Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan 'anayasa kitapçığı' gerilimiyle 2001 ekonomik krizi baş göstermiş ülke zora düştüğünde hükümet ortaklarından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 7 Temmuz 2002’de, “3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim yapılmalıdır” demişti. Başbakan Ecevit’in bile, “Şimdi seçime gitme zamanı değil, iktidar ortağı partiler olarak hepimiz bundan zarar görürüz” diyerek seçime yanaşmamasına rağmen Bahçeli “seçimin doğrun çıkış yolu” olduğunu savundu. Halk da o seçimde meclisteki tüm partileri kenara alıp, parlamentoyu AK Parti ve CHP’ye teslim etti.
Bahçeli’nin Türkiye’yi dipten aldığı birinci hamlesiydi.
**
Sezer’in görev süresi dolup seçim kapıyı çaldığında CHP meclisi kilitleme yöntemini seçmişti. AK Parti Abdullah Gül’ü aday gösterdiğinde eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ‘367 kuralını’ icat ederken ANAP Lideri Erkan Mumcu ve DYP Lideri Mehmet Ağar’da Meclis'e gelmemeye ikna edildi. Sonuçta CHP, Gül'ün 357 "evet" oyu aldığı seçimleri Anayasa Mahkemesi'ne götürüp seçimi iptal ettirdi.
Türkiye, 1980 öncesinden alışık olduğumuz bir krizi tekrar sürükleniyordu. AK Parti hamlesini yapıp erken seçim kararı aldı.  MHP Genel Başkanı Bahçeli’de “Biz Meclise girince bu krize çözeceğiz” dedi. Dediği gibi, meclise geldi ve CHP’nin 367 düğümünü çözdü.
Bu Bahçeli’nin Türkiye’yi krizden çıkardığı ikinci hamlesiydi.
**
7 Haziran Genel Seçim sonuçları Türkiye için umulmadık sonuçlar getirdi. Davutoğlu hükümeti yüzde 40’ın üzerinde oy almasına rağmen tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde edemeyince Haçlıların iştahı kabardı. Seçim akşamı Bahçeli ilk açıklamasını yapıp “Koalisyon yok, halk bir daha seçim istemiştir” diyerek, seçim üzerinden plan kuran işbirlikçileri ofsayta düşürdü.
3 Kasım erken seçim kararı Bahçeli’nin, Türkiye’ye yapılan saldırıyı püskürttüğü üçüncü hamlesiydi.
**
15 Temmuz gecesi Haçlı çetesinin FETÖ kolu işgal girişimi başlattığında devletin safında duran ilk siyaset adamı Bahçeli oldu. Hainler güruhu çökertilince de, uzunca bir zamandır ‘uzlaşma bekleyen’  Anayasa değişikliği için çağrıda bulunup, “Cumhurbaşkanlığı sistemine geçelim” dedi. Öneri meclisten geçirilip referanduma gidildi. Sonuçta Cumhurbaşkanlığı sistemi Bahçeli’nin de gayret ve desteğiyle halktan onay aldı.
16 Nisan Referandumu Bahçeli’nin Bizans’a vurduğu dördüncü darbeydi.
**
Uluslararası siyaseti takip edenler bir zamandır ABD ve AB ülkelerinin 2019 seçimleri öncesinde Türkiye’nin başına ‘seçimi düşünemeyecek kadar büyük belalar’ açma hazırlıklarından bahsediyordu. Bunun en önemli ayağı olan terörün beli Suriye’ye yapılan operasyonlarla kırıldı. Ancak ne kahpe birdir, ne de hain! Ekonomik yıpratma harekâtına ‘aysbergin görünen yanı’ demek mümkündür. Türkiye’nin gardını düşürmemesi gerektiğini gören Bahçeli, meclisi de, kabineyi de vakit geçirmeden yenilemenin önünü açacak ‘erken seçim çağrısında’ bulunup şer güçlerin çökertme operasyonunu bir kez daha boşa çıkardı.
Anlaşılmayan bir nokta kalmasın; Erdoğan ile Bahçeli arasında 15 Temmuz’dan bu yana süregelen diyalog ve dayanışma milli İttifaktan başka bir şey değildir.
24 Haziran erken seçim kararını getiren çağrısı Bahçeli’nin beşinci büyük operasyonuydu.
**
AYRANCI’NIN HAYVANLARI BİLE TATLI SU İÇİYOR

Bir süredir ihmal ettiğimiz taşra ziyaretlerimize Yavuz Sultan Selim Hanın Çaldıran Seferi sırasında mola verip ordusu soluklandırdığı, Hilmi dedenin ayran taşında ezdiği bir avuç ayranla ordusunu doyurduğu, dedenin ikazıyla köprüden değil de çaydan geçip, ordusundaki casusları suya verdiği Karaman’ın Ayrancı ilçesiyle başladık.
Konya sağlık ve spor camiasının yakından tanıdığı Yüksel Büyükkarcı iki dönemdir Ayrancı’ya Belediye Başkanı olarak hizmet ediyor. “Yeni baştan bir Ayrancı” sloganıyla başladığı hizmet sürecinde en büyük başarısı kendi deyimiyle ‘ayrılık-küslükleri’ ortadan kaldırmış. “Siyasi ayrılık gütmedik.  Seçimlerde yarıştığımız rakiplerimize kapımızı sonuna kadar açtık. Koltukta değil, kahvehanede, bakkal, berber önünde oturup halkın içinde olduk” diyor.
Yaklaşık 50 ton kapasiteli mağarada Türkiye’nin en güzel peyniri üretiliyor. Başkan, daha önceleri bireysel yapılan üretimi toplulaştırarak kalite ve lezzet standardı yakaladıklarını, Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere pek çok devlet erkânına peynir gönderdiklerini anlatıyor. İlçeye kazandırdığı hizmetleri sıralarken de gözleri parlıyor; “ Geldiğimizde içme suyu yoktu. Şebekeyi yenileyip Hışılayk suyunu evlere getirdik, şimdi hayvanlarımız bile tatlı su içiyor. Bir ilçede itfaiye aracı olmaz mı; bizde yoktu, aldık.  Ayrıca vidanjör, diğer hizmet araçları ve iş makinaları edindik. İlçede kanalizasyon şebekesi yoktu, yaptık.  Yeni bir mezarlık düzenledik. Cadde ve sokaklarda düzenleme, iyileştirme, ağaçlandırma yaptık, kavşaklar açtık, sinyalizasyon sistemini kurduk.”
Başkan şevkle anlatırken gözümüz televizyondaki altyazıya takılıyor; “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim 26 Ağustos’ta yapılsın çağrısında bulundu.”
Başkan tereddüt yaşamadan, “Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin erkene alınması çok iyi olur. Belirsizlikler ortadan kalkar, yeni sistem oturur. Vakit kaybetmemek lazım” diyor.
Yıllar sonra bir dostla buluşmanın verdiği keyifle ayrılıyoruz, Ayrancı’dan.
**
BOZKIR ‘GELECEĞİN’ PEŞİNDE

Bozkır’da, Belediye Başkanlığı öncesinden dostumuz İbrahim Gün var. Her ne kadar delibaş isyanıyla da anılsa, “Suyu sert, insanı mert” deyiminin kaynağıdır Bozkır. Isaura Antik kentini, Zengibar Kalesini içinde bulunduran Bozkır, Torosların arasında inzivada bir Anadolu kentidir.
Gün söze, “Çok borç ödedik” diyerek başladıktan sonra açıklamasını yapıyor, “Büyükşehir yasasıyla kapanan beldelerden büyük borç devraldık,  şükür ki ödedik, hem de hizmet ürettik. Çarşamba Çayını, Porsuk Çayı gibi düzenleyerek turizme kazandırma çalışmamız sürüyor.  Kanalizasyon hattını iyileştirdik, içme suyu hattını yeniledik. 5 bin 346 metre alan üzerinde kapalı pazar alanı oluşturduk. Yetersiz olan Belediye binamızı tadilatla yenileyip ek bina yaptık. Araç ve iş makinası parkımızı genişlettik. Mahalle ve yayla yollarını iyileştirdik. Her mahalleye 50 bin kilitli taş döşemeyi hedef edindik. 16 okulun bakımını sağladık, üç mahallemize sentetik çim saha kazandırdık. Asfalt çalışmasının yanında yağmur suyu drenajı yaptık. İstihdam için projeler ürettik. Zengibar Kalesini turizme kazandırma çalışmamız sürüyor. TOKİ projemiz uygulandı, mesire alanları iyileştirildi. Çağlayan yaylasına 5 bin tonluk su deposu yapılarak 41 mahallenin grup suyu kullanması projesi başlatıldı. Bozkır’ın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Bu alanda önemli çalışmalar yaptık, Bozkır elması ve tahinini uluslararası pazara çıkarma girişimi başlattık. Kültürel faaliyetlere önem verip konferanslar düzenledik, öğrencileri Çanakkale gezisine gönderdik. Üniversite talebelerimizle, İlk, orta ve Lise talebelerimizle programlar yaptık.  Geleceğin Mimarları programı kapsamında 40 mimar adayını ilçemizde konuk ettik. Ramazan aylarında Rahmet Akşamları programı, yapıyoruz. ”
Bu sırada gözler arada bir ekrana kayıyor. Gün’e Bahçeli’nin erken seçim çağrısını soruyoruz; “Biz hazırız” cevabını veriyor.
**
ÇUMRA METROPOL İLÇE HAVASINI YAKALADI

Çumra insanlık tarihinin 9 bin yılına tanıklık etmiş Çatalhöyük antik kentini bağrında barındırıyor. Çumra yoluna girince içimizde geçmişin izleri depreşiyor! Şehrin girişi metropol ilçe konseptine yaraşır bir görüntü veriyor.
Başkan Mehmet Oğuz’a vekaleten eski dost, Başkan Yardımcısı Hüseyin Alagöz’le buluşuyoruz. Geçmişten bugüne derin sohbette hatıralar-anılar tazeleniyor. 3.5 milyon TL bedelli kanalizasyon çalışması yaptıklarını, 1 milyon TL’nin üzerinde bir yatırımla asfalt şantiyesi kurduklarını, 8 taşıt alt ve üst geçidi, 4 yaya üst geçidini hizmete açtıklarını, belediye şirketi bünyesinde istihdama katkı sağlayacak yeni işyerleri açtıklarını, dükkan restorasyonlarını tamamladıklarını,  mevcut parkları modernize ederken her mahalleye birer park kazandırdıklarını, yaklaşık 5 milyon TL’ye tamamlanacak Yarı Olimpik Yüzme Havuzu inşaatının sürdüğünü anlatırken, hizmet üretmenin mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
Biz, “Seçim kapıyı çaldı” deyince, Alagöz, “Halka gitmekten korkmamak lâzım” cevabını veriyor.
**