HEY AHBAP KİMLİĞİNİ DÜŞÜRMÜŞSÜN !!!

Bakiim yaş kaç?

….

Biliyor musunuz bugün benim doğum günüm

“Saatim yok
Tam olarak bilemem
Biraz biraz
Biraz şarap önceydi
Nasıl oluyor vakit bir türlü geçmezken
Günler hayatlar geçiyor

Kayıp bir bavul gibiyim havaalanında
Ya da boş bir yüzme havuzu sonbaharda
Çok mu ayıp hala mutluluk istemek
Neyse zaten hiç halim yok

Bugün benim doğum günüm
Hem sarhoşum hem yastayım
Bir partaburisi üstümde
Babamın öldüğü yaştayım”

….

Severim bu şarkıyı… Teoman’da iyi yorumcudur da…

İyi ki doğdun dileklerinde bulunurlar hep doğum günlerinde.

Doğdum da sana ne faydam oldu acaba diyorum son yıllarda. Çünkü artık hayat sadece bencil bir döngü içinde idame ediyor. İyi ki doğdun diyenler aslında kendilerinin de bilmedikleri bir itiraf içinde…

“ Mok mu vardı doğdun zaten sığamıyoruz buraya !”

Çok acı ama iyi bir gözlemci bunu her ortamda görebilir.

İşte benim gözlüklerimden bakan bir yapımcı

Julian Rosefeldt

Filmin adı; Manifesto

Dünya küstürmesin- Allah uzun ömür versin- yaşayan en önemli oyuncular arasında gösterilen Cate Blanchett’in harika performansıyla 

36. İstanbul Film Festivali’nde en çok izlenen bu film;

Julian Rosefeldt ve Cate Blanchett’in beraber geliştirdiği bir proje… günümüz toplumu için tam bir çığlık niteliğinde.

Sanki E. Munch’ın ünlü “Çığlık”  tablosu sinemada hayat bulmuş. 1893 de yapılan bu tablonun sanki bugün yaşanan bir ortamın ürünü gibi olması da ilginç.

İzninizle tabloyu yorumluyorum ;

Sarı, turuncu, kırmızıya bürünmüş bir gökyüzü- mavi yok

Köprünün ortasında durmuş, hem kadına hem erkeğe benzeyen bir insan figurü- İnsandan çok uzaylı yorumu desek daha iyi-İki elini kafatasına benzeyen kafasının iki yanına kaldırmış bir vaziyette durmakta…

Gözleri faltaşı gibi ,  kan donduran bir çığlık patlatıyor. Arkadaki iki kişinin sakinliği, uzakta görünen gemi normallik işareti taşısa da diğer her şeyde korku havası esmekte…

Ne dersiniz?

Hiç böyle hissettiğiniz olmuyor mu? 

Dünya için, yaşam için, insanlık için, gelecek için… ENDİŞE …

Deniz motorunda karşımda oturan çok güzel bir kız ,ağlıyordu. İnsanım yaaa… kendimi kötü hissettim ve  yavaşca dizine dokunarak, fısıldadım, “Yapabileceğim bir şey var mı ?” Yok dedi teşekkür etti ama Üsküdar’a geçene kadar ağladı. ( Atı alan Üsküdar’a geçti.) Son dakikalarda yanına oturan genç kızın  (Elinde ki telefonda habire mesajlaşıyordu) onun arkadaşı olduğunu farkettim. Yaa o hıçkıra hıçkıra ağlayan arkadaşına dönüp bir teselli cümleciği, ya da sıcak bir omuz vermedi yaa.

Yemişim ben böyle dünyayı da arkadaşlığı da. Sonra, İyi ki doğdun canım al sana şu marka hediyeyi aldım. Hediyen de arkadaşlığın da batsın! 

Kapitalizmin acınası zavallı biçareleri… 

İşte bu yüzdendir ki rehberim de isim azaldı sosyal medya hesaplarımı bloke ettim. 

Ohhh iyi ki de etmişim. Hayvanlar ve bitkiler doğaya daha dürüst ! Terasta domates çilek yetiştireceğim ortam düzelene kadar- Çok beklerim yaa…

İşte bu film tam bir çığlık niteliğinde.

Felsefik anlatım ancak ikinci üçüncü seyredimle tam bir anlam kazanır. 2 saat boyunca resmen tütüyor tepeniz . Anlamak için nöronlara vardiya yaptırıyorsunuz. Filmden çıkınca ortalığa orkinos balığının, vitrinden ona,  hiç balık görmemiş gibi bakanlara bakıyor gibiydim. Yorgundum. Yaşam gibi hızla akan olaylarda kelimelerin algısını çözmek için çok yorulmuştum.

Nihayet filmin bitiminde Yeşil Yol’da ki ünlü karakter John Coffey gibi dinlenmem gerekti. Eve gidip 4 saat uyumuşum.

Nedir MANİFESTO

Sözlük anlamı, Toplumsal bir hareketin siyasal inanç ve amaçlarının açık ifadesi, bildiri olarak geçiyor. 

13 farklı rolde izlediğimiz 2 Oscar’lı yıldız Cate Blanchett kariyerinde yepyeni bir zirve oluşturan Manifesto filminde 21. yüzyılda sanat tarihine yön vermiş Pop Art, Fütürizm, Dadaizm, Dogma 95, Pop Art, Minimalizm gibi tüm dünyada kabul görmüş manifestoları, canlandırdığı karakterlerle, medya ve siyasetin hoşgörü, saygı gibi değerlerin altını kazıdığı bir dönemde, vücut bulduruyor. 

Birbirinden farklı aksanlarda bir bakıyorsunuz bir haber spikeri, bir bakıyorsunuz  bir fabrika işçisi… 

Bir borsacı, bir öğretmen, evsiz bir adamdan bir kuklacıya kadar uzanan 13 farklı karakterde izlemek başlı başına unutulmaz bir deneyim size. 

Dünya prömiyerini bu yıl Sundance’te yapan film, 11 Ağustos’ta “Başka Sinema” dağıtımıyla gösterime girdi. Seyredin lütfen.

BAYILACAKSINIZ !!!!