı. Sina’daki “Cuma Katliamı”nın dünya kamuoyu tarafından bu şekilde algılanması isteniyor. DEAŞ’a bağlılığını ilan eden Ensar Beyt el Makdis daha önce bir dizi saldırıyı üstlenmişti, ama Sina’daki son katliamı henüz hiçbir örgüt üstlenmedi. Fakat, haberin kurgusundan da anlaşıldığı gibi, bu katliam da, “Kim yaptı?, DEAŞ yaptı” tekerlemesiyle rafa kaldırılacak ve barış dini İslam, bir kez daha terörle eşleştirilmiş olacaktır. 

Sina Yarımadası, Mısır’ın İsrail sınırında.. Sina Yarımadası, Kızıldeniz’i Akdeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı’nın kontrol bölgesi..  Sina Yarımadası, CIA, Mosad ve kendilerini kullanmak isteyenlerin arzuları doğrultusunda renk değiştiren çeşitli terör örgütlerinin cirit attıkları bir bölge. “Birleşik Arap Emirlikleri’nin operasyon adamı” Muhammed Dahlan’ın da bölgede bir örgüt kampı var. 

KATLİAMIN ARKASINDA KİMLER VAR?

Böylesine önemli, böylesine karmaşık bir bölgedeki El Ravdah Camii’nde yaşanan “Cuma Katliamı”nı kim üstlenirse üstlensin, bu katliamın arkasında istihbarat örgütlerinin ve birbirleriyle kıyasıya çıkar çatışmasına tutuşmuş devletlerin imzaları var. İnsanlık dışı bu saldırılar, devletler arası mesajlaşma şeklinde sürdürülmekte, bu arada, barış dini İslam’ın imajı erozyona uğratılmaktadır.  

Peki, “Cuma Katliamı” üzerinden kim kime nasıl bir mesaj verdi?

Öncelikle şunu bilmemiz gerekir, Sina’daki “Cuma Katliamı” ile aynı gün Londra’nın en işlek caddelerinden Oxford’daki bir metroda yaşanan silahlı saldırı birbirinden bağımsız olaylar değildir. Yani, aynı gün hem Mısır’a hem de İngiltere’ye, “Kendinize gelin, yoksa…” mesajı verilmiştir.  “Sina’daki bir camide yaşanan katliamla İngiltere’ye verilen mesajın ne ilgisi var?” sorgulamasını çağrıştırsa da, bu kanlı mesajlaşmayla, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) uygulamaları ve Yeni İpek Yolu (YİP) konularında ABD ile İngiltere arasında yaşanmakta olan kavga bir kez daha su yüzüne çıkmıştır. 

Daha önce de söz etmiştik, ABD’nin Ortadoğu’da başı dertte. Rusya ve İran’ın Suriye’nin anında ywr almalarıyla BOP uygulamaları Suriye’de tıkanmıştı. “Büyük Kürdistan” görünümlü “Büyük İsrail” hayata geçirilememişti. Halbuki, ABD’nin Bop’u bütün hedefleriyle hayata geçirip Uzakdoğu’ya yönelmesi ve Çin’in Yeni İpek Yolu Projesi’nin önünü kesmesi, bunun için de Afganistan, Süveyş Kanalı gibi bazı kilit noktalarını kontrol altına alması gerekiyordu. 

65 Ülkeyi kapsayan YİP’in hayata geçmesi, dünyayı hem denizden hem de karadan kuşatan bu kuşakta dolar yerine bir başka para biriminin kullanılması, ABD’nin “Küresel Lider” sıfatının sona ermesi demekti ki, ABD buna kolay kolay razı olamazdı. 

SİSSİ’NİN İNGİLTERE AŞKI

ABD, kısa sürede BOP’u hedeflerine ulaştıramayacağını anlayınca, bölgeyi kontrollü ve uzun soluklu bir kaos ortamına sürükleyerek, YİP’in önünü kesme hazırlıklarını başlatmıştı. 

ABD, İran’ın Husiler aracılığı ile çengel attığı Yemen’i Suudi Arabistan, YİP’in deniz yolu kuşağının en önemli geçidi olan Süveyş Kanalı’nı da Mısır üzerinden kontrol etmeyi planlıyordu. 

Suudi Arabistan’da Ilımlı İslam düzenlemelerinin peşpeşe hayata geçirildiği günlerde, Mısır’da bir eksen kayması yaşandığı haberi geldi. ABD’nin iki milyar dolarlık bir destekle iktidara taşıdığı Sissi İngilizlerle flört etmeye başlamıştı. Batılıların “darbe” diyemedikleri bir askeri operasyonla iktidarı ele geçiren General Sissi, yakınlarıyla yaptığı bir toplantıda, İngiltere ile yakınlaşmanın Mısır’ın yararına olacağını söylemişti.

Aynı günün gecesinde, Kahire Amerikan Üniversitesi Rektörü, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Ricciardone Mısır Devlet Başkanı Sissi’nin karşısındaydı. Rektör Ricciardone Mısır Devlet Başkanı Sissi’ye, ABD’nin Mısır’a ambargo kararı uygulama hazırlığı yaptığını bildiriyordu. Yani, “İngiltere ile flörtünüzden haberimiz var, sen bu sevdadan vaz geç, yoksa Rusya ve İran gibi ambargoyu yersin” mesajı iletiliyordu. 

“BİR İMPARATORLUĞUN ÇÖKÜŞÜNÜ İZLEYECEKSİNİZ” DEMİŞTİ

Peki, ABD’nin Kahire Büyükelçisi dururken, böylesine önemli bir kararı neden Rektör Ricciardone bildiriyordu?

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Ricciardone’yi Türkiye’deki çeşitli çalışmalarından hatırlayacaksınız. Ankara’da, Avrupa Birliği ülkelerini ağırladığı bir toplantıda yaptığı konuşmada, açıkça, “Bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” demişti. Bu konuşmanın hemen ardından da, dört bakanın yolsuzlukla suçlandığı 17 ve 25 Aralık gelişmelerini yaşamıştık. Demek ki, o toplantıda Büyükelçi Ricciardone kendi görüşünü değil, ABD derin devletinin kararını dile getirmişti. 

Ricciardone hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler döneminde kritik noktalarda görev yapmış önemli bir diplomattı. Söyledikleri ciddiye alınmalıydı. Anlaşılan o ki, Mısır Devlet Başkanı Sissi, Rektör Ricciardone’yi pek ciddiye almamış ve İngiltere ile flört etmeye devam etmişti. 

Yeri gelmişken not düşelim; Yeni İpek Yolu’nun hayata geçirilmesi sürecinde ABD ile Çin/İngiltere cephesi arasında dünya barışını tehdit eden bir mücadele yaşanmaktadır. Bu mücadele 2008’de hayatımıza daha net olarak yansıyacaktır. 

OLAN İSLAM’IN İMAJINA OLUYOR

Sina Yarımadası’nın El Ravdah Camii’nde bir Cuma günü yaşanan katliamda 235 masum insan hayatını kaybetti. ABD, İngiltere ve Mısır’a mesaj vermek adına yüzlerce masum insanı katledebiliyor. Katledilenler Müslüman, erozyona uğrayan İslam imajı olunca, bir taşla iki kuş vurulmuş oluyor. 

Yazıklar olsun..