“MİLLİ ŞEHİT” KAYMAKAM KEMAL

 “Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarında budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet!" TBMM 'nin 14 Ekim 1922'de çıkardığı özel bir yasayla 'Milli Şehit' ilan edilen Kaymakam Kemal Bey, ölüm yıldönümlerinde resmi törenle anılması gerekir.

Yazı ve Fotoğraflar: M. KEMAL SALLI 

Yurdumuzu işgal eden yabancıları memnun edebilmek için idam edilen Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey, Atatürk’ün isteği doğrultusunda 14 ekim 1922 tarihinde, TBMM tarafından “Milli Şehit” ilan edilmişti. "Milli Şehit" Kaymakam Kemal, kurban edilişinin 99. yılında, Kadıköy Kuşdili'nde, Kadir Mahmut Baba Türbesi haziresindeki mezarı başında anıldı. “Milli Şehit” Kaymakam Kemal’i anma törenine çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcileri, vatandaşlar ve Yozgat Boğazlayan Anadolu Lisesi öğrencileri katıldı. TBMM 'nin 14 Ekim 1922'de çıkardığı özel bir yasayla 'Milli Şehit' ilan edilen Kaymakam Kemal Bey, ölüm yıldönümlerinde resmi törenle anılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. 

Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, Başkan yardımcısı Erol Güler ve Kartal Belediye Başkan Danışmanı Yılmaz Özdemir’in koordinasyonunda düzenlenen törende Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, Yozgat Boğazlayan Anadolu Lisesi Öğrencisi İhsan Samet Süzener, Türk  Kamusen İstanbul İl Başkan Dr. Mustafa Kavlu, Türk Eğitimsen 3 Nolu Şube Başkanı Ali İhsan Paşaoğlu, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erkal, Türk Mukavemet Teşkilatı Mensubu, Kıbrıs Gazisi Em. Tümg. Cumhur Evcil ve Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, “Milli Şehit” Kaymakam Kemal’in idamına giden gelişmelerin nedenlerini ve günümüze yansımalarını anlattılar. 

Prof. Dr. İbrahim Öztek, Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey olayını özetle şöyle anlattı: “…Yozgat Boğazlayan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey 10 nisan 1919 günü Ermeniler, Rumlar, işgal kuvvetleri ve işbirlikçilerin dayatmaları ile Beyazıt Meydanında idam edildi. Emperyal güçler için Kaymakam Kemal, o koca imparatorluktan alınan intikamın sembolü idi. Esir edilmiş imparatorluğun kalbinde millet evladına sahip çıkamamıştı. 

O ve Bayburt Kaymakamı, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey ile Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey de 1915 Ermeni tehciri olayında görevlerini ihmalde bulundukları gerekçesi ile suçlanmış, Nemrut Kürt Mustafa Paşa başkanlığında düzmece bir mahkemede yargılanmış ve mahkum edilmişlerdi. Kemal beyin tabutunu genç tıbbiye ve mülkiye öğrencileri omuzlayarak, Türk milletinin büyük şehidi çelengi ve bayraklar eşliğinde bugün tören yaptığımız Kadıköy Kuşdilindeki mezarına koydular. Esir alınmış bir imparatorluğun kalbinde devlet, ne yazık ki kana susamış Ermeni, Rum, İngiliz ve işbirlikçilerinin gayreti ile hazırlanan kumpastan bir vatan evladını kurtaramıyor ve evladına sahip çıkamıyordu. İşgal kuvvetleri için Kaymakam Kemal, tüm dünyanın gözleri önünde aşağılanan o koca imparatorluktan alınan intikamın sembolü idi. Bu intikam, kendilerini bin yıl insanca, adaletle, hakkaniyetle yöneten efendilerinden, aşağılık komplekslerini tatmin için alınıyordu. Bu canavarlar, yıllarca Anadolu’da Azerbaycan’da okullara samanlıklara ahırlara tıkarak diri diri yaktıkları yüzbinlerce Müslüman Türk ve Kürt’ün kanına doymamışlardı. Üzülerek belirtiyorum ki, bu gün de peşlerine taktıkları hainlerle en müstesna semtlerimizde “1915’ ten günümüze soykırım sürüyor” diyerek ırkçı faşizan emelleri ile pankartlar açarak, bitmeyen kinlerini her fırsatta kusmaktadırlar. Ermenistan’ın ilk Başbakanları Kaçaznuni’nin itirafları dahil tüm batılı araştırmacıların bulguları, Ermeniler tarafından iki milyon Türk’ün öldürüldüğünü ortaya koymaktadır. Fakat biz bunu anlatmakta güçlük çekiyoruz. Halbuki henüz 25 yıl önce Hocalı’da katlettikleri yavrucukların kanı kurumamıştır.” 

Prof.Dr. Mustafa Erkal; “Atatürk’ün teklifi ile 19 ekim 1922 günü TBMM kararı ile Boğazlayan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, Bayburt Kaymakamı Mehmet Nusret Bey ve Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey Milli Şehit ilan edilmişlerdir. Bizlere düşen görev, gelecek nesillere şehitlerimizi unutturmamaktır. Kazanımlarımızın, değerlerimizin ve demokrasinin kıymetinin farkında olmaktır. Kaymakam Kemal Beyi Saygı ve rahmetle anıyoruz” dedi. 

Em. Tümg. Kıbrıs Gazisi Cumhur Evcil de konuşmasında, Şehit Kaymakam Kemal Be^y’in Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminin önemli isimlerinden biri olduğunu belirterek şöyle dedi: “Bu vatan evladına sahip çıkılamamıştır. O göz göre göre şehit verilmiştir. Bugün Türk’e Türkiye’yi çok gören ve ‘bu topraklar Türklere bırakılamaz’ diyen Batılı emperyal güçlerin Güneydoğu oyunları, Türk’e çok görülen Anadolu’nun paylaşım senaryolarından biridir. 

Yüzyıllar boyu milletçe koryup kolladığımız Ermeniler, 1800’lü yıllardan itibaren Türk’e ihanetini, I. Dünya Savaşı günlerinde de sergilemiş, erkeği savaşta olan savunmasız Anadolu Türk’ünü camilere, samanlıklara doldurarak diri diri yakmışlardır. Bu yetmiyormuş gibi, Suriye, Irak, Filistin ve Mısır coğrafyasında savaşan askerlerimizin silah, mühimmat ve erzak yollarını keserek, ordularımıza büyük zayiat vermişler, ordularımızı iki ateş arasında bırakmışlardır. Bu durumda yöneticilerin çeşitli ikaz ve uyarılarına aldırış edilmemesi üzerine, devlet köklü çözümler almak zorunda kalmıştır. Özellikle katliamları körükleyen, isyanlara katılan Osmanlı Devleti’nin Ermeni vatandaşları, yine Osmanlı Devleti’nin bir başka bölgesine geçici olarak iskan edilmişlerdir. Ermeni Hınçak ve Taşnak çeteleri, bununla birlikte düzenli orduları ve en son Asala Örgütü tamamen Türk düşmanı emperyal güçlerin ülkemizi zayıflatma ve parçalama hayallerinin ürünüdür. “milli Şehit”imiz Kaymakam Kemal Bey, kendisine verilen emirleri yerine getiren bir memur olarak, kimseye zararı dokunmamış, buna rağmen sorumlu tutularak hainlerin tuzağına düşürülüp katlediliştir. Bu kahraman vatan evladı şehidimize ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.”

Kartal Belediye Başkanı Op.Dr. Altınok Öz; “Kaymakam Kemal, yoktan var edilen Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundaki büyük mücadelenin ve Kurtuluş savaşımızın sembollerinden biri olmuştur. Dünkü emperyalist güçler Ermenileri, Rumları kullanmışlar, onları ülkemize karşı kışkırtmışlar, Güzel vatanımızı bölmek parçalamak için ellerinden gelen her ihaneti sergilemişlerdir. Bu gün de aynı emperyal güçler, bir takım dayatmalarla, terör örgütlerine verdikleri desteklerle, sınırlarımızda oynadıkları oyunlarla ülkemize ve tüm kazanımlarımıza kastetmektedirler. Atatürk’ün kurmuş olduğu bu devlet ve cumhuriyet o kadar güçlü temeller üzerine kurulmuştur ki, bu devleti hiçbir güç yıkamayacak, bu yüce Türk milletini de hiçbir güç bölemeyecektir. Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Kaymakam Mehmet Kemal bey ve tüm şehitlerimize Allahtan Rahmetler diliyoruz” dedi. 

SUÇU NEYDİ KAYMAKAM KEMAL'İN? 

Görevini yapmaktan başka bir suçu bulunmayan Kaymakam Kemal'in, işgal kuvvetlerinin baskısıyla kurulan düzmece bir mahkeme tarafından yargılanıp idam edilmesi, çok acı, çok onur kırıcı ve ibret alınması gereken bir olaydır. Buna rağmen, Kaymakam Kemal'in kurban edilişinin yıldönümlerinde medyamızda olması gereken şekilde yer almaması ve aradan 97 yıl geçmesine rağmen "Milli Şehit"imize bir anıt mezar yapılmamış olması üzücü, üzücü olduğu kadar düşündürücüdür. Doğu illerimizde yüzyıllarca huzur içinde yaşayan Teba-i Sadıka dediğimiz Ermeniler, I. Dünya Savaşı'nın başlangıcında, yabancı devletlerin, özellikle Rusların tahrikiyle devlet kurma hevesine kapılmışlar, Doğu Anadolu'da isyanlar çıkarmışlar, katliamlar yapmışlardı. Bu nedenle doğu illerimizde yaşayan Ermenilerin topluca Suriye Vilayeti'ne "tehcir" edilmelerine karar verilmişti. 

İttihat Terakki Hükümeti'nin Sadrazam Talat Paşa imzasıyla 14 Mayıs 1331 (1915) tarihinde yayınladığı yasa şifreli bir telgrafla Boğazlayan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili olan Kemal Bey'e gereğinin yapılması istenmişti: "Kazanın dâhilinde bulunan bilumum Ermenileri 24 saat zarfında yola çıkaracaksınız, bunların sevk edileceği istikâmet Suriye'dir. Şifrenin alındığının acele bildirilmesi." 

İŞGAL ALTINDAKİ İSTANBUL'DA YARGI SİYASALLAŞMIŞTI 

Hükümetten gelen bu emir üzerine Kaymakam Kemal Bey, görev bölgesindeki Ermenilerin Suriye'ye gönderilmesi sağlamış, tehcir uygulamasıyla bizzat ilgilenmişti. I.Dünya Savaşı sırasında iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Hükümetinin önde gelenleri kaçmış, Hürriyet ve İtilaf Partisi iktidara gelmişti. Mondros mütârekesinden sonra Dâmad Ferit hükümeti, İstanbul'u işgal eden İtilaf devletlerinin ve Ermeni Patrikhanesi'nin baskısıyla, 1915 Ermeni Tehciri sırasındaki uygulamalardan sorumlu tuttukları yöneticileri özel olarak kurulan Divân-ı Harb-i Örfi adlı mahkemede yargıladılar. Mahkemede yargılanması ve cezalandırılması istenenlerin listesi Ermeni Patriği Zevan Efendi tarafından hazırlanmış ve İngilizler tarafından Damat Ferit Paşa Hükümeti'ne verilmişti. 

RAHMETLİ NECDET SEVİNÇ’İN ORTAYA ÇIKARDIĞI TARİHİ GERÇEK

Bu listede cezalandırılması istenenlerden biri de, yasaları uygulamaktan başka bir suçu olmayan ve daha önce aynı suçalama ile Konya'da yargılanarak beraat eden eski Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey'di. Divân-ı Harb-i Örfi Başkanı Hayret Paşa, yargılanacakların yanı sıra, mahkeme heyetinin oluşturulmasına bile mudahale eden bu dayatmaları kabul etmeyerek istifa etti, yerine İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi Mustafa Nazım Paşa getirildi. 

Mustafa Nazım Paşa ve bütünüyle Ermeni üyelerden oluşan mahkemenin yalancı şahitlerin ifadelerine dayanarak verdiği acımasız kararlardan dolayı Divân-ı Harb-i Örfi, halk arasında, Nemrut Mustafa Divanı olarak anılır. Milli Şehit Kaymakam Kemal'in mezar taşında kendisini idama mahkum eden Divan-ı Harb-i Örfi'nin Başkanı Nemrut Mustafa Paşa yazılıdır. Bu yanlışlığı rahmetli araştırmacı-yazar Necdet Sevinç düzeltmişti, ama bu düzeltme henüz mezar taşına uygulanmadı. 

KAYMAKAM KEMAL'İN TEK SUÇU EMİRLERİ VE YASALARI UYGULAMAKTI

 "Milli Şehit" Kemal Bey ülkesini çok seven kendisine verilen görevleri ve yasaları en iyi şekilde yerine getirmekten başka düşüncesi olmayan millet, hürriyet ve istiklal kavramlarını çok iyi bilen ve uygulayan bir devlet memurumuzdu. Milli Şehit Kemal Bey’in yargılandığı "Nemrut Mustafa Paşa Divanı"ndaki son sözleri tarihi gerçeklerin ifadesidir: “…Savaşta yenilişimizin aleyhimizde meydana getirdiği hezeyanı durdurmak maksadıyla, iddia makamının da isteği üzerine kurbanlar verilmesi bir siyaset icabı sayılıyorsa, bu kurban ben olamam. Siz kurban seçmekte değil, ancak hak ve adaletle hüküm vermek vicdani görevini taşıyan bir yüksek heyetsiniz. “ Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, mahkemede verdiği ifadesinde de anlattığı gibi, bir tertibin kurbanı olarak Mustafa Nazım Paşa’nın başkanlığındaki Harp Divanı'nda yargılandı ve ölüme mahkum edildi. Bütünüyle Ermeni üyelerden oluşan bu düzmece mahkemenin hiç bir inandırıcılığı olmayan kararı, Şeyhülislam'ın fetva vermesi üzerine Padişah Vahdettin tarafından da onaylandı ve Kaymakam Kemal, 10 Nisan 1919 günü saat 17.20’de, İngiliz ve Fransız askerlerinin ablukaya aldıkları Beyazıt Meydanı’nda, halkın gözü önünde idam edildi. 

Milli Şehit"imize idam sehpasının önünde son sözü sorulduğunda, halka şöyle seslenmişti: “Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarında budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet! Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet…”

RUHUNA FATİHALAR

Kaymakam Kemal’in şehit edilişinin 99. Yılı dolayısıyla mezarı başında yapılan tören Kuran-ı Kerim okunması, dualar ve aziz ruhuna gönderilen Fatihalarla son buldu. “Milli Şehit”imiz Kaymakam Kemal’i rahmet ve saygıyla anıyoruz. Mekanı Cennet olsun. 

 …………………………………………………………. 

KAYMAKAM KEMAL'İN VASİYETİ 

Kaymakam Kemal Bey'in üzerinden çıkan vasiyeti tarihe bir belge olarak kalacaktır: "Merhum sevgili oğlum Adnan'ın medfun bulunduğu Kadıköy Kuşdili Çayırı'ndaki kabristanda yavrumun yanında gömülmemi diliyorum. Teyzem ve kardeşim Kadıköyü'nde sakindirler. Teyzemin adresi Mühürdar caddesinde 67 numaralı hanededir. Adı İsmet Hanım'dır. Defin masrafı teyzeme tevdi buyurulmalıdır. Kabir taşım, hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır: Millet ve memleket uğrunda şehid olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal'in ruhuna Fatiha!.. Perişan zevcem Hatice'ye, yavrularım Müzehher ve Müşerrefe muavenet edilmesini, yavrularımın tahsil ve terbiyesine ihtimam buyurulmasını vatandaşlarımdan beklerim. Babam, Karamürsel aşar memuru’l-sâbıka Arif Bey de âcizdir. Kardeşim Münir de kimsesizdir. Bunlara da mu'âvenet olunursa memnun olurum. Türk milleti ebediyyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah millet ve memlekete zeval vermesin. Ferdler ölür, millet yaşar, inşallah Türk milleti ebediyyete kadar yaşayacaktır. (30 Mart 1335)” Bu belge, hepimizin yüreğine, hafızasına kazınması gereken bir vasiyetnamedir. Bu belge, ülkemizin yönetimine egemen olan hainlerin baskısıyla, yalnızca yasaları uygulayarak görevini yaptığı için idam edilen gencecik bir vatan evladının, Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey'in idamdan sonra üzerinden çıkan vasiyetnamedir. Bu vasiyet, bu toprakları vatan bellemiş herkesedir. Bu vasiyet, tepemizde Osmanlı bayrağı dalgalandığı halde, yönetimde milli iradenin geçer akçe olmadığı, yargının, birilerini memnun etmek için, görevini yapmaktan başka hiçbir suçu olmayan bir vatan evladını idam edebilecek kadar siyasallaştığı günler yaşadığımızın ibret alınması gereken bir vesikasıdır. Bu vasiyet, geçmişte yaşanan acıların, yapılan hataların, fırsat verilirse, yeniden yaşanacağının uyarısıdır. Bu vasiyet, geçmişte yaşanmış ve gelecekte yaşanacak olayları değerlendirirken, gerçekleri görmezi sağlayacak bir uyarıdır, bir ışıktır, bir mihenk taşıdır. Bu vasiyet, görevini yapmaktan başka suçu olmayan gencecik bir kahramanın, kendini yapılan haksızlığa rağmen, idama giderken, "Türk milleti ebediyyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah millet ve memlekete zeval vermesin. Ferdler ölür, millet yaşar, inşallah Türk milleti ebediyyete kadar yaşayacaktır" diyebilen "milli şehit"inin asalet belgesidir; ne bir isyan ne bir yakınma.. T.B.M.M. şehidinin vasiyetini dikkate almış ve Mustafa Kemal'in önerisiyle, 14 Ekim 1922'de çıkardığı bir yasa ile Kaymakam Kemal'i "Milli Şehit" rütbesiyle onurlandırmıştır. 

TEHCİR BİR DEVLET REFLEKSİDİR 

Bir devletin varlığını sürdürmek adına haklı bir refleksi olan tehcir olayı, daha sonraları bazı devletler tarafından "Türklerin Ermeni soykırımı" olarak anılmaya başlanmıştır. Tehcir kararı, Ermenilerin yabancı devletlerin de tahrikiyle devlet kurma hevesine kapılarak isyan etmeleri, Doğu illerimizde katliamlar yapmaları üzerine alınmış bir karardır. Ermenilerin bağımsız bir devlet kurmakta kararlı oldukları, Torino’da Ermeniler tarafından yayınlanan İtalyanca Armenia dergisinin haziran 1916 tarihli sayısında açıkça görülmektedir. “Ermeni Meselesi ve Suret-i Halli” başlıklı yazıda şöyle sonlanıyor: “Ya Türkler veyahut Ermeniler dışarı, diğer bir tabirle ya Osmanlı Devleti Ermenilerle meskun bulunan vilayetlerdeki hakimiyetlerinden vaz geçer ve bir Ermeni devleti kurulur ki, bu Avrupa’da olduğu gibi Asya’da dahi Osmanlı egemenliğinin sona ermesi demektir ya da bu millet tamamıyla imha edilir.” 

1915 olayları bir soykırım değil, bir karşılıklı çatışmadır. Bunu bizzat Ermenistan'ın ilk Başbakanı olan Kaçaznuni de ifade etmiş ve "Biz de vurduk, Osmanlı da " bu durum, kayıtlara geçmiş tarihi bir gerçektir. Her 24 Nisan'da, "ABD başkanı soykırım diyecek mi?" diye karalar bağlayacağımıza, bu tarihi gerçekleri tüm dünyaya, anlayabilecekleri dille anlatmamız gerekir. Aksi takdirde 1915 tehciri, tepemizde, "Ermeni Soykırımı" olarak Demokles'in kılıcı gibi sonsuza dek sallanacaktır. …………………………… 

ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARINA FATİHALAR 

Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin mezarı başında gerçekleşen anma töreni, emekli müezzin Vedat Özbaş’ın; Mustafa Kemal Atatürk, tüm şehit ve gazilerle Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin ruhuna okuduğu dualarla sona erdi. 

Kaynak: http://www.oncevatan.com.tr/milli-sehitimiz-kaymakam-kemali-dualarla-andik-makale,38546.html

Önce Vatan Gazetesi