Bu büyük intizamda, bu büyük harekette, bu büyük kudret ve muhafazada / varlıkları o şekilde ayakta tutmakta, bu büyük ve yüksek maksatta; İlâhî, her kim ki, senin sonsuz idare ve kudretini görmez anlamaz ise, o gibiler insan olmayıp, cisim ve bedenlerden ibaret ağırlıklardır.
     Onların inat ve inkârı dünyada bile kendi cezalarıdır. Onlar âhirette ümitsiz oldukları gibi, dünyada da muhabbetleri, ümitleri; her gün zaaf ve gevşekliğe düşmüş olan bedenlerine bağlıdır. Ümit ve sevgilerinin mayası / özü, esası ise; onları her an mahvolmak ve perişanlıktan kurtaramaz. Kendilerini daima ümitsiz ve dermansız bırakır.
     İnkârcılar istedikleri kadar inkârda inat etsinler. Rabbin büyük gücü akıllı olanlar için, büyük bir nur, yol gösterici bir kılavuzdur. Milyonlarca insan; kalbî hisler ile “Allah Allah” diye kulluklarını sunarlar.
     Puta tapanlar bile bir Yaratıcıyı hissedip ararlar. Fakat bilgilerinin azlığı sebebiyle; gerçek Yaratıcının farkına varamazlar. Bununla beraber bilgilerinin artmasıyla bir gün olur ki, onlar da doğru yola girerler. Sonsuz mutluluğa ulaşırlar.
     Yalnız inkârcılar için hidayet yolu kapalı gibidir. İspata muhtaç olmıyan Rabbin gücü; açıkladığımız nizam, düzen ve cisimlerden ve kalbin büyük hissi ile anlaşılabilir. İnsanların Allah'a olan inanç ve sevgilerinden anlaşılabilir. Bunlardan başka Hakk'ın yaratıcı olduğunu ispat için...akıllı olmadıkları hâlde, hayvanlarda görülen akıllıca hareket ettiğini gösteren his bile, bir delil olabilir.
     Meselâ beş altı aylık bir tavuk ki, hiçbir vakit Şahin veya Doğan denilen yırtıcı bir kuşu görmemiştir. Tavuk; hayvan olmak dolayısıyla hiçbir taraftan Şahin'in yırtıcı olduğunu işitmemiştir. Böyle iken otladığı veya gezip oturduğu sırada, Doğan veya Şahin havadan geçince tavuk; o vakte kadar hiç görmediği bu düşmanın yırtıcı bir kuş olduğunu birdenbire hissederek, kendini korumaya geçer. Diğer tavuklara da haber vermek için, büyük bir telaş ile feryat etmeye ve kaçmaya başlar.
     Hayvanların muhafazası için konulan ve çeşitli hâllerde görülen; içindeki akıllıca yaptığını gösteren hissi; Herşeyi Yaratan Merhametlilerin En Merhametlisi olan Allah'tan başka hangi kuvvet; bunca yaratılmışların kalplerine nasıl  koyabilir ve verebilir idi?
     Hayvanların fen ve ilmiyle meşgul olan / uğraşan inançsızlar da itiraf ederler ki, hayvanların hepsinde görülen değişmeler olabilir ise de, önceden bir tohum olmayınca yeryüzünde hiçbir ruh sahibi canlının meydana gelmesi mümkün ve olası değil idi ve değildir.
     Bu itirafları üzerine gerekir ki, bir canlıyı yaratmak için herşeyi yaratan Yüce Allah'ın varlığını itiraf etsinler. Hayır (s.22) yine itiraf etmezler. İnatlarından bakınız, inkârcılar nasıl bir ahmaklık çukuruna zihinlerini gömerler de derler ki: Gerçekten yeryüzünde tohumsuz bir canlı yetişmez. Ama ihtimal ki, vaktiyle yıldızlardan yeryüzüne tohumlar düşmüş de hayvanlar vücuda gelir olmuştur.
     Artık yıldızlardan yere tohum düşmüş gibi, gülmeye sebep olacak bir ahmaklık olabilir mi? Ya yıldızlara tohum nereden gönderildi? Bu çeşit inkârcılar, Şanı Yüce Kur'an'da buyurulduğu üzere :
     “Yeryüzünde dolaşan canlıların Allah nazarında en kötüsü akıllarını kullanmayan, gelişmeyen; cehaletten kurtulmayan, hakikati konuşmayan fertler ve toplumlardır.” niteliğine lâyıkdırlar. (Enfâl: 8)
     İlâhî! Her rûh sahibi olan yaratılmış için yeryüzünde bile derin hikmet ve geniş merhamet ile bahşettiğin nimetler, âşık olan her kalbe koyduğun sevgiler, insan bedeninde eşi görülmemiş şekilde yarattığın akıl, vicdan, konuşma, işitme ve göz gibi aza ve organlar; mutlak varlığına maddî-manevî şahit ve tanıktır.
     Varlığı Zorunlu -olmazsa olmaz- Allah'ı akılla, hikmetle de anlayan insan; insaflı ise kendi kendine başvurarak hâline baksın. Derhâl anlar ki, cansızlardan ve diğer her çeşit mahlûklardan yüksek bir sûrette yaratıldı. Yüksek ve tam olarak yaratılması; insanın kendi tedbîr ve hünerinden midir? Şüphesiz değildir.