Oya Germen…Yaşsız bir kadın…Her dönem güzel, hep zarif… Çok sevilen, saygı duyulan ünlü bir kadın… Kitap yazıyor, Tv programlarında konuklar ağırlıyor, çok güzel röportajlar yapıyor, gazetedeki köşesinde insanların sıkıntılarını anlattığı, dertleştiği köşeler hazırlıyor… Güzellik sırlarını kitaplar aracılığı ile paylaşıyor. Stil danışmanlığı yapıyor… Üstelik tüm bu  işleri büyük bir titizlikle  ve başarıyla yapabiliyor.. İki kızı olan güçlü bir Anne.. Bir hayvan sever…
O, Kimimiz için Oya Germen.
Kimimiz için Oya Hanım. Kimimiz için ise Oya Abla…
Oya Germen hayatına dokunduğu insanları  aydınlatan, geliştiren sözünün eri bir kadın… Seçici ve net biri… Ve laf aramızda sayıları çok fazla da değil böyle kadınların… Kıymetlerini bilmek, onlardan çok şey öğrenmek ve çok sevmek gerek… Çünkü; O, tüm güçlü kadınlar gibi aslında derinliklerinde kırılgan ve duygusal….
Oya Germen geçtiğimiz günlerde yeni yaşını kutladı…Bana öyle geliyor ki Yaşam tecrübesiyle ,yaşadıklarıyla ve bilgisiyle yaşama bambaşka bir noktadan bakan sıra dışı bir kadın var etmiş… Ve o kadın zarafetle, geleceğe doğru   tebessüm ediyor…
Sevgi ve Sağlık dolu hep güzel kalacağı yepyeni yaşlar dilerim… 

Biz kadınlar Oya Germen ’i ilgiyle ve severek takip ediyoruz.  Beğeni ve hayranlık uyandıran bir kadınsınız. Pek çok kadın sizin çok güçlü bir karaktere sahip olduğunuzu düşünüyor. sadece giyim, kuşam ve kozmetik bir beğeniden oluşmuyor üstelik. Ben sizin Sosyolojik açıdan bile değerlendirilebilecek  farklılık da okurlarınız  ,sevenleriniz olduğunu düşünüyorum. .Kimi kadın için, Oya Germen ,  kimi  için Oya hanım, kimi içinde Oya Abla oldunuz. Pek çok şöhretli kadının oluşturamadığı bu güvenin, saygının, sevginin sırrı nedir Oya Hanım?
Sevgili CANAN hanım, öncelikle size tüm içtenliğimle teşekkür ediyorum..
İnanın ben kendimi bu kadar geniş anlam da ve bu kadar güzel tanımlamakta zorlanırdım..
Sizin de belirttiğiniz gibi sevilen ve güvenilen bir insan olduğumu hissediyor, görüyor ve Mutlu oluyorum.. Sanıyorum kendimi olduğum gibi ortaya koyabiliyor olmamın etkisi büyük.. .

’’İnsanlar sizin söylediklerinizden
çok nasıl yaşadığınıza bakarlar’’...
Gerçek te budur zaten…


İnsanlara değer veriyorum ..İyi bir dinleyiciyim ..Bana ulaşanlarla ilgilenmeye çalışırım..
Kalıcı ve çok kıymetli dostluklarım vardır..
Yazılarım da, TV programlarım da veya konuk olarak katıldığım söyleşiler de, hiç çekinmeden hatalarımı da söylerim.. Nerelerde tökezlediğimi de anlatırım..
Esas önemli nedenin; Benim hayatta ki duruşum da ve yaşam şeklim de gizli olduğunu düşünüyorum..
Yıllar boyu aldığımız eğitim de, ısrarla söylenen bir uyarı  vardı. ’’İnsanlar  sizin söylediklerinizden çok nasıl yaşadığınıza bakarlar uyarısı’’...Gerçek te budur zaten…

Siz uzunca bir dönem ‘’kırık kalplerin Oya ablası’’adlı bir köşede hazırladınız. Çok da ilgiyle takip edildiniz. Hem cemiyete, hem kentli beyaz yaka modern şehir kadınına, hem bir ev hanımına, hem bir kasaba kızına nasıl oluyor da bu kadar yakın gelebiliyor ve  hepsinin takip ettiği, bildiği ve saygı da duyduğu bir isim olabiliyorsunuz?
Yirmili yaşlarımdan itibaren sanat ,medya ve cemiyet hayatında oldum..
O yıllardan devam eden arkadaşlıklarım vardır.. Bu güne kadar kimseyle en küçük bir sorun yaşamadım.. Aile hayatım, ayrıldıktan sonraki yaşantım hep aynı çizgide devam etti..
Kendimi bildim bileli ,hiçbir zaman ve hiçbir şekilde insan ayırmadım.. Her gönül çok kıymetlidir benim için.. İnsanlara eleştirel gözle değil, sevgi gözü ile bakmaya özen gösteriyorum..
Gördüğüm güzellikleri mutlaka dillendirmek ve değerli olduklarını hissettirmek isterim..
Paylaşmaya bayılıyorum.. Kalplere dokunmaya , mümkün olduğu oranlar da el vermeye gayret ediyorum.. Samimi-sıcak-belli bir çizgisi ve duruşu olan insanlara ,sevgi ve saygı kendiliğinden geliyor ..Kısaca hepimiz ektiğimizi biçiyoruz diyebilirim..
Canan hanımcım , özetle güzel bir insan olmak istiyorum.. İnsanların hayatına da güzellikler katabilmek en büyük arzumdur ,inanın..

Oya Germen yazdığı yazılarda ,katıldığı ve yaptığı televizyon programlarında, röportajlarında şirinlik yapan, etrafa gülücükler saçan bir kadın değil. Hatta hiç  politik değil diyebilirim. Tribünlerin hoşuna gidecek değerler üzerinden oynamıyorsunuz. Mesafelisiniz. Siz, zor  bir kadın mısınız?

Evet tribünlere oynamayı pek sevmiyorum.. Çünkü; insan kendini mutlaka ele verir oyun oynarsa.. Ayrıca böyle bir ihtiyaç ta duymadım.. Samimi olmadığınız da  sizi izleyen insanlar mutlaka hissedeceklerdir..
Zor bir insan olduğumu sanmıyorum... İnsanlara duyduğum saygı ve sevgi; onlarla aramız da belli bir mesafe de, anlayışta ve hoş görüde durmamı gerektiriyor..
Bu asla bir uzaklık veya kendini farklı ve üstün görme gibi, benim karakterimle kesinlikle ilgisi olmayan bir duruş değildir.. İtiraf edeyim ki; bu tarzı benimseyen insanlardan mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışıyorum..

Oya Germen hakkında akla gelen ilk şeylerden biri ‘bakımlı’ ve güzel olmak. Yayınlanmış bir kitabınızda var. Hatta kitap isminden dolayı eleştirilmişti.. Oysa dünyada pek çok ünlü kişinin yayınlanmış kitapları var. “Güzel ve bakımlı bir kadının hemcinslerine ben güzelim ya sen?” demesi sizce neden bu kadar eleştirildi?
Kitabımın adını eleştirenleri haklı buluyorum... Çünkü kendimi farklı bir yere koyduğum gibi bir anlam çıkıyor ki, bu benim öz değerlerimden çok uzak..
EPSİLON yayın evinden çıkmıştı kitabım.. Editörüm sevgili Meltem,  kitabımın isminin “ben güzelim ya sen?” olmasını istemişti.. Burada amaç kitaba ilgi çekmekti... İlk duyduğum da itiraz ettim.. Ancak bu konu onların alanına girdiği için güvendim ve kabul ettim..
Yeri gelmişken söylemek isterim; kitabımız hala pek çok sorunuza cevap bulacağınız bir baş ucu kitabı olma özelliğini korumaktadır.

‘’Başkaları ne der diye diye geçti uzun yıllarım.. Bu konu da kendimi eğitebilmek için çok uğraştım..
Sonrasında nihayet değişmeye başladım... Değişim dediğimiz şey kolay olmuyor ne yazık ki’’.!!..


Oya hanım, bizler her ne kadar okumuş ,yazmış meslek sahibi olmuş kadınlar olsak da, bizim asla değişmeyen bir gerçeğimiz var; “El alem ne der’’ korkusu. Ben güzelim desen iz; Mütevazi olmamakla. Boşandım dersen meraklı sorularla ,aşık olsan, sevsen o sana yakıştı mı gibi eleştirilerle  ve dedikodularla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Ünlüysen  Medya ,ünlü değilsen iş yada sözde arkadaş çevren,  ailen yada dostlarınca bir şekilde çarmıha geriliyorsun. Bunca yaşam tecrübenize ve samimiyetinize olan inancımla sormak isterim.
Biz  kadınlar  bu “El alemle ne der?’’ Şartlanmalarını, baskıları nasıl bertaraf edeceğiz?

Ah Canan hanımcım Ahhh.. Benim için damardan bir soru oldu bu... Başkaları ne der diye diye geçti uzun yıllarım.. Bu konu da kendimi eğitebilmek için çok uğraştım..  Sonrasın da nihayet değişmeye başladım... Değişim dediğimiz şey kolay olmuyor ne yazık ki..!!..
Çözüm; Düşüncelerimizin gücün de... yanlış bilgilerle yönlendirdiğimiz  düşüncelerimizi, doğru düşüncelerle değiştirmeye başladığımız da,gerisi çorap söküğü gibi geliyor..
 -Siz, ne yaparsanız yapın , herkes sizi onaylamayacaktır..
- Ne anlatırsanız anlatın, istedikleri gibi algılayacaklardır.. ve gücünüz sadece kendinizi değiştirmeye yeter...!!.. Buradan yola çıkmak lazım..

‘’Hayat iyisi ile kötüsü ile sadece sizin hayatınızdır..
‘Elalem ne der’e takılı kaldığınız da,
kararlarınızın hatta hayatınızın sahibi başkaları oluyor’’..


Her insan,o naylanmak ister.. Ancak herkesin sizi onaylamasını beklemeniz hayaldir..
- Önemli olan vicdanınızın sesi ve nasıl hissettiğinizdir..

 ‘’Her acı tecrübe den aldığımız dersler bizi büyütür’’…


Unutmayın ki; Dünya bir okuldur.Her acı tecrübe den aldığımız dersler bizi büyütür ve olgunlaştırır.. Yeter ki biz kendimizle barışalım,her halimizle sevelim ,kendimizi ve başkalarını olduğu gibi kabul etmeye çalışalım... Buralara gelince ,elalem ne der diye bir kavram kalmıyor zaten..

Bazı kadınlar hemcinslerinin dibe vuruşunu izlemekten haz duyuyor maalesef. Psikolojide eleştiri, kıskançlık gizli hayranlıktır denir. “Kadın kadının kız kardeşi” olmalıyken, bir kadının düşmanının  yine bir kadın olmasının sebebi nedir?

Kadın kadının düşmanıdır denir... Ancak düşmanıdır sözü sevimli gelmiyor bana..
En büyük rekabet kadınlar arasındadır demek daha doğru sanki...
Bana göre ; biz kadınlar arasın da gizli bir rekabet ve gizli tutulmaya çalışılan bir kıskançlık vardır..
Ruhun cinsiyeti olmadığından yola çıkarak, erkeklerin de  pek farklı olduğunu düşünemiyorum..

‘’Savaşım kendimle... Bir gün sonsuzluğa uğurlandığım da
ardımda hoş bir seda bırakmak istiyorum..
Yazılarımla, sözlerimle bir nebze de olsa ışık tutabilirsem
ihtiyacı olanlara el verebilirsem ne mutlu bana’’...


Oya Germen ’e soru hazırladığımı, röportaj yapacağımı söylediğimde arkadaşlarım şöyle cümleler kurdular. Biz bir kahvaltı masasındaydık. Sizinle ilgili kurulan cümlelerin her biri farklı bir yorumdu. Soğuk ve mesafeli görünüyor. Şahane  bir hatun. Kimi ise anaç ve koruma duygusu yüksek bir Anne. Kimi kesin yengeç burcudur, kimi kesin oğlak, dedi.
Peki; hangisi gerçek Oya Germen olabilirdi?

O gün masanızda bulunan hanımefendilere buradan sevgiler-saygılar...
Çok anlamlı bir bilgi vardır.. Şöyle der; “KENDİNİZİ KENDİ GÖZÜNÜZLE DEĞİL, BAŞKALARININ DİLİ İLE GÖRÜNÜZ...”

Yaşanan hiçbir şey  boş veya tesadüf değildir..
Canınız acıtıldıysa, mutlaka size öğretecek bir şeyler aramalısınız.
Siz acıttıysanız mutlaka telafi etme yoluna gitmelisiniz..


İnsan her zaman kendisini doğru ifade edemiyor ne yazık ki.. Çok yakınınız da olanlar bile sizi anlayamıyorlar bazen ..Ya da biz onları anlayamıyoruz...
Hata biz de veya onlarda diye bakmak taraftarı değilim.. Hangimiz gökten zembille indik ki..
Belki benim az da olsa farkım ; sürekli kendimi kontrol etmeye çalışmamdır..

‘’Savaşım kendimle...
Bir gün sonsuzluğa uğurlandığımda
ardımda hoş bir seda bırakmak istiyorum’’..


Yaşanan hiçbir şey  boş veya tesadüf değildir.. Canınız acıtıldıysa , mutlaka size öğretecek bir şeyler aramalısınız... Siz acıttıysanız mutlaka telafi etme yoluna gitmelisiniz.. Karşımızdakileri suçlayarak bir yere varamayız ... Bu nedenle; ben ne yaşıyorum a odaklı yaşamaya çalışıyorum..
Soğuk bir kadın olmadığıma kesinlikle inanabilirsiniz... Ama madem ki böyle bir izlenim bırakmışım, üzerinde düşünmeliyim... Yengeç burcu tahmini sanıyorum duygusal olmamdandır..
Başak burcuyum. Yükselenim yay mış..!!..
Kendime ,güzel bir insan olabilmek için çok ama çok emek veriyorum... Mükemmelim, herşeyi  bilirim gibi dengesiz  bir ruh halinde değilim..
Savaşım kendimle...Bir gün sonsuzluğa uğurlandığım da, ardımda hoş bir seda bırakmak istiyorum.. Yazılarımla, sözlerimle bir nebze de olsa ışık tutabilirsem, ihtiyacı olanlara el verebilirsem ne mutlu bana...

Sizinle yapılan bir röportajda bakımlı bir kadınım  ama koket bir kadın değilim demiştiniz. Bizim toplumumuzda  kadınların  fedakarlık eşiği çok yüksek. Bilhassa evlendikten sonra, çocuk doğurduktan sonra,  bir eşin, bir ailenin sorumluluğunu alınca ilk önce kendimizden vazgeçiyoruz. “Önce eş, sonra anne oluyoruz da bir tek ‘kadın’ olmuyoruz.” Nasıl çıkabilir bir kadın bu sarmaldan? Ne yapmalı sizce? Neden büyük bir çoğunluğumuz  ilişkimizde anne rolü üstleniyoruz  ve kendimizi ihmal ediyoruz?
Çocukluğumun büyük bir kısmı anneannemin yanında geçti...
Çok acı çekmiş bir kadındı.. Yine de hayata dört elle sarılmış,dik durmayı başarmıştı..Okumadan uyumaz,sabah erken kalkardı..Yüzüne kremini,dudaklarına rujunu sürer,gözlerine sürme çeker,saçlarına özen gösterir,ev elbisesini giyerdi...
Bir tek gün bile aksini görmedim Canan hanımcım..
Ben de aynı onun gibi yaşıyorum...Sadece kendim için,kendime değer verdiğim için yapıyorum..
Anneannem harika bir rol model oldu..
Güzel yemek yapmam da,sunumum da, özenle hazırladığım sofralarım da,ev dekorasyonu tercihlerim de anneannemin ,görgüsünün ve zarafetinin etkisi vardır..

‘’Kadındır erkeği  yönlendiren ve yücelten....
Ne Mutlu ki kadınız’’..!!..


 Hep söylediğim gibi; kadın mutlaka kadın gibi olmalı, evinden içeri adım attığınızda da, dokusunu- kokusunu hissettirebilmelidir.. Kadının erkek üzerinde ki  etkisi de tartışılmaz..
Matruşka gibiyiz... İçimizde kimbilir kaç kadın var.. Ne hoş değil mi??..

“50 li yaşlarda ve hiç ummadığım bir anda tek başıma kaldım..
Eğer kendime kattıklarım olmasaydı
belki de dayanma gücümü yitirebilirdim’’..


Lütfen kıymetinizi bilin hanımlar... Asla pes etmeyin... Kendinize Zaman ayırın, Özen gösterin..
Ve çok iyi bakın...!!... Her gün yeni birşeyler öğrenmeye, kendinizi geliştirmeye çalışın..
50 li yaşlarda ve hiç ummadığım bir anda tek başıma kaldım.. Eğer kendime kattıklarım olmasaydı belki de dayanma gücümü yitirebilirdim.. Hobilerim, ilgi alanıma giren ve üzerine merakla eğildiğim konular mesleğim haline geldi.. Yarınların ne getireceğini bilemeyiz.. Ayrıca insan kendini geliştirdiği oran da hayata entegre olabiliyor..
Keyif alıyor.. Güveni artıyor..
Sevgi yaşamın olmazsa olmazı..
Sevin, sevilin... "Yoksulluğa düşmekten korkmayın,sevmemekten sevilmemekten korkun" sözü hep aklımdadır..
Önce siz sevin,çekinmeden-korkmadan.. Sevgi alışverişi müthiş bir enerji verir size... Sizden de çevrenize yayılan bu enerji çoğalarak artar ve sizi besler... Şahane bir güzellik iksiridir unutmayın....
Güne şükürle başlamayı  unutmayın.. Affedici olun ki, en büyük Affedici Olan sizi korusun.. Menfi duygular ağır bir yüktür.. Hastalıkların en büyük nedenidir..
Ve sizi çirkinleştirir..

‘’Herşey yolundayken sevmek kolaydır..
Değerli olan; affedebilmektir’’...


 Bizim toplumumuz mu erkeklere daha  fazla hata yapma kredisi veriyor? Biz kadınlar mı?
Her insana kredi  verilmelidir...Hepimiz eksikliğiz.. Tam olsak dünya da ne işimiz vardı ki..!!. Hatayı yalnızca  karşımızdakin de görme isteğinde olmaktan sakınmalıyız..

‘’Bir olay yaşanmış ise,
iki tarafın da payı vardır..
Derecesi farklı olabilir’’..


Bir olay yaşanmış ise,iki tarafın da payı vardır.. Derecesi farklı olabilir.. Diyelim ki, bize gerçekten çok büyük bir haksızlık yapıldı... Bu gibi durumlarda sevgimizin  sınandığını düşünüyorum.. Herşey yolundayken sevmek kolaydır.. Değerli olan; affedebilmektir... Hayatınız da olsun veya olmasın kimse için kötü düşünmeyin..
Geldiğim noktada ; kadın-erkek ilişkileri üzerine fazla yorum yapılmasını ve müdahale edilmesini doğru bulmuyorum...
Ne kadar iyi niyetle yaklaşırsak yaklaşalım, ilişkiyi yaşayan kişilerin duygularını taşıyamayız..
Tekamül yolunda hepimizin birbirimizden öğrenecekleri vardır... Bu da yaşadığımız tecrübelerin anlamını bularak olur...
Dışardan bakınca gördüklerimiz bizi ciddi olarak yanıltabilir...
En doğrusu birbirimizi anlamaya çalışmaktır... Sadece dinlemeli, fikrimiz sorulduğun da karşımızdakinin şartlarını düşünerek cevap vermeye gayret etmeliyiz... Pat diye doğru sandığımızı söylemek (hatta doğru bile olsa), kapanmayacak yaralar açabilir...
Gereği ve faydası olmayan doğru ,doğru olmaktan çıkar.. Ne yazık ki ,hepimiz aynı hataya düşebiliyoruz...

Oya hanım siz yazarlığınız ve televizyonculuğunuzun dışında imaj ve stil danışmanısınız. Çok da zevkli bir hanımefendisiniz. Kariyer sahibi pek çok erkek giysilerini eşinin seçtiğini söyler. Ancak  bu çok geniş bir alan. Bu işi uzmanından destek alarak gerçekleştiren kişiler yaygın mı Türkiye’de? Sadece eşlerin giysi seçimiyle bir profesyonel bu kadar çeşitlilik de sosyal aktiviteye uygun giyinebilir ve imaj yaratabilir mi?

‘’Dış görünüşünüzle karşılanır,
bilginizle uğurlanırsınız’’...


Günümüz dünyasın da imaj gerçekten çok önemli bir konu...
İlk intiba dış görünüşünüzle olur... Bakımlı ve temiz oluşunuz, Nasıl giyindiğiniz, sonra vücut diliniz, ses tonunuz ilk etkenlerdendir.. Ancak şu sözü de unutmamak gerekir...
Dış görünüşünüzle karşılanır, bilginizle uğurlanırsınız...
Duruşunuz,seçtiğiniz kelimeler, gülümsemeniz, yaydığınız enerji size bir kimlik verecektir..
İnsanın bütünü ile paketi güzel olmalıdır.. Ambalajının göz alması değil ,içinde ne olduğudur kıymetli olan..
Sadece giyim kuşamla güzel olunamayacağı kanısındayım... İlk anda etkileyici olabilir.. Ancak; zarafetle, hitap şeklinizle, duruşunuzla taçlandırıldığında tamamlanabilir...
Yerine göre giyinebilmek  elbette önemlidir... Ama daha da önemlisi kendi stilinizi yaratabilmektir... Modayı takip etmekle ya da markalara servet ödemekle de olmuyor...
Bana göre moda; Yakışandır... Doğru aksesuarlarla tamamlanan sade bir şıklık her zaman güzeldir...
Kadın da ve erkek te, her meslekte, ev hanımlarında, geçerli olan budur diye düşünüyorum...
İmaj Danışmanlığı alanlar olduğunu biliyorum.. Kendim de yaptım.. Zor bir iş olduğunu  söyleyebilirim... Çünkü insanlar alışkanlıklarından kolay vazgeçemiyorlar.. En olmadık yerde bildiklerini yapmak istiyorlar.. Emeğinizin boşa gittiği duygusuna kapılıyorsunuz..

Sadece iş adamları mı imaj konusunda yardım almak ister?  Mesela; Bir stil danışmanının çalışma alanı neleri kapsar?
Sadece stil danışmanlığı isteyenler de var tabii.. Yalnız iş adamları değil, görsel işler yapanlarda alıyor bu Hizmetleri.. Ayrıca farklı meslek gruplarından veya maddi imkanı olup kendini yenilemek isteyenlerde danışmanlık alıyorlar..
İmaj Danışmanlığı daha geniş kapsamlı bir çalışmadır.. Kişinin sadece dış görünüşü ile değil bütünüyle olmak istediği yere götürülmesinde yardımcı olan danışmanlar üstlenirler bu görevi.. Son derece akılcı ve verimli bir yaklaşım olduğunu söyleyebilirim...
Son zamanlarda en çok dikkat çeken konulardan biri estetik ve botoks  yaptıran kadınların hızla birbirlerine  benzemeye başlaması. Aynı saç kesimi, aynı ton röfleler, aynı lastik pabuçlar…
 Sizin bunların dışında bir tarzınız var. Maksimalist takılar, kumral doğal uzun saçlar, yüksek ve  ince topuklu  stillettolar… Tarzınız  özenti barındırmıyor.
Kişilikli ve net seçimleriniz var. Peki sizce  son yıllarda kadınlar neden  bu kadar aynı?
Haklısınız ... Gerçekten kadınlar birbirlerine benziyorlar... Sebebini sadece tahmin edebilirim.. Beğendikleri kadınlar gibi olma isteğidir sanıyorum.. Ama medya da, cemiyet hayatında gördüklerimizin dışında çok farklı olanlar da var..
Bana gelince; evet sizin söylediğiniz gibi göze çarpan tercihlerim var.. Siz beğeniyorsunuz, belki başkaları beğenmeyebilir..

‘’İnsanın zevkleri zamanla
gelişiyor ve oturuyor’’..


Ben de bazen değişiklik istiyorum.. Mesela son birkaç yıl öncesine kadar spor ayakkabılar veya eşofmanlar giymezdim.. Ancak bu tarz giyinmeyi yine kendime göre şekillendiriyorum..
Erkek gibi olamam.. Asla.. Kadın olduğumu hissetmeliyim...
Genç kız da değilim.. Bedenime-ruhuma uygun seçimler yapıyorum...
Benim tarzım belli... İçinde kadın olduğumu hissetmediğim ve kendimden birşeyler katmadığım, dünyanın en muhteşem giysisi de olsa, giymek istemiyorum.. En iyisini bilirim iddiasında hiç olmadım.. İnsanın zevkleri zamanla gelişiyor ve oturuyor.. Her konu da kendimi yenileyebilmeyi seviyorum..
Vazgeçemediklerim de vardır.. Kısa saçın çok daha modern olduğunu bilirim ama saçlarımı kısaltamam..Topuklu ayakkabılarımdan, küpelerimden, rujlarımdan da vazgeçemem..
Kendi zevkimi beğeniyorum.. Sadece giyim konusunda olmadığını ve çok iyi bir gözlemci olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim...

Oya hanım şık olmak pahalı bir seçim mi? Şık olmanın kuralları ve belli markaları mı vardır? Orta halli bir bütçeyle bir kadın nasıl şık olur? İlk önce neleri satın almalıdır? Uygun fiyatlarla şık bir gardırop hazırlayabilir miyiz?
Şık olmak, güzel giyinmek pahalıdır diye düşünenlerden değilim...
Sadece marka giyinmekle de şık olunmuyor...
Kitabımın çıktığı yıllarda gardrop Danışmanlığı da yapmıştım...
Mutlaka joker giysileriniz olmalı.. Mesela sizin bedeninize uygun, kaliteli bir kumaştan yapılmış sade bir siyah elbise, etek, pantolon... Beyaz gömlekler, tişörtler hayat kurtarır..
Siyah ve ten rengi bir stiletto ve botiler çok işe yarar.. Ceketlerle, şallarla, doğru ve yerinde kullanılan takılarla ,uygun bir çantayla aynı elbiseyi, eteği veya pantolonu çok farklı şekillerde kullanabilirsiniz..
Sezon başında beğendiğiniz kıyafetleri almakta acele etmeyin çünkü kısa bir süre sonra ucuzluğa girecektir..
Ben pazarlarda dolaşmaya bayılırım..Ve gayet güzel alışveriş yaparım.. Önemli olan tamamlayabilmek ve yakışanı bulmaktır..
Gardrobunuz da az ve öz giysileriniz olmalı.. Ucuz diye gereksiz alışveriş yapıyoruz..

Oya hanım bir çok moda ve tarz programı yapılıyor. Yüksek bir zevk ürünü parçalar olmaması, kızların öfke konusunda kontrolsüz olması da  eleştiri konusuydu.
Sizin  genç kızlara söyleyeceğiniz ilk tarz ve şıklık  kuralı ne olur ?

Benim önerim; Her kadının öncelikle mutlaka temiz ve bakımlı olmasıdır..
Mis gibi kokmasıdır.. Kendini sevmesi,kusurlarına asla takılmamasıdır...
Güzel taraflarını ön plana çıkartabilmesi, kusurlarını kapatabilecek şekilde giyinmesidir..
Saçları, tırnakları temiz ve bakımlı olmalıdır.. Aşırı makyajdan, aşırı dikkat çekme isteğinden kaçınmalıdır... Mümkün olduğunca sade olmalıdır... Bu esasları baz alarak hareket ederlerse, çok uygun şartlarla güzel ve şık olabilirler...
Sadece kendimize bakmak ve dış görüntümüze odaklanmak yeterli değildir...

“DUYGULARINIZIN BAKIMINI
ASLA İHMAL ETMEYİN..!!”


Kızgınlıklarınızı,öfkenizi,üzüntülerinizi biriktirip, yüreğiniz de pas haline getirdiğiniz de; gözlerinizin ışığı söner.. Her türlü menfi duyguyu derinlere inmeden yakalayıp şifalandırmaya çalışmalıyız.. İçsel temizlik son derece gerekli ve önemlidir.. İçinizin güzelliği dışınıza yansımalıdır... Mutlaka..!!...

Bana göre aşk aranmaz..
Gelir bulur sizi..


Bu güzel ve donanımlı kadın aşk’ta mutlak mutluluğa inanıyor mu? Gerçek aşk Aşk kimde? Oya hanım…Öptüğümüzde ayaklarımızın yerden kesildiği adamda mı gerçek aşk? Kafalarımızın uyduğu, ortak zevklerimizin olduğu, hayattan, insanlardan, amaçlardan ve ideallerden bahsettiğimiz ikinci bir baharda mı ?
En zor soru geldi vallahi..

Gerçek aşk kim e???
sunduğunuz seçeneklerin belki
hepsinde belki de hiçbirinde..


Çünkü arayışlar hepimizde farklı... Yaşanmışlıklarla da değişiyor galiba...
Aşk kapıyı çalmaya görsün!!.. İçinizden belki de hiç tanımadığınız bir kadın da çıkabilir..
Asla yapmam dediğiniz,başkalarını uyardığınız her türlü yanlışı yapabilirsiniz..
Veya geri çekilme gücünü gösterebilirsiniz... Yaşamadan ne yapacağınızı bilemezsiniz..
Hiç bir aşk diğerine benzemez ... En büyük şans; Doğru zamanda, doğru insanla ,aynı duygular da buluşabilmektedir...
Benim için kıymetli ve kalıcı olan ; aşkın gerçek sevgiye dönüşebilmesi ve devam edebilmesidir.. Birbirine saygı duyan, emek veren, anlamaya çalışan ,gelişmelerine katkıda bulunan insanların birlikteliği en muhteşem olanıdır..
Kalbimin isteği de budur..

Oya Germen çok kıymetli, mücevher gibi bir kadın. Gelişen, geliştiren, samimi, peki onun aşık olduğu yada olacağı adam hangi özelliklere sahip olmalı?
Sizin gibi çok değerli bir hanımefendiden bu güzel sözleri duymaktan onur duyuyorum..
Gönülden gelenler, Gönül'ler de yer buluyor ve harika bir buluşma gerçekleşiyor..
Artık hayata çok farlı bir pencereden bakıyorum Canan hanımcım..
Kendimi sevmeyi ve kendimi her halimle kabul etmeyi öğrendim..
Başkaları ne der diye bir endişem kalmadı..
Ancak kendime ve konumuma yakışmayan bir ilişki içinde olmak ta istemem..
Aşık olmalıyım, hayatım da mutlaka bir erkek olmalı gibi bir arayış içerisinde hiç değilim..
Son derece Mutlu ve huzurluyum...
Yolculuğum kendime doğru oldu... Kendimi buldum, kendimle kucaklaştım..
Mutluluğu başkasının varlığında aramıyorum... Ancak ;
Her kadın gibi beğenilmek,huzur ve güven veren bir ilişki yaşamak elbette isterim..
Yarınlar da ne yaşanacağını bilemem.. Hayatın sürprizleri bitmez..

Kesin olan birşey var ki ;
Enerjimi çalan, bana kendimi iyi hissettirmeyen,
yeterince sayıldığıma ve sevildiğime inanmadığım insanlar,
hayatımda olsun istemiyorum...


Her gün dualarım da; Bizi Sevgisinden Var eden, Yüce Yaratan'dan hakkımda en hayırlısı neyse onun olmasını diliyorum...
Size çok Teşekkür ederim. Samimiyetinizden ve içtenliğinizden dolayı… Sizinle yaşamda yolumunun kesişmiş olması benim için hakikatten bir onur…
Sizinle röportaj yapmak benim için büyük bir zevk oldu.. Sorularınıza içtenlikle ve özenle cevap vermeye gayret ettim... Sonsuz teşekkürler ediyorum..