Hah
Sonunda olan oldu.
Bütün bir puzzle ı dağıttığımız yetmedi. Üstüne bir de parçalarını kaybettik.
Nasıl toparlarız büyük resmi hak götüre…
İstanbul…
Bir şehir ki her tarafından problem saçıyor.
Orası gökdelen burası camii inşaat , aaa orada bir ağaç kalmış, kesin! Şuraya yenisini dikin ama şööyle kocaman bir ağaç en az 25 metre … Oooo inci minci… 50 ağaç dikmiştik ancak kismet Allahın işine karışılmaz…kurudu.
AKM gözlükleri kırılmış yaşlı bir adam gibi, karşısında gümbür gümbür temelleri atılan koocaaamaann hafriyata bakıyor.
İçinde derin yaralar, bir zamanlar onu o yapan sesleri bile duyacak hali kalmamış. Osmanlının ibretlik asılmış paşaları gibi. Cansız bedeni bomboş bakıyor. Kaldıran bile yok.
….
Gökdelenlerden bıktınız diye yatay inşaatlar getirdik. Arsana koocamaan evler… Ne o dev mezar taşları gibi gökdelenler. 3 metreyle oturur komşuyla tavla oynarsın ne var. Bahçeni de değerlendiriyoruz işte.
….
Yollar açıldı ama maalesef buradan başka bir metro daha geçecek zonk perde giremezsiniz 3 km yürüyün sonra sol, camiiden sonra sağa, ama siz yine de bir imama sorun.
…
Kardeşim Okmeydanı Perpa ?
Bu metrobüs durağını alt geçit inşaatı dolayısıyla- he he- tırıs geçer. Dua et metrobüs yoluna araç girmesin, canlı kalırsan saatlerce beklersin üstüne.
Ne mi yapacaksın? Yürü kardeşim spor yapın azıcık yaaa. Herşeyi ayağınıza getirdik zaten.
Allaaa Allaaa
Hiç empati yapmayı da bilmiyor bunlar.
Nankörsünüz nankör!
Hımm nankör müyüz ? Olabilir…
Şurada pek güzel müzikli bir yer var bizim için yapmışlar
Kahve içip düşüneyim bunu.
Nankörüm nankörsün nankör… I-Ihhh
Düşünmeme ortam yok. Kafamı toparlayamıyorum. Şehir, arı kovanı gibi. Milyonlarca vız vız…
Bu da kim tepemde beee…
-Allah razı olsun cumanız hayırlı olsun.
--Sağol kardeşim görmüyor musun düşünüyoruz burda. Cumamı da bana bırak git.
-Aaa ne biçim insan bu bir lira bile çıkaramıyor. Bir liran yoksa yaşama İstanbul’da.
Bu nasıl mantık ya. Aynı havayı kokluyoruz ve sen isteyince vermek mecburiyetinde olduğum bir liram kesin olmak zorunda.
Yok kalkayım biri daha geliyor kapkara…
Peki…
Nerede ve ne zaman düşünecem ?
Düşünme koş ! Ay sonu gelir birazdan… yine ödemeler…
Fatura ne istiyorsa verecen, arkadaşlara ver çevrene ver ailene ver, mülteciye ver, market ever, bankaya zaten vermene gerek yok ortağın o alır istediği her şeyi, fakire ver, zengine ver… ruhunu ver paranı ver ver ver…
Mecburiyet dağ gibi… Manipülasyonları yiyorsan haltı da yersin.
İsteyene verecen koşulsuz verecen.
Vermezsen defol git, yaşama bu şehirde.
….
Azıcık nefes alınacak meydanlar … haydee bir bunlar eksik… kurulmuş otağlar. Öbek öbek…Benden selam olsun Bolu Beyine…
Çağrılar bu kez … kan verin, organlarınızı verin, onu verin bunu verin…
Açlık… her türlüsü ağ atmış her yandan.
Açıkta satılan yiyecekler,
Dolmalar, etler, içli köfteler, peynirler yöresel, simitler Herşey apaçık. Shanghai tarzı
Olsun yollar toz toprak. Pisliği severiz doğal işte!
Bu illüzyondan çok korkuyorum. Ve…
Yürürken koşmaya başlıyorum, bir an önce sığınacak evim evim güzel evim.
Ne mümkün.
Partiler karşılıklı aşıklar şöleni mübarek
Evet De!
Hayır De!
Al bu cıngılı
Sen de bunu al… müzikler savaş veriyor.
Sünger Bob kafalar tokuşuyor yürürken…
Yok o benim broşürümü alacak!Yer kağıt döşeme olmuş.
Vıcık vıcık insanlar size bilmediğiniz bir yere götürmekte.
Arada komşu çadır ziyaretleri
Saygının s si kalmamış ama olsun, o çadırda ne pişiyor bilmek lazım.
Geleceğimizin teminatı gençler neredeeeler ?
Seçilmeyi bekliyorlar…
Nerede olacaklar.
Dudak dudağa kucak kucağa sarmaş dolaş
Avlayıp pişirip ye de yok
O kadar yormuşuz ki, fastfood ye bira iç ot kokla hopla çiftleş zıbar ölü gibi yat.
Hepsi yalama olmuş sanki
Kalkın yavrum Orhan Gencebay’ın zamanı değil.
Şimdi Aşk Zamanı değil.
Yatağı götürüyorlar altınızdan
Vallaa
Samanlık seyran nolmaz nolmaz.
Sonuç;
Ne çıkacaksa çıksın. Evet mi Hayır mı ne ise…
Bıktım ben.
Kendimi bildim bileli bir sayım bir seçim bir referendum bekledim. Hep işim gücüm okulum ailem geçimim buna endeksli yaşadım yeter ya !
Toparlanın ağalar.
Atımı verin köye inecem !
