Eylül geldi ve sonbahar mevsimi gelmiş bulunmakta.. Her ne kadar hava ısısının değişimini hissetmesekde mevsim sonbahar......
Bu mevsimde  yaz mevsimindeki gibi olmuyoruz…. Enerjik, değişim isteği ve en önemlisi de yalnızlık duygusunu yaşamak istemeyiz....
İşte bu noktada başlar pişmanlıklar neden böyle yaptım ki.. özeleştiri sorgulamaları...
düşüncelerimiz, duygularımız  bu özeleştiri sonucu değişir…. gerçekleri görüveririz.
İşte dostlar.. Her yaz günü güneşle birlikte o uzun yaz gecelerinin verdiği.. fantastik yaz gecelerini.. yaşarken.. her şey gibi yazın sonunu düşünmeyiz...
Düşünmeliyiz ama yerçekimi yasası.. hormon denen.. kimyamızı etkiliyen.. dürtü mantığımızın önünü keser.
Sonuçta her şeyde oloduğu gibi günah keçisi arar dururuz.
Oysa  gelişime bağlı ruh dengemiz sağlam olmalı.. inancımızla birlikte… bunlar bizlerin elinde aslında..
Gerçekten hayattan ne beklendimiz var bilmeliyiz.. kendimizi kaptırmadan.. yaşamak istediğimiz her dürtüye.. karşı koyup.. irade denen insana özgü o güçlü duruma bağlı olarak.. hayatımızda bize eşlik eden insanı, insanları düşünmeliyiz...
Mevsimler değişir.. giden gider.. sonunda yanlızlığa.. gerçek olmayan geçici ilişkilerle devam edebiliriz.
Bundan dolayı  canlar  bu zamanda az bulunan bağlılık içinde olan kim varsa elinizin tersiyle itmeyin.. itmeyin ki...
Sağlık olduğu gibi hastalıkta var.. O hastane odalarında refekat eden insanlara bakıp.. iç geçirmeyin veya evinizde sıcaklığını hissetmediğiniz insanları sırf merhamet duygularını tatmin için sizin ziyaretinize geldiklerini n bilinciyle kendinize acıma duygusuyla.. ölümü beklemeyin..
Sevene yapışın.. zaman ayırın.. feda edin yaşamak istediğiniz her nefsinizin çektiğini.. paylaşın ..
Paylaşın kii.. yatırdığınız sevgi size faizi ile gelsin.. Unutmayın kalpler ALLAH’ın elindedir.