Ancak telgraf memuru Ahmet Hamdi Bey, Mustafe Kemal'e çektiği, "Bu sabah Şehzadebaşı'ndaki Mızıka Karakolunu İngilizler bastı. Oradaki askerlerle çarpışarak neticede şimdi İstanbul'u işgal altına alıyorlar. Bilgi için arz olunur. Manastırlı Hamdi" mesajıyla İstanbul'un işgalini ilk bildiren kişi olmuştu. Daha sonra İstanbul'da yaşananları dakika dakika Ankara'ya rapor eden Ahmet Hamdi Bey, Merkez Postanesinin işgali ve Ankara'ya rapor verdiğinin anlaşılması üzerine görevinden ayrılarak Ankara'ya gitti.
Mustafa Kemal ayakta karşıladı
Ankara'da Mustafa Kemal tarafından ayakta karşılanan Ahmet Hamdi Bey, Mustafa Kemal'in telgrafçısı olarak hizmet vermeye başladı. Mustafa Kemal'in önemli mesajları, yurdun her tarafına Ahmet Hamdi Bey tarafından iletiliyordu. İsmet İnönü, Batı Cephesi Karargahı için telgrafçı olarak Ahmet Hamdi Bey'i uygun gördü ve cepheye götürdü. Kurtuluş Savaş'ının dönüm noktaları olan Birinci ve İkinci İnönü Savaşlarının zafer haberleri, Ahmet Hamdi Bey tarafından Ankara'ya iletildi. Daha sonra birçok önemli mesajı cepheden cepheye ileten Telgrafçı Hamdi Bey'e Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı ilk gün Mustafa Kemal bizzat teşekkür ederek kendisini "İstiklal Madalyası" ile onurlandırdı.
Özel soyadı 
Kurtuluş Savaş'ının ardından evlenerek Konya'ya yerleşen Ahmet Hamdi Bey'e Soyadı Kanunu'nun kabul edilmesiyle Mustafa Kemal tarafından İstanbul'un işgalini anımsatan "Martonaltı" soyadı verildi. Mustafa Kemal, yurt gezilerinde Konya'ya her gelişinde Ahmet Hamdi Bey'i ziyaret etti ve çocuğunun okuması için para gönderdi.
9 Aralık 1945 günü vefat eden Ahmet Hamdi Martonaltı, Konya Musalla Mezarlığı'na defnedildi. Mustafa Kemal, TBMM'de okuduğu Büyük Nutuk'ta Telgrafçı Ahmet Hamdi Bey için,"Bu hamiyetli ve cesur Manastırlı Hamdi Efendi olmasaydı İstanbul'da geçen bu acı olayları öğrenmek için, kim bilir ne zamana kadar bekleyip duracaktık. İstanbul'da bulunan nazır, milletvekili, komutan ve teşkilatımız adamları içinden, bir kişinin çıkıp da, zamanında bize haber vermeyi düşünememiş olduğu anlaşılıyor. Demek ki hepsini heyecan ve çarpıntı kaplamıştı. Bir ucu Ankara'da bulunan telin İstanbul'da bulunan ucuna yanaşamayacak kadar şaşkın bir duruma gelmiş oldukları yargısına varmak, bilmem ki doğru olur mu? Telgraf memuru Hamdi Efendi sonradan Ankara'ya gelerek karargahımız telgraf memurluğu yapmıştır.
Kendisine borçlu olduğum teşekkürü, burada açıkça söylemeyi milli ve vatan görevlerinden sayarım" dedi.
Değerli okurlarım, rahmetle ve saygıyla analım Manastırlı kahramanımızı..