Son günlerde yaptığım çalışmalar gereği birçok Kazan Tatar ve Başkurt Türklerinin deyim ve atasözlerini inceledim. Tatar yazar ve halkbilimci Nekıy İsenbet’in (1900–1992) “Tatar Dilinin Deyimler Sözlüğü”ndeki “millet mikrobu”  tabiri dikkatimi çekti. “Millet” ve “mikrop” kelimelerinin birlikte yazılması hayrı alamet değildir diye düşündüm. Kaldı ki birbiri ile hiçbir alakası olmayan iki sözcük. Tabirin anlamına baktım, izah şu şekildeydi: “Millet mikrobu – milletin adını satan kimse. XX. yüzyıl başlarında kullanıma girmiştir.”(İsenbet 1990: 19). XX. yüzyıl başında kullanıma giren bu tabir, kendi çıkarları uğruna milletin adını kullanan kimseleri tanımlamaktadır. 
Millet ve mikrop sözcüklerinin anlamlarını ayrı ayrı inceleyelim. Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulusa millet denir. Kendinden kötülük ve zarar gelen kimseye mikrop, kötülük yapar duruma gelmeye mikroplaşmak, yaramazlık, kötülük, fesatlığa mikropluk denir. Kazan Tatar dilinde birbiri ile ilgisi olmayan iki kelime bir araya gelmiş ve “millet mikrobu” tabiri ortaya çıkmıştır. Kazan Tatarları arasında “millet mikropları” eskiden de olmuş günümüzde de vardır. Zira yaşadığımız dönemin, menfaatlerin ön plana çıktığı, vicdanların cüzdan olduğu karanlık bir dönem olduğunu göz önünde bulundurulursak millet mikroplarının hızla çoğaldığını görmek mümkündür. 
Her devletin, her milletin dostu ve düşmanları vardır. Dost ve düşmanların ne yapabileceğini bilirsiniz. Ancak milletin kendi içinden çıkan millet mikropları düşmandan bile çok daha tehlikelidir. Zira bazen onları fark etmek imkânsızdır. Sanki millet için hizmet ediyorlarmış gibi görünürler. Millet mikropları, milletinin zayıf noktalarını, en gafil zamanını iyi bilirler ve genelde milletin düşmanlarıyla işbirliği yaparlar. Bilhassa o veya bu milletin esareti altında bulunan milletlerde millet mikroplarının sayısı daha fazladır. Bilindiği üzere Kazan Tatarları 1552 yılından beri Rus esaretinin altındadır. O günden bu güne kadar birçok şey değişti, ancak değişmeyen tek şey millet mikroplarıdır. Onlar dün de vardı bugün de işbaşındalar. Ruslar, geçmişte olduğu gibi tüm kirli işlerini bu millet mikroplarının eliyle yapmaktadırlar. Kazan Hanlığı’nın çöküşünde de büyük rol oynayan millet mikropları, 1551 yılının 11 Ağustos tarihinde Kazan’ın son melikesi Süyümbike’yi (1519–1557), oğlu Ötemiş Giray’la (1546–1566) birlikte Ruslara teslim etmişlerdir. Ruslara hizmet eden Tatar mirzaları Çar tarafından takdir edilmiş, akabinde bu millet mikropları çeşitli hediyelerle ödüllendirilmiş, vergilerden muaf tutulmuş, makam ve unvan sahibi yapılmıştır. 1552 yılında Korkunç İvan’ın Kazan Hanlığı’nı işgali sonrasında da “Tatar” adını kullanarak Ruslara hizmet eden millet mikropları daha da çoğalmıştır. İşgal sonrası bölgedeki Türkleri zorla Hıristiyanlaştırma yoluyla Ruslaştırma siyaseti yürüten Ruslara en büyük desteği bu millet mikropları vermiştir. Milletini satarak geçinen bu hainler arasında Hıristiyanlığı kabul edenler de, milletini şikâyet edenler de, milli kahramanları ele verenler de olmuştur. Kendi çıkarları dışında başka bir şey düşünemeyen bu mikroplar sayesinde Kazan Tatarları büyük bedeller ödemiştir. Gerçi bu millet mikroplarının büyük çoğunluğunun da sonları hüsran olmuştur. 
Zaman, dönem, yönetim sisteminin değişmesiyle birlikte millet mikropları da hızla kılık değiştirmiştir. Örneğin, 1917 Ekim Devrimine kadar Çar’a hizmet edenler, devrim sonrası hemen fikir değiştirip Sovyetler tarafına geçmiş komünist olmuştur. Sovyetler Dönemi’nde de milletinin ayağını kaydırmaya çalışanlar, Ruslara övgü düzenler yine millet mikroplarıdır. Komünist olmanın verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanan millet mikroplarının asılsız ihbarları sayesinde birçok Tatar aydını Stalin Dönemi’nde yargılanmış, hapis cezasına çarptırılmış, sürgüne gönderilmiş ve idam edilmiştir. Ne ilginçtir ki, 1991 yılında Sovyetlerin çökmesiyle birlikte millet mikropları yine sahnedeydi. Ancak artık komünist kimliğiyle değil, bu sefer din ticaretine başlamışlardı. O güne kadar dini inkâr eden, kürsüden nutuklar atan komünistler birdenbire Müslüman oluvermişlerdi. Halk arasında bunlara “besmele karagı” yani “besmele hırsızı”, deniyordu. “Besmele hırsızı” tabiri, dini çıkar ve menfaat için kullanan kimse, anlamına gelmektedir. “Besmele hırsızı” Türkiye’de kullanılan “din tüccarı” tabirinin aynısıdır. 1990’lı yıllardan sonra halk arasında kullanılmaya başlayan bu tabir henüz sözlüklerde yerini almamış, ancak ileride hazırlanacak olan sözlüklerde mutlaka yerini bulacaktır. Bugün Tataristan köylerindeki cami ve mescitlerin imamlarına baktığımızda onların büyük çoğunluğu eski komünistlerdir. Millet mikroplarının hızlı bir şekilde ortama uyum sağlaması akıl almaz bir durumdur. Para ve çıkardan başka hiçbir düşüncesi olmayan bu mikroplar, günümüzde de aramızdadır. Kazan Tatarları, Tatarlıkla hiçbir ilgisi olmayan insanların bu konuda söz sahibi olması acı verici olduğu kadar düşündürücüdür. Günümüzde millet mikropları, “Tatarlarla Ruslar dostane ilişkiler içerisinde yaşamaktadır”, “Ruslar Tatarlara medeniyet getirdi” gibi saçma sapan fikirleri insanların kafasına sokarak algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar. Ancak millet mikroplarının söylediği bu sözlere kanmamak ve bildiğimiz doğrulardan sapmamak gerekir. Her dönem adam olanlar vardır; millet mikropları ise bunun aksine döneme uyum sağlayan “dönemin adam”larıdır. Döneme göre değişen bu millet mikroplarıyla ilgili Tatar şair Hadi Taktaş (1901–1931) şu dizeleri yazmıştır: “Her dönemin oluyor kendince alçakları Allah kahretsin!”. “Tatar” adını kullanarak geçimlerini sağlayan millet mikroplarını tespit etmek ve milletimizi bu mikroplardan arındırmak şarttır. Zira kendi çıkarları uğruna millete verdikleri zararın haddi hesabı yoktur. Kazan Tatarları arasında XX. yüzyıl başlarında kullanıma giren “millet mikrobu” ve XX. yüzyıl sonlarında kullanıma giren “besmele hırsızı” tabirleri aynı zamanda milletin tarihinin ve yaşanmışlıkların bir göstergesidir. 
Kaynakça:
1. Hudyakov, Mihail Georgiyeviç, Kazan Hanlığı Tarihine Özgü Araştırmalar, Çev. Roza Kurban – İklil Kurban, Berlin 2009.
2. İsenbet, Nekıy,  Tatar Teleneñ Frazeologik Süzlege (Tatar Dilinin Deyimler Sözlüğü), Kazan 1990.
3. Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 10.Baskı, Ankara 2005.