Üniversitede Felsefe Dersinde verilen bu bilgileri sizlerle paylaşmak istedim. Umarım keyifle okur ve her şeyin dozunda güzel olduğunu bir kez daha benimseriz.
Hoşa giden bir şeyin yarattığı, uyandırdığı duyguya haz adı verilir. Haz ise mutluluktur. Bir eylem, haz getiren eylemse doğru ve iyi eylemdir. İnsan, doğası gereği acıdan kaçınıp, hazza yönelen bir varlıktır. Bu nedenle davranışlarımızın amacı haz olmalıdır.
Haz bireysel olarak ortaya çıkan bir hoşlanma duygusudur. Herkesin haz alacağı şeyler farklıdır, yani kişiden kişiye farklılık gösterir. Bireyin haz duygusu sadece o kişinin eylemleri için geçerlidir ve evrensel bir özellik taşımaz. Bu yüzden herkes için geçerli evrensel ahlak yasası yoktur.
Yunan düşünürlerinden Aristippos ve Epiküros tarafından geliştirilen felsefi akımdır. Hedone eski Yunanca'da haz ve zevk anlamına gelmektedir. Hedonizm ise hazcılık demektir.
Hedonizmin temelinde "hayatın en önemli değerinin haz ve zevk almak olduğu ve ideal yaşama ancak bu şekilde ulaşılacağı" fikri vardır. Hedonizmin kurucularından biri olan Aristippos bedensel zevkin önemini vurgular. Diğer kurucu Epiküros ise duygusal hazzın da önemli olduğunu savunur.
Hedonistler devamlı olarak zevk ve hazzın peşinde koşarlar ve bunun en doğru yaşama biçimi olduğuna inanırlar. Kişinin, anlık istek, zevk ve hazzının karşısındaki diğer insanları önemsemeden yaşaması gerektiğini savunurlar. Hatta "bilgi"nin bile "an"da yaşanan duygulardan oluştuğu düşünülür. Hedonistlerde sıklıkla görülen ortak özellikler; bencillik, kendini beğenme, başkalarını kendi çıkarları için kullanma, eleştiriye kapalı olma şeklinde özetlenebilir.
Hazcılık veya Hedonizm, Kirene (Kyrene) Okulu'nun, yani Sokrates'in öğrencisi Aristippos'un (M.Ö. 435-355) öğretisidir. Hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insan eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz verene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan felsefi görüş.
Aristippos'a göre her davranışın nedeni, mutlu olmak isteğidir. Yaşamın gereği hazdır. Haz insanı insan eden duygudur. Bilgilerimiz duygularımızla alabildiğimiz kadardır, bunda öteye geçmez. Bu yüzden Aristippos duygularımızın getirdiği hazza yönelmeyi, acıdan kaçmayı söyler. En üstün iyi, hazdır. Ancak gerçek haz sürekli olandır. Sürekli olan hazza da bilgelikle varılabilir.
Epikuros da hazcılığı devam ettiren filozoflardandır. Ne var ki Epikuros, Aristippos'un bedensel hazzına karşı tinsel hazzı yeğler. Onun için en büyük haz, ruh dinginliğidir. Buna da bedensel zevkler peşinde koşmakla değil, bilgelikle varılır.
Örnek bir hikaye verecek olursak
Ünlü bir sporcu arabasına binmek üzereyken yanına bir kadın yaklaşır. Sporcuya küçük bir bebeğinin olduğunu, bebeğin çok hastalandığını ve hasta hane masraflarını karşılayamadığını, onun her gün biraz daha ölüme yaklaştığını anlatır. Kadının anlattıkları sporcuyu etkiler. Hemen çek defterini çıkarır ve yüklüce bir para meblağı yazarak kadına verir ve umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın der.
Sporcu ertesi gün kulüpte öğle yemeği yerken yanına bir arkadaşı yaklaşarak, Geçen gün çocuklar, bir kadının sizinle konuştuğunu ve o kadına yüklüce bir çek verdiğinizi söylediler der. Ünlü sporcu, Evet, ne olmuş der. Arkadaşı, O kadın bir sahtekar, zengin kişilere yaklaşıp hasta bir bebeği olduğunu söyleyerek para koparırmış. Korkarım sizden de koparmış. der. Sporcu büyük bir sevinçle, '’Öylemi, yani ölümü beklenen bir bebek yok mu? İşte bu hafta duyduğum en güzel haber bu'’ der."
İşte böyle değerli okurlarım, sevgiyle kalın..