Sevgili okuyucular, çok zorlandım sizlere nasıl ulaşır, nasıl duygularımı paylaşırım diye. (!) Duygu yüklüyüm ve yazımı yazarken ağlıyorum...özlemin sonsuz...

Biliyorsunuz “ANNELER GÜNÜ”

Doluya koydum olmadı, boşa koydum dolmadı…
Kısaca söylemek gerekirse size ulaşacak duygularımı bir torbanın içine büzemedim.
Hani derler “Çuval değil çekip büzesin” İşte öylesi bir şey…(!)
Dedim ya sevgili okuyucular doluya koydum
"ZATEN BOŞTU"
Yolu yokuşmuş demiş ustanın biri (!)

Ben usta değilim ama sizlerle paylaşım yapacağım beni sevgiyle irdeleyen bir konu var…

Konu mu ne?

Buyurun sizlerle birlikte paylaşalım…

Bilenler bilir ama kısa bir girizgâh yapacağım.
Anneler günü geleneği, Antik Yunanlıların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlar. Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa'nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlardı.

ABD'de Anma Jarvis'in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongrenin onayıyla Amerika çapında genişledi.

Sevgili okuyucular; anneme olan özlemimi sizlerle paylaşmak istedim.
Günün mana ve önemine binaen…
Bakın duygularım beni nerelere götürdü…

Canım annem beni dokuz ay karnında taşıma yürekliliğini gösterdikten sonra, harika bir yaz günü dünyaya gözlerimi açmamı sağladın.
Sana ne kadar teşekkür etsem minnettarlığımı belirtemem.
Mekanın cennet olsun, huzurla uyu canım annem...

Benim için sen insanların en sabırlısı, en cesuru, en sevgi dolu olanıydın...
Yağmur yağdığında ya da hava soğuk olduğunda, "aman kızım üzerine kalın bir şeyler giy, üşüme sakın! "derken yaşadığın sevdaya hangi efsane kahramanları ulaşabilir ki?
Onların aşkı bile çok sahtekar kalır seni görünce.
Ya o bakışların evden uzaklaşıp gittiğimde görmedim sanma anne.
Her ayrılışta son bir tebessüm, son bir söz, son bir sarılış bekleyen o hüzünlü bakışlarını elbette ki hep gördüm.

Ama ne gelir elden?
Benim yüreğim senin ki kadar büyük değil ki(!)
Şöylesi bir söylemle sana yanıt vereyim…
Kendimi çiğneyip "gidiyorum" diyebileyim.

Beni ve diğer kardeşlerimi büyütürken ne zorluklara katlandığını da unutmuş değilim, biliyorum.
Hani bana "sen ne kadar büyüsen de benim için hala çocuksun" diyordun da anlayamıyordum seni.
Şimdi anlıyorum.
Çünkü ben de bir anneyim...
Ama senin çocuğun olan "anne"...
Nelere göğüs gerdin bizi büyütürken?
Çocukken ağlayıp, seni her gece uykusuz bıraktığımda, her türlü yaramazlığımda, büyüdüğümü sanıp eve geç gelmelerimde, bütün kaprislerimle karşına çıktığımda bile ne çok sabrettin sen.

Evet, anneciğim ben hala büyümeye çalışıyorum (!)
Böyle bir büyüklüğün, sabrın sevginin karşısında istesem de büyüyemem zaten.
Hatırlıyorum da küçükken her gece gelir, uyuduğumu sanıp üstümü örterdin.
Uyumadığım halde uyuyor numarası yapıp, üstümü örtmeni bana sevgiyle bakmanı beklerdim.
Sen olmazsan kim yapardı bunu, kim bakabilirdi senin kadar içten?
Hangi türkü anlatabilirdi senin özlemini.
Sen “kocaman bir çınar ağacısın” bense sadece dalına yuva yapmış minik bir serçeyim.
Her gece ninniler söylüyorsun bana.
Bense uçup gidiyorum başka baharlara.
Sen hep affedip yeniden kabul ediyorsun beni dallarına...

ANNECİĞİM;

Bütün hatalarım, yaptığım bütün kötü şeyler için milyonlarca kez özür diliyorum.
Seni yeterince yazamadığım içinde özür diliyorum.
Hiç bir zamanda yazamayacağım.
Çünkü seni kelimelere sığdıramayacak kadar çok seviyorum...
Seni inanılmaz özlüyorum.
O mis gibi kokunu, sevgi dolu bakışını, anne eli değmiş yemeklerini...
Keşkelere takılmamayı öğrendim ama hala KEŞKE YAŞASAYDIN VE SENİN O GÜLEN GÜZEL YÜZÜNE, KALBİNE defalarca "SENİ ÇOK SEVİYORUM" diyebilseydim...

Rahat uyu canım annem.
Her daim özlemin içimde...

ANNELER GÜNÜN kutlu olsun CANIM ANNEM...

Annelerimizin kıymetini bilelim.

Cennet annelerin ayağı altındadır.

Sevgi ve sağlıkla kalın...

Zambak KARABAY