Aygün Paşayeva 
Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı

Son zamanlarda atom çekirdeği ve radoaktif maddelerin kaçakçılığında Ermenistan’ın önemli rol oynadığı gerçeği daha çok dillendirilmektedir. Komşu devletlerin topraklarında , Ermenistan vatandaşlarının iştirak ile radyoaktif madde kaçakçılığı ile meşgul olan gruplar sıklıkla gündeme gelmiştir. Hatta bu kaçakçı grupların bazıları yüksek zenginleştirilmiş Uranyum ve Sezyum 137 maddesini Ermenistan’dan çıkarmaya gayret etmişlerdir. 2014 yılında, 8 Ermenistan vatandaşı Gürcistan topraklarında nüve ve radyoaktif maddeler kaçakçılığı ve satışı nedeniyle hapsedilmişlerdir. Yine Ermenistan’ın 3 vatandaşı 2016 yılının Ocak ayında Serzyum 137 maddesini sınırdan geçirirken yakalanmışlardır. Aynı suçtan dolayı 2 Ermenistan vatandaşı bundan önce 2014 yılında Ağustos ayında habsedilmiştir. Sovyetler zamanında , Sovyetler topraklarında radyoaktif maddelerin kanunsuz satışı işlerinde yine Ermeniler iş başındaydı. Bunun en önemli sebebi Sovyetler topraklarında en denetimsiz atom santralinin Ermenistan’da bulunmasıdır. Bunun dışında Kafkasya gibi deprem riski yüksek olan bir bölgede çok eski ve riskli teknolojiyle çalışan Metsamor AES atom santralinin faaliyetine devam etmesi başlı başına büyük risk oluşturmaktadır. Bu husus aynı zamanda uluslararası suç örgütlerinin (mafyanın) faaliyetini teşvik etmektedir. Bu yılın Nisan ayında Gürcistan topraklarında zenginleştirilmiş Uranyum ( U-238 ) kaçakçılığı nedeniyle tutuklanan 3 Ermenistan vatandaşının herbiri Metsamor AES santralı eski çalışanları olması tesadüf değildir. Hatta onlardan birinin Ermenistan gizli servisinin eski bir elemanı olduğu tespit edilmiştir. Bu üç kişilik grup 200 milyon Amerikan doları tutarındaki Uranyumun Orta Doğuya satmayı planlamışlardı. U-238 zenginleştirilmiş Uranyumun çok tehlikeli olduğunu çok sayıda insanın ölümüne ve ağır yaralanmasına sebep olacağını hatırlatmak gerekir. Bugünkü Orta Doğu’nun uluslararası terör grupları için cennet olduğunu da ayrıca hatırlatmak gerekir. Ayrıca Metsamor’da tatbik edilen işletme şartları hiç bir uluslararası güvenlik standartlarını yerine getirememektedir. Bu gerçek ABD, AB ve diğer uluslararası kuruluşların Nüve tehlikesizlik raporlarında kaydedilmiştir. Uluslararası daireler hatta bu istasyonun güvenliğinin sağlanmasını kendi sorumluluğuna almışlardır. Bu kuruluşlar 20 yıldan beri bu istasyonun kapatılmasını Ermenistan’dan talep etmektedirler. Çünkü elektrik enerjisi üretimi ve ithali hususunda imkanları olan Ermenistan’ın esasen atom elektrik istasyonuna ihtiyacı yoktur. Diğer taraftan Ermenistan nüfusunun azlığından dolayı atom santrali elektrik enerjisine ihtiyaç duyacak kadar yüksek enerji talebi de yoktur. Ekonomik şartların kötülüğü nedeniyle Ermenistan nüfusunun önemli bir hissesi yurt dışında çalışmakta ve yaşamaktadır. Bu nedenle Ermenistan’ın nüfusunun 2 milyonun altına düştüğü görülmektedir. Buna rağmen Güney Kafkasya gibi deprem riski olan bir küçük coğrafyada eski teknolojiyle çalışan ve uluslararası güvenlik standartlarını karşılamayan bir atom santralini çalışır durumda bulundurmak , Ermenistan ile birlikte Ermenistan’a komşu olan Türkiye,İran,Azerbaycan ve Gürcistan için büyük tehlikedir. Metsamor’un radyoaktif artıklarını rahat elde eden uluslararası suç örgütleri Gürcistan topraklarını kullanarak dış pazarlara sevketmektedirler. Ermenistan’ın Azerbaycan ve Türkiye çıkışı yoktur, İran yolu ise daha riskli bulan şebekeler Gürcistan hattını daha uygun bulurlar.Gürcistan istikameti bu şebekelere karadeniz üzerinden Avrupa pazarına çıkış imkanı da verir. Avrupanın bazı ülkelerinde Ermenilerin yüksek sosyal mevkilere malik olması , onlara burada lüzümlu ilişkileri kurmalması hususnda imkanlar yaratır. Bu konuda son zamanlarada dikkati çeken diğer bir eyiıim ise Ermeni ve Kürt yeraltı dünyasının işbirliği yapmasıdır. Kürtlerinde Ermeniler gibi Ortadoğu ve Avrupa’da tesirli mevkiye sahip olması “Kürt-Ermeni İşbirliği” için uygun şartlar sunar. Metsamor’dan sistematik olarak reaktif artıkların çıkarılması ve dış ülke pazarlarına sunulması şüpheleri yoğunlaştırmaktadır. Atom sektörü en çok korunan ve devlet nezaretinde olan bir sektördür. Aslında bu zaruret Ermenistan için istisna olmamalıdır. Fakat bugün biz Ermenistanda gördüğümüz manzara farklıdır. Ermenistan radyoaktif maddelerin kanunsuz çıkışının yapıldığı kaynak ülke gibi görülmektedir. Atom sektörü gibi yüksek muhafaza standartları talep eden bir sahada bu tür derebeylik hallerinin mevcutluğu, Ermenistan devletinin dahilinde olan muayyen grupların bu işten gelir elde etmesi ile izah edilir. Ermenistan’ın gelir imkanları çok sınırlıdır. Bu ülkenin ne Azerbaycan gibi zengin doğal kaynaklara ve ne de Gürcistan gibi transit potansiyeli ve gelişmekte olan turizm potansiyeli mevcuttur. Azerbaycan topraklarını işgali ve Türkiye’ye karşı muhtelif iddiaları nedeniyle, Ermenistan iktisadi ve transit ambargosuna mahkum olmuştur. Bu vaziyetteki devletin yüksek bürokratlarından belirli şahıslar kendileri için ilave gelir imkanlarının yaratılmasına yöneldikleri açıktır. Radyoaktif maddelerin kanunsuz ticareti ise en yüksek getiriyi sağladığı için Ermeni memurları bu ticarete hevesli görülmektedirler. Radyoaktif maddenin Metsamor’dan engelsiz bir şekilde çıkarılması, Ermenistan topraklarını geçmesi ve Gürcistan sınırına ulaşması başka türlü izah edilemez. Ermenistan gizli servisinin radyoaktif maddelerin kaçakçılığında aktif rol alması ise düşündürücüdür. Ermenistan basınının son haberlerine göre iktidardaki Cumhuriyetçiler partisinin milletvekili olan Migran Movisyan’ın yakın akrabası Arakel Movisyan , Uranyum kaçakçılığından dolayı habsedilen şahıslardan biridir. Migran Movisyan , radyoaktif madde kaçakçılığı gibi ağır suç işleyen Arakel Movisyan’ın habsten çıkması için elinden geleni yapacağını açıklamıştır. Bir müddet önce Ermenistan’ın savunma bakanı Seyran Ohanyan’ın , bu yılın Nisan ayında Ermenistan eski başbakanı ve halihazırda Ermenistan Milli Kongresi’nden milletvekili Hrant Bagratyan’ın atom silahına sahip olması ile ilgili açıklamaları çok düşündürücüdür. Bütün bunlar Ermenistan’da hukuk tanımazlığın ve siyasi derebeyliğin seviyesini göstermektedir. Ermenistan cumhuriyetinin bu emelleri “ Atom Silahlarının Yayılmaması Anlaşması “ , “ Atom maddelerinin Fiziki Muhafazası Anlaşması “, “ Atom Tehlikesizlik Anlaşması “ Atom Terörizmine Karşı Milletlerarası Anlaşma “ , “Radyoaktif maddelerin ihracı ve ithali kaideleri “ , “Birleşmiş Milletler Teşkilatı Tehlikesizlik Şurasının Atom, Kimyasal ve Biyolojik Silahların Yayılmasını Önlenmesi hakkında 1373 ve 1540 sayılı kararları” nı ihlal etmektedir. Ermenistan tarafından sistematik şekilde gerçekleştirilen “Radyoaktif maddelerin kaçakçılığı “ , “Atom silahı elde etme emelleri “ ve Metsamor santralının eski teknolojisi nedeniyle içerdiği riskleri “ nedeniyle Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlarca Metsamor santralının kapatılmasının sağlanması şarttır