Bugün KKTC’nin kuruluşunun 35nci yıldönümü. Kahraman Kıbrıslı soydaşlarımıza, kahraman silah arkadaşlarıma, Aziz Milletime kutlu olsun. Bu mutlu gün, KKTC’nin 35nci yaşı, bugün Kıbrıs’ta görkemli törenlerle kutlanıyor. Türkiye’de ve KKTC temsilciliklerinin bulunduğu diğer ülkelerde de Atatürk anıtlarına çelenkler konulup törenler yapılacak, tertiplenecek toplantılarda Kıbrıs ve KKTC hakkında konferanslar, konuşmalar yapılacak. 

Ben de bugün saat 11:00’da Taksim’de Atatürk Anıtında KKTC İstanbul Başkonsolosluğunca düzenlenen törene katılıp, kahraman gazilerimiz, Kıbrıslı dostlarımız ve vatandaşlarımızla bu mutlu günün onurunu, gururunu paylaşacağım. 

Değerli Okurlarım, 

Malumları Kıbrıs’ta Rumların anarşi ve terörü başlattıkları 1955’lerden beri Kahraman soydaşlarımızın, azgın Rum çetelerine karşı 1974’te Türkiye’nin müdahalesine kadar inanılmaz bir şekilde direnmişler, Ada’yı Rumlara teslim etmemişler, Kıbrıs Barış Harekâtı ile kazanılan Şanlı Zafer’in ardından da 10 Eylül 1974’te Otonom Türk Yönetimini, bilahare 13 Şubat 1975’te de Türk Federe Devletini kurmuşlardı. 

Ancak Batının sınırsız desteğini de arkasına alan Yunanistan; daha önce ayrıldığı NATO’nun askeri kanadına dönmeyi başarıvermiş, ardından da BM Genel Kurulundan, Türk Ordusunun Kıbrıs’tan hemen çekilmesine ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’ta tam bir egemenlik ve kontrol hakkı bulunduğuna dair karar istihsal etmişti. Oysa bu karar alınırken BM Genel Kurulu; Rumların 1963’te Kanlı Noel ile yıktıkları Cumhuriyeti gasp ettiklerine göz yummuştu. 

Bu talihsiz gelişme, haksız ve yanlı BM kararından sonra Kıbrıs Türk halkı kendi kaderini belirleme hakkını kullanarak, 35 yıl önce bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kabul ve ilan etmişti. Sayın Rauf Denktaş da Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı olmuştu. 

Saygıdeğer okurlarım, 1955-1974 arası anarşi ve terörün kol gezdiği Kıbrıs’ta, 44 yıldır barış ve huzur hakim olmuştur. Barış ve huzuru sağlayan temel unsurlar, malumları Kıbrıs’ta konuşlu TSK’nin varlığı ile Türklerin ve Rumların ayrı bölgelerde yaşıyor olmalarıdır. Aklı başında hiç kimsenin bunun aksini iddiası asla söz konusu bile olamaz. 

Bu açık ve güçlü gerçeğe rağmen barış ve huzurun dünyada hakim kılınması için var olan BM, yıllardır anarşi ve teröre ortam yaratacak düzenlemeler içindedir. Ayrıca bu düzenlemelere çanak tutan bir kısım soydaşlarımızın tutumlarını da anlamak mümkün değildir. Hadi 44 yıldır anarşi ve terörü unutulmuş kabul etsek, diken üstünde oturulan ve terki talep edilen topraklar üzerinde yatırım yapmakta, kalkınmakta, refaha ulaşmakta başarılı olunamadığı ve olunamayacağı gerçeği görülememekte midir? 

Her şeye bütün olumsuzlara rağmen Türkiye’nin de etkili desteği ile Kıbrıs’la soydaşlarımız; KKTC’yi mamur bir belde haline getirdiler. Kıbrıs’ın en gelişmiş bölgelerinin 1960 yıllarını bilen biri olarak KKTC’de; demokrasi, eğitim, iletişim, sağlık, kültür ve turizm gibi birçok alanda, büyük ve önemli adımlar atıldığının canlı tanığıyım. KKTC’nin; artık alt yapısı ile üst yapısı ile, modern üniversite, okul ve hastaneleri ile, cıvıl cıvıl alışveriş merkezleri ve turistik tesisleri ile onur ve gurur verici bir duruma geldiği apaçık ortadadır. 

Ve soydaşlarımız da olabildiğince mesut ve mutludurlar. 

Milli Mücadele günlerinde hayal bile edemediğimiz bu gelişmelerin asla yeterli görüldüğü de anlaşılmamalıdır. Genç kuşakların, KKTC’yi layık olduğu daha üst sıralara taşıyacaklarına yürekten inanıyorum. 

Bu duygular içinde KKTC için emek veren, terini ve kanını, canını veren Kahraman Şehitlerimizi, Gazilerimizi, Mücahitlerimizi büyük bir tazimle anıyorum. 

Ebediyete intikal edenlere Ulu Tanrı’dan rahmet diliyorum. 

Mekanları cennet olsun.